Her yerin olur da Taşköprü'nün ve Taşköprülü nün batıl inançları olmaz mı
Kastamonu genel olarak yontma taş devrinden günümüze kadar pek çok devletin ve beyliklerin yerleşme şahsı olmuştur.
Bu sebeple çeşitli anane ve gelenekler bu güne kadar eski yeniliğini muhafaza ederek gelmişlerdir.
Bunlardan bir kaçı:
Mavi boncuğun nazara karşı insanları ve eşyaları koruduğu,; Prehistorik devirde başlamış ve Romalılar zamanında revaç bulmuş bir inanç.
Şöyle ki; Roma döşeme ve tavanlarını süsleyen mavi rengin hakim olduğu mozaiklerde, bir gözle bunun etrafında toplanmış yırtıcı hayvanlar, gözü deşmeye çalışmaktadırlar ki, bu kem gözdür.
Nazar değmesi olarak nitelenen göz değmeğe sebep olmaktadır. Zamanla bu resimler mavi renk boncuk ortasında bir beyaz şekillenerek günümüzde bile nazarlık olarak kullanılmaktadır.
Aynı şekilde adaklarda günümüzden 5000 yıl önce Burdur Vilayetinin “Hacılar” bölgesinde başlamış daha sonra da çeşitli değişikliğe uğrayarak bu gün çocuğu olmayanlar, yahut diğer arzuları olanlar için halen kullanıla gelen şekle dönüşmüştür.
Bölgede adak kurban etme şeklinde yaygındır. Buna benzer bir çok inanç eski özüne bağlı kalarak devam edip gitmektedir.
Adak Yerleri;
Bunlar belki de Kastamonu’nun çok eski bir şehir olması nedeniyle pek çoktur. Bilhassa Musafakıh Mahallesi Gümüşlüce Sokağında Sucaaddin Camii, (Şeyh Şaban Veli. Hz. Pir Sultan) yani şaban-ı Veli Külliyesinde ki, türbe boş kalmayan adak yerlerindendir.
Burada dileği olanlar, eğer dua neticesi dilekleri yerine gelecekse vaad de bulunurlar. Daday’ın Ballıdağında ki diğer bir türbe yine çocuğu olmayanlar için her gün adak mahalli olarak ziyaret edilen yerlerdendir
BATIL İNANÇ DEYİMLERİ
· Âşam oldukdan sôna börtü böcê dokunulmaz.
· Âşamdan sôna eviñ dışında bi yere guşak çezilmez. Çezenle hasda olu.
· Âşamlayın dırnak kesilmez. Şeytanlada dırnakdan nasibini alu.
· Arife günü çocugla yıkanu, yıkanuken başından buğday guyulu buğdayla aşâ gider çocûñ boyu yokarı gider. Boyu uzar.
· Bayguşa daş atanıñ eli golu küt olu.
· Birisiniñ nazarı deyince, onuñ üsdünden bi çul yede iplik alınıp yakılu.
· Bi köyden cenaze çıkınca, yedi mahalle ötesine gadar evlerdeki bakraçlarda bulunan sula dökülü. Çüñkü; onlara Azrail gılıcını sokar.
· Daş oyunu oynanusa başımıza daş yağar.
· Elbiysesini giyilüyken dikdüren kişiniñ aklı da dikilü.
· Gadunla yolda giderken erkeklêñ öğünü kesmez.
· Gece sakız çiynenmez.
· Gece ıslıg çalınmaz. Çüñkü; cinle ıslîñ sesine toplanula.
· Ġöv ġürlerken yere bıçak dikilüse yıldırım düşmez.
· Gün batımından sôna küllükden geçilmez. Geçenle hasda olula.
· İçinde un olmıyan elê sallıyanlarıñ evi fakır olu.
· İçinde çocug olmıyan boş beşik sallanmaz.
· İki bacâñ arasından geçen çocuklâñ boyu uzamaz.
· Üryâda ölü ġörmek, diri ġörmekdü.
· Zabahlayın kalkınca el- yüz yıkanu. Çüñkü; şeytanla geceleyin elleri yüzleri yalarla.
· Saçda bişen ekmêñ ilgini yiyeniñ garısı ölü.
· Sofrada ekmek artû bırakmak günahdu. Artuk, bırakan kişiniñ ardında gezer.
· Üyüyeniñ üsdüne gar yağar.
· Şimşek çakarken ocak başında durulmaz.
· Aş yirken biriniñ elinden gaşuk düşerse o eve misafir gelü.
· Yeñi doğmuş çocug yaluñuz bırakılmaz. Bırakılusa yanına bıçak gonu.
· Yeñi domuş çocukları evden çıkaruken, goynuna bi dilim ekmek gonu.