SAHABE kavramı, Hz. Muhammed döneminde yaşamış, bir Müslüman olarak Hz. Muhammed’i görmüş ve bir Müslüman olarak ölmüş kişiler için kullanılır. Bu tanımlama kapsamında sahabe sayısı çeşitli kaynaklara göre 114 bin ile 60 bin arasında değişir. Açık kimlikleri verilebilen sahabe sayısı ise 10 bin civarındadır; hadis rivayet eden sahabe sayısının ise bin 300 civarında olduğu bilinir.
Sahabe tabakaları
Bu bağlamda, İslam Bilim geleneğinin en önemli alanlarından biri olan; fıkıh ile tefsirin vazgeçilmez kaynağı Hadis ilminin temelini de sahabeler oluşturur. Dolayısıyla “sahabeler” ile ilgili araştırmalar İslam tarihinin vazgeçilmezleri arasındadır. “Sahabe” kavramının konusu olarak “ilk ve son” sahabeler de bu araştırmaların alanlarından biri oldu; bu araştırmalar “Sahabe Tabakalaları” adıyla sistemleştirildi.
İlk Müslümanlar
Tabakalaştırmada, ilk sırasıyı Hz. Muhammed’in peygamberliğini ilan etmesiyle birlikte “Mekke’de Müslüman olanlar” alır. Hz. Muhammed’in eşi Hz. Hatice, Müslümanlığı ilk kabul eden kişi olarak, ilk sahabedir haliyle; Hz. Muhammed’in amcasının oğlu ve damadı Hz. Ali; Hicret arkadaşı, İslam toplumunun ilk halifesi Hz. Ebubekir ilk sahabelerlerdir. Hz. Hatice’nin ardından Müslüman olan ilk sekiz kişiye “İlk Müslümanlar/ Sabıkun-i İslam” adı verilir.
İddiadır ki Türk kökenlidir
Ebu Cehil’in işkencesi sonucu hayatını kaybeden Sümeyye bint Habbat ise ilk İslam şehidi olduğu gibi, hayatını kaybeden ilk sahabe olarak da kabul edilir; eşi Yasir bin Emir’le birlikte öldürülmüştür. Kimi kaynaklara göre Türk kökenlidir. Oğlu Ammar bin Yasir, Hz. Muhammed’in yaşıtı, çocukluk ve gençlik arkadaşıdır. Hz. Muhammed ve Amr Bir Yasir “Fil Yılı- 570” doğumludur.
Sahabeler döneminin bitişi
“Sahabe Tabakaları” sınıflandırılmasının son sırasında Mekke’nin Fethi ile Veda Haccı arasındaki dönemde çoğunluğu çocuk olan Müslümanlar yer alır. Ebu’t-Tufeyl Amir bin Vasile bin Abdullah el-Leysi ise vefat eden son sahabedir; Hicri 110. yılında vefat ettiğine dair genel kabulleniş vardır. El- Leysi’nin vefatı “Sahabeler dömeninin sona erişidir.
İddia eden yalancıdır
İslam tarihinin önemli hadisçilerinden İbn Hacer, El- Leysi’nin ölümüyle birlikte sahabi olduğunu iddia eden kimsenin yalancı sayılması gerektiğini vurgular. Sahabeleri görmüş olan kişiler için kullanılan “Tabiin” dönemi ise Ebu’t Tufeyl el- Leysi’nin ölümünün ardından yaklaşık 15 yıl daha devam eder.
Vicdanın sesi önemsenmelidir
HİCRETİN dokuzuncu senesinde, kabilesinden on kişilik bir heyetle Medine’ye gelip Müslüman olan Vâbisa b. Ma’bed el-Esedî Hz. Peygamber’den İslâm ile ilgili gerekli hususları öğrenip yurduna geri dönecekti. Medine’de kalacağı süre zarfında İslam’a girdikten sonraki yaşamını dizayn etmek adına nelerin iyi/sevap nelerin kötü/günah olduğunu öğrenip dönmek istiyordu. Bu amaçla Resûlullah’a geldi. Ne var ki, Hz. Peygamber’in etrafında oldukça kalabalık bir cemaat vardı. Ancak Vâbisa kalabalığı yararak ilerlemeye ve ‘yanı başında olmaktan en çok mutluluk duyacağım insan’ dediği Allah Resûlü’ne yaklaşmaya çalıştı. Vâbisa’nın bu telaşını takip eden Nebî (sav), “Yaklaş ey Vâbisa, yaklaş!” dedi. Vâbisa henüz sorusunu sormadan Allah Resûlü şöyle buyurdu: “Bana iyilik ve kötülüğün (sevap ve günahın) ne olduğunu sormaya mı geldin?” “Evet” dedi Vâbisa. Elleriyle Vâbisa’nın göğsüne dokunan Resûl-i Ekrem (sav): “Kendine danış ey Vâbisa! İyilik, gönlünün huzur bulduğu ve içine sinen şeydir; kötülük ise, insanlar ona onay verseler bile gönlünü huzursuz eden ve içinde bir kuşku bırakan şeydir.” Buyurdu. (İbn Hanbel, IV, 227, no: 18164) (Hazırlayan: Dr. Mahmut Demir/ Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı)