Tespih ilk akla gelen şekliyle Allah'ı Tealayı zikretmede kullanılan ve 11, 33, 99 hatta 500 - 1000 adet boncuk ve bir başlık (imame) den oluşan ipe dizili bir nesnedir.
Tespih 11, 33 ve 99 taneli olanları Müslümanlar, 108 taneli olanı Budistler tarafından kullanılır. Bir takım verilere göre Müslümanlar tespihi Budistlerden almışlar. Hristiyanlar da Müslümanlardan görerek kullanmaya başlamışlar.
İslam'da ilk halife zamanında kullanılmaya başlandığı söylenen tesbihin Resullullah aleyhisselam tarafından kullanılmadığı, bazı hadislerde ise çakıltaşı, hurma ve zeytin çekirdeklerinden faydalanılarak sahabelerce kullandığı belirtiliyor.
Parmaklarla sayarak tesbih etmek daha uygundur. Bu şekilde yapmak, belki de o parmaklarla günah işlememize dahi engel olabilir.
"Tesbih çekmek" namazı tamamlayan, Allahın (c.c) 99 sıfatını, ya da bildiğimiz şekliyle (Subhanallah, Elhamdülillah, Allahuekber) sözcüklerini tekrar tekrar zikredilen belli cümlelerin sayımında kullandığımız bir unsurdur.
Zikir Allah ve kul arasında bir çeşit muhabbettir. Bağlanmadır. Tesbih'te, dil ve kalp bunun yanı sıra ellerin kul ve yaradan arasında bağlantı kurmasına sebep olan tesbihata ait bir araçtır.
Çokça dikkat etmeme, her fırsatta nazımız geçenleri uyarmamıza sebep olan tesbihin nerede tutulması gerektiğine önem vermeyişimiz rahatsız edici bir oluşuma sebep olmaktadır.

Tesbih nasıl tutulmalıdır diye sormaya kalksak farklı cevaplar almamıza ya da cevap verecek olanın "farkında değilim" demesine sebep olacak cevaba muhatap olmamıza yol açacaktır.
Bazı din görevlilerinin dahi dikkatsiz ya da farkında olmadan bacak arasında tuttuğu tesbihin cemaat arasında yaygın olması da dikkatimizi çeken durum olmaktadır.
Tesbihin, düşüncemize göre bacak arasında olması edebe uygun olmayıp hoş bir görüntü değildir. Yukarıda belirttiğimiz gibi, farkında olmadan bacak arasında, dizlerin önünde, belden aşağıda tutulan ve beraberinde zikir yaptığımız tesbihin kasıtlı tutulmadığını söyleyebiliriz.
Söyleriz ama bu tutuşun tesbihi gaflet içerisinde çektiklerini de resmettiğini belirtebiliriz.
Müslümanın, yaptığı bütün ibadet-taat, tesbih-tehlil ve zikirlerinde uyanık ve şuurlu olması önem arz eder. Müslüman ibadetlerini şuurla yapmalıdır.
Hal böyle olunca Allah'u Teala'nın isimlerini parmak uçlarımızla saysakta , boncuklarla da saysak belden aşağıya doğru zikir yapmamız edebe aykırıdır.. Önemsememektir.
Namazdan sonrası yaptığımız sünnetlerden biri olan tesbihatı yapmamıza vesile olan tesbihin nerede tutulacağına dair fıkıh kitaplarımızda bir bilgi yok. Ya da araştırma sırasında ben bulamadım. Genel edep kurallarına göre yorumlarsak tesbihin göğüs hizasında, kalbe yakın şekilde tutulmasında bir çok hayır vardır, derim.
Genelde ahlak dışı bir söylemi "belden aşağıya" diye tanımladığımızı düşünürsek, sevgiyi ve sadakatı göğüs ve çevresiyle, kalple kuvvetlendiriyorsak o halde Allah-u Teala'yı zikrettiğimiz cümlelerinde belden aşağıya olacak şekilde yapılması saygısızlık, edepsizlik, ahlaksızlık olarak nitelendirmemize kimse bir şey demez, herhalde..
Bu arada tesbihatları çekerek bir solukta ifade etmemiz de doğru değil. Sub, sub sub diye arkamızdan it kovalıyormuş ya da bir yere yetişiyormuşuz gibi ilk üç harfinin sesinin çıkaratarak tesbih çekmemizde hiç ama hiç doğru değil.
Mesela "Eyüp" adı olan birini "İip" diye çağırmamız ne kadar yanlışsa tesbihatta (Subhanallah, Elhamdülillah, Allahuekber),ü sübbb, elham,alalalal şeklinde söylememiz amacından çıkartarak bizi sapkın, imansız, saygısız hale getirir. Ve zikir asla yerine gelmez. Bu hırsızlıktır. Nasıl ki namazdan çalanlar varsa tesbihatlarda da çalanlar vardır. Namaz hırsızlığına bir de tesbih hırsızlığını eklersek yaptığımız ibadet değil boşa kürek sallamak demektir.
Tesbihleri ne hızlı ne de çok yavaş orta karar ve ne dediğimizi bilerek, idrâk ederek yerine getirmemiz gerekir. Tesbihleri kalbimiz üzerine, gögüs hizamıza getirerek tesbihatı da anlamı içerisinde çekersek bolca sadaka vermiş gibi oluruz.
Bu arada cami cemaatininde birbirlerine tesbih atmaları çok ama çok yanlış bir hareket olup, yerden yere düşen tesbihlerle zikir etmeye kalkmamız da doğru değildir. Tesbihi istemeden birilerinin önüne atmak edepsizliktir. Eğer vermek zorunda kalırsakta avucumuzun içine koyarak ve su ikram ediyormuş gibi edep ve saygıyla sunmamız gerekir.
Müslüman her işini bilerek, yaradanın rızasını kazanarak yapmak zorunda olduğunu bilmelidir. Farkında değilim gibi yan çizmeler asla doğru bir düşünce olmayıp namaz sonrası tesbihleri ciddiyetle çekmek günahların bağışlanmasına vesiledir ve bu sebeple çok önemlidir. Hafife almamak gerek.
Tesbihlerimizi hırsızlık ve edep dışı tutmuş olarak çekmeyi Allah cümlemize nasip etsin. AMİN!
Erol Kara - 21.09.2016