@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

Banner


erolkaranet

İslamda Kadınlara Çarşaf Zorunluluğu Yoktur





İslam'da kadınların kıyafet şeklinde çarşaf zorunluğu yoktur. Hele ki yüzlerin kapanması asla emredilmemiştir.
Yalnız Kur’an diyen yalancılar, “Kadının kapanması gerekmez” diyor. “Kadına çarşaf farzdır” diyenler olduğu gibi, “Çarşaf Hıristiyan rahibe kıyafetidir, giyilmez. Nitekim Abdülhamid Han çarşafı yasaklamıştı” diyenler de vardır.

Dinimizdeki hükme bakalım:
Kadınların vücut hatlarının belli olmayacak herhangi bir elbise ile örtünmesi farzdır. İslam dini, kapanmayı emretmiş, ama belli bir örtü şekli bildirmemiştir. (Dürer-ül-mültekıte)
Ahzab suresinde bildirilen cilbab, erkeğin de, kadının da giydiği bir elbise, bir gömlektir. Zevacir ve Berika’daki, (Haya cilbabını [örtüsünü] çıkaranın [aleyhinde] söz etmek gıybet olmaz.) [Beyheki] ve (Cilbabı [gömleği] haram olan erkeğin namazı kabul olmaz.) [Bezzar] mealindeki hadis-i şeriflerde cilbabın bir örtü olduğu açıkça görülmektedir. Cilbabın dış elbise olduğu tefsirlerde de yazılıdır:

Cilbab, hımarın [tülbentin] üstüne örtülen ve göğse kadar inerek gömleğin ceybini [yakasını] boynu örten baş örtüsü. (Ebüssüud tefsiri)
Cilbab, tek parça örtü. (Celaleyn)
Cilbab, göğse kadar inen baş örtüsü. (Ruh-ul-beyan)
Cilbab, milhafedir. (Beydavi)
Cilbab, hımardan büyük örtü veya vücudunu örten dış elbise. (Kurtubi)
Cilbab, bedeni baştan aşağı örten çarşaf, ferace, çar gibi dış giysi. (Elmalılı)
Cilbab, dışa giyilen örtü. (Tibyan, A.Fikri Yavuz ve Hasan Basri Çantay’ın meali)
Cilbab, milhafe, entari veya hımar. (El-Envar) [Milhafe = dış örtü ki buna ferace de denir.]
Cilbab, feracedir. (Ö. Nasuhi Bilmen tefsiri)

Nur suresinde, (Kadınlar, hımarlarını [başörtülerini] yakalarına örtsünler) buyuruluyor. Eğer cilbab çarşaf demek olsaydı, hımar denmezdi.
Fıkıh kitapları cilbabın dış örtü olduğunu bildiriyor. Bir örnek: Hanıma verilmesi vacip olan nafaka, yemek, kisve ve meskendir. Kisve, hımar ve milhafedir. (Bahr-ür raık)
Tefsir, hadis ve fıkıhta cilbab dış örtüdür. Çarşafa bid’at denmez; çünkü âdetteki değişiklik bid’at olmaz. Şalvar ve pantolon da böyledir.
Çarşaf kelimesi, Farsça çader-şepten [gece örtüsü] bozularak Türkçe’ye girmiştir; tesettür için ev dışında giyilen üstlüktür. Tanzimatta hacca giden İranlılardan alınan çarşaf, önceleri bid’at sayılıp pek tutulmamışsa da, 1870’ten sonra yaygınlaştı. Daha sonra II. Abdülhamid Han, 4 Ramazan 1309 (2 Nisan 1892) tarihli bir emirle çarşafı yasakladı. (Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi)


İslamda yüzlerin kapanması asla emredilmemiştir.

Yaşmak ile ferace giyilirken, 1872’de Subhi Paşanın Suriye valiliğinden dönüşünde ailesi Suriye’den getirdikleri çarşafla görününce, İstanbul’da çarşaf moda oldu. (Musahibzade Celal, Eski İstanbul Yaşayışı)
1889’dan sonra açık feraceli iki paşa kızına birkaç külhanbeyi laf atıp feracelerini yırtınca, bu defa çarşafa rağbet arttı. Bid’at diyenler de giydi. (Sermed Muhtar Alus, Aylık Ansiklopedisi sayı 36)
1913’te yüz binlerce Balkan muhacirleri İstanbul’a Ortodoks kadınlarının giydiği siyah çarşafı ile gelmişti. Zamanla bu da İstanbul’a yayıldı. Hükümetin zaten uğraşacak hâli yoktu, çarşafa mani olamadı. (M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimler sözlüğü)
3 Ekim 1883’te Şeyh-ül-islamın teklifi ve padişahın emriyle ferace dışında bir şey giymek yasaklandı. Daha sonra çarşaf da giyildi. O zamanki çarşaflar farklı idi. (Vakit. 4.10.1883)

Sual: (Çarşaf tam tesettürdür) diyorlar. Buna da delil olarak Âişe validemizin giyiminden dem vuruyorlar. Bence çarşaf İslam’ın evrenselliğine aykırı. Sizin bu konudaki fikriniz nedir?
CEVAP
Sence ile, Bence ile, Onca ile din olmaz. Kitaplar ne yazıyor bunu bilmek gerekir. Bizim veya sizin bu konudaki fikirlerimiz dinde hiç ölçü olur mu?
Âişe validemiz bir defa çarşaf giymemiştir. Entari giydikleri, eteklik giydikleri hadis-i şeriflerle sabit. Giymiş olsa bile, bu bir âdettir. Peygamber efendimiz de entari giyerdi. Niye erkeklerimiz entari giymiyor? Peygamber efendimiz deveye binerdi, onlar niye Mercedese biniyorlar. Binmelerinde mahzur yoktur. Bunlar âdettir, giyim de bir âdettir. Dinimiz belli bir şekil bildirmemiştir.
Arap ülkelerinde yaşayanların iklim şartlarına uygun olanı çarşaf olabilir. Fakat kalkıp da kutuplarda yaşayan müslümanlara çarşaf giyeceksin diyemeyiz. Bu iklime uygun olmaz çünkü. Dolayısıyla İslam’ın evrenselliği diye bir şey yoktur bunda.


Çarşafı Gayrı Müslimlerde Kullanıyor

Sual: Bazıları, "Çarşaf hıristiyan rahibelerinden geldiği için giyilmesi caiz olmaz. Şalvar ve pantolon giymek de bid'attir" diyorlar. Bu hususta dinimizin hükmü nedir?

CEVAP
Kadınların vücut hatlarının [kaba avret yerlerinin şekli ve rengi] belli olmayacak herhangi bir elbise ile örtünmesi farzdır. İslam dini, kapanmayı emretmiş, ama belli bir örtü şekli bildirmemiştir. (Dürer-ül-mültekite)
Peygamber efendimizin ve Eshab-ı kiramın mübarek hanımları, çarşafla örtünmemiştir. Hiçbir kitapta çarşaf giydikleri bildirilmiyor. Milhafe, ferace, fistan, entari giydikleri birçok kitapta bildiriliyor. İmam-ı Rabbani hazretleri de, böyle değişik elbise giydiklerini 313. mektubunda bildiriyor. Bu hususlar, Cami-ur-rumuz ve Hidaye kitabında da bildiriliyor.
Kapanması gereken yerleri örtmek ve yukarıda bildirilen vücut hatlarını belli etmemek şartı ile kadınlar, bulunduğu şehrin âdetine uygun giyinir. Çünkü elbise gibi mubahlarda, şehrin âdetine uymamak tahrimen mekruhtur. Zaruret olmadıkça, haramlarda hiçbir yerin âdetine uyulmaz. (Hadika)

Peygamber efendimiz, ayaklarına kadar uzun gömlek, yani entari giymiştir. Şalvar ve pantolon giymemiştir. Bunları giymek âdette bid'attir. Âdette bid'at olan şeyi yapmak günah değildir. Taksiye, uçağa binmek de âdette bid'attir. Bunları yapmak günah değil dinin emridir. Bunun için âdet olan yerlerde, kâfirlerden gelmiş olsa bile, kadınların çarşaf ve erkeklerin bol pantolon veya şalvar giymeleri caizdir, günah olmaz. Elbisenin şekli ibadet değil, âdettir. Çünkü Peygamber efendimiz, papaz ayakkabısı, Rum elbisesi giymiştir. (Redd-ül muhtar)
Peygamber efendimizin böyle âdet olarak yaptığı şeylere Sünnet-i zevaid denir. Bunları terk etmek günah olmaz. (Hadika)
(Bir kavme benzeyen onlardandır) hadis-i şerifi, ibadetlerde benzemenin tehlikesini bildirmektedir. Mesela papaz zünnarı ve haç takmak böyledir.
Dikiş makinesi, daktilo, elbise gibi şeyler ise âdettir. Âdetlerde kâfirlere benzemek günah olmaz. Peygamber efendimiz, her zaman belli bir elbise giymezdi. Bazen Rum, bazen Arap elbisesi giyerdi. Kolları dar Rum cübbesi de giymiştir. (Tirmizi)
Herkesin çarşaf giydiği bir yerde, birkaç kadının manto giymesi fitneye sebep olacağından uygun olmadığı gibi, manto giyilmesi âdet olan yerlerde de çarşaf giyilmesi uygun olmaz. Çünkü bir yerde âdet olan şeyler giyilmezse, gösteriş ve şöhret olur, fitneye sebep olur. Hadis-i şerifte (Fitneyi uyandırana lanet olsun) buyuruldu. (Hadika)

Eşarbı manto içine koymak
Sual: Bir âyette, (Başörtülerini yakalarına örtsünler) denildiğine göre, eşarbı mantonun içine koymanın, bu âyete aykırı olduğu söyleniyor. Başörtüsünün mutlaka göğsü ve omuzları kapatacak şekilde olması şart mı? Mantonun içine konsa mahzuru olur mu?
CEVAP
Şart olan saçları örtmektir. O âyet-i kerimenin meali şöyledir:
([Kadınlar, yabancı erkeklere bakmaktan] sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, [el, yüz gibi] görünen kısmı hariç, ziynetlerini [saç, kulak, boyun, gerdan gibi ziynet takılan yerlerini] göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar [saç, kulak ve gerdanlarını] örtsünler!) [Nur 31]
Demek ki, başı örtmekten maksat, saçları, kulakları ve gerdanı örtmektir. Bu örtünmenin şekli değil, önemli olan örtülmüş olmasıdır. Örtü, dikkati çekecek renk ve şekillerden de, uzak olmalıdır.

Çene altını kapatmak
Sual: Kadınlar, namaz kılarken çene altlarını da kapatmaları gerekir mi?
CEVAP
Evet, gerekir.

Çarşafın yasaklanması
Sual: II. Abdülhamid han, kadınların çarşaf giymesini niçin yasaklamıştır?
CEVAP
Bu husustaki emrin özeti şöyledir:
Büyük İslâm devletinin ayakta durması, kadın ve erkek bütün Müslümanların her türlü hal ve hareketlerinde dinin hükümlerine uymalarına bağlıdır. Aksi hal, Allah korusun, gerek fertler, gerek devlet için, maddî ve manevî sonsuz zararlara sebep olacağından, İslam kadınlarının Allah’ın emirlerinden olan örtünme usul ve kaidelerine, fevkalade dikkat ve itina etmeleri gerekir. Bu çarşaflar, İslam kadınlarınca örtünmeye asla münasip ve müsait olmadığı gibi, bazı münasebetsiz erkekler tarafından da, kötü maksatlarla giyilebilir. Dindarlık ve maslahat bakımından meydanda olan zararlarından ötürü, gereği uygun bir şekilde anlatılarak, kadınların çarşaf giymelerinin yasaklanması Padişah emri iktizasındandır. (Yıldız Saray-ı Hümâyûnu Başkitâbet Dairesi 5894; 2 Nisan 1892 Hükümdar Başkâtibi)(mehmet)

MISIR'DAKİ EL EZHER ÜNİVERSİTESİ'NİN REKTÖRÜ: KARA ÇARŞAFIN İSLAMLA İLGİSİ YOK!

Sünni İslam'ın en önemli enstitüsü olan Mısır'daki El Ezher Üniversitesi'nin rektörü Şeyh Muhammed Said Tantavi, kadının yüzünü ve vücudunun tamamını baştan aşağı örten kara çarşafın İslami inançla bir ilgisi olmadığından yasaklanması için fetva çıkaracaklarını belirtti.
Tantavi, Mısır'ın başkenti Kahire'de bir kız okulunu ziyareti sırasında çarşafla ilgili bir soruyla karşılaşınca, bir kız öğrenciden giydiği çarşafı çıkarmasını istedi. Ancak genç kız da çarşafının dini bir zorunluluk ve inancı olduğunu, çıkaramayacağını söyledi. Bunun üzerine şeyh Tantavi de, çarşafın sadece bir gelenek olduğunu ve Kuran'ı Kerim'le bir alakası olmadığını ifade etti. El Ezher, daha önce de kadınların vücut çizgilerinin belli olmayacağı şartıyla bol pantolon giyebilecekleri fetvasını vermişti.
AP ajansına konuşan el ezher üniversitesi güvenlik görevlileri de kendilerine sözlü olarak bir emir geldiğini, bundan sonra üniversitenin herhangi bir binasına veya üniversitenin alanına, baştan kara çarşaflı genç kızların bundan böyle alınmayacağının söylendiğini belirtti.
Sadece Mısır'da değil, dünyanın dört bir yanındaki Müslüman topluluklarında da olay yaratacak olan olay, Şeyh Tantavi'nin El Ezher Enstitüsü'nün ilk ve orta okullarına domuz gribi ile ilgili yaptığı bir okul gezisi sırasında yaşandı. Tantavi, bir sınıfta bir genç kıza, yüzünü açmasını söyledi. Kız da " Bu benim inancım gereğidir. Açmam" deyince, sinirlendiği her halinden belli olan Şeyh Tantavi, bağırarak kıza " Bu tarz örtünmenin yani Nikabın İslam'da yeri yok. Ben İslam dinini senden ve senin ailenden daha iyi biliyorum" dedi.

EL EZHER HOCALARINDAN TANTAVİ'YE DESTEK
Olayın arından AP ve REuters, Şeyh Tantavi'ye ulaşmak için birbirleriyle yarıştı. Ancak Tantavi'ye ulaşılamadı. Ama El Ezher Üniverstiesi Araştırma kurumlarından Şeyh Abdel Maotai Bayumi, AP'ye yaptığı açıklamada " Biz hep birlikte Nikabın, İslami olmadığını biliyoruz. Taliban kadınları çarşaf giymeye zorluyor. Ve bu iş giderek yayılıyor. Bunu yasaklamanın zamanı geldi" diye konuştu.
El Ezher Üniversitesi Rektörü Tantavi, öğrencilerin peçe takmasını yasakladı.
Mısır'ın en yüksek dini otoritesi El Ezher Şeyhi Muhammed Seyyid Tantavi, okullarda öğrencilerin peçe takmasını yasakladı.
El Ezher Üniversitesi Rektörü Tantavi, El Ezher dersliklerinde ve yatakhanelerinde öğrencilerin peçe takmasıyla ilgili yasak kararını bugün ilan etti.
AP ajansı, kararın, hükümetin Mısır'da aşırı muhafazakar İslami kesimin aleni uygulamalarına karşı başlattığı kampanyanın bir parçası olduğu yorumunu yaptı.
Mısır'da kadınların büyük çoğunluğu başörtüsü takmasına rağmen, peçe takanlar da mevcut. Mısır'da, kullanımı daha çok Suudi Arabistan'da olan nikaba eğilimin arttığı belirtiliyor.
Mısır'da muhalefet, peçenin İslami bir kural değil, gelenek olduğunu söyleyen Tantavi'nin kararının anayasaya aykırı olduğunu savunuyor.

@erolkaranet - 30.01.2020
Hukuk, Yaşam, Din, Sağlık, Magazin, Turizm

Yorum Gönder

14 Yorumlar
*Asılsız yorum yapmayınız. Mesajlar Yönetici tarafından denetleniyor.
  1. YÜZÜ ÖRTMENİN HÜKMÜNE DÂİR DETAYLI DELİLLER

    Ben, müslüman kadının yüzünü örtmesini emreden Kur'an âyetlerini bilmek istiyorum. Ben, yüzün örtülmesi farz mıdır? Yoksa farz olmayıp sadece daha mı fazîletlidir? Bunu öğrenmek isteyen müslüman bacılara bu âyetleri sunmak istiyorum.

    Hamd, yalnızca Allah'adır.
    Ey müslüman!

    Bilmen gerekir ki kadının yabancı erkeklere karşı hicaba bürünmesi ve yüzünü örtmesi, farzdır. Bunun farz olduğuna Rabbinin kitabı, Peygamberin Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in sünneti, insanlar tarafından itibar edilen şeyler ve birçok kıyas delil teşkil etmektedir.

    Birincisi: Kur'an'ın delilleri

    Birinci delil:

    Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
    " وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَى جُيُوبِهِنَّ وَلا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلا لِبُعُولَتِهِنَّ أَوْ آبَائِهِنَّ أَوْ آبَاءِ بُعُولَتِهِنَّ أَوْ أَبْنَائِهِنَّ أَوْ أَبْنَاءِ بُعُولَتِهِنَّ أَوْ إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي أَخَوَاتِهِنَّ أَوْ نِسَائِهِنَّ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُنَّ أَوْ التَّابِعِينَ غَيْرِ أُوْلِي الإِرْبَةِ مِنْ الرِّجَالِ أَوْ الطِّفْلِ الَّذِينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلَى عَوْرَاتِ النِّسَاءِ وَلا يَضْرِبْنَ بِأَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفِينَ مِنْ زِينَتِهِنَّ وَتُوبُوا إِلَى اللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَا الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ " [ سورة النور الآية: ٣١]
    "(Ey Peygamber!) Mü’min kadınlara söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) esirgesinler ve ırzlarını (Allah’ın haram kıldığı şeylerden) korusunlar. Görünen kısmı müstesnâ olmak üzere, zînetlerini (yabancı erkeklere) göstermesinler. Başörtülerini, (başlarından) göğüslerinin üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları,erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi (mü’min) kadınları, ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden âilenin kadınına şehvet duymayan (başkalarının yardımına muhtaç olan saf kimseler gibi) tâbi kimseler veya henüz kadınların kadınlık hallerinin farkında olmayan (henüz şehvet duymayan) çocuklardan başkasına (gizli) zînetlerini göstermesinler. (Yolda yürürken) gizlemekte oldukları zînetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler! (Size emretmiş olduğu bu güzel sıfatlara ve övülen hasletlere) toptan Allah'a (itaat etmek sûretiyle) dönün (ve câhiliye toplumunun üzerinde bulunduğu kötü ahlâk ve sıfatları terkedin) ki (dünya ve âhirette) kurtuluşa eresiniz." (Nur Sûresi: 31)

    Bu âyet-i kerime, kadınların yabancı erkeklere karşı örtünmesinin farz olduğuna şu yönlerden delâlet etmektedir:

    1. Şüphesiz Allah Teâlâ, mü’min kadınlara ırzlarını (edep yerlerini) korumalarını emretmiştir. Irzın korunmasını emretmek, aynı zamanda ona vesile olan hicabı da emretmektir. Çünkü yüzü açmak, ırzın gitmesine neden olabilir. Hiçbir akıl sahibi yüzü örtmenin, ırzın korunma yollarından birisi olduğu konusunda şüphe etmez. Çünkü yüzü açmak, kadının yüzüne bakmaya, kadının güzelliğini düşünmeye ve bu bakışla ondan zevk almaya götürür. Dolayısıyla bu durum, önce kadınla buluşmaya, ardından da onunla zinâ etmeye götürür.

    Nitekim Rasûlullah -sallallau aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:

    (( اَلْعَيْناَنِ تَزْنِياَنِ وَزِناَهُماَ النَّظَرُ، وَالشَّفَتاَنِ تَزْنِياَنِ وَزِناَهُماَ التَّقْبِيلُ، وَالْيَداَنِ تَزْنِياَنِ وَزِناَهُماَ اللَّمْسُ، وَالرِّجْلاَنِ تَزْنِياَنِ وَزِناَهُماَ الْـمَشْيُ، وَالْفَرْجُ يُصَدِّقُ ذَلِكَ أَوْ يُكَذِّبُهُ.)) [ متفق عليه]
    "Gözler zinâ eder, onların zinâsı bakmaktır. Dudaklar zinâ eder, onların zinâsı öpmektir. Eller zinâ eder, onların zinâsı dokunmaktır. Ayaklar zinâ eder, onların zinâsı (o işe) yürümektir. Ferc (uzuv) da bunu ya doğrular (tasdik eder), ya da yalanlar." (Buhârî; hadis no: 6612. Müslüm; hadis no: 2657)

    Bu sebeple yüzü örtmek, ırzı korumanın yollarından birisi olduğu için böyle yapmak emredilmiştir. Çünkü sebeplerin maksatlara göre hükümleri vardır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selamunaleyküm, size göre (Çünkü yüzü açmak, ırzın gitmesine neden olabilir. ) diyorsunuz ya , hac ve umrede yüzünü açan kadınlar külliyen günah işliyor öyle mi.. Oysa, hac ve umrede yasak olan yüzü örtmek normal zamanlarda da yasak olamaz. Örtünme ile yüzü örtme konusunu çarpıtmayınız

      Sil
  2. 2. Allah Teâlâ'nın:

    وليضربن بخمرهن على جيوبهن [ سورة النور من الآية: ٣١]
    "... Başörtülerini, (başlarından) göğüslerinin üzerine (kadar) örtsünler. "

    Sözünde kadının başörtüsü ile yakasını örtmekle emrolunduğuna göre, yüzünü de örtmekle emrolunmasını gerektirir. Bu ya başörtüsünün bir gereğidir ya da bu hüküm kıyasla çıkarılır. Çünkü boynu ve göğsü örtmek farz olduğuna göre, yüzü örtmenin farz olması daha önce gelir (daha evlâdır). Çünkü yüz, güzellik ve fitnenin odak noktasıdır.

    3. Allah Teâlâ mutlak olarak zîneti (süsü) göstermeyi yasaklamış, ancak görünen kısmı bundan ayrı tutmuştur. Görünen kısım ise, elbisenin dışı gibi görünmesi kaçınılmaz olan şeydir. Bundan dolayıdır ki Allah Teâlâ:

    إلا ماظهر منها[ سورة النور من الآية: ٣١]
    "... Görünen kısmı müstesnâ olmak üzere, ..."

    Buyurmuş, ama: "... Gösterdikleri kısmı müstesnâ olmak üzere,..." dememiştir.
    Nitekim seleften Abdullah b. Mes'ud, Hasan Basrî, İbn-i Sîrîn ve başkası âyetin bu kısmını şöyle tefsir etmişlerdir:

    إلا ماظهر منها [ سورة النور من الآية: ٣١]
    "... Ridâ ve elbise ile elbisenin alt taraflarının görünen kısmı müstesnâ olmak üzere,..."

    Sonra Allah Teâlâ, ayrı tuttuğu kimselerin dışındakilere zîneti göstermeyi tekrar yasaklamıştır. Bu da, ikinci zînetin, birinci zînet olmadığına delâlet etmiştir. Dolayısıyla birinci zînet, herkese görünen dış zînettir ve onu gizlemek mümkün değildir. İkinci zînet ise, gizli zînettir ki, yüz bundandır. Şayet bu zînet herkese câiz olsaydı, birinci zînette genellemesinde, ikinci zînette de ayrı tutmasında (istisna kılmasında) faydalı bir bilgi olmazdı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yazdıklarınızda da doğru olanı değil kendinizce doğru olanı dile getirmişsiniz. Biz çarşafın İslam'da olmadığını, gayrimüslimlere ait olduğunu belirtiyoruz. İslamda yüz örtme yoktur. Yüz örtme fitne sebebidir.

      Sil
  3. 4. Allah Teâlâ, gizli zîneti erkeklerden âilenin kadınına şehvet duymayan tâbi olan kimselere izin vermiştir ki onlar, şehvet duyguları olmayan hizmetçiler, büluğ çağına ermemiş, şehvet duymayan ve henüz kadınların kadınlık hallerinin farkında olmayan küçük çocuktur. Bu da iki şeye delâlet etmiştir:

    a). Zînetin bu iki sınıfın dışındaki yabancı erkeklerden birisine gösterilmesi helâl olmaz.
    b). Bu hükmün sebebi ve odak noktası, kadının fitneye düşmesinden, kalbin ona tutulması ve ona âşık olunmasından endişe edildiği içindir. Kadının yüzünün, her türlü güzelliğin biraraya geldiği (toplandığı) ve fitnenin yeri olduğunda hiç şüphe yoktur. Kadınların kadınlık hallerinin farkında olan erkeğin kadına tutulmaması ve ona âşık olmaması için yüzün örtülmesi farzdır.

    5. Allah Teâlâ'nın:
    ولا يضربن بأرجلهن ليُعلم ما يُخفين من زينتهن [ سورة النور الآية: ٣١]
    "... (Yolda yürürken) gizlemekte oldukları zînetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar. "

    Yani kadın, süs olarak ayağa takılan halhal gibi, gizlemekte olduğu zîneti anlaşılsın diye yere vurmasın. Kadın, erkeği fitneye sevketmesinden endişe edildiği için ayaklarını yere vurarak halhalının sesini işittirmekten yasaklanmış ise, yüzünü açmaktan nasıl yasaklanmasın?

    Erkeğin, bir kadının ayağındaki halhalı işitmesi, ayağında olanın ve güzelliğinin ne olduğunu bilmememesi mi daha büyük fitnedir? Yoksa o kadınının, genç bir kız mı yoksa yaşlı bir kadın mı olduğunu bilmemesi mi daha büyük fitnedir?

    O kadının çirkin mi yoksa güzel mi olduğunu bilmemesi mi daha büyük fitnedir? Yoksa fitneyi celbeden ve bakmaya çağıran genç ve parlak olan bir güzel yüze mi bakmak daha büyük fitnedir.

    Şüphesiz kadına şehvet duyan ve ona karşı şehvet duygusu besleyen her insan, bu iki fitneden hangisinin örtünmesi ve gizlenmesinin daha yerinde olduğunu mutlaka bilir.

    YanıtlaSil
  4. Kur'an-ı Kerim'den üçüncü delil:

    Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

    يَاأَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاءِ الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلابِيبِهِنَّ ذَلِكَ أَدْنَى أَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَحِيمًا [ سورة الأحزاب الآية: ٥٩]
    "Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış elbiselerini üzerlerine salıvermelerini söyle. Böyle yapmaları onların iffetli tanınmaları ve (kendilerine sarkıntılık edilerek) incitilmemeleri için en uygun olan davranış budur. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet sahibidir." (Ahzâb Sûresi: 59)

    Abdullah b. Abbas -Allah ondan râzı olsun- şöyle demiştir:

    "Allah Teâlâ, mü'minlerin kadınlarına, bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman başlarından aşağıya kadar cilbablarıyla yüzlerini örtmelerini ve sadece bir gözü göstermelerini onlara emretmiştir."

    Sahâbînin (Abdullah b. Abbas'ın -Allah ondan râzı olsun-) tefsiri huccettir. Hatta bazı âlimler şöyle demişlerdir:
    "Sahâbînin tefsiri, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e nisbet edilmiş merfu' hükmündedir."

    Abdullah b. Abbas'ın -Allah ondan râzı olsun-:"... sadece bir gözü göstermelerini..." sözü, buna izin verilmesinin sebebi ise, yola bakma zarureti ve ihtiyacından dolayıdır. Eğer buna gerek yok ise, o bir gözünü bile olsa göstermesi gerekmez.

    Âyette geçen cilbab; abaye konumunda olan ridâdır.

    YanıtlaSil
  5. Kur'an-ı Kerim'den dördüncü delil:

    Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

    لا جُنَاحَ عَلَيْهِنَّ فِي آبَائِهِنَّ وَلا أَبْنَائِهِنَّ وَلا إِخْوَانِهِنَّ وَلا أَبْنَاءِ إِخْوَانِهِنَّ وَلا أَبْنَاءِ أَخَوَاتِهِنَّ وَلا نِسَائِهِنَّ وَلا مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُنَّ وَاتَّقِينَ اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدًا[ سورة الأحزاب الآية: ٥٥]
    "Onlara (Peygamberin hanımlarına ve mü'minlerin kadınlarına): Babaları, oğulları, kardeşleri, kardeşlerinin oğulları, kızkardeşlerinin oğulları, (mü'min) kadınları ve sahip oldukları kölelerine karşı hicaba bürünmemelerinde bir günah yoktur. (Ey kadınlar! Sizin için belirlenen sınırı aşmaktan) Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah her şeye şâhittir." (Ahzâb Sûresi: 55)

    Müfessir İbn-i Kesir -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:

    "Allah Teâlâ, kadınlara, yabancı erkeklere karşı hicaba bürünmelerini emredince, âyette zikredilen akrabalara karşı hicaba bürünmelerine gerek olmadığını açıklamıştır. Nitekim Nur Sûresi: 32. âyette onları yabancı erkeklerin dışında tutarak şöyle buyurmuştur:

    ولايبدين زينتهن إلا لبعولتهن[ سورة النور من الآية: ٣١] ...
    "... Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi (mü’min) kadınları, ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden âilenin kadınına şehvet duymayan (başkalarının yardımına muhtaç olan saf kimseler gibi) tâbi kimseler veya henüz kadınların kadınlık hallerinin farkında olmayan (henüz şehvet duymayan) çocuklardan başkasına (gizli) zînetlerini göstermesinler..." (Nur Sûresi: 31)

    YanıtlaSil
  6. İkincisi: Yüzün örtülmesinin farz olduğunu gösteren sünnetten deliller

    Birinci delil:

    Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

    (( إِذَا خَطَبَ أَحَدُكُمِ امْرَأَةً فَلا جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ يَنْظُرَ إِلَيْهَا إِذَا كَانَ إِنَّمَـا يَنْظُرُ إِلَيْهَا لِـخِطْبَتِهِ، وَإِنْ كَانَتْ لا تَعْلَمُ. )) [ رواه أحمد ]
    "Sizden biriniz, bir kadınla evlenmek istediği zaman, sadece onunla evlenmek için ise, -kadın bunu bilmese bile- ona bakmasında bir günah yoktur." (İmam Ahmed rivâyet etmiş ve 'Mecmeu'z-Zevâid' kitabının yazarı şöyle demiştir: Hadisin râvileri sahih'in ricâli gibidir."

    Hadisin delil olan yönü şöyledir:

    Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, evlenmek isteyen erkeğin, özellikle evlenmek şartıyla olması halinde evleneceği kadına bakmasında bir günah olmadığını belirtmesi, evlenmek isteyenin dışındaki birisinin yabancı bir kadına bakmasının her hâlukârda günah olduğuna delâlet etmiştir. Aynı şekilde evlenmek isteyen erkek, evlenme kastının dışında yabancı bir kadına bakması da günahtır. Örneğin zevk almak ve hoşlanmak amacıyla yabancı bir kadına bakmak gibi...

    Eğer: Hadiste bakılabilen yerler açıklanmamıştır. Bununla göğüs ve boyuna bakmak da kastedilmiş olabilir, denilecek olursa ona şöyle cevap verilir:

    Evlenmek isteyen bir kimse, evleneceği kadının güzel olmasını istemedeki gâyesinin yüz güzelliği olduğunu herkes bilir. Yüzün dışındaki yerler ise, yüze tâbidir, genellikle bu aranmaz. Evlenmek isteyen kimse, sadece yüze bakar. Çünkü yüz, özellikle güzellik isteyen kimse için aranan şeydir. Bunda şüphe yoktur.

    YanıtlaSil
  7. İkinci delil:

    Ümmü Atiyye'den rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:

    (( أَمَرَنَا رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ نُخْرِجَهُنَّ فِي الْفِطْرِ وَالأَضْحَى الْعَوَاتِقَ وَالْـحُيَّضَ وَذَوَاتِ الْـخُدُورِ، فَأَمَّا الْـحُيَّضُ فَيَعْتَزِلْنَ الصَّلاةَ وَيَشْهَدْنَ الْـخَيْرَ وَدَعْوَةَ الْـمُسْلِمِينَ. قُلْتُ يَا رَسُولَ اللهِ! إِحْدَانَا لَا يَكُونُ لَهَا جِلْبَابٌ؟ قَالَ: لِتُلْبِسْهَا أُخْتُهَا مِنْ جِلْبَابِهَا. )) [رواه البخاري ومسلم]
    "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bizlere, ergenlik çağına eren kızları, hayız gören kadınları ve evlenme çağındaki bâkire kızları Ramazan ve Kurban bayramlarına çıkarmamızı emretti. Hayız gören kadınlara gelince, onlar namaz vaktinde namaz kılınan yerden (musalla'dan) uzak dururlar, hutbeye ve müslümanların duâlarına şâhit olurlar (iştirak ederler).

    (Ümmü Atiyye):
    - Ey Allah'ın elçisi! Bizden birisinin cilbabı yoksa ne yapmalıdır? diye sordum.
    Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
    - Kızkardeşinin ihtiyacı olmadığı cilbabını ödünç alıp giyer." (Buhârî ve Müslim)

    Bu hadis, sahâbe kadınlarının her zaman olduğu gibi, kadının cilbabı olmadan dışarı çıkmadığına ve cilbabı olmadığı zaman dışarı çıkamadığına delâlet etmektedir.

    Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in cilbab giymesini emretmesi, örtünmesi gerektiğine delildir.

    Yine de en iyisini Allah Teâlâ bilir.

    Üçüncü delil:

    Âişe'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
    (( لَقَدْ كَانَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُصَلِّي الْفَجْرَ، فَيَشْهَدُ مَعَهُ نِسَاءٌ مِنْ الْـمُؤْمِنَاتِ مُتَلَفِّعَاتٍ فِي مُرُوطِهِنَّ، ثُمَّ يَرْجِعْنَ إِلَى بُيُوتِهِنَّ مَا يَعْرِفُهُنَّ أَحَدٌ مِنَ الْغَلَسِ.وَقَالَتْ: لَوْ أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَأَى مِنَ النِّسَاءِ مَا رَأَيْنَا، لَـمَنَعَهُنَّ مِنَ الْـمَسَاجِدِ كَمَـا مَنَعَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ نِسَاءَهَا.)) [رواه البخاري ومسلم]
    "Şüphesiz Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- sabah namazını kılar, onunla birlikte mü'min kadınlar da elbiselerini üzerlerine dolamış bir halde sabah namazına gelirlerdi. Sonra evlerine dönerler, karanlık dolayısıyla da hiç kimse onları tanımazdı.
    (Âişe) dedi ki:
    - Şayet bizim (şimdi) gördüğümüzü, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de görmüş olsaydı, İsrailoğullarının, kendi kadınlarını yasakladıkları gibi, o da kadınları mescitlere gitmekten yasaklardı." (Buhârî ve Müslim)

    Abdullah b. Meas'ud da -Allah ondan râzı olsun- bu hadise yakın bir şekilde rivâyet etmiştir.

    Bu hadisin delil olması iki yöndendir:

    Birincisi: Hicab ve örtünme, sahâbe kadınlarının her zamanki âdetlerin idi. Onların yaşadığı çağ, çağların en fazîletlisi ve Allah -azze ve celle- katında en kıymetlisidir.

    İkincisi: Mü'minlerin annesi Âişe ve Abdullah b. Mes'ud -Allah ikisinden de râzı olsun- ilim, fıkıh ve basiret yönünden sana yeter, başkasına gerek kalmaz.

    Âişe ve Abdullah b. Mes'ud:
    - Şayet bizim kadınlardan gördüklerimizi, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- görmüş olsaydı, onları mescitlere gitmekten yasaklardı, diye haber vermişlerdir. Bu durum, çağların en fazîletlisi olan sahâbe zamanında ise, günümüzdeki hali nice olur?

    YanıtlaSil
  8. Dördüncü delil:

    Abdullah b. Ömer'den -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

    (( مَنْ جَرَّ ثَوْبَهُ خُيَلَاءَ لَمْ يَنْظُرِ اللهُ إِلَيْهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ، فَقَالَتْ أُمُّ سَلَمَةَ: فَكَيْفَ يَصْنَعْنَ النِّسَاءُ بِذُيُولِـهِنَّ؟ قَالَ: يُرْخِينَ شِبْرًا، فَقَالَتْ: إِذًا تَنْكَشِفُ أَقْدَامُهُنَّ. قَالَ: فَيُرْخِينَهُ ذِرَاعًا لاَ يَزِدْنَ عَلَيْهِ.)) [ رواه الترمذي وصححه الألباني في صحيح الترمذي]
    "Kim, elbisesini kibirlenerek yerden sürüklerse, kıyâmet günü Allah Teâlâ onun yüzüne bakmaz.

    Bunun üzerine Ümmü Seleme -Allah ondan râzı olsun- dedi ki:
    - Öyleyse kadınlar elbiselerinin alt kısımlarını nasıl yapsınlar?
    Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
    - Elbiselerinin alt kısmını (baldırlarından) bir karış aşağıya bıraksınlar (sarkıtsınlar).

    Bunun üzerine Ümmü Seleme -Allah ondan râzı olsun- dedi ki:
    - O zaman ayakları gözükür (açığa çıkar).
    Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
    - Öyleyse elbiselerinin alt kısmını (baldırlarından) bir dirsek boyu kadar aşağıya bırakırlar (sarkıtırlar), bundan fazla sarkıtmazlar."(Tirmizî rivâyet etmiş, Elbânî 'Sahîhu'l-Câmi'de hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.)

    Bu hadiste kadının ayaklarını örtmesi gerektiğine delil vardır. Bu durum, sahâbe kadınları arasında bilinen bir şeydi. Şüphesiz kadının ayağı, yüzünden ve ellerinden daha az fitneye sebep olur. Hüküm bakımından daha aşağıda olan şeye dikkat etmek, hüküm bakımından ondan daha yukarıda olan şeye dikkat edilmesi daha önce gelir. İslâm şeriatı, daha az fitneye sebep olan şeyin örtülmesi gerektiğini emrederken, ondan daha büyük fitneye sebep olan yüzün açılmasına izin vermesi mümkün değildir. Çünkü bu, Allah Teâlâ'nın hikmeti ve şeriatı ile çelişmesi demektir ki, böyle bir şeyin olması ise imkânsız olan bir durumdur.

    Beşinci delil:

    Âişe'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
    (( كَانَ الرُّكْبَانُ يَمُرُّونَ بِنَا وَنَحْنُ مَعَ رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مُـحْرِمَاتٌ، فَإِذَا حَاذَوْا بِنَا سَدَلَتْ إِحْدَانَا جِلْبَابَهَا مِنْ رَأْسِهَا عَلَى وَجْهِهَا، فَإِذَا جَاوَزُونَا كَشَفْنَاهُ. )) [رواه أبو داود]
    "Biz, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte ihramlı kadınlar olduğumuz (yüzlerimiz açık olduğu) sırada süvâriler (binekliler) yanımızdan (biz kadınlar topluluğunun yanından) geçip giderlerken tam bizim hizamıza geldiklerinde her birimiz cilbabını başından yüzünün üzerine doğru sarkıtırdı. Bizi geçip gittikleri zaman yüzümüzü açardık." (Ebu Dâvud; hadis no: 1562)

    Âişe'nin -Allah ondan râzı olsun-:
    (( ... فَإِذَا حَاذَوْا بِنَا سَدَلَتْ إِحْدَانَا جِلْبَابَهَا مِنْ رَأْسِهَا عَلَى وَجْهِهَا... ))
    "... tam bizim hizamıza geldiklerinde (yani binekliler) her birimiz cilbabını başından yüzünün üzerine doğru sarkıtırdı..."

    Sözü, yüzün örtülmesi gerektiğine delildir. Zirâ ihramda kadın için meşrû olan, yüzünün açılmasıdır. Şayet yüzün açılmasına o zaman kuvvetli bir engel olmasaydı, bineklilerin kadınların yanlarından geçerlerken yüzlerinin açık kalması gerekirdi.

    Bunun açıklaması şöyledir:
    İlim ehlinin çoğunluğuna göre, kadınların ihramda yüzlerini açmaları farzdır. Farz olan hükme de ancak farz olan başka bir hüküm karşı koyar. Şayet kadının, yabancı erkeklerin yanında hicaba bürünmesi ve örtünmesi farz olmasaydı, ihram sırasında yüzünü açarak farzı terketmesi câiz olmazdı.

    Nitekim Rasûlullah -sallallau aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
    ((... وَلا تَنْتَقِبِ الْـمَرْأَةُ الْـمُحْرِمَةُ، وَلا تَلْبَسْ الْقُفَّازَيْنِ. )) [رواه البخاري ومسلم]
    "İhramlı kadın, yüzünü peçe ile örtmez ve ellerine eldiven giymez." (Buhârî ve Müslim)

    Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
    "Bu hadis, peçe ve eldivenlerin, ihramlı olmayan kadınlar tarafından bilindiğine delâlet etmektedir. Bu da, onların yüz ve ellerini örtmelerini gerektirir."

    Kur'an ve sünnetten saydığım bu dokuz delildir.

    YanıtlaSil
  9. Onuncu delil:

    Kâmil olan İslâm şeriatının getirmiş olduğu insanlar tarafından itibar edilen şeyler ve birçok kıyastır. O da maslahatlar ve onlara götüren yolların ikrarı ile onlara teşvik etmek ve zararlar ile bu zararlara götüren yolların inkâr edilmesi ve ona engel olunmasıdır.

    Kadının açık-saçıklığını ve yabancı erkeklere karşı yüzünü açmasını düşündüğümüz zaman, pek çok zararlarının olduğunu görmekteyiz. Kadının yüzünü açmasında çok az yarar olduğu takdir edilse bile, açmasının zararları ona üstün gelmiştir.

    Bu zararlardan bazıları şunlardır:

    1. Fitnedir. Zirâ kadın, yüzünü güzelleştirmek, ona letâfet kazandırmak ve ona fitneye sevkeden bir görünüm vermek gibi fiillerle kendisini günaha teşvik etmiş olur. Bu hareket, kötülük ve fesadın en büyük sebeplerindendir.
    2. Kadının, îmânı ve fıtratının gereklerinden birisi olan hayânın yok olup gitmesidir.
    Oysa -eskiden- kadın, hayâ için örnek verilir ve onun hakkında şöyle denilirdi:

    (( أَشَدُّ حَيَاءً مِنَ الْعَذْرَاءِ فِي خِدْرِهَا . ))
    "Kapının arkasında (yabancı erkeklerden) gizlenen bâkire kızdan daha hayâlıdır."

    Kadından hayânın yok olup gitmesi, onun îmânının noksanlaşması ve yaratılmış olduğu fıtratından uzaklaşması demektir.

    3. Kadın, özellikle güzel ise ve kendisinden cilve, gülüşme ve şakalaşma gibi hareketler meydana gelmiş ise, erkeklerin kendisine tutulmasına ve ona âşık olmasına yol açar. Nitekim pek çok açık-saçık kadından bu gibi şeyler meydana gelmektedir.

    -Bilindiği gibi- insan, damarlarında akan kanı görmediği gibi, bedeninde dolaşan şeytanı da göremez (yani şeytan kendisine o kadar yakındır).

    4. Kadınlarla erkeklerin birbirlerine karışmasıdır. Zirâ kadın, yüzünü açmak ve açık-saçık dolaşmak konusunda erkeğe denk olduğunu görürse (iddiâ ederse), erkeklerle rekâbet etmek ve onlarla yarışmakla kendisinden hayâ ve utanç duygusu gider. İşte bunda büyük bir fitne ve fesat vardır.

    Nitekim Hamza b. Ebî Useyd el-Ensârî, babasından -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet ettiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- mescidden çıkarken yolda erkeklerle kadınların birbirlerine karıştıklarını görünce onun şöyle buyurduğunu işitmiştir:

    (( اِسْتَأْخِرْنَ؛ فَإِنَّهُ لَيْسَ لَكُنَّ أَنْ تَحْقُقْنَ الطَّرِيقَ، عَلَيْكُنَّ بِحَافَّاتِ الطَّرِيقِ. فَكَانَتْ الْـمَرْأَةُ تَلْتَصِقُ بِالْـجِدَارِ حَتَّى إِنَّ ثَوْبَهَا لَيَتَعَلَّقُ بِالْـجِدَارِ مِنْ لُصُوقِهَا بِهِ.)) [رواه أبو داود والترمذي حسنه الألباني في صحيح الجامع]
    "Geri çekilin! Sizin yolun ortasında yürüme hakkınız yoktur. Siz yolun kenarlarında yürümeye bakın."

    Bu sebeple herhangi bir kadın yolda yürüdüğü zaman duvara yapışırdı. O kadar ki duvara yapıştığından dolayı elbisesi de duvara takılırdı." (Ebu Dâvud ve Tirmizî rivâyet etmiş, Elbânî de 'Sahîhu'l-Câmi'; hadis no: 929'da hadisin hasen olduğunu belirtmiştir.)

    YanıtlaSil
  10. (Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn'in; "Hicâb Risâlesi'nden" alınmıştır.)

    Yine en iyisini Allah Teâlâ bilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kuran-ı Kerim'den ayetlerle yazılmış olunan hadislerden (her biri ayrı ayrı tartışılır ) kaynak alarak Muhammed b. Salih el-Useymîn eserinden alınıp, gönderdiğiniz yorumlara çoklukla katılmadığımızı biliniz. Neden yer verdik, diye sorarsanız fikirlere saygımız vardır. Düşünceler önemlidir. Ancak, vehhabi akımlara destek vermediğimizi de bilmelisiniz. Yukarıdaki düşüncelerin ardına saklanmış vehhabi fikrini asla benmsemiyoruz. Sadece kadınlara yüklediğiniz namus ve iffet kavramının tüm insanlar için yani erkeklerin de dahil olduğunu da bilmelisiniz.

      Sil
  11. Neden yüz güzelliğini kadınlara ait olduğunu söylüyorsunuz. O durumda kadınlarda yüzü güzel olan erkeklere de bakarak aşık olabilir. Mesela Hazreti Yusuf aleyhisselamın yüz güzelliğine aşık olunması gibi. Size göre, erkek de yüzünü kapatmalı mı ? Kadınlar yoldan çıkmasın diye.. Hadi oradan yahu..

    YanıtlaSil