Kanuni Sultan Süleyman, 1557’de Süleymaniye Camii için ‘‘imam aranıyor’’ ilanı vermiş.
Muhteşem Süleyman’ın imamda aradığı özellikler, bugün bile ‘‘nerde böyle imamlar’’ dedirtecek nitelikler taşıyor. Asırlar öncesinden günümüze ulaşan bir imam ilanı, bugünkü şartlar açısından çok düşündürücü bir tablo çiziyor…
Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın 1557 yılında Süleymaniye Camii’nde görevlendireceği imam için koştuğu şartlar, bugün, ‘‘Osmanlı’nın nasıl bir kalite anlayışı var olduğunu görmemiz mümkün… Aylık genel kültür dergisi ‘‘Bütün Dünya’’nın ikinci sayısında, Süleymaniye Vakfiyesi’nde bulunan 1557 yılındaki bir imam ilanına ait belgeye yer veriliyor. Belgeye göre, Kanuni Sultan Süleyman, 16. Yüzyıl’da Süleymaniye Camii’ne ‘‘3 dil ile yüksek ilimleri bilen, spor yapan, güzel giyinen ve bir tane karısı olan’’ imam arıyor. Bugün ise imam olabilmek için imam-hatip lisesi mezunu olmak veya şartlar nelerdir sorusuna cevab bumamız mümkün mü? Günümüzde imam adaylarında, asgari imam-hatip lisesi mezunu olma veya ilahiyat fakültesini bitirme şartları aranıyor. Tek ve güzel eşi olacak Kanuni Sultan Süleyman’ın 1557 yılında yapımı tamamlanan Süleymaniye Camii’nde görevlendireceği bir imamda aradığı şartlar şöyle: Yüksek ilimleri ve alet ilimlerini bilecektir. Arapça’yı ve Farsça’yı bilecektir. Ayrıca, Latince’yi de bilecektir. Kefere dini ile dinimiz İslam’ı mukayeseli olarak bilecektir. Ata binecek, spor yapacak, güzel görünüşlü olacak ve güzel giyinecektir. Evlenmiş olacak, karısı bir tane olacak ve güzel bir kadın olacaktır. (Harama bakmaması için) İlm-i Teşrihi (İnsan yapısı ilmi) bilecektir
OSMANLI'DA SÜLEYMANİYE CAMİ GÖREVLİLERİ
Vakfiyedeki bilgilere göre Süleymaniye Camii 277 kişiden oluşan çalışanıyla Süleymaniye Külliyesi’nin en fazla personele sahip ana birimidir. Farklı niteliklere sahip bu görevlileri, hizmet alanlarına göre 3 grupta toplamak mümkündür:
1.Din Görevlileri
a. İmam
Süleymaniye Camii için iki imam kadrosu tahsis edilmiş, bunların vasıfları, sorumlulukları ve günlük ücretleri de şöyle belirlenmiştir:
Camide görev alacak imamlar; şerefli iki fakih, dinin emirlerine sımsıkı bağlı, şeriata göre amel eden, Hâfız-ı Kur’ân, sesi güzel, tecvit kurallarını ve namaza dair fıkhî meseleleri iyi bilen, zarâfet ve nezâket ehli kimseler olup, nöbetleşe beş vakit namazda imamlık görevini yerine getirecekler ve her birine günlük olarak 10 akçe verilecektir.
Burada belirtildiği gibi, Külliyede çalışan diğer bütün personele ödenecek ücretler Vakfiyede akçe üzerinden belirlenmiştir. Bu ücretlerin anlamlı olabilmesi için akçenin günümüzde kaç liraya tekabül ettiğinin, bunun için de o dönemde akçenin satın alma gücünün bilinmesi gerekir.
Yaptığımız detaylı araştırma sonucu, dipnotta da açıkladığımız gibi 1 akçe, bugün için yaklaşık 30 TL’ye karşılık gelmektedir ki bu durumda Süleymaniye Camiinde imam olarak görev yapan birinin Vakfiyede belirlenen günlük ücreti bugünkü parayla yaklaşık 300 TL, aylık maaşı da 9.000 TL civarındadır denilebilir.
b. Hatîb
Dinî literatürde başta Cuma ve Bayram namazları olmak üzere belirli ibadetlerin icrası esnasında irat edilen, genelde vaaz ve nasihati içeren konuşmayı yapan kimseye “hatîb” denir. Kanûnî Vakfiyesi’ne göre Süleymaniye Camiinde bir Hatîb kadrosu bulunmaktadır. Bu hatîbin nitelikleri, görevi ve aldığı günlük ücret şöyle ifade edilmiştir:
Hatîb; faziletli, sâlih, dindar, haram ve günaha karşı müsamaha göstermeyen, ilim ve kıraatte ehliyetli, imamlık ve hatiplikte maharet sahibi, hâfız ve Ehl-i Kur’ân, güzel sözlü, tecvidi iyi bilen, zâhid ve takvâ sahibi, âbid ve itikadı sağlam kişi olmalıdır.
Ayrıca hatîb; edîb, zeki, âlim, takvâ sahibi olmalı, belâgata önem vermeli ve sesi güzel olmalıdır. Bununla birlikte hatîb, Kur’ân ve Sünnet çerçevesinde yetişmiş olmalı, cemaati camiye çekecek güzel bir üslûba sahip, ilâhî feyzi insanlara ulaştıracak tatlı bir edâ sahibi, sâlih ve gönül ehli bir kişi olmalıdır.
Hatîbin görevi; Cuma ve Bayram günlerinde minbere çıkıp cemaate günün anlam ve önemine uygun şekilde fasih ve beliğ hutbeler irad edip, Cuma ve Bayram namazlarında cemaate önder olarak, huşû ve huzur içerisinde ta’dîl-i erkâna uygun şekilde ibadeti yerine getirmektir. Bu görevleri karşılığında kendisine günlük 30 akçe verilecektir.
Görüldüğü gibi Vakfiyeye göre Süleymaniye Camiinde görev yapan bir hatîbin günlüğü, imamın aldığının üç katıdır. hatîbin görevinin, imama göre daha sınırlı olmasına rağmen ücreti çok daha yüksektir. Bunun nedeni, İslâm devletlerinde hâkimiyetin en önemli mânevî unsurlarından birinin, devlet başkanı adına hutbe okunması, bu işi de hatîbin yapıyor olmasıdır.
c. Müezzin
Müezzin sözlükte “çağrıda bulunan, ezan okuyan, kâmet getiren kimse” anlamlarına gelmektedir. İslâm tarihinde ilk müezzin, ezan ve kâmeti Hz. Peygamber’den öğrenen Bilâl-i Habeşî’dir. Kanûnî Vakfiyesinde Süleymaniye Câmii için 24 müezzin kadrosu tahsisi yapılmış ve bu müezzinlerin taşımaları gereken nitelikler ve görevler şöyle sıralanmıştır:
Müezzinler, mûsiki fenlerinde âlim ve ezanı makamına göre kulağa hoş gelen bir ses ve makamla okuyabilen kimseler olmalıdır. Görevleri ise; Cuma günü ve her gün beş vakit namazdan önce minarelere çıkarak ezan okumaktır. Bunların yanı sıra Cuma ve Bayram namazları öncesi iç ezanı güzel bir ses ile okumaktır. Yaptıkları bu vazifelere karşılık olarak müezzinlerin her birine günlük 5 akçe verilecektir.
d. Vâiz
Nasihat etmek ve uyarmak, anlamındaki vaaz, bir topluluğa dinî ve ahlâkî konularda nasihat etmek, öğüt vermek demektir. Bu vazifeyi yerine getiren kimseye de vâiz denilmektedir. Verilen vaazlardan amaç ise insanları dinî ve ahlâkî yönden aydınlatmak bununla birlikte insanları, ibadetlerini eksiksiz ve yanlışsız bir şekilde yapabilmelerini sağlayacak şekilde bilgilendirmektir. Vakfiyede vâiz için bir kadro ayrılmış ve bu vâizin nitelikleri ve görevleri şöyle sıralanmıştır;
Sâlih, irşad eden, ilim ve takvâ ehli, ilmiyle amel eden, zühd ve verâ sahibi, dünyevî zevk ve sefa peşinde koşmayan, haram ve günahtan şiddetle sakınan, Hanefî mezhebini teyit eden, dinî ilimlerde çalışkan, gayretli, Kur’ân-ı Kerîm’i tefsir edebilen, tesirli nasihat eden, Cuma günlerinde, mübârek gecelerde ve değerli zamanlarda mü’min erkek ve kadınlara vaaz ve nasihat edecek, nasihatten sonra da bütün peygamberlerin, evliyanın, âhirete göçmüş olan bütün Osmanlı sultanlarının ve özellikle de peygamberlerin sultanı Hz. Muhammed’in ruhları için dua edip Fâtiha Sûresi’ni okuyacaktır. Bununla birlikte Kanûnî Sultan Süleyman’ın devletinin bekası için dua edip; ayrıca diğer bütün müminlerin de arzu ve isteklerinin yerine gelmesi için sâlih kimseler ile birlikte dua edip Fâtiha ve İhlâs Sûresi ile duaya son verecektir. Yapmış olduğu bu hizmet karşılığında 15 akçe günlük ücret alacaktır.
Vakfiyede verilen yukarıdaki bilgilere göre Süleymaniye Camiinde doğrudan dinî görevi îfâ eden personel sayısının 28, bu kimselere günlük olarak ödenen toplam ücretin 175 akçe olduğu söylenebilir. Vakfiyeye bakıldığında camide görev yapan din görevlilerinin, camideki diğer görevlilerden daha fazla yevmiye aldıkları, bunlar içerisinde en yüksek maaşı ise 30 akçe ile hatibin aldığı, bunu sırasıyla 15 akçe ile vâiz, 10 akçe ile imam ve 5 akçe ile müezzinin takip ettiği görülmektedir.
2. Duâgûlar
Vakfiyede, Kur’ân-ı Kerîm, bazı sûreler, dualar veya Kelime-i Tevhid okumak, Hz. Peygamber’e salât-ü selâm getirmek, kaside okumak, Hz. Peygamber’in, sahâbenin, Osmanlı sultanlarının ve külliyeyi inşâ ettiren Kanûnî Sultan Süleyman’ın ruhu için, hükümdarlığının devamı için dua etmek gibi vazifeleri yerine getirmek amacıyla tahsis edilmiş kadrolar vardır.
Osmanlılarda bu görevleri yerine getirenler için genellikle “Duâgû” denilmektedir. Bazı kayıtlarda “duâcı”, “duâhan” şeklinde de isimlendirilen duâgûlara pek çok vakfiyede yer verilmiştir. Özellikle ilim ve tarikat mensuplarına ayrılan duâgûluk görevleri, onları maddî bakımdan desteklemek gibi bir anlayıştan kaynaklanmıştır.
Kanûnî Vakfiyesinde, Süleymaniye Camiinde duâgûluk başlığı altında değerlendirilebilecek görevleri yapacak kimseler, bunlarda aranan nitelikler ve alacakları ücretler yer almaktadır. Bunları kadrolarına göre şu şekilde sıralamak mümkündür:
a. Cüzhân
Namazlardan önce Kur’ân’dan birer cüz okumakla görevli kimseye cüzhân denir. Vakfiyede; sâlih, Ehl-i Kur’ân, tilâveti hoş kişilerden olması istenen cüzhânların toplam sayısı 120 olarak belirlenmiştir. Bunlar 30’ar kişilik dört gruba ayrılıp, iki grup sabah namazından sonra, diğer iki gruptan biri öğle, diğeri ikindi namazlardan sonra toplanarak, Kanûnî Sultan Süleyman’ın dünya ve âhirette saâdete ulaşması, arzu ve dileklerinin yerine gelmesi ve mânevî makamının yükselmesi için, Tecvid ve kıraate uygun şekilde Kur’ân’dan birer cüz okuyacaklardır. Her grupta ehliyetli bir kişinin “reis” olması ve okuma işine önce onun başlaması istenmiştir.
Cüzhânların göreve alınma ve görevden atılma işlemlerinin reis ile mütevellinin istişaresi sonucunda yapılacağı ve yaptıkları hizmet karşılığında reislere üçer, diğer cüzhânlara ikişer akçe ücret verileceği ifade edilmiştir.
b. Devirhân
Devirhân, Cuma veya belirlenen herhangi bir gün öğle namazlarından evvel Mülk Sûresi veya başka bir sûre-i şerife okuyan kişilere denilmektedir. Devir ve teselsül sûretiyle okunmak mülâhazasıyla buna devirhânlık denmiştir. Sûrelerin okunmasını müteakip vakıf sahiplerine ve genel olarak da mü’min ve mü’minata Allah’tan mağfiret ve selâmet niyazında bulunulur.
Vakfiyede toplam sayıları 10 kişi olarak belirlenen devirhânların, Ehl-i Kur’ân, güzel sesli, tecvidi iyi bilen, sâlih ve hâfızlığı sağlam kimseler olması istenmiştir. Bunların görevi ise Cuma günlerinde müezzin mahfilinde toplanarak, Cuma namazından önce Tecvid ve kıraat kaidelerine uygun olarak Kur’ân-ı Kerîm’den birer aşır okumaktır. Kendi aralarından daha bilgili olan biri ser-mahfil olacak ve günlük 5 akçe alacak, diğerleri ise üçer akçe alacaklardır.
c. En’âmcı
En’âm, Kur’ân-ı Kerîm’den En’âm Sûresi ve çok okunan diğer bazı meşhur sûreleri ve duaları ihtiva eden mecmuaya verilen isimdir. Bu mecmuaya “En’âm-ı Şerif’ de denilmiştir. En’âm’lar güzel yazı ile yazdırılır, güzel bir şekilde ciltlenir ve ihtimamla muhafaza edilirdi. Bu mecmuaları okuyan kimselere de “En’âmcı” denilmiştir.
Vakfiyede En’âmcıların, sâlih ve sâdık 41 kişi olup, Külliyeyi vakfeden Kanûnî Sultan Süleyman’ın ve devletinin yücelmesi ve saltanatının devamı için her gün samimiyetle ve acele etmeden, kaide ve kurallara uygun, yavaş yavaş En’âm Sûresi’ni okumaları, okuma sırasında kimse ile konuşmamaları, sûre’den sonra, makamlı olarak belirli duaları okuyup tamamlamaları istenmiş ve yaptıkları iş karşılığında da kendilerine üçer akçe verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
d. Yâsinhan, Tebârekehan ve Ammehan
Vakfiyede, kıraat ilminde seçkin, sesi güzel ve dindar üç kişiden birisi Yâsinhan, birisi Tebârekehan ve diğer birisi de Ammehan olarak görevlendirilmiştir.
Yâsinhan, camide kendisine tahsis edilen kürsüde her gün sabah namazından sonra yüksek sesle Yâsin Sûresi’ni okuyacak ve günlük 6 akçe ücret alacaktır.
Tebârekehan, camide kendisine tahsis edilen kürsüde her gün yüksek sesle Mülk Sûresi’ni okuyacak ve günlük 5 akçe ücret alacaktır.
Ammehan ise camide kendisine tahsis edilen kürsüde her gün ikindi namazından sonra yüksek sesle Nebe Sûresi’ni okuyacak ve bu görev karşılığında günlük dört akçe alacaktır.
e. Mühellil
Kelime-i Tevhid’i okuyan kimselere “mühellil” denir. Vakfiyeye göre sâlih fakirlerden dinine düşkün, soyu temiz, kendisine güvenilir 20 kişi mühellil olup, sabah namazından sonra camide hâlis bir niyetle Kanûnî Sultan Süleyman’ın saltanatının daim olması ve devletin bekası için bunların her biri üç bin beş yüz Kelime-i Tevhid okuyacaklardır. Bunların içinden güzel ahlâkı ve iyi hâliyle öne çıkan bir kişi mütevelli heyetinin onayı ile ser-zâkir olacak ve yaptığı bu görevinin karşılığı günlük üç akçe, diğer mühelliller ikişer akçe alacaklardır.
f. Salavathan
Salavat, Hz. Muhammed’e gönderilen selâm ve dua anlamına gelmektedir. Salavathan ise Hz. Peygambere Salavat getirmekle görevli kişidir
Vakfiyeye göre sâlih, güzel ahlâkı ile bilinen kimselerden 10 kişi Salavathan olup, her birinin görevi öğle namazından sonra camide toplanıp ihlâs, huzur ve kemâl-i neşe ile Hz. Muhammed’in mübârek ve mutahhar ruhu için bin kere salavat getirmektir. Bunların içlerinden hevâ ve hevesine uymayan, sâlih, bilgisi ve dindarlığı ile tanınmış olan biri, mütevelli tarafından reis tayin edilecektir. Reisin günlük ücreti üç akçe, diğer Salavathanların günlük ücreti ikişer akçedir.
g. Meddah
Metheden, çok öven anlamına gelen “meddah” kelimesi, Osmanlılarda terim olarak kıssahan, şehnâmehan yerine de kullanılmıştır. Meddahlığı ilk defa, Hassân b. Sâbit’in Hz. Peygamber’i şiirleriyle överek başlattığı söylenmektedir.
Vakfiyede bir kadro tahsis edilmiş olan Meddahın sesi, insanları heyecana getirecek kadar güzel olmalıdır. Görevi ise Cuma günlerinde mahfilde hâfızlar kıraati bitirdikten sonra ediplerin Hz. Peygamber’e yazdıkları kasideleri okuyarak cemaati aşk ve şevke getirmektir. Meddahın bu vazife karşılığında alacağı günlük ücret 6 akçedir.
h. Muarrif
Tarif eden, bir şeyi etraflıca anlatan anlamlarına gelen “muarrif” kelimesi, camilerde ve tekkelerde hayır sahiplerinin adlarını hayırla anan müezzin veya dervişler için kullanılan bir isimdir. Osmanlılarda cami ve tekkelerde belli bir ücret karşılığında muarriflik vazifesini yerine getiren kimseler bulunurdu.
Vakfiyede muarrif için bir kadro tahsis edilmiştir. Vakfiyeye göre bu muarrif Arapça ve Farsça şiir ve kasideleri anlayan, sesi güzel, konuşması gayet iyi, Hâfız-ı Kur’ân ve Kur’ân’a âzami ölçüde saygı gösteren kimse olmalıdır. Görevi ise Cuma ve Bayram günlerinde bütün peygamberlerin, özellikle Hz. Muhammed’in, Onun ashâb ve ahbâbının ruhlarına, daha sonra Osmanlı sultanlarının ve Külliyeyi inşa ettiren Kanûnî Sultan Süleyman’ın hükümdarlığının devamına dua etmek, ayrıca günün anlam ve önemine göre ve uygun makamda dualar okumaktır. Yaptığı bu iş karşılığında muarrifin alacağı günlük ücret ise 6 akçedir.
i. Musallî
Musallî, namaz kılan anlamına gelmektedir. Vakfiyeye göre Süleymaniye Camii için 6 kişilik musallî kadrosu tahsis edilmiş, bunların nitelikleri ve görevleri belirtilmiştir. Dinine düşkün âbidlerden, dindarlığı ve doğruluğu açık, edepli, asil, ehl-i sünnet itikadından, Hanefî mezhebine bağlı, sünnet ve müstehapları ayırt edebilen, dinî ilimlerin derinliklerine vâkıf bir kimse olması istenen musallînin görevi, nâfile namazların kılınmasının uygun olduğu vakitlerde Kanûnî’nin kılamadığı namazların kazâsı, devletinin devamı, dünya ve âhiret saâdeti için günde yirmi rekât nâfile namaz kılıp dua etmektir. Bunların her birinin günlük ücreti 7 akçedir.
Görüldüğü gibi Vakfiyede duâgû başlığı altında değerlendirebileceğimiz çeşitli görevler için 212 kadro tahsis edilmiş olup, bunlara ödenen günlük ücret toplamı 514 akçedir. Duâgûlar içerisinde yevmiyesi en yüksek olan 7 akçe ile musallîlerdir. Bunu 6 akçe ile Yâsinhan, meddah ve muarrif; 5 akçe ile Tebârekehan ve devirhan sermahfili; 4 akçe ile de Ammehan izlemektedir.
3. Destek Hizmetleri Görevlileri
Burada destek hizmetleri ile kastedilen, caminin asıl fonksiyonu olan din hizmetlerinin yerine getirilmesine yardımcı olmak maksadıyla caminin temizliği, bakımı ve onarımı, demirbaş eşyaların korunması, aydınlatılması, açılıp kapanması vb. hizmetlerdir. Bu hizmetleri yerine getirmekle görevli kişileri şu başlıklar altında toplamak mümkündür:
a. Muvakkit
Namaz vakitlerinin belirlenmesinde kullanılan çeşitli saatleri düzenleyen, bunların ayarlarına ve tamirlerine bakan kişiye muvakkit denir. Muvakkitlerin görevlerini icra ettikleri muvakkithâneler, genellikle cami veya mescitlerin müştemilâtı içinde bir iki oda hâlinde inşâ edilmiştir. Muvakkithânelerde yapılan en önemli faaliyet çeşitli aletler vasıtasıyla tespit edilen namaz vakitlerinin müezzinlere bildirilmesidir.
Vakfiyede muvakkit için bir kadro tahsis edilmiştir. Gökbilimine vâkıf olması istenen Muvakkitin vazifesi, o günkü şartlarda astronomi ışığında ezan vakitlerini belirleyip müezzinlere bildirmek, bunun yanında Cuma ve Bayram günlerinde hâfızlar ve müezzinler ile beraber mahfilde bulunmaktır. Yaptığı bu işe karşılık muvakkitin alacağı günlük ücret 10 akçedir.
b. Hâfız-ı Mushaf
Vakfiyede Hâfız-ı Mushaf için iki kadro tahsis edilmiştir. Bunların dindar, salâhati ve nezâfeti âşikâr, emaneti koruma noktasında güvenilir kimseler olmaları istenmiştir. Bunların vazifesi camideki mushafları kötü niyetli kişilere karşı korumaktır. Bu vazifeye karşılık her birinin alacağı günlük ücret 4 akçedir.
c. Müteferrik-i Eczâ
Vakfiyede dört kişilik müteferrik-i eczâ kadrosu tahsis edilmiştir. Çalışmaya elverişli, cüzleri toplayıp ayırmaya kabiliyetli, sâlih müminlerden olması istenen bu kişilerin görevleri, yukarıda görevleri ve çalışma usulleri açıklanan cüzhanlara hatim okumaya başlamadan önce cüzleri dağıtmak ve hatimi bitirdikten sonra da cüzleri toplamaktır. 120 kişiden oluşan ve otuzar kişilik dört gruba ayrılan her bir cüzhan grubu için bir kişi olmak üzere toplam dört kişi müteferrik-i eczâ görevi yapacaktır ve yaptıkları iş karşılığında her birine birer akçe yevmiye verilecektir. Bunlar ayrıca başta Hz. Peygamber olmak üzere, onun ehli ve ashâbı, Osmanlı sultanları ve Osmanlı Devletinin devamı için dua edecektir.
d. Noktacı
İmârethânelerde, medreselerde inzibat işlerinden sorumlu kimseye “noktacı” denilir. Vakfiyeye göre kendilerine itimat edilen, sâlih ve dindar kimselerden iki kişi “noktacı” olup bunlardan biri sabah ve ikindi vakitlerinde cüz okuyan ve tesbih çekenleri, diğeri öğle vakitlerinde cüz okuyanları ve “musallî” olarak görevli olanları yerinde denetlemekle görevlidir. Bu denetim esnasında görevlilerden görevlerini özürsüz olarak yerine getirmeyenleri deftere işaretlemeleri, aynı zamanda onları uyararak görevlerini ihmal konusunda ısrar edenleri mütevelliye bildirmeleri istenmektedir. Noktacılardan sabah ve ikindi vaktinde görevli olanın günlük ücreti dört akçe, öğle vaktinde görevli olanın günlük ücreti ise iki akçe olarak belirlenmiştir.
e. Bevvâb
Vakfiyede iki bevvâb kadrosu tahsis edilmiştir. Bunların görevi sabah fecirden önce camiyi açmak, yatsıdan sonra da kapatmaktır. Dindar ve bu hizmeti yapabilecek kabiliyette, güvenilirliği ile tanınmış olması istenen bevvâbların her birinin günlük ücreti 3 akçedir.
f. Kayyım
Kayyım, vakıf mütevellisi ve camilerde temizlik işlerini yerine getiren görevliler için kullanılan isimdir.
Vakfiyede 10 kişilik kayyım kadrosu bulunmaktadır. Kayyımların sâlih, dindarlığı ile bilinen, güvenilir, elbiseleri temiz ve kayyımlık vazifesini yerine getirebilecek kabiliyette kimseler olması istenmiştir. Görevleri ise, sabahları caminin kapılarını açıp akşamları kapatmak, caminin halılarını, kilimlerini ve hasırlarını sermek, düzgün durmasını sağlamak ve bunların üzerlerindeki tozları sürekli temizlemek, camiye zarar verecek kimselere engel olmak, bununla birlikte camiyi boş bırakmayarak gece gündüz korumaktır. Kayyımların her biri yaptıkları bu görevleri karşılığında günlük beş akçe alacaklardır.
g. Ferrâş ve Kennâs
Osmanlılarda ferrâş kelimesi, saray hizmetlisi dışında çeşitli vakıf eserlerinin temizliğinden sorumlu görevliler için de kullanılmıştır. Bu çerçevede halife ve sultanların yatak ve halılarını seren, çadırlarını kuran kişilere ferrâş denildiği gibi cami, medrese gibi vakıf eserlerinin temizlik işleriyle görevli olan kimselere de ferrâş denilmiştir.
Kennâs ise, süpürücü, temizleyici anlamlarında kullanılmıştır. Ayrıca Mevlevî tekkelerinde abdesthaneyi temizlemekten sorumlu kimselere de kennâs denilmiştir.
Vakfiyede iki ferrâş, iki kennâs olmak üzere dört kişilik kadro tahsis edilmiş ve bunların güçlü, sâlih, hizmet işlerinde bilgili kimseler olmaları istenmiştir. Ferrâşların görevi caminin boş olduğu vakitlerde namaz kılınan iç kısmının temizliğini, ayrıca caminin halı, kilim ve hasırlarının serilmesini ve temiz tutulmasını sağlamaktır. Ferrâşlar yaptıkları bu görevler karşılığında günlük beşer akçe alacaktır. Kennâsların görevi ise caminin tuvalet ve abdesthanelerinin temizliğini sağlamaktır. Bunlar da yaptıkları bu hizmet karşılığında günlük üçer akçe alacaklardır
h. Nâzıru’l-Cüdrân
Vakfiyede nâzıru’l-cüdrânlık görevi için bir kadro tahsis edilmiştir. Vakfiyede bu görevi yerine getirecek kimsenin temiz, koruma ve gözetlemeye önem veren kişi olması istenmiştir. Nâzıru’l-cüdrânın görevi başta cami olmak üzere vakfiyedeki diğer binaların kirlenmesi ve tahrip edilmesini önlemektir. Yaptığı bu hizmet karşılığında kendisine günlük üç akçe verilecektir.
i. Sirâcî
Vakfiyeye göre 8 kadro tahsis edilen sirâcîlerin sâlih, dürüst ve dindarlığı ile bilinen, hizmette bilgili ve güçlü kimseler olmaları gerekmektedir. Sirâcîlerin görevi, caminin mumlarını ve kandillerini belirlenen vakitlerde yakıp söndürmek, kandilleri sürekli takip ederek zeytinyağı koymak ve zeytinyağının tortulaşmasını engellemek; ayrıca kandillerin halı, kilim ve hasırların üzerine dökülmelerine ve etrafı kirletmelerine mani olmaktır. Yaptıkları bu hizmetler karşılığında sirâcîlerin her birinin günlük ücreti beş akçedir.
j. Buhûrî
Buhûr, ateşe atılmak veya özel bir kap içinde yakılmak sûretiyle güzel kokulu dumanından faydalanılan tütsüye verilen isimdir. Camide istenmeyen kokuları gidermek üzere buhur yakmakla görevli olan kişiye de ‘buhûrî’ denilmektedir.
Vakfiyede buhûrîlik için bir kadro tahsis edilmiştir. Bu görevi yerine getirecek kişinin nezâfet ve zarâfeti ile bilinen, güvenilir, dindarlığı açık ve buhuru yakmakta bilgili olması, israf etmemesi ama aynı zamanda kısmaması istenmektedir. Yapacağı bu hizmet karşılığında kendisine günlük altı akçe ücret verilecek, buhur masrafları için de günlük dört akçe ödenecektir.
k. İbrikçi
İbrik, su şebekesi olmayan hemen her evde bulunan ve israfı önleyen önemli bir kaptır. İbrik ibadete hazırlık safhasında kullanılması bakımından saygınlık kazanmış ve gerek bu özelliği gerekse dengeli, zarif yapısı ile süslemelerde de motif olarak yer almıştır. Camilerde tuvalet ve abdesthanelerdeki ibrikleri doldurup ihtiyaç sahiplerine vermekle görevli kimselere ibrikçi denir
Vakfiyede bir kadro tahsis edilen ibrikçinin güçlü, temizlik konusunda bilgili kişi olması istenmiştir. Görevi, tuvalet ve abdesthanelerdeki ibrikleri doldurmak, ibrikleri hiçbir zaman boş bırakmamaktır. İbriğe ihtiyaç olduğu zaman durumu mütevelliye haber vermek ve vakıf malından ihtiyaç nispetinde ibrik almak da ibrikçinin görevidir. İbrikçiye yaptığı bu hizmetler karşılığında günlük üç akçe verilecektir.
l. Bağban
Bahçelerin düzenlenmesi ve bakımıyla görevli kimselere ‘bağban’ denir. Vakfiyede bir bağban kadrosu tahsis edilmiştir. Vakfiyede bağbanın güvenilir, dürüst, ağaç dikiminde hünerli, bahçe işlerinden iyi anlayan bir kişi olması gerektiği ifade edilmiştir. Görevi, Caminin yakınında bulunan bahçe ile meşgul olmak, bahçede bulunan çiçek ve ağaçların mevsime göre bakımını yapmaktır. Bu hizmetler karşılığında kendisine günlük dört akçe verilecektir.
Görüldüğü gibi, Caminin yardımcı hizmetlerini yerine getirmek üzere 37 kişi görevlendirilmiştir. Bunlara ödenecek günlük ücret toplamı ise 154 akçedir.
Vakfiyede, Cami görevlilerinin dağılımında bizim yaptığımız gibi bir başlıklandırma yapılmamıştır. Camide çok farklı görevler için farklı niteliklerde görevliler istihdam edilmiştir. Bu nedenle bütün görevlerin burada yaptığımız başlıklara tam olarak uymaması normal sayılmalıdır. Burada önemli olan camide hangi görevler için hangi personelin görevlendirildiğine dikkat çekmektir.
BUGÜNKÜ DURUM
Kanûnî Sultan Süleyman döneminde hususi kadro tahsisi yapılan görevlerin büyük bir kısmı günümüzde yoktur. Cami ile ilgili hizmetlerin birçoğu imam ve müezzin kadrosunda bulunanlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Caminin temizlik hizmetleri ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülmektedir.
Süleymaniye Camii’nin mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olup Cami, Fatih İlçe Müftülüğüne bağlıdır. İlçe Müftülüğünden aldığımız bilgiye göre Süleymaniye Camiinde; 1 Baş İmam-Hatip, 1 İmam-Hatip, 1 Baş Müezzin-Kayyım, 3 Müezzin-Kayyım kadrosu bulunmaktadır.
Süleymaniye Camii’ne İmam-Hatip ataması, (A) grubu camiler için gerekli olan Aşere, Takrîb ve Tayyibe Kursu Mezuniyet Belgesi veya İhtisas Kursu Belgesi ya da Hafızlık Belgesi ile birlikte Tashîh-i Hurûf Kursunu Bitirme Belgesi’ne sahip olanlar arasından Başkanlıkça yapılan sınav neticesinde yapılmaktadır.
Kaynak : Diyanet Dergi
Muhteşem Süleyman’ın imamda aradığı özellikler, bugün bile ‘‘nerde böyle imamlar’’ dedirtecek nitelikler taşıyor. Asırlar öncesinden günümüze ulaşan bir imam ilanı, bugünkü şartlar açısından çok düşündürücü bir tablo çiziyor…
Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın 1557 yılında Süleymaniye Camii’nde görevlendireceği imam için koştuğu şartlar, bugün, ‘‘Osmanlı’nın nasıl bir kalite anlayışı var olduğunu görmemiz mümkün… Aylık genel kültür dergisi ‘‘Bütün Dünya’’nın ikinci sayısında, Süleymaniye Vakfiyesi’nde bulunan 1557 yılındaki bir imam ilanına ait belgeye yer veriliyor. Belgeye göre, Kanuni Sultan Süleyman, 16. Yüzyıl’da Süleymaniye Camii’ne ‘‘3 dil ile yüksek ilimleri bilen, spor yapan, güzel giyinen ve bir tane karısı olan’’ imam arıyor. Bugün ise imam olabilmek için imam-hatip lisesi mezunu olmak veya şartlar nelerdir sorusuna cevab bumamız mümkün mü? Günümüzde imam adaylarında, asgari imam-hatip lisesi mezunu olma veya ilahiyat fakültesini bitirme şartları aranıyor. Tek ve güzel eşi olacak Kanuni Sultan Süleyman’ın 1557 yılında yapımı tamamlanan Süleymaniye Camii’nde görevlendireceği bir imamda aradığı şartlar şöyle: Yüksek ilimleri ve alet ilimlerini bilecektir. Arapça’yı ve Farsça’yı bilecektir. Ayrıca, Latince’yi de bilecektir. Kefere dini ile dinimiz İslam’ı mukayeseli olarak bilecektir. Ata binecek, spor yapacak, güzel görünüşlü olacak ve güzel giyinecektir. Evlenmiş olacak, karısı bir tane olacak ve güzel bir kadın olacaktır. (Harama bakmaması için) İlm-i Teşrihi (İnsan yapısı ilmi) bilecektir
OSMANLI'DA SÜLEYMANİYE CAMİ GÖREVLİLERİ
Vakfiyedeki bilgilere göre Süleymaniye Camii 277 kişiden oluşan çalışanıyla Süleymaniye Külliyesi’nin en fazla personele sahip ana birimidir. Farklı niteliklere sahip bu görevlileri, hizmet alanlarına göre 3 grupta toplamak mümkündür:
1.Din Görevlileri
a. İmam
Süleymaniye Camii için iki imam kadrosu tahsis edilmiş, bunların vasıfları, sorumlulukları ve günlük ücretleri de şöyle belirlenmiştir:
Camide görev alacak imamlar; şerefli iki fakih, dinin emirlerine sımsıkı bağlı, şeriata göre amel eden, Hâfız-ı Kur’ân, sesi güzel, tecvit kurallarını ve namaza dair fıkhî meseleleri iyi bilen, zarâfet ve nezâket ehli kimseler olup, nöbetleşe beş vakit namazda imamlık görevini yerine getirecekler ve her birine günlük olarak 10 akçe verilecektir.
Burada belirtildiği gibi, Külliyede çalışan diğer bütün personele ödenecek ücretler Vakfiyede akçe üzerinden belirlenmiştir. Bu ücretlerin anlamlı olabilmesi için akçenin günümüzde kaç liraya tekabül ettiğinin, bunun için de o dönemde akçenin satın alma gücünün bilinmesi gerekir.
Yaptığımız detaylı araştırma sonucu, dipnotta da açıkladığımız gibi 1 akçe, bugün için yaklaşık 30 TL’ye karşılık gelmektedir ki bu durumda Süleymaniye Camiinde imam olarak görev yapan birinin Vakfiyede belirlenen günlük ücreti bugünkü parayla yaklaşık 300 TL, aylık maaşı da 9.000 TL civarındadır denilebilir.
b. Hatîb
Dinî literatürde başta Cuma ve Bayram namazları olmak üzere belirli ibadetlerin icrası esnasında irat edilen, genelde vaaz ve nasihati içeren konuşmayı yapan kimseye “hatîb” denir. Kanûnî Vakfiyesi’ne göre Süleymaniye Camiinde bir Hatîb kadrosu bulunmaktadır. Bu hatîbin nitelikleri, görevi ve aldığı günlük ücret şöyle ifade edilmiştir:
Hatîb; faziletli, sâlih, dindar, haram ve günaha karşı müsamaha göstermeyen, ilim ve kıraatte ehliyetli, imamlık ve hatiplikte maharet sahibi, hâfız ve Ehl-i Kur’ân, güzel sözlü, tecvidi iyi bilen, zâhid ve takvâ sahibi, âbid ve itikadı sağlam kişi olmalıdır.
Ayrıca hatîb; edîb, zeki, âlim, takvâ sahibi olmalı, belâgata önem vermeli ve sesi güzel olmalıdır. Bununla birlikte hatîb, Kur’ân ve Sünnet çerçevesinde yetişmiş olmalı, cemaati camiye çekecek güzel bir üslûba sahip, ilâhî feyzi insanlara ulaştıracak tatlı bir edâ sahibi, sâlih ve gönül ehli bir kişi olmalıdır.
Hatîbin görevi; Cuma ve Bayram günlerinde minbere çıkıp cemaate günün anlam ve önemine uygun şekilde fasih ve beliğ hutbeler irad edip, Cuma ve Bayram namazlarında cemaate önder olarak, huşû ve huzur içerisinde ta’dîl-i erkâna uygun şekilde ibadeti yerine getirmektir. Bu görevleri karşılığında kendisine günlük 30 akçe verilecektir.
Görüldüğü gibi Vakfiyeye göre Süleymaniye Camiinde görev yapan bir hatîbin günlüğü, imamın aldığının üç katıdır. hatîbin görevinin, imama göre daha sınırlı olmasına rağmen ücreti çok daha yüksektir. Bunun nedeni, İslâm devletlerinde hâkimiyetin en önemli mânevî unsurlarından birinin, devlet başkanı adına hutbe okunması, bu işi de hatîbin yapıyor olmasıdır.
c. Müezzin
Müezzin sözlükte “çağrıda bulunan, ezan okuyan, kâmet getiren kimse” anlamlarına gelmektedir. İslâm tarihinde ilk müezzin, ezan ve kâmeti Hz. Peygamber’den öğrenen Bilâl-i Habeşî’dir. Kanûnî Vakfiyesinde Süleymaniye Câmii için 24 müezzin kadrosu tahsisi yapılmış ve bu müezzinlerin taşımaları gereken nitelikler ve görevler şöyle sıralanmıştır:
Müezzinler, mûsiki fenlerinde âlim ve ezanı makamına göre kulağa hoş gelen bir ses ve makamla okuyabilen kimseler olmalıdır. Görevleri ise; Cuma günü ve her gün beş vakit namazdan önce minarelere çıkarak ezan okumaktır. Bunların yanı sıra Cuma ve Bayram namazları öncesi iç ezanı güzel bir ses ile okumaktır. Yaptıkları bu vazifelere karşılık olarak müezzinlerin her birine günlük 5 akçe verilecektir.
d. Vâiz
Nasihat etmek ve uyarmak, anlamındaki vaaz, bir topluluğa dinî ve ahlâkî konularda nasihat etmek, öğüt vermek demektir. Bu vazifeyi yerine getiren kimseye de vâiz denilmektedir. Verilen vaazlardan amaç ise insanları dinî ve ahlâkî yönden aydınlatmak bununla birlikte insanları, ibadetlerini eksiksiz ve yanlışsız bir şekilde yapabilmelerini sağlayacak şekilde bilgilendirmektir. Vakfiyede vâiz için bir kadro ayrılmış ve bu vâizin nitelikleri ve görevleri şöyle sıralanmıştır;
Sâlih, irşad eden, ilim ve takvâ ehli, ilmiyle amel eden, zühd ve verâ sahibi, dünyevî zevk ve sefa peşinde koşmayan, haram ve günahtan şiddetle sakınan, Hanefî mezhebini teyit eden, dinî ilimlerde çalışkan, gayretli, Kur’ân-ı Kerîm’i tefsir edebilen, tesirli nasihat eden, Cuma günlerinde, mübârek gecelerde ve değerli zamanlarda mü’min erkek ve kadınlara vaaz ve nasihat edecek, nasihatten sonra da bütün peygamberlerin, evliyanın, âhirete göçmüş olan bütün Osmanlı sultanlarının ve özellikle de peygamberlerin sultanı Hz. Muhammed’in ruhları için dua edip Fâtiha Sûresi’ni okuyacaktır. Bununla birlikte Kanûnî Sultan Süleyman’ın devletinin bekası için dua edip; ayrıca diğer bütün müminlerin de arzu ve isteklerinin yerine gelmesi için sâlih kimseler ile birlikte dua edip Fâtiha ve İhlâs Sûresi ile duaya son verecektir. Yapmış olduğu bu hizmet karşılığında 15 akçe günlük ücret alacaktır.
Vakfiyede verilen yukarıdaki bilgilere göre Süleymaniye Camiinde doğrudan dinî görevi îfâ eden personel sayısının 28, bu kimselere günlük olarak ödenen toplam ücretin 175 akçe olduğu söylenebilir. Vakfiyeye bakıldığında camide görev yapan din görevlilerinin, camideki diğer görevlilerden daha fazla yevmiye aldıkları, bunlar içerisinde en yüksek maaşı ise 30 akçe ile hatibin aldığı, bunu sırasıyla 15 akçe ile vâiz, 10 akçe ile imam ve 5 akçe ile müezzinin takip ettiği görülmektedir.
2. Duâgûlar
Vakfiyede, Kur’ân-ı Kerîm, bazı sûreler, dualar veya Kelime-i Tevhid okumak, Hz. Peygamber’e salât-ü selâm getirmek, kaside okumak, Hz. Peygamber’in, sahâbenin, Osmanlı sultanlarının ve külliyeyi inşâ ettiren Kanûnî Sultan Süleyman’ın ruhu için, hükümdarlığının devamı için dua etmek gibi vazifeleri yerine getirmek amacıyla tahsis edilmiş kadrolar vardır.
Osmanlılarda bu görevleri yerine getirenler için genellikle “Duâgû” denilmektedir. Bazı kayıtlarda “duâcı”, “duâhan” şeklinde de isimlendirilen duâgûlara pek çok vakfiyede yer verilmiştir. Özellikle ilim ve tarikat mensuplarına ayrılan duâgûluk görevleri, onları maddî bakımdan desteklemek gibi bir anlayıştan kaynaklanmıştır.
Kanûnî Vakfiyesinde, Süleymaniye Camiinde duâgûluk başlığı altında değerlendirilebilecek görevleri yapacak kimseler, bunlarda aranan nitelikler ve alacakları ücretler yer almaktadır. Bunları kadrolarına göre şu şekilde sıralamak mümkündür:
a. Cüzhân
Namazlardan önce Kur’ân’dan birer cüz okumakla görevli kimseye cüzhân denir. Vakfiyede; sâlih, Ehl-i Kur’ân, tilâveti hoş kişilerden olması istenen cüzhânların toplam sayısı 120 olarak belirlenmiştir. Bunlar 30’ar kişilik dört gruba ayrılıp, iki grup sabah namazından sonra, diğer iki gruptan biri öğle, diğeri ikindi namazlardan sonra toplanarak, Kanûnî Sultan Süleyman’ın dünya ve âhirette saâdete ulaşması, arzu ve dileklerinin yerine gelmesi ve mânevî makamının yükselmesi için, Tecvid ve kıraate uygun şekilde Kur’ân’dan birer cüz okuyacaklardır. Her grupta ehliyetli bir kişinin “reis” olması ve okuma işine önce onun başlaması istenmiştir.
Cüzhânların göreve alınma ve görevden atılma işlemlerinin reis ile mütevellinin istişaresi sonucunda yapılacağı ve yaptıkları hizmet karşılığında reislere üçer, diğer cüzhânlara ikişer akçe ücret verileceği ifade edilmiştir.
b. Devirhân
Devirhân, Cuma veya belirlenen herhangi bir gün öğle namazlarından evvel Mülk Sûresi veya başka bir sûre-i şerife okuyan kişilere denilmektedir. Devir ve teselsül sûretiyle okunmak mülâhazasıyla buna devirhânlık denmiştir. Sûrelerin okunmasını müteakip vakıf sahiplerine ve genel olarak da mü’min ve mü’minata Allah’tan mağfiret ve selâmet niyazında bulunulur.
Vakfiyede toplam sayıları 10 kişi olarak belirlenen devirhânların, Ehl-i Kur’ân, güzel sesli, tecvidi iyi bilen, sâlih ve hâfızlığı sağlam kimseler olması istenmiştir. Bunların görevi ise Cuma günlerinde müezzin mahfilinde toplanarak, Cuma namazından önce Tecvid ve kıraat kaidelerine uygun olarak Kur’ân-ı Kerîm’den birer aşır okumaktır. Kendi aralarından daha bilgili olan biri ser-mahfil olacak ve günlük 5 akçe alacak, diğerleri ise üçer akçe alacaklardır.
c. En’âmcı
En’âm, Kur’ân-ı Kerîm’den En’âm Sûresi ve çok okunan diğer bazı meşhur sûreleri ve duaları ihtiva eden mecmuaya verilen isimdir. Bu mecmuaya “En’âm-ı Şerif’ de denilmiştir. En’âm’lar güzel yazı ile yazdırılır, güzel bir şekilde ciltlenir ve ihtimamla muhafaza edilirdi. Bu mecmuaları okuyan kimselere de “En’âmcı” denilmiştir.
Vakfiyede En’âmcıların, sâlih ve sâdık 41 kişi olup, Külliyeyi vakfeden Kanûnî Sultan Süleyman’ın ve devletinin yücelmesi ve saltanatının devamı için her gün samimiyetle ve acele etmeden, kaide ve kurallara uygun, yavaş yavaş En’âm Sûresi’ni okumaları, okuma sırasında kimse ile konuşmamaları, sûre’den sonra, makamlı olarak belirli duaları okuyup tamamlamaları istenmiş ve yaptıkları iş karşılığında da kendilerine üçer akçe verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
d. Yâsinhan, Tebârekehan ve Ammehan
Vakfiyede, kıraat ilminde seçkin, sesi güzel ve dindar üç kişiden birisi Yâsinhan, birisi Tebârekehan ve diğer birisi de Ammehan olarak görevlendirilmiştir.
Yâsinhan, camide kendisine tahsis edilen kürsüde her gün sabah namazından sonra yüksek sesle Yâsin Sûresi’ni okuyacak ve günlük 6 akçe ücret alacaktır.
Tebârekehan, camide kendisine tahsis edilen kürsüde her gün yüksek sesle Mülk Sûresi’ni okuyacak ve günlük 5 akçe ücret alacaktır.
Ammehan ise camide kendisine tahsis edilen kürsüde her gün ikindi namazından sonra yüksek sesle Nebe Sûresi’ni okuyacak ve bu görev karşılığında günlük dört akçe alacaktır.
e. Mühellil
Kelime-i Tevhid’i okuyan kimselere “mühellil” denir. Vakfiyeye göre sâlih fakirlerden dinine düşkün, soyu temiz, kendisine güvenilir 20 kişi mühellil olup, sabah namazından sonra camide hâlis bir niyetle Kanûnî Sultan Süleyman’ın saltanatının daim olması ve devletin bekası için bunların her biri üç bin beş yüz Kelime-i Tevhid okuyacaklardır. Bunların içinden güzel ahlâkı ve iyi hâliyle öne çıkan bir kişi mütevelli heyetinin onayı ile ser-zâkir olacak ve yaptığı bu görevinin karşılığı günlük üç akçe, diğer mühelliller ikişer akçe alacaklardır.
f. Salavathan
Salavat, Hz. Muhammed’e gönderilen selâm ve dua anlamına gelmektedir. Salavathan ise Hz. Peygambere Salavat getirmekle görevli kişidir
Vakfiyeye göre sâlih, güzel ahlâkı ile bilinen kimselerden 10 kişi Salavathan olup, her birinin görevi öğle namazından sonra camide toplanıp ihlâs, huzur ve kemâl-i neşe ile Hz. Muhammed’in mübârek ve mutahhar ruhu için bin kere salavat getirmektir. Bunların içlerinden hevâ ve hevesine uymayan, sâlih, bilgisi ve dindarlığı ile tanınmış olan biri, mütevelli tarafından reis tayin edilecektir. Reisin günlük ücreti üç akçe, diğer Salavathanların günlük ücreti ikişer akçedir.
g. Meddah
Metheden, çok öven anlamına gelen “meddah” kelimesi, Osmanlılarda terim olarak kıssahan, şehnâmehan yerine de kullanılmıştır. Meddahlığı ilk defa, Hassân b. Sâbit’in Hz. Peygamber’i şiirleriyle överek başlattığı söylenmektedir.
Vakfiyede bir kadro tahsis edilmiş olan Meddahın sesi, insanları heyecana getirecek kadar güzel olmalıdır. Görevi ise Cuma günlerinde mahfilde hâfızlar kıraati bitirdikten sonra ediplerin Hz. Peygamber’e yazdıkları kasideleri okuyarak cemaati aşk ve şevke getirmektir. Meddahın bu vazife karşılığında alacağı günlük ücret 6 akçedir.
h. Muarrif
Tarif eden, bir şeyi etraflıca anlatan anlamlarına gelen “muarrif” kelimesi, camilerde ve tekkelerde hayır sahiplerinin adlarını hayırla anan müezzin veya dervişler için kullanılan bir isimdir. Osmanlılarda cami ve tekkelerde belli bir ücret karşılığında muarriflik vazifesini yerine getiren kimseler bulunurdu.
Vakfiyede muarrif için bir kadro tahsis edilmiştir. Vakfiyeye göre bu muarrif Arapça ve Farsça şiir ve kasideleri anlayan, sesi güzel, konuşması gayet iyi, Hâfız-ı Kur’ân ve Kur’ân’a âzami ölçüde saygı gösteren kimse olmalıdır. Görevi ise Cuma ve Bayram günlerinde bütün peygamberlerin, özellikle Hz. Muhammed’in, Onun ashâb ve ahbâbının ruhlarına, daha sonra Osmanlı sultanlarının ve Külliyeyi inşa ettiren Kanûnî Sultan Süleyman’ın hükümdarlığının devamına dua etmek, ayrıca günün anlam ve önemine göre ve uygun makamda dualar okumaktır. Yaptığı bu iş karşılığında muarrifin alacağı günlük ücret ise 6 akçedir.
i. Musallî
Musallî, namaz kılan anlamına gelmektedir. Vakfiyeye göre Süleymaniye Camii için 6 kişilik musallî kadrosu tahsis edilmiş, bunların nitelikleri ve görevleri belirtilmiştir. Dinine düşkün âbidlerden, dindarlığı ve doğruluğu açık, edepli, asil, ehl-i sünnet itikadından, Hanefî mezhebine bağlı, sünnet ve müstehapları ayırt edebilen, dinî ilimlerin derinliklerine vâkıf bir kimse olması istenen musallînin görevi, nâfile namazların kılınmasının uygun olduğu vakitlerde Kanûnî’nin kılamadığı namazların kazâsı, devletinin devamı, dünya ve âhiret saâdeti için günde yirmi rekât nâfile namaz kılıp dua etmektir. Bunların her birinin günlük ücreti 7 akçedir.
Görüldüğü gibi Vakfiyede duâgû başlığı altında değerlendirebileceğimiz çeşitli görevler için 212 kadro tahsis edilmiş olup, bunlara ödenen günlük ücret toplamı 514 akçedir. Duâgûlar içerisinde yevmiyesi en yüksek olan 7 akçe ile musallîlerdir. Bunu 6 akçe ile Yâsinhan, meddah ve muarrif; 5 akçe ile Tebârekehan ve devirhan sermahfili; 4 akçe ile de Ammehan izlemektedir.
3. Destek Hizmetleri Görevlileri
Burada destek hizmetleri ile kastedilen, caminin asıl fonksiyonu olan din hizmetlerinin yerine getirilmesine yardımcı olmak maksadıyla caminin temizliği, bakımı ve onarımı, demirbaş eşyaların korunması, aydınlatılması, açılıp kapanması vb. hizmetlerdir. Bu hizmetleri yerine getirmekle görevli kişileri şu başlıklar altında toplamak mümkündür:
a. Muvakkit
Namaz vakitlerinin belirlenmesinde kullanılan çeşitli saatleri düzenleyen, bunların ayarlarına ve tamirlerine bakan kişiye muvakkit denir. Muvakkitlerin görevlerini icra ettikleri muvakkithâneler, genellikle cami veya mescitlerin müştemilâtı içinde bir iki oda hâlinde inşâ edilmiştir. Muvakkithânelerde yapılan en önemli faaliyet çeşitli aletler vasıtasıyla tespit edilen namaz vakitlerinin müezzinlere bildirilmesidir.
Vakfiyede muvakkit için bir kadro tahsis edilmiştir. Gökbilimine vâkıf olması istenen Muvakkitin vazifesi, o günkü şartlarda astronomi ışığında ezan vakitlerini belirleyip müezzinlere bildirmek, bunun yanında Cuma ve Bayram günlerinde hâfızlar ve müezzinler ile beraber mahfilde bulunmaktır. Yaptığı bu işe karşılık muvakkitin alacağı günlük ücret 10 akçedir.
b. Hâfız-ı Mushaf
Vakfiyede Hâfız-ı Mushaf için iki kadro tahsis edilmiştir. Bunların dindar, salâhati ve nezâfeti âşikâr, emaneti koruma noktasında güvenilir kimseler olmaları istenmiştir. Bunların vazifesi camideki mushafları kötü niyetli kişilere karşı korumaktır. Bu vazifeye karşılık her birinin alacağı günlük ücret 4 akçedir.
c. Müteferrik-i Eczâ
Vakfiyede dört kişilik müteferrik-i eczâ kadrosu tahsis edilmiştir. Çalışmaya elverişli, cüzleri toplayıp ayırmaya kabiliyetli, sâlih müminlerden olması istenen bu kişilerin görevleri, yukarıda görevleri ve çalışma usulleri açıklanan cüzhanlara hatim okumaya başlamadan önce cüzleri dağıtmak ve hatimi bitirdikten sonra da cüzleri toplamaktır. 120 kişiden oluşan ve otuzar kişilik dört gruba ayrılan her bir cüzhan grubu için bir kişi olmak üzere toplam dört kişi müteferrik-i eczâ görevi yapacaktır ve yaptıkları iş karşılığında her birine birer akçe yevmiye verilecektir. Bunlar ayrıca başta Hz. Peygamber olmak üzere, onun ehli ve ashâbı, Osmanlı sultanları ve Osmanlı Devletinin devamı için dua edecektir.
d. Noktacı
İmârethânelerde, medreselerde inzibat işlerinden sorumlu kimseye “noktacı” denilir. Vakfiyeye göre kendilerine itimat edilen, sâlih ve dindar kimselerden iki kişi “noktacı” olup bunlardan biri sabah ve ikindi vakitlerinde cüz okuyan ve tesbih çekenleri, diğeri öğle vakitlerinde cüz okuyanları ve “musallî” olarak görevli olanları yerinde denetlemekle görevlidir. Bu denetim esnasında görevlilerden görevlerini özürsüz olarak yerine getirmeyenleri deftere işaretlemeleri, aynı zamanda onları uyararak görevlerini ihmal konusunda ısrar edenleri mütevelliye bildirmeleri istenmektedir. Noktacılardan sabah ve ikindi vaktinde görevli olanın günlük ücreti dört akçe, öğle vaktinde görevli olanın günlük ücreti ise iki akçe olarak belirlenmiştir.
e. Bevvâb
Vakfiyede iki bevvâb kadrosu tahsis edilmiştir. Bunların görevi sabah fecirden önce camiyi açmak, yatsıdan sonra da kapatmaktır. Dindar ve bu hizmeti yapabilecek kabiliyette, güvenilirliği ile tanınmış olması istenen bevvâbların her birinin günlük ücreti 3 akçedir.
f. Kayyım
Kayyım, vakıf mütevellisi ve camilerde temizlik işlerini yerine getiren görevliler için kullanılan isimdir.
Vakfiyede 10 kişilik kayyım kadrosu bulunmaktadır. Kayyımların sâlih, dindarlığı ile bilinen, güvenilir, elbiseleri temiz ve kayyımlık vazifesini yerine getirebilecek kabiliyette kimseler olması istenmiştir. Görevleri ise, sabahları caminin kapılarını açıp akşamları kapatmak, caminin halılarını, kilimlerini ve hasırlarını sermek, düzgün durmasını sağlamak ve bunların üzerlerindeki tozları sürekli temizlemek, camiye zarar verecek kimselere engel olmak, bununla birlikte camiyi boş bırakmayarak gece gündüz korumaktır. Kayyımların her biri yaptıkları bu görevleri karşılığında günlük beş akçe alacaklardır.
g. Ferrâş ve Kennâs
Osmanlılarda ferrâş kelimesi, saray hizmetlisi dışında çeşitli vakıf eserlerinin temizliğinden sorumlu görevliler için de kullanılmıştır. Bu çerçevede halife ve sultanların yatak ve halılarını seren, çadırlarını kuran kişilere ferrâş denildiği gibi cami, medrese gibi vakıf eserlerinin temizlik işleriyle görevli olan kimselere de ferrâş denilmiştir.
Kennâs ise, süpürücü, temizleyici anlamlarında kullanılmıştır. Ayrıca Mevlevî tekkelerinde abdesthaneyi temizlemekten sorumlu kimselere de kennâs denilmiştir.
Vakfiyede iki ferrâş, iki kennâs olmak üzere dört kişilik kadro tahsis edilmiş ve bunların güçlü, sâlih, hizmet işlerinde bilgili kimseler olmaları istenmiştir. Ferrâşların görevi caminin boş olduğu vakitlerde namaz kılınan iç kısmının temizliğini, ayrıca caminin halı, kilim ve hasırlarının serilmesini ve temiz tutulmasını sağlamaktır. Ferrâşlar yaptıkları bu görevler karşılığında günlük beşer akçe alacaktır. Kennâsların görevi ise caminin tuvalet ve abdesthanelerinin temizliğini sağlamaktır. Bunlar da yaptıkları bu hizmet karşılığında günlük üçer akçe alacaklardır
h. Nâzıru’l-Cüdrân
Vakfiyede nâzıru’l-cüdrânlık görevi için bir kadro tahsis edilmiştir. Vakfiyede bu görevi yerine getirecek kimsenin temiz, koruma ve gözetlemeye önem veren kişi olması istenmiştir. Nâzıru’l-cüdrânın görevi başta cami olmak üzere vakfiyedeki diğer binaların kirlenmesi ve tahrip edilmesini önlemektir. Yaptığı bu hizmet karşılığında kendisine günlük üç akçe verilecektir.
i. Sirâcî
Vakfiyeye göre 8 kadro tahsis edilen sirâcîlerin sâlih, dürüst ve dindarlığı ile bilinen, hizmette bilgili ve güçlü kimseler olmaları gerekmektedir. Sirâcîlerin görevi, caminin mumlarını ve kandillerini belirlenen vakitlerde yakıp söndürmek, kandilleri sürekli takip ederek zeytinyağı koymak ve zeytinyağının tortulaşmasını engellemek; ayrıca kandillerin halı, kilim ve hasırların üzerine dökülmelerine ve etrafı kirletmelerine mani olmaktır. Yaptıkları bu hizmetler karşılığında sirâcîlerin her birinin günlük ücreti beş akçedir.
j. Buhûrî
Buhûr, ateşe atılmak veya özel bir kap içinde yakılmak sûretiyle güzel kokulu dumanından faydalanılan tütsüye verilen isimdir. Camide istenmeyen kokuları gidermek üzere buhur yakmakla görevli olan kişiye de ‘buhûrî’ denilmektedir.
Vakfiyede buhûrîlik için bir kadro tahsis edilmiştir. Bu görevi yerine getirecek kişinin nezâfet ve zarâfeti ile bilinen, güvenilir, dindarlığı açık ve buhuru yakmakta bilgili olması, israf etmemesi ama aynı zamanda kısmaması istenmektedir. Yapacağı bu hizmet karşılığında kendisine günlük altı akçe ücret verilecek, buhur masrafları için de günlük dört akçe ödenecektir.
k. İbrikçi
İbrik, su şebekesi olmayan hemen her evde bulunan ve israfı önleyen önemli bir kaptır. İbrik ibadete hazırlık safhasında kullanılması bakımından saygınlık kazanmış ve gerek bu özelliği gerekse dengeli, zarif yapısı ile süslemelerde de motif olarak yer almıştır. Camilerde tuvalet ve abdesthanelerdeki ibrikleri doldurup ihtiyaç sahiplerine vermekle görevli kimselere ibrikçi denir
Vakfiyede bir kadro tahsis edilen ibrikçinin güçlü, temizlik konusunda bilgili kişi olması istenmiştir. Görevi, tuvalet ve abdesthanelerdeki ibrikleri doldurmak, ibrikleri hiçbir zaman boş bırakmamaktır. İbriğe ihtiyaç olduğu zaman durumu mütevelliye haber vermek ve vakıf malından ihtiyaç nispetinde ibrik almak da ibrikçinin görevidir. İbrikçiye yaptığı bu hizmetler karşılığında günlük üç akçe verilecektir.
l. Bağban
Bahçelerin düzenlenmesi ve bakımıyla görevli kimselere ‘bağban’ denir. Vakfiyede bir bağban kadrosu tahsis edilmiştir. Vakfiyede bağbanın güvenilir, dürüst, ağaç dikiminde hünerli, bahçe işlerinden iyi anlayan bir kişi olması gerektiği ifade edilmiştir. Görevi, Caminin yakınında bulunan bahçe ile meşgul olmak, bahçede bulunan çiçek ve ağaçların mevsime göre bakımını yapmaktır. Bu hizmetler karşılığında kendisine günlük dört akçe verilecektir.
Görüldüğü gibi, Caminin yardımcı hizmetlerini yerine getirmek üzere 37 kişi görevlendirilmiştir. Bunlara ödenecek günlük ücret toplamı ise 154 akçedir.
Vakfiyede, Cami görevlilerinin dağılımında bizim yaptığımız gibi bir başlıklandırma yapılmamıştır. Camide çok farklı görevler için farklı niteliklerde görevliler istihdam edilmiştir. Bu nedenle bütün görevlerin burada yaptığımız başlıklara tam olarak uymaması normal sayılmalıdır. Burada önemli olan camide hangi görevler için hangi personelin görevlendirildiğine dikkat çekmektir.
BUGÜNKÜ DURUM
Kanûnî Sultan Süleyman döneminde hususi kadro tahsisi yapılan görevlerin büyük bir kısmı günümüzde yoktur. Cami ile ilgili hizmetlerin birçoğu imam ve müezzin kadrosunda bulunanlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Caminin temizlik hizmetleri ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülmektedir.
Süleymaniye Camii’nin mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olup Cami, Fatih İlçe Müftülüğüne bağlıdır. İlçe Müftülüğünden aldığımız bilgiye göre Süleymaniye Camiinde; 1 Baş İmam-Hatip, 1 İmam-Hatip, 1 Baş Müezzin-Kayyım, 3 Müezzin-Kayyım kadrosu bulunmaktadır.
Süleymaniye Camii’ne İmam-Hatip ataması, (A) grubu camiler için gerekli olan Aşere, Takrîb ve Tayyibe Kursu Mezuniyet Belgesi veya İhtisas Kursu Belgesi ya da Hafızlık Belgesi ile birlikte Tashîh-i Hurûf Kursunu Bitirme Belgesi’ne sahip olanlar arasından Başkanlıkça yapılan sınav neticesinde yapılmaktadır.
Kaynak : Diyanet Dergi