@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

Reklam


Polise Bedduaya Tazminat




Hatalı araç parkı yüzünden ceza yazdığı sürücünün 'Terbiyesizler, Allah belanızı versin' şeklindeki ifadelerinin hakaret olduğunu öne süren trafik polisi mahkemenin yolunu tuttu.

Sekiz yıldır bitmeyen davada son noktayı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu koydu. Kurul, öfkeli sürücünün 'terbiyesizler' demesinin hakaret ve kişilik haklarına saldırı mahiyetine olduğuna hükmetti. Emsal kararla birlikte görevli memura bu kelimeleri kullananlar manevi tazminat ödemeye mahkum olacak.

Balıkesir'in Bandırma ilçesinde görev yapan trafik polisi, cadde üzerinde aracını hatalı park ettiği gerekçesiyle sürücüye ceza yazdı. Cezaya öfkelenen sürücü, polis memuruna “Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Terbiyesizler, Allah belanızı versin” dedi. Etrafa toplanan kalabalık önünde sürücünün tepkisine maruz kalan polis memuru, sürücüden şikayetçi oldu. Sürücü, Bandırma Sulh Ceza Mahkemesi'nce 'kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret' suçundan mahkumiyete çarptırıldı. Ancak mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.

Hukuk mücadelesini bırakmayan trafik polisi, bu kez sürücü hakkında Bandırma 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'de manevi tazminat davası açtı. Davalının, “Benim kim olduğumu biliyor musun” şeklindeki sözleriyle hakkında işlem yapılmasını engellemeye çalıştığını, mani olamayınca da kendisini toplum önünde küçük düşürmeyi amaçladığını ileri sürerek, 10 bin TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 20 Ekim 2011 tarihinden itibaren kanuni faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istedi.

Davalı sürücü ise davacıya karşı hakaret içeren söz veya davranışının olmadığını, davacının haksız ve hukuk dışı eylemleri sonucu mağdur olduğunu öne sürdü. İşlemin haksız ve hukuka aykırı olması sebebiyle tepki maksadıyla söylediği sözlerin tamamının meşru sınırlar içerisinde olduğunu, ceza dosyasının delil olarak değerlendirilemeyeceğini belirterek davanın reddini savundu.

Mahkeme, davalının görevli memura karşı alenen hakaret suçundan cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğine dikkat çekti. Davacının kişilik haklarının zedelendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 2 bin TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verdi.

Davalı kararı temyiz etti. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, "Allah belanızı versin" kelimesinin hakaret olmadığına hükmetti. Kararda, "Dosya kapsamından, davacının trafik polisi olduğu olay günü davalının aracını hatalı yere park etmesi sebebiyle ceza yazdığı, bu esnada olay yerine gelen davalının beddua niteliğinde sözler sarf ettiği ve serzenişte bulunduğu anlaşılmıştır. Beddua, tanrısal ceza dileme niteliğinde sözlerdir. Gerçekleşmesi yönünde eylemcinin tasarruf veya etkisi yoktur. Ayrıca tahkir ve tezyif edici değildir. Bu sebeple hakaret olarak değerlendirilemez. Ceza Mahkemesince davalıya hakaretten ceza verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmişse de, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ceza kararları hukuk hakimini bağlayacak nitelikte değildir. Mahkemece bu yönler gözetilerek, talebin reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir."

Yeniden yapılan yargılama sonunda mahkeme, önceki kararda direnince devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Kurul, “Allah belanı versin” diyerek bela okuyan kişinin manevi tazminat ödemeye mahkum olması gerektiğine hükmetti. Davacının trafik polisi olarak görev yaptığı ve olay tarihinde aynı cadde üzerinde hatalı park yapan diğer araç sürücüleri hakkında da işlem yaptığı hatırlatıldı.

***

Hukuk genel Kurulunun Bozduğu Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin o kararı

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/17501
K. 2014/11591
T. 10.09.2014
* BEDDUA ETMEKTEN KAYNAKLI MANEVİ TAZMİNAT (Bedduanın Tanrısal Ceza Dileme Niteliğinde Sözler Olduğu - Gerçekleşmesi Yönünde Eylemcinin Tasarruf veya Etkisinin Olmadığı/Hakaret Olarak Değerlendirilemeyeceği - Mahkemece İstemin Tümden Reddedilmesi Gerekirken Davalının Manevi Tazminat İle Sorumlu Tutulmuş Olmasının Bozmayı Gerektirdiği)

* HAKARET EYLEMİNE DAYALI MANEVİ TAZMİNAT (Trafik Polisi Olan Davacının Aracını Hatalı Yere Park Eden Davalıya Ceza Yazdığı - Davalının da Beddua Niteliğinde Sözler Sarfettiği ve Serzenişte Bulunduğu/Bedduanın Gerçekleşmesinde Eylemcinin Tasarruf veya Etkisinin Olmadığı - Tahkir ve Tezyif Edici Olmadığından Hakaret Olarak Değerlendirilemeyeceği/İstemin Tümden Reddi Gerektiği)

* HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARININ HUKUK HAKİMİNE ETKİSİ (Hakaret Eylemine Dayalı Manevi Tazminat İstemi - Ceza Mahkemesince Hakaretten Verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Dair Ceza Kararlarının Hukuk Hakimini Bağlayacak Nitelikte Olmadığı)

* MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ (Hakaret Eyleminden Kaynaklı - Trafik Polisi Olan Davacının Aracını Hatalı Yere Park Eden Davalıya Ceza Yazdığı/Davalının da Beddua Niteliğinde Sözler Sarfettiği - Bedduanın Tanrısal Ceza Dileme Niteliğinde Sözler Olduğu ve Gerçekleşmesi Yönünde Eylemcinin Tasarruf veya Etkisi Olmadığı/Beddua Hakaret Olarak Değerlendirilemeyeceğinden İstemin Reddi Gereği)

4721/m.24

ÖZET : Dava, hakaret eylemine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacının trafik polisi olduğu, olay günü davalının aracını hatalı yere park etmesi nedeniyle ceza yazdığı, bu esnada olay yerine gelen davalının beddua niteliğinde sözler sarfettiği ve serzenişte bulunduğu anlaşılmıştır. Beddua, tanrısal ceza dileme niteliğinde sözlerdir. Gerçekleşmesi yönünde eylemcinin tasarruf veya etkisi yoktur. Ayrıca tahkir ve tezyif edici değildir. Bu sebeple hakaret olarak değerlendirilemez. Ceza Mahkemesince davalıya hakaretten ceza verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmişse de, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ceza kararları hukuk hakimini bağlayacak nitelikte değildir. Mahkemece bu yönler gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Davacı Ö. A. D. vekili tarafından, davalı S. B. aleyhine 21/12/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21/05/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, hakaret eylemine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalının olay tarihinde sarfettiği sözlerle kendisine hakaret ettiğini belirtilerek manevi tazminat talep etmiştir.

Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davalının sarfettiği sözler hakaret kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya kapsamından, davacının trafik polisi olduğu olay günü davalının aracını hatalı yere park etmesi nedeniyle ceza yazdığı, bu esnada olay yerine gelen davalının beddua niteliğinde sözler sarfettiği ve serzenişte bulunduğu anlaşılmıştır. Beddua, tanrısal ceza dileme niteliğinde sözlerdir. Gerçekleşmesi yönünde eylemcinin tasarruf veya etkisi yoktur. Ayrıca tahkir ve tezyif edici değildir. Bu sebeple hakaret olarak değerlendirilemez. Ceza Mahkemesince davalıya hakaretten ceza verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmişse de, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ceza kararları hukuk hakimini bağlayacak nitelikte değildir. Mahkemece bu yönler gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 10.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

@erolkaranet - 02.10.2019
Hukuk, Yaşam, Din, Sağlık, Magazin, Turizm

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Asılsız yorum yapmayınız. Mesajlar Yönetici tarafından denetleniyor.

Reklam

Reklam

İlginç Bilgiler

Reklam