M: müslüman
H: hiristiyan
M: Günahlar bağışlanabilir mir?
H: Bunu anlayabilmek için ilk önce ne çeşit bir günah’ın söz konusu olduğunu tesbit etmek lazım. Üç kriter vardır:
1) ırsi günah – Hz. Adem’den miras
2) kebire - bizi tanrı’nın rahmetinden ayıran ve ondan uzaklaştıran büyük günah
3) kabahatler – tanrı’nın hoşlanmadığı halde bizi tamamen o’ndan uzaklaştırmayan küçük günah
M: Bu ayırımın için kitap’tan bir delilin var mıdır?
H: Hayır.
M: Haydi bakalım,buyur, devam et.
H: Ikinci ve Üçüncü kategoriye düşen günahlar iman ve pişmanlıkla afolunabilir.
Ama birinci kategoriye düşen günah afolunamaz.
M: Hz. Adem nasıl bir günah işledi?
H: O kebire işlemişti.
M: Niçin afolunmadı?
H: Af olunmasına imkan yoktu çünkü Hz. Isa henüz yoktu. Isa günahları afeder.
M: Şimdi önemli bir konu aydınlanması lazım. Isa bir insan olarak günahları afedemez ki. Günah tanrı’ya karşı işlenen bir suçtur ve bunu ancak tanrı afedebilir.
Ve mademki Isa’nın tanrı olduğuna inanıyorsun, tanrı olarak doğumundan önce de varolması gerekir. Neden peki rahmetinden Hz. Adem’in pişman olmasını sağlamadı ki kebiresini af eylesin?
H: ...
M: Bugün Adem’in günah’ı nasıl af olunabilir?
H: Bu günah Adem’in zürriyet’ine geçti ve Isa insanlar’ın bağışlanması için hayat’ını verdi. Buna kefaret kurbanı deriz.
M: Incil’e göre Adem’e nasıl bir ceza verildiğini biliyor musun? Incil’de yazıyor ki: “Tanrı kadın’a dedi ki : - Sancılar içinde çocuklarını doğuracaksın. – Adem’e dedi ki: - Alnının teriyle ekmeğini kazanacaksın.-” (1. Musa, 3:16-19)
H: Ne demek istiyorsun?
M: Demek istiyorum ki: Eğer Isa’nın kurban’ı sayesinde insanlar’ın affı sağlandıysa, cezaları neden hala sürmekte? Hiristiyan kadınları bundan böyle çocuklarını sancılar içinde doğurmuyorlarmı, erkekler ekmeğini alnınlarının teriyle kazanmıyorlarmı?
H: Evet, öyle.
M: Madem ki cezaları hala sürmekte, günahlarının afolunduğunu nasıl iddia edebilirsin?
H: ...
M: Kefaret Kurbanı ne demektir?
H: Insan doğuştan günahkar ve tanrı’nın rahmetinden uzaktır. Tanrı’nın bağışlaması ve afetmesi çerçevesinde Isa’nın haç’ta ölmesini gerektiriyordu ki insanların günahını üzerine alsın insanlar da kurtulsun. Bu da Kefaret Kurabanıdır. Bu yüzden Isa günahlarımız için kendini feda etti deriz.
M: Günahsız bir insan’ı öldürmek lutuf mudur? Bu bilakis büyük bir vahşet değil midir? Ve suçlu’nun yerine bir masum’u ölüm’e mahkum etmek adalet midir? Böyle bir hükmü dünyevi bir mahkeme bile vermezdi!
H: ...
M: Lütfen bana tanrı’nın insanları afedebilmesi için neden Isa’nın haç’ta öldürülmesini gerektirdiğini söyle.
H: Bu gerekli değildi, bu sadece tanrı’nın insanlar’ı ne kadar çok sevdiğinin bir belirtisidir.
M: Ilahi sevginin ne kadar bir garip göstergesidir ki, o çok bağışlayıcı tanrı insanlar’ı afedebilmesi için oğlunu katlettirsin. Sevgisini daha uygun bir şekilde gösteremezmiydi?
H: ...
M: Ta ki ilahi irade insanlar’a sevgisini gösterecek olsun, bunun daha kolay ve daha iyi bir yöntemi vardı; Hz. Adem’in hemen kendi oğlu çarmıh’a geriliebilirdi. Böylece bütün insanlar günah’tan kurtulurlardı.
H: Tanrı’ya sen mi yapacağı işi öğreteceksin?
M: Ben sana sadece düşüncelernin mantıksızlığını göstermek istiyorum. Tanrı isteseydi gerçek suçlu olan Adem’i mahfedebilirdi ve böylece günah’ı çekirdeğindeyken bertaraf edebilirdi; sonra yeni bir Adem yaratabilirdi ve böylece masum oğlunu vahşi cezadan kurtarabilirdi.
H: Ya bunun başka değil de bu şekilde olması takdiri ilahi ise?
M: Insanlardan binlerce sene bir suçları olmaksızın rahmetini esirgemek takdiri ilahi olabileceğini mi sanıyorsun? Bu gerçekten çok garip bir şey. Farzedelim ki bu takdiri ilahidi. O halde Hz. Isa nasıl tanrı’nın kararına aykırı bu şekilde dua ederdi:
“Babam, mümkünse, beni idam’dan kurtar, benim arzum üzere değil, sadece senin arzun üzere olsun!” Hz. Isa tanrı’nın arzusunu bilmiyormuydu? Hani kendisi de tanrıydı?
H: Ama Isa ölümü kabullendi ve bizim günahlarımız için acı çekti ya.
M: Incil’de hiç kimsenin bir başkası için ölemeyeceği yazıyor. “Hiç bir baba çocuğu için ölemez, ve hiç bir çocuk babası için ölemez!” (5.Musa, 24:16)
“Oğul babasının cürmünü taşımaz, ve baba oğlunun cürmünü taşımaz! Müttekilerin adaleti kendilerine; kötülerinde hastalığı kendilerinedir.” (Hezekiel, 18-20)
Öyle de Adem’in çocukları nasıl babasının günahını taşınlar? Ve Isa başkaların günahı için ölsün? Isa kanun’u kaldırmak için mi geldi?
H: Yok, Hayır, o kanun’u kaldırmaya gelmedi.
M: Kanundada kimsenin bir başkasının günahını üstlenemeyeceyi yazıyor!
H: hiristiyan
M: Günahlar bağışlanabilir mir?
H: Bunu anlayabilmek için ilk önce ne çeşit bir günah’ın söz konusu olduğunu tesbit etmek lazım. Üç kriter vardır:
1) ırsi günah – Hz. Adem’den miras
2) kebire - bizi tanrı’nın rahmetinden ayıran ve ondan uzaklaştıran büyük günah
3) kabahatler – tanrı’nın hoşlanmadığı halde bizi tamamen o’ndan uzaklaştırmayan küçük günah
M: Bu ayırımın için kitap’tan bir delilin var mıdır?
H: Hayır.
M: Haydi bakalım,buyur, devam et.
H: Ikinci ve Üçüncü kategoriye düşen günahlar iman ve pişmanlıkla afolunabilir.
Ama birinci kategoriye düşen günah afolunamaz.
M: Hz. Adem nasıl bir günah işledi?
H: O kebire işlemişti.
M: Niçin afolunmadı?
H: Af olunmasına imkan yoktu çünkü Hz. Isa henüz yoktu. Isa günahları afeder.
M: Şimdi önemli bir konu aydınlanması lazım. Isa bir insan olarak günahları afedemez ki. Günah tanrı’ya karşı işlenen bir suçtur ve bunu ancak tanrı afedebilir.
Ve mademki Isa’nın tanrı olduğuna inanıyorsun, tanrı olarak doğumundan önce de varolması gerekir. Neden peki rahmetinden Hz. Adem’in pişman olmasını sağlamadı ki kebiresini af eylesin?
H: ...
M: Bugün Adem’in günah’ı nasıl af olunabilir?
H: Bu günah Adem’in zürriyet’ine geçti ve Isa insanlar’ın bağışlanması için hayat’ını verdi. Buna kefaret kurbanı deriz.
M: Incil’e göre Adem’e nasıl bir ceza verildiğini biliyor musun? Incil’de yazıyor ki: “Tanrı kadın’a dedi ki : - Sancılar içinde çocuklarını doğuracaksın. – Adem’e dedi ki: - Alnının teriyle ekmeğini kazanacaksın.-” (1. Musa, 3:16-19)
H: Ne demek istiyorsun?
M: Demek istiyorum ki: Eğer Isa’nın kurban’ı sayesinde insanlar’ın affı sağlandıysa, cezaları neden hala sürmekte? Hiristiyan kadınları bundan böyle çocuklarını sancılar içinde doğurmuyorlarmı, erkekler ekmeğini alnınlarının teriyle kazanmıyorlarmı?
H: Evet, öyle.
M: Madem ki cezaları hala sürmekte, günahlarının afolunduğunu nasıl iddia edebilirsin?
H: ...
M: Kefaret Kurbanı ne demektir?
H: Insan doğuştan günahkar ve tanrı’nın rahmetinden uzaktır. Tanrı’nın bağışlaması ve afetmesi çerçevesinde Isa’nın haç’ta ölmesini gerektiriyordu ki insanların günahını üzerine alsın insanlar da kurtulsun. Bu da Kefaret Kurabanıdır. Bu yüzden Isa günahlarımız için kendini feda etti deriz.
M: Günahsız bir insan’ı öldürmek lutuf mudur? Bu bilakis büyük bir vahşet değil midir? Ve suçlu’nun yerine bir masum’u ölüm’e mahkum etmek adalet midir? Böyle bir hükmü dünyevi bir mahkeme bile vermezdi!
H: ...
M: Lütfen bana tanrı’nın insanları afedebilmesi için neden Isa’nın haç’ta öldürülmesini gerektirdiğini söyle.
H: Bu gerekli değildi, bu sadece tanrı’nın insanlar’ı ne kadar çok sevdiğinin bir belirtisidir.
M: Ilahi sevginin ne kadar bir garip göstergesidir ki, o çok bağışlayıcı tanrı insanlar’ı afedebilmesi için oğlunu katlettirsin. Sevgisini daha uygun bir şekilde gösteremezmiydi?
H: ...
M: Ta ki ilahi irade insanlar’a sevgisini gösterecek olsun, bunun daha kolay ve daha iyi bir yöntemi vardı; Hz. Adem’in hemen kendi oğlu çarmıh’a geriliebilirdi. Böylece bütün insanlar günah’tan kurtulurlardı.
H: Tanrı’ya sen mi yapacağı işi öğreteceksin?
M: Ben sana sadece düşüncelernin mantıksızlığını göstermek istiyorum. Tanrı isteseydi gerçek suçlu olan Adem’i mahfedebilirdi ve böylece günah’ı çekirdeğindeyken bertaraf edebilirdi; sonra yeni bir Adem yaratabilirdi ve böylece masum oğlunu vahşi cezadan kurtarabilirdi.
H: Ya bunun başka değil de bu şekilde olması takdiri ilahi ise?
M: Insanlardan binlerce sene bir suçları olmaksızın rahmetini esirgemek takdiri ilahi olabileceğini mi sanıyorsun? Bu gerçekten çok garip bir şey. Farzedelim ki bu takdiri ilahidi. O halde Hz. Isa nasıl tanrı’nın kararına aykırı bu şekilde dua ederdi:
“Babam, mümkünse, beni idam’dan kurtar, benim arzum üzere değil, sadece senin arzun üzere olsun!” Hz. Isa tanrı’nın arzusunu bilmiyormuydu? Hani kendisi de tanrıydı?
H: Ama Isa ölümü kabullendi ve bizim günahlarımız için acı çekti ya.
M: Incil’de hiç kimsenin bir başkası için ölemeyeceği yazıyor. “Hiç bir baba çocuğu için ölemez, ve hiç bir çocuk babası için ölemez!” (5.Musa, 24:16)
“Oğul babasının cürmünü taşımaz, ve baba oğlunun cürmünü taşımaz! Müttekilerin adaleti kendilerine; kötülerinde hastalığı kendilerinedir.” (Hezekiel, 18-20)
Öyle de Adem’in çocukları nasıl babasının günahını taşınlar? Ve Isa başkaların günahı için ölsün? Isa kanun’u kaldırmak için mi geldi?
H: Yok, Hayır, o kanun’u kaldırmaya gelmedi.
M: Kanundada kimsenin bir başkasının günahını üstlenemeyeceyi yazıyor!