Konya'dan sonra ki ilk durağımız olan Mersin Tarsus'ta bulunan Ashab-ı Kehf mağarasını ziyaret etmek üzere yola çıkıyoruz.
Saat 16:00 civarında yanına geldiğimiz Ashab-ı Kehf mağarası yıllardır merak ettiğim ve her okuyuşumda ilgimi çeken 7 yiğit ve imanlı gencin hikayesi olarak gönlümde yer etmiştir.
Bir çok filmde izlediğim, bir çok kez kitaplardan okuduğum ve Kur'an-ı Kerim'deki ayet tefsirlerine baktığım bu güzel insanların sığındığı yer beni her zaman heyecanlandırmıştı.
Ve yılların özlemi ve merakı birazdan gerçekleşecekti.
Otobüsle çok uzaklardan görünen minaresi ile kalbimin hızlı temposunu hissediyordum.
Büyük bir koruluğun yanından geçerek yaklaştığımız yerde ilk göze batan devasa üç şerefeli minare ve küçük çaplı cami olmuştu.
Camisi ve mağarası ile tepeye kurulan alana yaklaştıkça çevresini kuşatan küçük koruluğun bakımsızlığı ve daha yukarılarda piknik masalarıyla buranın adeta piknik yerine döndüğünü gösteriyordu.
Maneviyatın pek öne çıkartılmadığı alana yaklaştıkça önce camiyi görebiliyorsunuz.
Sonradan yapılmış 3 şerefeli minarenin yanında cami pek küçük kalıyordu. Mağaranın girişi hemen sol atarafta idi. Mağarayı aşağıdaki videodan ya da buraya tıklayarak izleyebilirsiniz
Duvarlarından suların aktığı mağarada bazı insanların şifa için yüzlerini yıkadığına ya da hangi akla hizmet taşların üzerine isimlerini yazdıklarına şahit olabilirsiniz.
Otopark için kocaman bir alana sahip meydanın bir tarafında küçük çapta bir çarşıyı göreblirsiniz.
Kesinlikle gidilmeli diyorum zira oraya manevi bir düşünce ile gittiğinizde ve Allah c.c Kur'an-ı kerimde bildirdiği şekilde onların hayatını öğrenip giderseniz Allah dostlarının büyüklüğü ve onların yolundan gitmenin ne kadar önemli olduğunu tekrardan hatırlıyorsunuz.
Ve biraz da cami ve mağaradan bahsedelim
******
Tarsus Ashab-ı Kehf / Yedi uyurlar ya da 309 yıllık uykunun yaşandığı mağara
Mersin'in Tarsus ilçesinde, Kehf Suresi'nde geçen ve halk arasında 'Yedi Uyurlar Mağarası' olarak bilinen Ashab-ı Kehf Mağarası, Hristiyanlık ve İslamiyet inancında önemli bir yere sahip olan yedi gencin kaldığına inanılan mağaradır.
Putlara tapmayı reddederek dönemin hükümdarından kaçıp sığındıkları mağarada 309 yıl uyudukları rivayet edilen 7 gencin hikâyesinin geçtiği yer olduğuna inanılan Ashab-ı Kehf Mağarası, Tarsus’un 12 km kuzeyindeki Dedeler Köyü’nde, Encülüs Dağı eteklerinde bulunuyor
Mağara, hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar tarafından kutsal kabul ediliyor.
Kuran-ı Kerim’in Kehf Suresi’nin 9-26. ayetlerinde anlatılıyor.
Kuran’da Allah’a inanan ve inançlarını yaşamak için dönemin hükümdarı Dakyanus'un zulmünden kaçan adları Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernuş, Debernuş, Şazenuş ve Kefeştatayyuş olan 7 genç ile köpekleri Kıtmir’in 309 yıl boyunca uyuduğu ifade ediliyor.
Arapça’da ‘Eshab’ sahip, dost anlamına gelirken, ‘Kehf’ ise dağlarda oyulmuş ev gibi yerler için kullanılıyor.
Doğal bir çöküntünün mağara şeklini aldığı Eshab-ı Kehf’e 15 basamaklı bir merdiven aracılığı ile ulaşılıyor.
Halk arasında ziyaret dağı olarak bilinen dağ, konik biçimi ve topografik görünümü itibariyle doğal bir özellik arz eder. Mağara 300 m2 büyüklüğünde 10 m yüksekliğindedir. Mağaranın içinde 3 tünel mevcuttur.
Gizemli hikayesi ve mistik yapısıyla ziyaretçilerin ilgisini çeken Ashab-ı Kehf, dua edip, dilek tutmak isteyenlerle dolup taşıyor. Ashab'ı Kehf Mağarası'nın sarkıtlarından akan suyu içen ziyaretçiler, yüzlerine sürerek şifa bulacaklarına inanıyor.
Öte yandan bazı insanların hangi akla hizmet yaptıkları pek anlaşılmayan taşların üzerine isimlerini yazmalarına rastlamamız pek şaşırtıcı olmadı
Mağaranın hemen üzerinde 1873 senesinde Sultan Abdulaziz tarafından yaptırılan bir cami bulunuyor. Sonraki yıllarda eklenen üç şerefeli minaresi ile cami hala ayakta. Ashab-ı Kehf Camii‘nin minaresi çok uzaklardan seçilebiliyor. Minareye doğru giderseniz doğru yere gitmiş olursunuz.
Ayrıca her yerde piknikçilerin olduğunu, ağaç dallarının dileklerin tutması için bağlanan bezlerle kaplandığını gördüğünüzde de doğru yere geldiğinizi anlayabilirsiniz.
Ashabı-ı Kehf olayı zamanda yolculuğun ve öldükten sonra dirilişin tablosudur.
Ziyaretimiz sonrası ikram edilen karpuzları yedikten ve bir miktar alışveriş yaptıktan sonra otobüslere binerek Adana üzerinden İskenderun ve arkasından Antakya'ya doğru yola çıktık.