Medine'de peygamber efendimiz Hazreti Muhammedin kokusu her yeri sarsmıştır, dersek abartmış olmayız. Bu yerlerden biri de şehitler meydanı Uhud'dur.
Gündüz geldiğimiz Uhud için rehberimiz “Uhud’a gece yarısından sonra gelmelisin" desi. O gece yarısı Uhud’a geldik. Gündüzün telaşı yoktur. Tezgahlar kapanmış, Cılız sokak lambaları ışıkları arasında bir kaç kişinin, dolaştığını görüyorduk.
Başta Hazret-i Hamza olmak üzere, Mus’ab Bin Umeyr’i, Abdullah bin Cahş’ı ve Hanzala (Radıyallahü anhüm) olmak üzere yüzlerce Sahabe’nin medfun bulunduğu duvarla çevrili alana geldik. Duamızı yaptık. Hafiften bir koku duyuyorduk ama "burası değil, kokunun merkezine götüreceğim sizi, dedi rehberimiz.
Burayı arkamızda bırakarak, peygamberimizin mübarek dişinin şehit edildikten sonra saklandığı ilk mağaraya geldiğimizde kokunun hasını duymuştuk.
Misk kokusu ortalığı kaplıyor. Aman ya Rabbi bu nasıl bir koku!
Ve ardından Efendimizi bağrına basan, mübârek dişlerinin kırılması sonrası sığındaığı ikince mağaraya yöneliyoruz. Bu dağın orta yerinde ikinci büyük mağara.. Mağaranın girişine iki metre kadar beton dökmüş, kapatmışlar... Buraya kadar gelip içeri girmemek, o gül kokusunu hissetmemek olur mu? Duvarı tırmanıp içeriye girdik. Ayrılmak istemiyoruz, tabii. BU mübarek koku bırakılır da buradan geri dönülür mü, diyoruz.. Ancak nafile bir direniş.
Zira gitme vakti gelmiş ve otelimize dönüyoruz.
Videomuzda gündüzü ve gecesiyle Uhud'u sizlere sunuyoruz.
@erolkaranet - 23.07.2021
