@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

Reklam


Küresel Isınma mı Küresel Sıtma mı ?





Küresel Isınma mı Küresel Sıtma mı ?

“Küresel ısınma” artık akraba olduğumuz bir kelime oldu. Son birkaç yıldır yaşadığımız iklim değişiklikleri hissedilecek gibi farklı oldu. Çok küçük yaştaki kardeşimiz bile “küresel ısınma” sözcüğünü duyduğunda “bu nedir “ diye sormuyor. Bu kelimenin üzerinde fazlaca durmayacağım.

Üzerinde durmak istediğim “küresel sıtma”dır. Sıtmayı Fen bilgisi derslerinde ya da büyüklerimizden duymuşuzdur. Bilhassa anofel türü bir sivrisinek tarafından ısırma yoluyla insanlara bulaşan ateşli bir hastalık olarak tanımlayacağımız sıtma böyle bilinir. Neticede bataklık, sulak ve pislik olan yerlerde görülen bu sivrisinek çeşidi insanları günlerce yatağa düşürür.

Ve hatta ölüme dahi yol açan bir hastalık…

Rusya’da Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra 5 milyon sıtmalı vardı ve bunların 60.000’i öldü. 1934’te Seylan’da 3 milyon sıtmalının 100.000’i yaşamını yitirdi. Amerika’daki ilk salgın 1938’de Brezilya’da vuku buldu ve 100.000 hastanın 14.000’i öldü. Salgın, 1942’de Nil Vadisi’ne kaydı ve Mısır’da 12.000 kişiyi öldürdü. Daha sonra Etiyopya’da 15.000 ölü bıraktı. Savaşları ve tabiî âfetleri takiben Karayipler’de büyük hasar yapan salgın, 1963’te Haiti’de 75.000 kişinin ölümüne sebep oldu ( Kaynak Ansiklopediler)

Ancak manevi bir sıtma hastalığı var ki günümüz insanlarını öyle sarmış ki kimse farkında değil. Hoş farkında olsalar da bu hayata o denli alışmışlar ki , herkes hayatından memnun…

Bu sıtmanın, insanlara bulaşmasını herhangi bir hayvan vasıtasıyla geçtiğini sanmayın. Bu hastalığın bulaşması insanların birbirleriyle olan ilişkileridir. Bulaşmanın seyri öncelikle şeytanın önderliğinde ve şeytanlaşmış insanların çokluğuyla Ebu Cehilleri, Ebu Lehepleri, Firavunları yanına almasıyla besleniyor. Temelinde imansızlığın yattığı bu bulaşıcı unsurun en gözle görünür şekli ahlakı dibe vurdurmasıdır. Kısaca ahlaksızlık desek de yeterlidir. Yavaş yavaş, alıştıra alıştıra insanın damarlarında dolaşan bu hastalık hayanın, namus anlayışının, utanmanın, arlanmanın sıfırlanması ile önce kendi şahsında daha sonra ilk yakınına ve giderek aileyi sarmakta ve ailelerin çokluğu ile toplumu yoz hale getirmektedir

Bitmedi. Yozlaşma, hayanın kalkmasıyla kendini ticaret aleminde de hissettiriyor. Tüm alışverişlerde, ticaretin her noktasında kendisini geliştiriyor. Hastalığın buradaki seyri önce stokçulukla başlıyor. Zam yapma eylemi, süresi geçmiş malın yeniden tarihlenmesi ya da kampanya adı altında tüketiciye ulaştırılması, ölçüde ve tartıda yapılan hilelerle aldatmanın varolmaz zevki sürüp gidiyor. Havada dönen çek ve senetler, sözünün eri olmamak, sözleşmeleri tanımamak ya da silahla kaba gövde gösterileriyle sindirilmek bu yaşamı da istediği şekle sokuyor.

Ya Faiz.. Bunu anlatmama gerek yok. “Maaşının 10 katına kredi al bir maaş ikramiye benden” tarzında ağzı sulandıracak reklâm kanalıyla cürmünden yani gelirinden fazla parayı bir anda görenin yarınını düşünmeden faiz batağına balıklama atlaması alışık olduğumuz bir durum oldu. Banka canavarlarının kolay lokma haline getirdiği günümüz insanı bir yandan “faiz sana haram” diyen dinin buyruklarını hiçe sayarak “elhamdülillah müslümanım” nakaratını alay edercesine söylerken öleceğini , yakında bir çok musibetlere uğrayacağını , geride kalanların ne ile nasıl geçineceklerinin bilmeden “kredi aldım” şarkılarıyla göbek atması anlaşılır değil.

Ödeyemediği zaman ve kapısına alacaklı geldiğinde “tu kaka” dediği yasal/yasadışı tefeci sektörü veya haciz ekibi hayatının kıyametini yaşatırken ağlaması, intihar etmek istemesi ya da çılgına dönüp “ben yandım çocuklar yanmasın” tarzıyla ailesini katletme ve medyada manşet olma, malzeme olma yolunu seçmesi akıl sahipleri için bir ibret akılsızlar içinse bir dizi filmden başka bir şey değil.

Film dedim de gençleri magazin boyasıyla teşhir etme konusundan söz etmeden geçmeyeceğim. Boyalı medya tuzağına düşürdüğü gençleri öyle bir çirkeflik batağına düşürüyor ki bu pislik her akşam ülke insanın evine serbestçe girip çıkıyor.

İman duygusundan yoksun baba parasıyla duygularına tatmin sınırı koyamayan bir grup var ki uyuşturucu batağına girmiş çıkmıyor, çıkamıyor, çıkartılmıyor.

Sözün kısası bir sıtma sarmış ki bizi küresel bir sıtma küresel ısınmadan çok daha kötü uçuruma sürüklemeye, hatta fareli köyün kavalcısının ardından gider gibi yenik bir nefsin çılgınca sesine aldanmış bilinçsizce, akılsızca, hayvanca koşup duruyor.

Yazımı peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) in şu hadisiyle de bitirmek istiyorum. Allah’ın resulü ashabına şöyle dedi: “Beş şey, beş şeye karşılıktır.” Sahabeler Efendimizin bu sözü üzerine: “Ey Allahın resulü, beş şeyin beş şeye karşılık olması ne demektir.” dediler.
Peygamber Efendimiz de şöyle buyurdu:
“Bir kavim Allah’a verdiği sözü bozarsa o kavme düşmanları musallat edilir.
Bir kavim, Allah’ın indirdiği hükümlerden başka bir şeyle hükmederse, bu kavimde fakirlik yayılır.
Bir kavimde zina çoğalırsa, o kavimde ölümler de çoğalır.
Bir kavim ölçü ve tartıyı eksik ederse, bitkilerden men edilir ve kuraklık senelerine yakalanırlar.
Ve bir kavim zekâtı vermezse, onlara yağmur gönderilmez.”
Hadiste görüldüğü gibi, bazı günahlara bazı cezalar takdir edilmiştir.
Allah’a karşı ahdi bozmak, düşmanların saldırmasıyla,
Allah’ın indirdiğinden başka bir şeyle hükmetmek, fakirlik ile,
Zinanın yaygınlaşması, ölümlerin çoğalması ile,
Ölçü ve tartıyı eksiltmek, bitkilerin çıkmaması ve kuraklık ile,
Zekatı vermemekte yağmursuzluk ile cezalandırılır.

Dilara Nur Kara - 12.04.2009 
Hukuk, Yaşam, Din, Sağlık, Magazin, Turizm

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Asılsız yorum yapmayınız. Mesajlar Yönetici tarafından denetleniyor.