Ve halen buralardan mezun olanları imam yapan, müezzin yapan Diyanet İşleri Başkanlığı gerçekten yerinde bir karar mı gösteriyor.
Ya da şöyle diyelim. Bugünkü eğitim ve öğretim ile mezun olan imam hatip liseleri mezunları imam ve müezzin olmaya , mezun olduktan sonra üniversitenin kapısından geçmeden bu ulvi makamlara atanmaları doğru mu ?
Değil.
Eski Diyanet İşleri Başkan yardımcısı ve aynı zamanda İstanbul il Müftülüğü yapmış bulunan Prof.Dr. Hasan Kamil Yılmaz geçtiğimiz yıllarda bu konuya parmak basmış ve İmam Hatip Lisesi Mezunlarının Diyanet kadrolarında imam / müezzin olarak atanmasını sert bir dille eleştirmişti.
Konuyu, İstanbul Müftüsü iken dile getiren Yılmaz şunları ifade etmişti.
"Türkiye'de lise mezunlarının mesleki hizmette istihdamı artık tarih oldu, bunun tek istisnası galiba Diyanet'tir. Ben, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da bu uygulamaya son verip, artık fakülte mezunu arkadaşlarımızın imamlık ve müezzinlik yapması gerektiğini; yani doğrusu imam ve müezzinlerin, üniversite mezunu olması lazım geldiğini düşünüyorum" demişti.
Yılmaz'ın büyük bir yaraya bastığı konuyu biz, yıllarca çeşitli yazılarımızda, dost sohbetlerinde dile getirmiştik, getirmeye de devam ediyoruz.
Ve "İHL mezunları imam ve müezzin olmasın" dedikçe bize sinkaflı cümleler sarfeden onbinler kendi yetersizliklerini asla ve asla düşünmediler.
Anne ve babalarının bile gülüp geçtikleri bilgilere sahip olan binlerce İHL mezunları okullara boş gidip boş gelirken açılan sınavlarla "işsiz kalmaktansa olalım" tarzı yaklaşımla ve şansları, yakınlarının destekleriyle, aile şirketi haline gelmiş camilerde görev yapanların müftülüklere yaptıkları baskılarla sonuçta bomboş olan beyinlere bu çocuk denecek saflıklarda olgunlaşmamış kişilere görev verildi.
Verilmeye de devam ediliyor.
Bugün cemaat camiden kaçıyor
Neden, Hakiki, işinin ehli imam yok, müezzin yok.
Görünene bakmayın onların her biri ( istisnalar hariç ) birer Diyanet memuru, 657 tabi iş yapan görevliler.
İşte bu elim yaraya biz yıllarca parmak basarken ilk defa bir Diyanet İşleri Başkanlığı görevlisi bir müftü, bir zamanlar başkan yardımcısı olan Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz da bu konuda feryat eden, açıkça ifade eden ilk Diyanet görevlisi olmuştur.
Ne demişti, İstanbul eski Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz:- "Sadece İHL'den mezun olup, müfredatını tamamlamış olan bir insanın Diyanet'in ve toplumun arzu ettiği seviyede bir din hizmeti vermesi mümkün değildir."
"Anne-babalar, 'Çocuğumuz illa imam veya müezzin olsun' diye okula göndermiyor. İHL hocaları da 'Bunların çoğu nasıl olsa imam olmayacak' diye düşünerek, mesleki bakımdan daha toleranslı davranıyor. Sonuç olarak kişi, ez-kaza imam olmaya talip olursa, yetersiz olarak karşımıza çıkıyor"
Yalan mı. Doğru olan bu değil mi ?
Anne babalarının bile saygı göstermediği, dikkate almadığı çocukları imam ya da müezzin olup cübbe sarıkla cemaatin karşısına çıktığında gördüğü saygıya kendisi de şaşırıyor, "ben ne oldum" delisi olup kibri kebirlerle dolanmaya başlıyor
Kendilerini birileri eleştirdiğinde ise yalaka cemaati de arkasına alıp, eleştirene saldırı da bulunuyor. O kişiyi , bilgisizliğini, cehaletini, görevini suistimal ettiğini dile getireni yalan ve iftiralarla camiye gelmemesini sağlamaya çalışıyor
Bu ülke sadece kısa ayetlerle imamlık yaparak emekli olan, sandık doldurmaktan başka gayesi olmayan binlerce cami görevlisi tanıdı.
Ve Diyanet hep kör oldu.
Hatta, Diyanet'in bir gözünü daha açalım.
Bugün cemaat camiden kaçıyor
Neden, Hakiki, işinin ehli imam yok, müezzin yok.
Görünene bakmayın onların her biri ( istisnalar hariç ) birer Diyanet memuru, 657 tabi iş yapan görevliler.
İşte bu elim yaraya biz yıllarca parmak basarken ilk defa bir Diyanet İşleri Başkanlığı görevlisi bir müftü, bir zamanlar başkan yardımcısı olan Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz da bu konuda feryat eden, açıkça ifade eden ilk Diyanet görevlisi olmuştur.
Ne demişti, İstanbul eski Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz:- "Sadece İHL'den mezun olup, müfredatını tamamlamış olan bir insanın Diyanet'in ve toplumun arzu ettiği seviyede bir din hizmeti vermesi mümkün değildir."
"Anne-babalar, 'Çocuğumuz illa imam veya müezzin olsun' diye okula göndermiyor. İHL hocaları da 'Bunların çoğu nasıl olsa imam olmayacak' diye düşünerek, mesleki bakımdan daha toleranslı davranıyor. Sonuç olarak kişi, ez-kaza imam olmaya talip olursa, yetersiz olarak karşımıza çıkıyor"
Yalan mı. Doğru olan bu değil mi ?
Anne babalarının bile saygı göstermediği, dikkate almadığı çocukları imam ya da müezzin olup cübbe sarıkla cemaatin karşısına çıktığında gördüğü saygıya kendisi de şaşırıyor, "ben ne oldum" delisi olup kibri kebirlerle dolanmaya başlıyor
Kendilerini birileri eleştirdiğinde ise yalaka cemaati de arkasına alıp, eleştirene saldırı da bulunuyor. O kişiyi , bilgisizliğini, cehaletini, görevini suistimal ettiğini dile getireni yalan ve iftiralarla camiye gelmemesini sağlamaya çalışıyor
Bu ülke sadece kısa ayetlerle imamlık yaparak emekli olan, sandık doldurmaktan başka gayesi olmayan binlerce cami görevlisi tanıdı.
Ve Diyanet hep kör oldu.
Hatta, Diyanet'in bir gözünü daha açalım.
Bugün hemen her yer İmam hatip Lisesi ile doldu. Binlerce değil, milyonlarca İHL mezunu insan sokağa çıkıyor. Bunların istihdamı zor olduğu gibi, alacakları ve taşıyacakları misyonu kaldıramayacak kadar küçüktürler.
Bugün İHL'ler okula devam etmek istemeyen, arkasından itilerek, azarlanarak, korkutularak lise mezunu olayım diye gidenlerle dolu.
Anne babalar, çocuk hiç bir şey olmasa imam olur, 3-4 bin TL maaş alır, yan gelir yatar diyor. Bu zihniyet İmam Hatip ruhunu öldürmeye yetti de arttı bile.
Bakın geçtiğimiz aylarda Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) geçen sene Türkiye’deki öğrenci devamsızlığının mevcut durumunu ortaya koyan bir rapor hazırlayarak, bunun sebeplerini incelemişti.
Rapora göre mesleki ve teknik liselerdeki öğrencilerin yüzde 39,81’i 20 gün ve üzeri devamsızlık yaparken onu yüzde 30,96 ile imam hatip liseleri izledi.
Bu ne demek her yüz öğrenciden 30'u İmam Hatipten kaça göçe lise mezunu olacak. Bunlar devamsızlıkta yapsa , okuldan da kaçsa, derslerde başarısız da olsa eğitim sistemi gereği sınıflarını geçmek zorunda kalıyor. Zira zayıf veren öğretmene soruşturma açan, öğrenciyi değil öğretmeni başarısız bulan ve öğretmeni cezalandıran eğitim sistemi ülkemizin yüz karasıdır.
Bu yıl sonuna kadar olmasa eğer önümüzdeki yıl yine alımlar olacak. Alımlarda lise mezunları olacaksa, oldukları bir yana bir de ilahiyat mezunlarından fazla sayıya sahip olacaksa bu Diyanet'te asla başarılı olmayacaktır.
İnsanlar camiye gitmeyen imamlar yüzünden camiyi terkedecek.
İnsanlar minaresinden ezan sesi yükselmeyecek camilere koşmayacak. Lojmanları yok diye cami seçer din memurları sürekli rapor almak için sağlıkçıların eteğinden ayrılmayacak.
Din aşkı kalbine yerleşmemiş insanların din hizmeti vermesi asla beklenemez.
İmam Hatip Lisesi mezunları artık Diyanet ve Din camiası için kangren olmuştur.
Erol Kara - 18.11.2019