
Hacer'ul Esved övülerek veya istilam edilerek tavafa başlanır.
Yedi şavttan ibaret olan tavafın her dönüşünde; "Bismillahi Allahü Ekber" diyerek Hacer'ul Esved istilam edilir (selamlanır).
Allah resulu Hacerü'l-Esved'i İstilam ettikten sonra şöyle bir dua edildiği yazılıdır:
"Allahü Ekber, Allahü Ekber. Ey Allahım, sana iman ettim. Kitabını tasdik ettim. Ahdine vefa gösterdim. Resulüne ve O'nun sünnetine tabi oldum. Şahadet ederim ki; Allah'dan başka ilah yoktur. O birdir. O'nun şeriki yoktur. Şahadet ederim ki, Muhammed (sav O'nun kuludur ve Resulüdür. Allaha iman ederim. Cibt ve Tağut (gibi putları da) inkar ederim. Muhit'tde de böyledir."
Yalnız şunu belirtmekte fayda vardır.
Günümüzde Hacer'ul Esved'i öpmek veya el sürmek herkese nasip olmayabilir. Çünkü burada çok büyük bir izdiham vardır. Zaman zaman ezilen, yaralanan hatta hayatını kaybedenler bile oluyor. Dolayısıyla her gün yüzlerce insan bu izdihamda yaralanmakta, incinmekte, boğulma ve ezilme tehlikesi geçirmekte; kısacası rahatsız olmaktadır. Bu izdihamın niceliğinin boyutunu yakından görmekle, neticelerini ise hastaneleri ziyaret etmekle çok daha iyi anlamak mümkündür.
Kaldı ki Hacer'ul Esved'i öpmek ne farz ne de vaciptir. Onu öpmek sadece sünnettir. Hâlbuki insanlara eziyet vermek haramdır. Haramı işlemektense sünneti terketmek daha evlâdır.
Allah Resulü’nün bununla ilgili Hz. Ömer'e tavsiyesi "Ey Ömer sen güçlü ve kuvvetli bir insansın. Hacer'ul Esved'i ziyaret edeyim derken sakın zayıf ve güçsüzlere eziyet etme. Ancak tenha ve boşluk bulduğun zamanlarda ziyaret et" buyurmuştur.
Allah Rasulü bu mübarek taşı bazen öpmüş, bazende istilam etmekle yetinmiştir. Hz. Ömer kendi hilafeti döneminde bir gün Kâbe'yi tavaf ederken Hacer'ul Esved'i öptükten sonra O'na dikkatle bakarak: "Senin taş olduğunu, senden fayda ve zarar gelmeyeceğini biliyorum. Allah'a yemin ederim ki Hz. Muhammed (s.a.v)'in seni öptüğünü ve sana saygı gösterdiğini görmeseydim, sana saygı gösterip seni öpmezdim" demişti.
Hz. Ömer'in bu sözlerini Hz. Ali duymuş, Hz. Ömer'le karşılaşınca; "Ey Halife bu taş bildiğiniz taşlardan değildir. Zira ben Rasulüllah (s.a.v)'den duydum: Bu taşta "Kâlû belâ" sırrı gizlidir. Zira Allah kullarından "Ahdi Misaki" aldığında, onu melekler tarafından bir varakaya yazdırarak bu taşın içine gizlemiştir. Bu taş kıyamet günü ziyaretçilerinin lehine veya aleyhine şehadet yapacaktır." demiştir.
Allah Rasulü bu mübarek taşı bazen öpmüş, bazende istilam etmekle yetinmiştir. Hz. Ömer kendi hilafeti döneminde bir gün Kâbe'yi tavaf ederken Hacer'ul Esved'i öptükten sonra O'na dikkatle bakarak: "Senin taş olduğunu, senden fayda ve zarar gelmeyeceğini biliyorum. Allah'a yemin ederim ki Hz. Muhammed (s.a.v)'in seni öptüğünü ve sana saygı gösterdiğini görmeseydim, sana saygı gösterip seni öpmezdim" demişti.
Hz. Ömer'in bu sözlerini Hz. Ali duymuş, Hz. Ömer'le karşılaşınca; "Ey Halife bu taş bildiğiniz taşlardan değildir. Zira ben Rasulüllah (s.a.v)'den duydum: Bu taşta "Kâlû belâ" sırrı gizlidir. Zira Allah kullarından "Ahdi Misaki" aldığında, onu melekler tarafından bir varakaya yazdırarak bu taşın içine gizlemiştir. Bu taş kıyamet günü ziyaretçilerinin lehine veya aleyhine şehadet yapacaktır." demiştir.