@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

Banner


erolkaranet

Şeytanı ya da Nefsi Taşlamak




Lebbeyk Allahümme lebbeyk” nidaları Mina'da çadırlar arasında yankılanırken çevremizde bulunan binlerce Hacı, yolları adeta şenlendiriyordu.

Bir saatlik yol yürüdükten sonra şeytan taşlama alanına gelindi. Sıcak ve yorgunluk kimsenin umurunda değildi.

Şeytanın mevkisi Mina’dayız..

Mina ise Müzdelife’ye çok yakın. Şeytan, otağını oldukça yüksek iki dağın arasındaki vadiye kurmuş. Dağın arka tarafı vadiye iki tünelle bağlanıyor. Soldaki tünel o elîm tünel kazasının olduğu yer. Bu tünel yine geliş yeri olarak kullanılıyor. Diğeri ise gidiş. Geliş tünelinden, yolu tamamen dolduran bir insan seli Mina’ya akıyor.

Aynı şekilde şeytanın merkezine varan kilometrelerce uzunluktaki iki cadde de yine insanlarla dolu. Viyadük şeklindeki yolun sonuna kadar yürüdükten sonra viyadüke çıkıyor şeytana yaklaşıyoruz. Her yer insanla dolu.

Büyük Şeytan’a ulaşıp elimizde taşları isabet ettirmeğe çalışıyoruz. Bu insan deryasında kendimizi yalnızmış gibi hissediyoruz.

“Bismillahi–Allahu Ekber”,

" Allah'ın adıyla. Şeytan ve taraftarlarına rağmen Allah en büyüktür " nidalarına herkes gibi biz de eşlik edip, hücuma geçip. Attığımız her taşı şeytana, nefsimize, geçmiş yıllarda bizi günaha sürükleyen her şeye, fuhuşa, faize, hırsızlığa, Allah azze ve cellenin yasak kıldığı ama irademize hâkim olamayarak yaptığımız her kötülüğe son vermek üzere atıyoruz.

Bir daha şeytan ve taraftarlarına uymamaya bir çeşit söz veriyoruz. Elimizdeki cephaneyi yani taşları peş peşe atıyoruz.

Şeytan ürkmüş durumda. Taşları elimize alıyor ezeli ve ebedi düşmanımıza, yani şeytana konsantre olmaya çalışıyoruz. Taşın etrafı 10 metrekarelik dibine doğru daralan oval bir kuyuya benziyor. Şeytan, hem köprünün altında hem de üstünde taşlanabiliyor. Viyadük üzerinde 2–3 metre çapındaki Huni benzeri çukurların içinde örülen dikilitaşa benzer yapılara hacılar 7’şer taş atıyorlar. Baş ve işaret parmaklarıyla yukarıdan aşağıya hareketle fırlatılan nohuttan iri, fındıktan küçük, Müzdelife veya Arafat’ta toplanmış taşlar, bu Dikili taşa (örme taş da diyorlar) adeta yağdırılıyordu.

Attığınız taşı isabet ettiremezseniz bile bu kutunun içine düşürmek zorundasınız. Kuyu dibe doğru daraldığı için taş iniş sırasında şeytana mutlaka değiyor.

İsmail’i kurban etmekten vazgeçirmek için son ve güçlü hamleyi yapan büyük şeytana yöneliyoruz. Ama biz şeytanın, karşımızda duran Dikili taş olmadığını biliyoruz. Hz. İbrahim’i oğlu Hz. İbrahim misali taşlar atarak onun bizi aldatmasını engellemeye çalışıyoruz. Fakat onun Hz. İbrahim’den kaçtığı gibi bizden kaçmadığını görüyor ve kendimizi zorluyoruz.

Hırsımız 7 taşa birkaç taş daha eklememize sebep olabiliyor. Sadece o an değil ömür boyu sürecek bu savaşta galip gelmek için Allah’a dua edip, arkadan gelen kalabalığın önünü açarak dönüş yoluna yöneliyoruz.

Şeytan arkamızda kalıyor. Taşları kendimize, yani içimizde bizi daima şerre çekmeye çalışan ben’e attığımızı anlamakta gecikmiyoruz.



Nefsin yani şeytanın, kalabalığın dağları inleten, “Bismillahi Allahü Ekber”, nidalarından ve onu keşfetmemizden ürkmüş olmasına rağmen kaçmıyor. Taşlara direniyor. Atıştaki isabet ve niyetteki ihlas onu iyice küçültüyor.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in Bedir dönüşü ilk kez hatırlattığı büyük cihadı yani nefisle savaşı kazanmaya çalıştığımızı fark ediyoruz.

Ve büyük şeytan taşlandı.
Hukuk, Yaşam, Din, Sağlık, Magazin, Turizm

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Asılsız yorum yapmayınız. Mesajlar Yönetici tarafından denetleniyor.

Reklam

Reklam

İlginç Bilgiler

Reklam