Nesh nedir? Kur'an'da nesh var mıdır? Varsa hangi ayetler nesh edilmiş? Yoksa kim, ne zaman, neye dayalı olarak bu iddiayı ortaya atmış? Bu konuda farklı düşünen İslam âlimlerinin genel kanaati nedir?..
NESH: Bir hükmü değiştirmek, iptal etmek, izale etmek (yok etmek), tahvil etmek, bir şeyi bir yerden başka bir yere taşımak
NASİH: Hükümsüz bırakan, değiştiren.
MENSUH: Hükümsüz bırakılan, değiştirilen.
AHKÂM-I FER'İYYE, FERÎ HÜKÜMLER : Esasa ait olmayan hükümler.Temel ve değişmez hükümlerin dışında kalan hükümler.
Yukarıdaki tanımlardan da anlaşılacağı üzere nesh; lügatte bir şeyi başkasıyla değiştirmek demektir. Istılahta ise; herhangi bir dini hükmün veya emrin yerine daha sonradan diğer bir hükmün veya emrin gelmesidir.
Elimizdeki mevcut mushafta, yani Kur’an-ı Kerim'de neshedilmiş ayet var mıdır? Varsa hangileridir ve neden nesh edilmiş?
Bazı âlimler, elimizdeki mevcut mushaftan, yani Kur’an-ı Kerim'den bazı ayetlerin neshedildiğini iddia etmektedirler. Onlara göre bazı ayetler, mushafta yer almasına rağmen, yerlerine başka ayetler nazil olduğu için, söz konusu ayetler hükümsüz olmuş, yani nesh edilmişler. Bunlara karşı bazı âlimler ise, elimizdeki mevcut mushaftan, yani Kur’an-ı Kerim'den hiçbir ayetin nesh edilmediği fikrini savunmaktadırlar.
Burada önce, neshi savunanların görüşlerine ardından karşı çıkanların görüşlerine kısaca yer vereceğiz.
Kur'an'da Neshi savunanların genel görüşleri:
Kuranda neshedilen ayetlerin varlığını iddia edenler, Kur'an'da nesh olmasının değil, belki olmaması bir kusur olacağını söylerler. Onlara göre; nesh, temel inançlarda, haber ve kıssalarda değil, sadece emir ve yasaklarda olmuştur. Onlara göre, bu konuda İslam âlimleri ittifak etmiştir. Dolayısıyla neshi yalnız beyinsiz ve cahiller reddeder. Neshe inanmayanlar, yahudi ve dinsizlerin etkisinde kalıp imanı tehlikede olanlardır.
Neshi savunanlar neshi dörde ayırırlar:
1. Kur'an'ın Kur'an'la neshi
2. Kur'an'ın sünnetle neshi
3. Sünnetin Kur'an'la neshi
4. Sünnetin sünnetle neshi
Neshi savunanlar, Kur'an'ın Kur'an'ı neshetmesi, sünnetin Kur’anla neshedilmesi ve sünnetin sünneti neshetmesini doğal görmüşler. Ancak sünnetin kuranı neshetmesi konusunda anlaşamamışlar. Çok az kişi bu fikri savunmuştur. Biz burada konumuz itibariyle sadece birinci ve ikinci maddeyi ele alacağız.
Kur’an’ın Kur’an’la neshi ile ilgili iddialar:
Nesh iddiasında bulunan âlimlerin arasında hangi ayetlerin nesh edilip hangilerinin bırakıldığı noktasında ittifak yoktur. Bunlar arasında en itidalli olanlardan bazıları, neshedildiği ayet sayısına 8’9’10 demiş, bazıları 19’20’21’22 demiştir. Fakat Kur’ân ayetlerinde neshedilmiş ayetlerin varlığını kabul eden bu âlimlerin, mensûh olduğunu belirttikleri ayetlere göz attığımızda, mensûhtur diye ittifakla görüş belirttikleri hiçbir ayetin bulunmadığını görürüz! Bazılarının ‘mensuhtur’ dediklerine başkası, ‘yok bu mensuh değil’ demiştir.
Nesh konusunda bazıları o kadar, ileri gitmişler ki, neredeyse kendilerince çelişkili gördükleri her ayeti birbiriyle nesh etmeye kalkışmışlar. Hatta bazen bir ayetin başını veya ortasını veya sonunu birbiriyle çelişkili görüp ayetin yarısını nesh edilmiş olarak ilan etmişler.
Örneğin, İbnu Arabi’ye göre, «Ey iman edenler, siz nefisleriniz (ıslah etmeye) bakın. Kendiniz doğru yolu bulunca sapanlar size zarar vermez.» bu ayetin son tarafı, baş tarafta olan «siz nefislerinizi ıslah etmediniz» kısmını neshetmiştir. (Ibnu’l-Arabİ, Ahkâmu’l-Kur’an, 1/205)
Yine İbnu Arabi’ye göre «Sen (güçlülüğü değil) kolaylığı (sağlayan) yolu tut. İyiliği emret. Cahillerden yüz çevir.» (A’raf sûresi: 199) âyetinin evveli ve sonu mensuh, orta kısmı ise, muhkemdir. (Ahkâmu’i-Kur’an, 1/338)
Yine İbnu Arabi’ye göre: «Haram olan o aylar çıktığı zaman» (et-Tevbe: 5) sözü, yüzondört âyeti neshetti. Ayetin son tarafı olan «Eğer tevbe ederler, namaz kılarlar, zekât verirlerse, yollarını serbest bırakın» kısmı da âyetin baş tarafını neshetmiştir’? (Ahkâmu’l-Kur’an,. 102.)
Doğrusu bu iddialarını görünce, yüzyıllardır âlim diye namı salınmış olmalarına hayret ettim! Bunlara göre, Kur’an surelerinin yarısından fazlasında nesh söz konusudur. Sanki Kur’an’da aslolan muhkem olma değil de neshtir.
Kur’an’ın Kur’an’la neshini savunanlar, Kur’an’daki neshi üçe ayırmışlardır:
1. Manası mensuh, lafzı baki: Nesh âşıkları, lafzı dururken manasının nesh edildiğini iddia ettikleri ayetlere şu rivayeti örnek göstermektedirler: «Sizin dininiz size, benim dinim bana» (Kâfirûn sûresi: 6) bu âyet, «müşrikleri öldürün» (Tevbe sûresi: 5 ) ayetini nesh etmiştir. Sonra bu emir de, «‘ hak dinini din olarak kabul etmeyen kimselerle, zelil ve hakîyr olarak kendi elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın.» (Tevbe sûresi: 29) sözüyle nesholunmuştur.
Bu iddiayı haklı çıkaracak hiçbir şey yoktur. Bu ayetlerin birbirini nesh etmesini gerektirecek hiçbir çelişki söz konusu değildir. Her birisinden farklı şeyler kast edilmektedir.
2. Lafzı mensuh manası baki: Nesh âşıkları, lafzı mensuh, hükmü baki olan ayetlere, şu rivayeti örnek gösterirler: önceden Nur Suresinde yer aldığı halde lâfzen nesh edildiği halde manası baki olan şöyle bir ayet vardı: «Evli erkekle evli kadın zina ettikleri zaman Allah’tan bir ceza olarak onları recmedin.» (İbnu Kesir, 3/261).
Böyle uydurma bir rivayetin doğruluğunu kabul etmek mümkün değildir.
3. Hem manası ve hem de lafzı mensuh: Maalesef bu iddia ile ilgili verilebilecek sağlıklı bir örnek yok.
Şimdi nesh’den bahsettiği iddia edilen ayetlere kısaca bakalım.
1. Biz yerine yenisini ya da daha hayırlısını getirmeden bir ayeti unutturmayız ya da yürürlükten kaldırmayız. (Bakara, 106)
2. Ve biz bir ayeti diğeriyle değiştirdiğimizde -ki Allah neyi, ne zaman indireceğini pekâlâ bilir- Sen sadece ve sadece uydurduklarını söyleyen birisin! derler; aksine onların çoğu (lafının nereye vardığını) bilmeyen kimselerdir. (Nahl, 101).
3. Allah dilediğini yok eder, dilediğini bırakıp sağlamlaştırır: Zaten mesajın kaynağı (Ümmü’l-Kitab) (da) O’nun katındadır (Ra’d, 39).
4. Onun (Kur’ân’ın) ayetlerinden bir kısmının hükmü kesin ve nettir; bunlar, İlahi Kelamın anasıdır. Gerisi de müteşâbihlerden oluşmuştur (Al-i İmrân, 7).
5. Ya bize bundan başka bir Kur’an getir yahut onu değiştir diyenlere de ki, Onu kendiliğimden değiştiremem. (Yunus, 15)
İDDİA: Kuranın bazı ayetlerinin bazı ayetleri nesh ettiğini savunanlar, yukarıdaki birinci ve ikinci ayette kastedilen Kur’ân- Kerim ayetleridir derler. Üçüncü ayette, bazı Kuran ayetlerinin hükümsüz kılındığı, bazılarının yürürlükte bırakıldığını söylerler. Dördüncü ayette, muhkemât ifadesinin, nâsih veya neshedilmemiş Kuran ayetleri, müteşabihât ise neshedilmiş Kuran ayetleri olduğunu söylerler. Beşinci ayette ise bazı Kuran ayetlerinin Allah tarafından değiştirildiğine işaret edilmektedir derler.
CEVAP: Kuranda nesh edilen ayet olmadığını savunan alimlerin görüşleri:
1. Nesh vardır. Fakat elimizde bulunan mevcut Kur’an ayetlerinden hiç birisi nesh olmamıştır. Böyle bir neshin varlığını bildiren ne kesin bir ayet ne sünnetin delaleti, ne de âlimler arasında bir ittifak söz konusu değildir. Bu konudaki rivayet ve görüşlerin akli ve nakli olarak sağlam bir dayanakları yoktur.
2. Kur’an’da ayet kavramı, sadece kuran ayetleri anlamında kullanılmamıştır. Ayet kavramı; ay, güneş gibi varlıklar için kullanıldığı gibi, mucize, ibret, risalet, şeriat gibi manalarda da kullanılmıştır. Dolayısıyla yukarıdaki ayetlerde geçen ayet sözcüğünden yola çıkarak böyle bir iddiada bulunmak sağlıklı bir yaklaşım değildir.
3. Asıl nesh, Kuran hükümlerinin geçmiş peygamberler dönemindeki bazı şeri hükümleri nesh etmesidir.
4. Neshe dair ayetler, mevcut mushaftaki ayetler değil, geçmiş dinlerin hükümlerini kapsamaktadır.
5. Nesihler, temel ve itikadî hükümlerde değil, ibadet ve muamelata dair fer’i hükümlerde gerçekleşmiştir. Temel hükümler bütün peygamberler için aynıdır; değişmez, nesh olmaz. Meselâ, imanın rükünleri bütün hak dinlerde aynıdır ve ibadet bunların hepsinde vardır. Ama ibadetin fer’î hükümlerinde, yani teferruatında farklılıklar görülür. İbadetin şekli, vakti, kıblenin yönü gibi hükümlerde nesh söz konusu olmuştur. Cenâb-ı Hakk beşere ihsan ettiği maddî ve manevî terakkilere paralel olarak, bu fer’i hükümlerin bir kısmını nesh etmiş, yerine başkalarını emretmiştir.
6. Peygamberlerin şeriatlarında görülen bu değişim, ahirzaman peygamberinin şeriatında, esas itibariyle, görülmemiştir. İşte bu gün, sizin için, dininizi kemale erdirdim; üzerinizdeki nimetimi tamamladım. (Mâide Sûresi, 3) mealindeki âyet-i kerime ile bu açıkça ortaya konulmuştur. Artık ne namazın vakitlerinde, ne kıblede, ne helâl ve haram hükümlerinde, ne orucun tutulacağı ayda hiçbir değişme olamaz. Öte yandan, âyet-i kerimenin de işaret ettiği gibi, İslâm dininin kemâle erdirilmesi bir anda ve bir defada olmamış, safhalar hâlinde icra edilmiştir. İşte bu safhalarda, bazı fer’i hükümler tahsis olmuştur. Bunun gayet rahat anlaşılması, hatta İslâm’ın cihanşümul bir din oluşunun bir gereği, bir delili sayılması gerekir.
7. Bir hükmün nesh olması onun yanlış olup, doğrusuyla değiştirildiği mânâsına gelmez. Nesh olanlar, bâtıl yahut hatalı değildirler. Meselâ, ilk insan, doğrudan, topraktan yaratılmış, sonra bu hüküm nesh olmuş ve sonrakiler bildiğimiz yolla dünyaya gönderilmişlerdir. Her iki tarz da güzeldir.
8. Kâinat kitabında da nesih söz konusudur. Gece ve gündüz, mevsimlerin değişmeleri, insan ömrünün çocukluk, gençlik ihtiyarlık safhaları ve kâinatın geçirdiği devreler nazara alındığında sonsuz denecek kadar çok nesihle karşılaşırız. Bunların her biri kendi yerinde gerekli ve güzeldir.
9. Muhkem ve Müteşabih kavramları birçok anlama gelmektedir. Örneğin; Muhkem, Allah tarafından helâl veya haramlığı kesin olarak belirtilen, şüphe ihtimali bulunmayan şeylerdir. Müteşabih ise aksi durumda olan şeylerdir. Muhkem, delâleti kat’i ve açık olup başka manalara ihtimali olmayan, müteşabih ise çeşitli manalara muhtemel olan ayettir. Muhkem, lafızları tekrarlanmayan, müteşabih ise tekrarlanan ayetlerdir. Muhkem, farzlar, va’d ve vaîdler, müteşabih ise kıssa ve emsallerdir. Muhkem, âlimlerin tevilini bilip manasını anladıkları, müteşabih ise kıyametin vakti gibi Allah’tan başkasının bilmediği şeylerdir. Muhkem, delile ihtiyaç duymadan kendi kendine yeterli olan, mana ve hükümlerin hikmet ve sebepleri akılla bilinendir. Müteşabih ise böyle olmayan şeylerdir. Buradan da anlaşılıan, muhkem ve müteşabih kavramlarının, nesh ile alakaları yoktur.
Nesh savunanlar tarafından birbirini neshettiğini iddia ettikleri birkaç ayetten örnekler:
1. Bakara Suresinin 115 inci ayetinde geçen, “Her nereye yönelirseniz Allah’ın vechi (Allah’a teveccüh edilecek bir cihet) vardır.” hükmünün, aynı surenin 144 üncü âyetiyle yani “sen hemen yüzünü mescid-i haram tarafına çevir” emriyle nesh edildiği iddia edilmiştir.
Bu iddia, gerçeği yansıtmamaktadır. Bu ayetler birbiriyle çelişmemektedir. Her iki ayet de her zaman ve her mekânda geçerlidir. Bunların birbirini nesh etmesini gerektirecek bir sebep yoktur.
2. İçkinin yasaklanması konusundaki ayetlerin birbiriyle çeliştiği, dolayısıyla son gelen ayetin, önceki ayetleri nesh ettiği iddia edilmektedir.
Bu iddiada bulunanlar yanılmaktadır. Bu konudaki ayetler arasında hiçbir çelişki söz konusu değildir. İçkinin yasaklanması ile ilgili nazil olan ilk ayet, ‘içkide bazı faydalar olmakla birlikte zararının daha fazla olduğu’ yolundadır. Bu hüküm bu gün de doğrudur. Alkolün ilâç sanayiinde kullanımı buna örnek olarak gösterilebilir. İkinci kademede, ‘içkili iken namaza yaklaşılmaması’ emredilmiştir. Bu hüküm de yine geçerlidir. İçkili bir insanın namaza yaklaşmaması bu gün de gereklidir. Üçüncü safhada içki tamamen yasaklanmış ve haram kılınmıştır. Dolayısıyla üçüncü safhada inen ayetin, diğer ayetleri nesh ettiği iddiası, dayanaksızdır.
3. Bakara suresi 240. ayetinin yine aynı surenin 134. ayetiyle çeliştiğini; dolayısıyla, 134. ayetin, 240. ayeti neshettiği iddia edilmektedir.
Bu iddia da yanlıştır. Bakara suresi 240. ayeti mirastan, 234. ayeti ise iddet süresinden bahsetmektedir. Aralarında hiçbir çelişki söz konusu değildir. Dolayısıyla 240. ayetin 234. ayeti nesh etmesini gerektirecek hiç bir sebebp yoktur.
4. Nisa suresi 11. ayeti ile Bakara suresi 180. ayeti arasında çelişki olduğunu zannedenler, Nisa suresi 11. ayetin, Bakara suresi 180. ayeti nesh ettiğini iddia etmişler.
Bu iddia da dayanıksızdır. Çünkü Bakara suresi 180. ayette genel olarak vasiyetten bahsederken, Nisa suresi 11. ve 12. ayetlerde bu genel kapsamlı vasiyetin içinde özel bir vasiyetten bahsetmektedir. Dolayısıyla Bakara 180. ayet ile Nisa 11 ve 12. ayetler arasında herhangi bir çelişki söz konusu değildir.
5. Varislerle ilgili Nisa suresinin 33. ayetinin, Enfal suresinin 75. âyeti ile neshedildiği iddia edilmiştir.
Bu iddia da asılsızdır. Bu iki ayet arasında hiçbir çelişki sözkonusu değildir.
6. Nur suresinin 3. ayetinin, yine aynı surenin 32. ayeti ile nesh edildiği iddia edilmiştir.
Burada farklı anlamlandırmadan kaynaklanan bir problem söz konusudur. Şöyleki; neshi iddia edenler, 3. ayeti ‘Zina eden ancak zina edenle evlenebilir’ şeklinde anlamışlar. Fakat farklı düşünen alimler, yenkihu kelimesini lafzi olarak değil de mecazi (cinsel birleşme) olarak anlamışlar. Yani ‘zina eden günahkâr erkek ve kadınların ancak zina eden günahkâr erkek ve kadınlarla zina ettikleri’ belirtilmiştir. Bir kere zina edip cezasını çeken ve bu günahından arınan bir kişiye ikinci bir hukuki yaptırımın uygulanmaması gerektiği belirtilmiştir. Dolayısıyla bu iki ayetin de birbiriyle çeliştiği ve birbirini nesh ettiğini söylemek imkânsızdır.
Nesh savunanlar tarafından Kuranın bazı ayetlerinin sünnet ile nesh edildiği İddialarına birkaç örnek:
1. Bakara suresinin (Ölüm gelince, ana baba ve yakınlara vasiyet farzdır) mealindeki 180. ayeti, Buhari’de geçen (Vârise vasiyet yoktur) hadis-i şerifi ile nesh edildiği iddia edilmektedir.
2. Zekât verilmesi bildirilen 8 sınıftan biri olan Müellefe-i kulub, iman etmesi veya kötülükleri önlenmek istenilen kâfirler ve yeni iman etmiş olan zayıf Müslümanlar idi. Hazret-i Ebu Bekir zamanında, Beyt-ül-mal emini olan Hazret-i Ömer, [Kütüb-i sittenin hepsinde bulunan] (Zekâtı Müslümanların zenginlerinden al, fakirlerine ver) mealindeki Muaz hadisini bildirip, (Müellefe-i kulub’a zekât verilmesini Resulullah nesh etti) dedi. Eshab-ı kiramın hepsi, bunu kabul etti. Nesh edilmiş olduğuna ve bunlara zekât verilmemesi gerektiğine icma hâsıl oldu. (Redd-ül Muhtar)
3. Nur suresi 3. ayeti, (Önceki zina, nikâhı haram kılamaz) hadis-i şerifi ile nesh edildi. (Cessas)
Bu tür rivayetlerin hiç birisi sağlıklı değildir. Bazı hadislerin, Kuranı Kerimin bazı ayetlerini nesh etti iddiası, bir hezeyandan ibarettir. Resulullah (sas), Kuranın ayetlerini yok sayan veya onlarla çelişen hükümler ortaya koymamıştır. Böyle bir davranış, hiçbir peygambere yakışmaz. Bu tür rivayetlerin aslı yoktur.
Sonuç ve Değerlendirme:
Elimizdeki mevcut Kuranda nesh edilmiş, yani hükmü kaldırılmış, değiştirilmiş ayetlerin olduğunu iddia edenlerin en önemli iki dayanakları vardır:
1. Neshi savunanların birinci dayanakları, yukarıda da manaları verilen bazı ayetlerin nesh’den bahsetmesidir. Evet, bazı ayetler neshden bahsetmektedir. Fakat akli ve nakli delilleri sağlıklı bir şekilde göz önünde bulunduran hiç kimse, bu nesh kavramı ile elimizdeki mevcut kurandaki ayetlerin birbirlerini neshini kast ettiğini iddia etmesi mümkün değildir. Elimizde bulunan kurandaki bazı ayetlerin birbirlerini nesh ettiğini iddia edenlerin, ‘ayet’ kavramını dar kapsamlı algılamaları nedeniyle böyle yanlış bir kanaate vardıkları görülmektedir.
2. Neshi savunanların ikinci dayanakları, yine yukarda örnekleri verilen bazı ayetlerin birbirleriyle çelişkili ifadeler içerdiği iddialarıdır. Fakat akli ve nakli delilleri göz önünde bulundurarak yapılacak her dikkatli inceleme, şunu gösterir: Kuranda bulunan hiçbir ayet, hiçbir ayetle çelişmez. Hiçbir ayet bir diğer ayetteki hükümle çelişen farklı bir hüküm içermez. İslam bir hayat dinidir. Hayatta tedricilik vardır. İslamın benimsediği metotta da tedricilik söz konusudur. Bu tedricilik metodu gereği peyder pey gelen hükümleri, birbiriyle çelişkili görmek, dar ufukluluktur. Kurandaki bazı ayetlerin bazı ayetleri nesh ettiği iddiasında bulunanlar, kendi anlama/kavrama kusurlarını Kuranın ayetlerine mal etmekle hata yapmışlar.
Nesh ile ilgili sağlam bir hadis yoktur. Bu konu ile ilgili güvenilir bir rivayet mevcut değildir. Bu konuda gelen birkaç sağlıksız rivayetin hadis olarak değerlendirilmesi söz konusu değildir. Bir ayet hakkında tartışanlara hitaben Peygamberin şöyle dediği aktarılır: ‘Size ne oluyor! Sizden önceki milletler böyle davranmakla, peygamberlerine muhalefet etmekle ve Kitab’ın bir kısmını bir kısmıyla çarpıştırmakla helâk oldu. Muhakkak ki, Kur’ân bir kısmı bir kısmını yalanlar olarak inmedi, aksine birbirini doğrular olarak indi. Ondan anladığınızla amel edin ve bilmediğinizi bilene havale edin.
Evet, anlama/kavrama kusurumuz nedeniyle, Kuranın bir kısmını bir kısmını yalanlar şekilde ilan etmekten sakınmamız gerekir. Bilmediğimiz, anlamadığımız ayetleri, araştırmamız ve bilenlere sormamız gerekir.
Her şeyi en iyi bilen Allah’tır. / celle celalahu)
Selam ile
Abdullah Güldiken
http://forum.memurlar.net/konu/827365/