Ezan / Kamet okunurken tırnakları göze sürmek
Ezan okunurken, Resulullah efendimizin ismini işiten, iki elin baş parmaklarını, gözlerinin üstüne koyarak, (İki gözümün nurusun sen ya Resulallah) demesi iyi olur. Hadis-i şerifte, (Salihler anılınca rahmet iner) buyuruldu. (Camius-sagir)
Muhammed aleyhisselam ise, salihlerin ve bütün Peygamberlerin en üstünüdür. Onun ismi anılınca, Allahü teâlâ rahmet eder. Rahmet inince, yapılan dua kabul olur. Ezan okunurken, (Seninle, gözüm nurlanır, kalbim sevinir ya Resulallah) demek, güzel bir duadır.
Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddık,(rah) ezan okunurken, Resulullahın ismini işitince, iki baş parmağının tırnağını öpüp gözlerine sürdü. Peygamber efendimiz, bunun sebebini sorunca, (Ya Resulallah, senin mübarek isminle bereketlenmek için) dedi. Resulullah efendimiz de, (Güzel yaptın. Böyle yapan göz ağrısı çekmez) buyurdu. Tırnakları göze koyunca, (Allahümmahfaz ayneyye ve nevvirhüma) demelidir! (Şeyhzade)
Kamet okunurken böyle yapılmaz. Tırnaklar öpülüp göze sürülmez.
İlk “Eşhedü enne Muhammeden ResüIullah” cümlesinde “Salle’llahu aleyke Ya Resûlellah” yani “Allah sana af ve merhamet eylesin ey Allah’ın Resûlü”; ikincisinde ise “Karret aynî bike ya Resûlellah” yani “Seninle mesut oldum, yüzüm gözüm aydınlığa erdi ey Allah’ın Resûlü” demek müstehaptır. Bunu söyleyen kimse sonra her iki baş parmağının tırnaklarını gözleri üzerine koyarak, “Allahumme metti’nî bi’s-sem’i ve’l-besar” yani “Allah’ım! İşitmekle ve görmekle nimetlendir, faydalandır.” derse Efendimiz (s.a.s.), cennete doğru o kimsenin delili olur.
Kitabu’l-Firdevs’de ise “her iki baş parmağının” ifadesinden önce, “Kim ezanda, Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah cümlesini işitince ‘Allahumme metti’nî bi’s-sem’i ve’l-besar’ derse, onun önderi ve cennet saflarına koyanı ben olurum.” denilmektedir. (bk. İbn Abidin, İbn Abidin, Reddü’l-Muhtar Ale’d-Dü’rri’l-Muhtar, Trc. Ahmet Davudoğlu, 1/398, Şamil Yay. İstanbul 1982.)
***
Peygamberimizin ismi geçtiğinde değil de ezandan sonra bunu yapmanın müstehap olduğu söylenmiştir.
İbni Abidin ezan babında şöyle der:
T E T İ M M E: İki şehâdetten birinciyi işitince: Sallallahu aleyke ya Rasulallah (Allah sana salât eylesin yâ Rasulellah), ikinciyi işitince, Gurret ayni bike ya Rasulallah (Seninle mes'ud oldum yâ Rasulellah!) demek müstehaptır. Sonra her iki baş parmağının tırnaklarını gözleri üzerine koyarak, Allahümme mettı'ni bissem'ı vel basar (Yarabbî beni işitmekle ve görmekle faydalandır)! derse Peygamber (s. a.v.) cennete doğru o kimsenin delili olur. «Kenzü'l-İbâd» nam eserde de böyle denilmiştir. «Kuhistânî» Bir benzeri de «Fetevâ-ı Sofiye»dedir.
«Kitabü'l-Firdevs»de ise «her iki başparmağının» ifâdesinden önce, «Ezanda Eşhedü enne Muhammed'en Rasûlellah cümlesini işitince, Allahümme mettı'ni bissem'ı vel basar derse, onun önderi ve cennet saflarına koyanı ben olurum, buyurdu.» denilmektedir. Tamamı Sehâvînin «Makâsıd-ı Hasene»sinden naklen Remlî'nin «Bahır» hâşiyelerindedir. Bunu Cerrahî dahi bahis mevzuu etmiş ve sözü hayli uzattıktan sonra, «Merfu hadîslerde bütün bunlardan hiçbir şey sabit olmamıştır.» demiştir. Bazılarının naklettiğine göre Kuhistânî kendi nüshasının kenarına. «Bu, ezana mahsustur. İkamette ise tamamen araştırılıp incelendikten sonra böyle bir şey bulunamamıştır.» ibâresini yazmıştır.
Müezzin kamet getirirken cemaatten bazı kimselerin önce iki ellerinin baş parmaklarını öpmeleri, sonra da gözlerine sürmeleri öteden beri dikkatimi çekiyor; fakat cehlimin neticesi olarak bunun anlamını bilmiyordum. Son günlerde okuduğum çok değerli bir eser sayesinde Allah'a şükürler olsun ki, bu konudaki bilgisizliğimi giderdim. Hüseyin Vassaf Bey Gülzar-ı Aşk isimli muzzam ve mufassal Mevlid Şerhi'nde gözümüzün nurunu daha fazla artırmaya vesile olan parmak ve tırnak öpme meselesini dinî kaynaklara dayanarak ve nev'i-şahsına münhasır üslûpla izah ediyor:
"Efendiler Efendisi (sav) Muharrem ayının onuncu günü mescide giriyor. Hz. Ebûbekir'in (ra) hizasına oturuyor. Peygamber müezzini Bilâl-i Habeşî büyük bir huşu içinde ezan okumaya başlıyor. 'Eşhedü enne Muhammede' r Rasûlullah!' a gelince Ebûbekir baş parmaklarının tırnaklarını öpüyor, gözlerinin üzerine koyuyor ve 'Gözümün nurusun yâ Rasûlallah!' diyor. Hz. Bilâl (ra) ezanı bitirince Peygamberimiz Hz. Ebûbekir'e dönüyor ve 'Kim senin yaptığını yaparsa Allah onun ister yeni, ister eski, ister kasıtlı, ister hatalı olsun bütün günahlarını bağışlar!' müjdesini veriyor."
Kaleme aldığı vasıflı eserleriyle kültür dünyamıza büyük katkıda bulunan merhum Hüseyin Vassaf, konuya açıklık getirmek için ilk peygambere kadar gidiyor ve şunları söylüyor:
"Hazreti Adem (as) cennetteyken Rasûl-i Kibriya Efendimiz' le buluşmayı arzu ediyor. Cenab-ı Hak kendisine 'O senin sulbündendir ve âhir zamanda ortaya çıkacaktır!' diye ilham ediyor. Ona parmaklarının üzerinde Muhammed Aleyhisselâm'm yüzünü gösteriyor. Hz. Adem aynada görür gibi görüyor. Baş parmaklarının tırnaklarını öpüp gözüne sürüyor. Bunun üzerine bu davranış zürriyeti için iyi bir amel oluyor. Cebrail Aleyhisselâm bu kıssayı anlattığı zaman Peygamber Efendimiz (sav) 'Kim ezan okunurken benim adımı duyar da baş parmaklarının tırnaklarını gözlerine sürerse hiçbir zaman kederlenmez!' buyuruyor."
Gözümüz Seninle aydın Ya Resulallah
Cenabı Hakk’ın isminin yanında Efendimizin de adının bulunmasıyla alakalı Endülüslü büyük alim Kadı Iyaz, Şifa-i Şerif’inde şunu nakleder:
Hazreti Âdem, kendisine yasaklanan meyveden yedikten sonra Cenâbı Allah’a Efendimiz’i şefaatçi ederek yalvarmış; “Muhammed hürmetine beni affet!” demiştir. Allah Teâlâ’nın, “Sen Muhammed’i nereden biliyorsun?” sorusuna karşılık da, “Ben, Cennet’in kapısında ‘Lâ ilâhe illallah, Muhammedun rasûlullah’ yazısını gördüm. İsmi, Senin İsm-i Şerifi’nin yanında anılan biri, Sen’in yanında en kıymetli olsa gerek!” şeklinde cevap vermiştir.
Bazı kitaplarda rivayet edildiğine göre, ezanı işiten kimse, birinci “Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah” denilince: “Sallallahu aleyke ya Rasûlallah = Allah sana salât etsin, ey Allah’ın Peygamberi!” der. İkinci defa, “Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah” denilirken de “Karret aynî bike, ya Rasûlallah = Gözüm seninle aydın oldu/olsun, ey Allah’ın peygamberi!” der. Bunları söylerken de, baş parmaklarının uçlarını öperek gözlerine sürer ki, bunun müstahab olduğu ifade edilir.
Gözüm seninle aydın oldu... ne güzel bir söz. Hani, Türkçemizde “göz aydınlığı” tabirini kullanırız.. çocuğu doğana, oğlu askerden gelene, evladını evlendirene... hep “gözünüz aydın olsun” deriz ya!. İşte “Karret aynî bike ya Rasûlallah” sözünün karşılığı da aynı manadır. Yani, onun nam-ı celilinin her ilan edilişinde âdetâ yeni bir viladete, yeni bir vuslata ve bambaşka bir şeb-i arûsa şahit oluyor gibi “Ya Rasûlullah, Seninle gözümüz aydın oldu” deriz: Sen geldin her şey karanlıktan kurtuldu, her varlık ışığa gark oldu. Sen geldin, gözlerimizin içi aydınlandı, kalbimiz aydınlandı, dünya aydınlandı, ukbaya giden yollar aydınlandı. Sen geldin, yürüdüğümüz yollar nurlandı, adımımızı atacağımız, ayağımızı basacağımız yerler aydınlandı.
Ezân Okunurken Baş Parmakları Öpüp Göze Sürmenin Aslı Var mıdır?
Şeyh Abdullah b. Muhammed b. Humeyd rahimehullah'a soruldu:
Soru: Ezân okunurken müezzin "eşhedu enne Muhammeden rasûlullah" dediğinde, baş parmakları öpüp göze sürmek Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'den vârid midir?
Cevap: Hadîslerde bununla ilgili herhangi birşey sâbit olmamıştır. Hadîslerde gelen müezzinin söylediğini tekrarlaman yönündedir. Müezzin "eşhedu enne Muhammeden rasûlullah" dediğinde, aynısını söylersin 'hayye ale's-salâh' dediğinde de 'lâ havle velâ kuvvete illa billah' dersin.
Ebu Sa'id'in rivâyet ettiği hadîste Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Müezzini işittiğinizde onun söylediklerini tekrar edin." (1) Muâviye ve Ömer radıyallahu anhumâ'dan gelen hadîslerde de Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Müezzinin dediklerini tekrar edersin. Ancak 'hayye ale's-salâh, hayye ale'l-felâh' dediğinde 'lâ havle velâ kuvvete illa billah" dersin.' (2)
el-Fetâvâ ve'd-Durûs fi'l-Mescidi'l-Harâm (s: 230)
(1) Buhârî (611); Müslim (383).
(2) Müslim (385).
Sorularla İslamiyet
ezan