Vefa... İstanbul’un tarihî semtlerinden biri. Bizans’a kadar uzanan bir tarihî geçmişe sahip. Bizans ve Osmanlı dönemlerinde devrin önde gelen tüccar, bürokrat ve ilim erbabının ikamet ettiği nezih bir semt. Cumhuriyet döneminde de, bu dönemdeki planlama çalışmalarından ilk elde etkilenen semtlerden.
Bir kısmı maalesef günümüze ulaşamamış, bir kısmı ise artık işlevini kaybetmiş ve bugün kullanılamaz durumda olan ilgiye muhtaç çok sayıda sivil ve resmî mimariye ait pek çok esere sahip bir semttir Vefa. Şeyh Vefa Külliyesi ve Molla Gürani camisi gibi döneminin ilim ve irfan merkezi olan dini yapıların yanısıra, Vefa Lisesi, Cibali Lisesi, Atıf Efendi Kütüphanesi, Recai Mehmet Efendi Sıbyan Mektebi, Ekmekçizade Medresesi gibi köklü kültür ve eğitim kurumları Vefa semtinin sınırları içerisinde. Semtin bir diğer geleneksel mekânı, İstanbulluların halen her mevsim bir vesile ile akın ettiği Vefa Bozacısı (1876). Türk spor tarihinin en köklü kulüplerinden biri (Vefa Spor Kulübü, 1908) yine bu semtten çıkmış. Her ne kadar zaman içinde bir kısmı tahrip olmuş, bir kısmı yol çalışmalarına kurban gitmiş olsa da semtin canlı birer tanığı günümüze ulaşan semt hazireleri. Bünyesinde barındırdığı mezar taşları ile semtin geçmiş sakinleri hakkında bilgi veren bir cennet bahçesi... Hayatta kalabilen hanları, hamamları, konakları, evleri, çeşme ve sebilleriyle yalnızca uzak geçmişin değil yakın geçmişin sosyal hayat ve mahalle kültürünün tarihî bir tanığı adeta Vefa.
İstanbul Üniversitesi’nin, İMÇ bloklarının hemen sınırında ve yanı başında yer alan bir semt olmasına, tarihsel süreçte –yukarıda sözünü ettiğimiz üzere- belli bir zenginliği yansıtmasına ve sınırları içerisinde birçok köklü kurumu barındırmasına rağmen bugün Vefa semti -kent sosyolojisi terminolojisinde ifade edildiği şekliyle- bir çöküntü bölgesi’nin pek çok özelliğini göstermektedir. 2000'li yılların başında, gündüz 2 milyon, gece 50 bin civarında bir nüfusu barındıran Eminönü (2009'dan itibaren Fatih) ilçesi sınırları içerisinde yer alan ve ilçenin bu genel özelliklerini de yansıtan Vefa semti 4 mahalleden teşekkül etmektedir. 2013 nüfus verilerine göre kayıtlı toplam nüfusu yaklaşık 5 bin civarında olan semt sınırları içerisinde yaşayanların ekonomik durumu ise oldukça alt seviyede. Semt, çoğunlukla Güneydoğu Anadolu’dan göç almaktadır. Mevsimlik iş için İstanbul’a gelen çok sayıdaki işçinin de barınma mekânlarından biri. Aile yerleşimlerinin yanı sıra, bekâr odalarıyla da dikkat çekiyor. Bunun ötesinde, semtte bulunan tarihsel ve sanatsal eserlerin içerisine yerleşik olarak faaliyet gösteren çok sayıda işyeri ve atölyeler de mevcut.
Dolayısıyla, bir çöküntü bölgesi olarak Vefa semti; iç göç probleminden başlayarak hemşehrilik ağları, dayanışma örüntüleri ve yoksulluk tartışmalarına varıncaya kadar pek çok boyutuyla incelenebilecek bir zenginlik sunuyor. Başka bir deyişle, kent sosyolojisinde -göç, hemşehrilik ağları, yoksulluk, şehirde tutunma stratejileri vb. ile ilgili olarak- dile getirilen pek çok yaklaşımı ve iddiayı sahada uygulama ve test etme imkânı veren Vefa semti, kent sosyolojisi alanında çalışanlar için zengin ve orijinal boyutları olan bir laboratuar görünümünde.
Özetle, denilebilir ki; Evet, doğrudur; Vefa, İstanbul’un küçük bir semtidir. Fakat aynı zamanda, Vefa, İstanbul’un en eski semtlerindendir. Bizans döneminde kurulmuş, döneminin saygın bir yerleşim bölgesi olarak tebarüz etmiştir. Bu özelliğini Osmanlı döneminde de devam ettirir. Cumhuriyet döneminde İstanbul’da gerçekleştirilen planlama çalışmalarından da en fazla etkilenen semtlerdendir. Günümüzde ise, bütün bu tarihsel özelliklerinden tamamıyla farklı bir yapıya bürünmüş bir görüntü vermektedir. Vefa, bütün bu özellikleriyle, İstanbul’un ve daha genelde de Türkiye’nin yaşadığı dönüşümün İstanbul’un küçük fakat zengin bir tarih ve birikime sahip bir semtinde nasıl gerçekleştiğini görme imkanı sunmaktadır.
Türkiye Araştırmaları Merkezi
İstanbul Üniversitesi’nin, İMÇ bloklarının hemen sınırında ve yanı başında yer alan bir semt olmasına, tarihsel süreçte –yukarıda sözünü ettiğimiz üzere- belli bir zenginliği yansıtmasına ve sınırları içerisinde birçok köklü kurumu barındırmasına rağmen bugün Vefa semti -kent sosyolojisi terminolojisinde ifade edildiği şekliyle- bir çöküntü bölgesi’nin pek çok özelliğini göstermektedir. 2000'li yılların başında, gündüz 2 milyon, gece 50 bin civarında bir nüfusu barındıran Eminönü (2009'dan itibaren Fatih) ilçesi sınırları içerisinde yer alan ve ilçenin bu genel özelliklerini de yansıtan Vefa semti 4 mahalleden teşekkül etmektedir. 2013 nüfus verilerine göre kayıtlı toplam nüfusu yaklaşık 5 bin civarında olan semt sınırları içerisinde yaşayanların ekonomik durumu ise oldukça alt seviyede. Semt, çoğunlukla Güneydoğu Anadolu’dan göç almaktadır. Mevsimlik iş için İstanbul’a gelen çok sayıdaki işçinin de barınma mekânlarından biri. Aile yerleşimlerinin yanı sıra, bekâr odalarıyla da dikkat çekiyor. Bunun ötesinde, semtte bulunan tarihsel ve sanatsal eserlerin içerisine yerleşik olarak faaliyet gösteren çok sayıda işyeri ve atölyeler de mevcut.
Dolayısıyla, bir çöküntü bölgesi olarak Vefa semti; iç göç probleminden başlayarak hemşehrilik ağları, dayanışma örüntüleri ve yoksulluk tartışmalarına varıncaya kadar pek çok boyutuyla incelenebilecek bir zenginlik sunuyor. Başka bir deyişle, kent sosyolojisinde -göç, hemşehrilik ağları, yoksulluk, şehirde tutunma stratejileri vb. ile ilgili olarak- dile getirilen pek çok yaklaşımı ve iddiayı sahada uygulama ve test etme imkânı veren Vefa semti, kent sosyolojisi alanında çalışanlar için zengin ve orijinal boyutları olan bir laboratuar görünümünde.
Özetle, denilebilir ki; Evet, doğrudur; Vefa, İstanbul’un küçük bir semtidir. Fakat aynı zamanda, Vefa, İstanbul’un en eski semtlerindendir. Bizans döneminde kurulmuş, döneminin saygın bir yerleşim bölgesi olarak tebarüz etmiştir. Bu özelliğini Osmanlı döneminde de devam ettirir. Cumhuriyet döneminde İstanbul’da gerçekleştirilen planlama çalışmalarından da en fazla etkilenen semtlerdendir. Günümüzde ise, bütün bu tarihsel özelliklerinden tamamıyla farklı bir yapıya bürünmüş bir görüntü vermektedir. Vefa, bütün bu özellikleriyle, İstanbul’un ve daha genelde de Türkiye’nin yaşadığı dönüşümün İstanbul’un küçük fakat zengin bir tarih ve birikime sahip bir semtinde nasıl gerçekleştiğini görme imkanı sunmaktadır.
Türkiye Araştırmaları Merkezi