Kâbe’nin üzeri neden örtülüdür?
Kâbe ilk defa kimin tarafından ve ne zaman örtülmüştür?
Kâbe örtüsü neden siyahtır?
Kâbe örtüsüne ne zaman ilk defa ayetler işlenmiştir?
İslam Tarihçileri Kâbe örtüsü hakkında farklı tarihler vermişlerdir. Al-Azraki "Ahbar Makka“ (=Mekke Haberleri) isimli eserinde dedesi Abu-al-Valid Ahmed b. Muhammad al-Azraki ve daha başka isimleri de kaynak göstererek hiçkimsenin Kâbe örtüsünün ilk defa ne zaman örtüldüğüne dair birşey bildirmediklerini not etmiş.Kâbe ilk defa kimin tarafından ve ne zaman örtülmüştür?
Kâbe örtüsü neden siyahtır?
Kâbe örtüsüne ne zaman ilk defa ayetler işlenmiştir?
Kâbe ilk defa kimin tarafından ve ne zaman örtülmüştür?
Al-Azraki dedesinden edindiği bilgiye göre İbn Hişam Resulallah’ın “Tubba’yı kötülemeyin, o ilk defa Kâbe’yi örttü“ hadisini bildirmiş.
Al-Askalani, Al-Azraki’nin yazdıklarını doğrulamış , Fath-al-Bari isimli eserinde “Tubba Kâbe’yi ilk defa vasail ile örten kişidir” Devamında ise: “Bazı alimlerimiz İsmail’in ilk defa Kâbe’yi örttüğünü söylemişlerdir” yazmıştır.
Tubba’nın Kâbe’yi örttüğü tarih hicretten 200 sene evveline dayanır!
Al-Baladuri, İsa’nın doğumundan 300 sene evvelinde Adnan b. Add‘ın Kâbe’yi anta ile (= deri veya kilim) örttüğünü söylemiştir.
Al-Askalani, bu tarihi bilgiler doğruysa diye ekleyerek, Hz. İsmail’in ilk kez, Adnan’ın ikinci kez, Tubba‘nın ise üçüncü kez Kâbe’yi baştanbaşa örttüğünü belirtmiştir.
Kâbe’yi örtmenin belli bir anlamı olup olmadığı bildirilmemiş ama değişik rivayetler yazılmış. Al-Azraki Tubba’nın Kâbe’ye anahtarlı kapı yaptırdığını ve yazdığı şiiri oraya astığını bildirmiş.
İslamiyet öncesi hicretten yaklaşık 200 sene evvel! yazılan şiirin kısmen tercümesi şöyle:
Biz mübarek evi giydirdik, çizgili mulan ve burud ile. (…)
Biz yedi kere evin etrafında dolandık (Tavaf ettik) ve İbrahim’in kabri önünde eğildik.
Biz 6000 (hayvan) kurban ettik ve onlara (kafilerle) hızla yetiştik.(…)
Tanrılara kurban edilen hayvan üzerindeki kumaşlar Kâbe’ye örtülüyordu
İslam öncesi batıl törelerde tanrılara kurban edilecek hayvanlar ritüellerle kutsallaştırılıyorlardı. Üzerlerine kırmızı damga vuruluyor ve kumaş ile örtülüyorlardı. Mekke’de kurban edilen hayvanların üzerindeki kumaşlar Kâbe hizmetkarları (= Sadana) tarafından Kâbe’ye örtülüyordu.
Kâbe çizgili kumaşlarla örtülüyordu
Al-Azraki’nin İbn Mulayka’dan öğrendiği bilgilere göre Kâbe İslam’dan evvel Hizz, Hubur, Burud ve Anmat gibi çizgili kumaşlarla (= O devirde giyim eşyası olarak kullanılıyordu) örtülüydü. Kurban edilecek hayvanlar da bu kumaşlarla örtülüyordu. Geriye kalan kumaşlar Kâbe’deki dolaptaydı. Kâbe’ye güzel kokulu buhurlar-buhurdanlıklar hediye ediliyor ve yakılıyordu.
Kâbe en pahalı ve en iyi kilimlerle örtülüyordu
Al-Azraki Kureyşliler’in ve değişik kabilelerin Kâbe örtüsü için para bağışladıklarını bildiriyor.
Al-Fasi ise Kâbe‘nin vasail ve anmatlarla, yani Maisani denilen en pahalı ve en iyi kilimlerle örtüldüğünü bildirmiş. (= Maisan’dan gelen kilimler)
Kâbe örtüleri deri, palmiye yaprakları, saç ve yündendi
Al-Fakihi, Halid b. Cafer b. Kilab‘ın Kâbe’ye misk ve ipek kumaş gönderdiğini ve örtü diktirdiğini bildirmiş. Böylelikle İslam evvelinde Kâbe’yi ilk defa ipekle örten kişi olarak tarihe geçmiştir.Hz. Ayşe İslam’dan evvelki dönem için: „Aşure günü oruç tutulur ve aynı gün Kâbe örtülürdü“ diye bildirmiştir.
Kâbe her kumaş ile örtülebiliniyor
İslam’dan evvelki dönemde Arap kabileleri Kâbe’yi örtmeyi bir görev, şeref ve fazilet olarak görüyorlardı. Kâbe’yi örtmek, örtüsünü bağışlamak bazı önde gelen asil ve zengin kabileler için imtiyaz sahibi olduklarının göstergesiydi. Herkes Kâbe’yi istediği kumaş ile örtebilir, kurbanlık hayvanlarını örterek tanrıya bağışlayabilirdi.
Kâbe’yi örtme günleri
Tarihçiler Kâbe’yi örtme günleri olarak 10 Muharrem Aşure gününü ve Zilhicce’nin sekizini belirtmişlerdir. (Yavm-at-Tarviya)
Kâbe örtüsü donatım malzemeleri her türlü renkten ve cinsten
Kâbe örtüsü donatım malzemeleri çok çeşitli olmuştur: Deri (Anta), Kanevas (Husuf), has yün (Musuh), hasır (Anmat), ipek (Dibağ), yumuşak kumaş (Mala), keten (Usub), ince doku (Şikak, vasail), ince çadır kumaşı (Kirar) ve kilim (Namarik).
Kâbe örtüsü olarak her türlü renk, motif ve yazı şekli kullanılmıştır.
İslam‘da Kâbe örtüsü
Resulallah Efendimiz Kâbe’yi fethettiğinde sahabelerle içini putlardan temizlemiş, yıkamış, fakat müşriklerin örttükleri örtüyü indirmemiştir. (630) Aynı sene içinde bir kadın buhur ile Kâbe’yi tavaf ederken örtüyü dikkatsizlikle yakmıştır. Bu kazadan sonra müslümanlar Kâbe’yi Yemen’den gelen yeni bir örtüyle örtmüşlerdir.
Müslümanlar kurbanlık hayvan üzerindeki örtüleri asla Kâbe örtüsü olarak kullanmamışlardır.
Resulallah Efendimiz Kâbe’yi üç defa örtmüştür

Hadis kaynaklarına göre Resulallah Efendimiz vefatına kadar uzanan süreçte Kâbe’yi üç defa örtmüştür. Vefatından sonra halifeler ve sonraki İslam Devletleri’de Kâbe’yi örtmüşlerdir. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer döneminde Kâbe Mısır’dan gelen Kabati kumaşiyle örtülüyordu.
Emeviler Dönemi Kâbe örtüsü
Emeviler döneminde Muaviye Kâbe’ye senede iki defa misk gönderirdi, namazdan sonra Kâbe duvarlarına misk sürülürdü. Muaviye’nin vefatından sonra Yezid ve Abdullah da Kâbe’yi ipek ile örtmüşlerdir. İpek= Dibağ Hüsravani. Abd-al-Malik’in halifelik döneminde Kâbe örtüsü Şam’da dokunur, Medine’ye gönderilir, Mescid-i Nebevi’de gösteriye sunulur, sonra Kâbe’ye gönderilirdi. Kâbe örtüsü ipektendi.
Abbasiler Dönemi- İlk defa yazı işlemeli Kâbe örtüsü
Abbasiler döneminde kumaş dokuma, boyama ve işleme teknikleri gelişmişti. Al-Mahdi 776 senesinde ilk defa üzerine yazı işlenmiş Kâbe örtüsü hazırlatmıştır. Kâbe duvarlarına misk ve amber sürdürmüştür. Kâbe üç çeşit kumaş ile örtülmüştür = Kabati (Keten), hizz (Yün) ve dibağ (İpek).
Besmele ve Salavat işlemeli Kâbe örtüsü
Hüseyin b. Hasan al-Alavy döneminde Kâbe sarı ve beyaz olmak üzere iki ipek kumaş ile örtülüyordu. Kâbe örtüsü üzerine Besmele ve Salavat örtüye işlenmişti. Al-Mamun döneminde Kâbe örtüsü kırmızı veya beyaz ipektendi. İbn Abd Rabbihi (vefatı 939 senesi) yazdığı eserinde Kâbe örtüsünün Horasan’dan gelen kırmızı ipekten olduğunu, üzerindeki halkalarda El-Hamdu-Lillah, Subhan-Allah, Allahu-Akbar, Allah Al-Aliyy, Al-Azim yazılı olduğunu bildirmiştir.
Fatimidiler Döneminde Kâbe örtüsü - Şiiler- Fatimidiler döneminde Kâbe örtüsü beyaz ve sarı renklerindeydi. İpek kumaşlar Hindistan ve Çin’den getirtiliyordu. İki şeritli turuzlar altın işlemeliydi.
Memlüklüler Döneminde Kâbe örtüsü
Memlüklüler kendilerini Hadım al-Harameyn aş-Şarifeyn= İki kutsal Haramın hizmetçileri diye adlandırıyorlardı. Kâbe örtüsü siyah ipek ve ketendendi. Örtünün üzeri içi beyaz renkte işlenmiş Kelime-i şehadet‘li halkalarla süslenmişti. Beyaz renkli işlemede Kur’an’dan Hac Ayetleri (Sure 3/96, 2/127-128, 5/97) bulunan şeritler örtünün üst kısmına iliştirilmişti. Kâbe kapısı siyah ipekli kumaş üzerine altına bandırılmış gümüş ipliklerle işlenmiş örtüyle kaplıydı.
Osmanlı Döneminde Kâbe örtüsü= Kisve
1517 senesinde Sultan Selim Hadım al-Harameyn aş-Şarifeyn= İki kutsal Haramın hizmetçileri ismini üstlendi. Çok dindar bir padişah olan Sultan Ahmed tahta geçtikten sonra, Kâbe-i Mükerreme ile Ravza-ı Mutahhara’nın örtülerini İstanbul’da dokutmaya başladı. Kâbe örtüsü siyah ipektendi: Renk, dikiş ve işlemeleri Memlüklülerin dokuduğu örtüye çok benziyordu. Örtü 30 günde hazırlanıyordu. Kâbe örtüsü 1706 senesine kadar masrafları İstanbul’dan gönderilmekle birlikte Mısır’da, 1706‘dan-1860’a kadar İstanbul'da dokundu. Örtünün İstanbul'dann İskenderiyye’ye kadar götürülmesi 11 gün sürüyordu. 48000 dirhem ipek harcanarak dokunan örtü İstanbul’dan Sürre Emini nezaretinde törenle gönderiliyordu. Kâbe örtüsü kutsaldı. İstanbul’a getirilen eski örtü şehrin ileri gelenleri arasında paylaşılır ve özel sandıklarda saklanırdı. Bu örtü parçalarının tabutların üzerine örtülmesi adetti.
Kâbe örtüsünün masrafı 276 bin 216 Dirhem tutuyordu.
1.Dünya Savaşı esnasında Kâbe örtüsü Mısır’da değil, İstanbul'da dokundu. Osmanlıların gönderdiği kisve Medine’de muhafaza edildi ve 1922 yılında kullanıldı. 1923 senesinde kisve Irak’ta dokunuldu.
Suudi Arabistan Döneminde Kâbe örtüsü
1804 yılında Saud Abd el-Aziz Medine’yi, 1806’da Mekke ve Cidde’yi ele geçirdi, Osmanlı hac kervanlarının girişine izin vermedi. Osmanlıların hutbelerini yasakladı. Sultan Selim III.‘ye mektup yazarak Mısır ve Suriye mahmallarını (= Kisve taşıyan kervan) göndermemesini, bunun Vahhabilere göre bidat olduğunu açıkladı. Saud 1806’da Kâbe’yi kırmızı ipekten kisve ile, sonraki senelerde siyah ipek ve siyah ketenden kumaş ile örttü.
1927 senesinde Kral Abdul-Aziz oğluna (Kral Faysal) kisve dokunulan atölye kurmaya teşvik etti. 1927 de Mekke’de kurulan atölyeden sonra, 1974 de Mekke dışında bir atölye kuruldu ve kisve artık orada dokunuluyor.
Mahmal nedir?
Kâbe örtüsü (=Kisve) tarih boyunca çeşitli bölgelerden (Yemen, Irak, Horasan, Konstantinopel, Mısır) Mekke’ye Mahmal denilen kervanlarla gönderilmiştir. Mahmal kelimesi hamala, yani taşımak kelimesinden türemiştir. Mahmal konik çatılı mahzendir. Mahmalın içinde Kâbe örtüsü taşınıyordu. Üzerinde mahmal bulunan develer ve bu kervanlar mahmal diye adlandırılıyordu.
Kâbe örtüsü taşıyan Mahmal Kervanları kutlama törenleriyle karşılanırdı
Müslüman halifeler ve sultanlar 13. yüzyıldan itibaren yüzyıllar boyunca her sene mahmal ile yeni kisve gönderirlerdi. Osmanlı sultanları Hadım al-Harameyn aş-Şarifin lakablarıyla hem dini hem dünyevi hakimiyetin sahipleriydiler. Muhafaza edilebilinen en eski mahmal Topkapı Müzesi’ndedir, Memlüklüler dönemine aittir. Mahmal törenleri hakkında seyyahlar, tarihçiler ve tanıklar ilginç detayları aktarmışlar.
14. yüzyıl, İbn Battuta, Mısır: (…) Recep ayında düzenlenen mahmal törenine katılanlar: Devletin en yüksek memurları, kadıları, Beyt-ul Mal‘ın vekilleri, dini ve dünyevi makam sahipleri, askerler, sipahiler, Emir-al Hacc, kadınlar ve erkekler…
15.yüzyıl, Al-Kalkaşandi: (…)Törenden üç gün evvel yol üzerindeki dükkan sahiplerine haber veriliyordu ki, süslemeler yapsınlar.
17.yüzyıl, Al-Ayyaşi, Mısır, Osmanlı dönemi: (…) Mahmal altınla işlenmiş ipek ile örtülüyordu.Hükümdar kisveyi hazırlayanlara şeref elbiseleri hediye ediyordu.
1825, 1834 Lane’in Kahire ziyaretinden aktardıkları, Osmanlı dönemi: (…) Mahmalın ön tarafında gümüş ve altın ipliklerle işlenmiş Kâbe motifi bulunuyordu. Motifin üst tarafına Osmanlı Sultanının tuğra şeklinde işlenmiş ismi iliştirilmişti. Mahmal içindeki gümüş kutularda iki Kur’an bulunuyordu. Yeşil veya siyah örtülerle örtülen mahmal en güzel ve semiz deve tarafından taşınıyordu.
1901, Rıfat’ın Osmanlı döneminde gözlemlediği mahmal töreni: (…) Bütün gece ilahiler söyleniyor, Kur’an okunuyor, havaya atılan 21 kurşun ile tören sonlandırılıyordu. Medine’de karşılanan kisve Osmanlı askerleri eşliğinde ihtişamlı bir törenle kutlanıyordu.
En son ki mahmal töreni deve değil tren ile: 1952‘de Mısır’dan Suez üzerinden Kâbe’ye gönderilmiştir. Mahmal treni büyük şehirlerde duraklıyor, kisve şehir içinde dolandırılarak tören kutlanıyordu.
İslam öncesi batıl törelerde tanrılara kurban edilecek hayvanlar ritüellerle kutsallaştırılıyorlardı. Üzerlerine kırmızı damga vuruluyor ve kumaş ile örtülüyorlardı. Mekke’de kurban edilen hayvanların üzerindeki kumaşlar Kâbe hizmetkarları (= Sadana) tarafından Kâbe’ye örtülüyordu.
Kâbe çizgili kumaşlarla örtülüyordu
Al-Azraki’nin İbn Mulayka’dan öğrendiği bilgilere göre Kâbe İslam’dan evvel Hizz, Hubur, Burud ve Anmat gibi çizgili kumaşlarla (= O devirde giyim eşyası olarak kullanılıyordu) örtülüydü. Kurban edilecek hayvanlar da bu kumaşlarla örtülüyordu. Geriye kalan kumaşlar Kâbe’deki dolaptaydı. Kâbe’ye güzel kokulu buhurlar-buhurdanlıklar hediye ediliyor ve yakılıyordu.
Kâbe en pahalı ve en iyi kilimlerle örtülüyordu
Al-Azraki Kureyşliler’in ve değişik kabilelerin Kâbe örtüsü için para bağışladıklarını bildiriyor.
Al-Fasi ise Kâbe‘nin vasail ve anmatlarla, yani Maisani denilen en pahalı ve en iyi kilimlerle örtüldüğünü bildirmiş. (= Maisan’dan gelen kilimler)
Kâbe örtüleri deri, palmiye yaprakları, saç ve yündendi
Al-Fakihi, Halid b. Cafer b. Kilab‘ın Kâbe’ye misk ve ipek kumaş gönderdiğini ve örtü diktirdiğini bildirmiş. Böylelikle İslam evvelinde Kâbe’yi ilk defa ipekle örten kişi olarak tarihe geçmiştir.Hz. Ayşe İslam’dan evvelki dönem için: „Aşure günü oruç tutulur ve aynı gün Kâbe örtülürdü“ diye bildirmiştir.
Kâbe her kumaş ile örtülebiliniyor
İslam’dan evvelki dönemde Arap kabileleri Kâbe’yi örtmeyi bir görev, şeref ve fazilet olarak görüyorlardı. Kâbe’yi örtmek, örtüsünü bağışlamak bazı önde gelen asil ve zengin kabileler için imtiyaz sahibi olduklarının göstergesiydi. Herkes Kâbe’yi istediği kumaş ile örtebilir, kurbanlık hayvanlarını örterek tanrıya bağışlayabilirdi.
Kâbe’yi örtme günleri
Tarihçiler Kâbe’yi örtme günleri olarak 10 Muharrem Aşure gününü ve Zilhicce’nin sekizini belirtmişlerdir. (Yavm-at-Tarviya)
Kâbe örtüsü donatım malzemeleri her türlü renkten ve cinsten
Kâbe örtüsü donatım malzemeleri çok çeşitli olmuştur: Deri (Anta), Kanevas (Husuf), has yün (Musuh), hasır (Anmat), ipek (Dibağ), yumuşak kumaş (Mala), keten (Usub), ince doku (Şikak, vasail), ince çadır kumaşı (Kirar) ve kilim (Namarik).
Kâbe örtüsü olarak her türlü renk, motif ve yazı şekli kullanılmıştır.
İslam‘da Kâbe örtüsü
Resulallah Efendimiz Kâbe’yi fethettiğinde sahabelerle içini putlardan temizlemiş, yıkamış, fakat müşriklerin örttükleri örtüyü indirmemiştir. (630) Aynı sene içinde bir kadın buhur ile Kâbe’yi tavaf ederken örtüyü dikkatsizlikle yakmıştır. Bu kazadan sonra müslümanlar Kâbe’yi Yemen’den gelen yeni bir örtüyle örtmüşlerdir.
Müslümanlar kurbanlık hayvan üzerindeki örtüleri asla Kâbe örtüsü olarak kullanmamışlardır.
Resulallah Efendimiz Kâbe’yi üç defa örtmüştür

Hadis kaynaklarına göre Resulallah Efendimiz vefatına kadar uzanan süreçte Kâbe’yi üç defa örtmüştür. Vefatından sonra halifeler ve sonraki İslam Devletleri’de Kâbe’yi örtmüşlerdir. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer döneminde Kâbe Mısır’dan gelen Kabati kumaşiyle örtülüyordu.
Emeviler Dönemi Kâbe örtüsü
Emeviler döneminde Muaviye Kâbe’ye senede iki defa misk gönderirdi, namazdan sonra Kâbe duvarlarına misk sürülürdü. Muaviye’nin vefatından sonra Yezid ve Abdullah da Kâbe’yi ipek ile örtmüşlerdir. İpek= Dibağ Hüsravani. Abd-al-Malik’in halifelik döneminde Kâbe örtüsü Şam’da dokunur, Medine’ye gönderilir, Mescid-i Nebevi’de gösteriye sunulur, sonra Kâbe’ye gönderilirdi. Kâbe örtüsü ipektendi.
Abbasiler Dönemi- İlk defa yazı işlemeli Kâbe örtüsü
Abbasiler döneminde kumaş dokuma, boyama ve işleme teknikleri gelişmişti. Al-Mahdi 776 senesinde ilk defa üzerine yazı işlenmiş Kâbe örtüsü hazırlatmıştır. Kâbe duvarlarına misk ve amber sürdürmüştür. Kâbe üç çeşit kumaş ile örtülmüştür = Kabati (Keten), hizz (Yün) ve dibağ (İpek).
Besmele ve Salavat işlemeli Kâbe örtüsü
Hüseyin b. Hasan al-Alavy döneminde Kâbe sarı ve beyaz olmak üzere iki ipek kumaş ile örtülüyordu. Kâbe örtüsü üzerine Besmele ve Salavat örtüye işlenmişti. Al-Mamun döneminde Kâbe örtüsü kırmızı veya beyaz ipektendi. İbn Abd Rabbihi (vefatı 939 senesi) yazdığı eserinde Kâbe örtüsünün Horasan’dan gelen kırmızı ipekten olduğunu, üzerindeki halkalarda El-Hamdu-Lillah, Subhan-Allah, Allahu-Akbar, Allah Al-Aliyy, Al-Azim yazılı olduğunu bildirmiştir.
Fatimidiler Döneminde Kâbe örtüsü - Şiiler- Fatimidiler döneminde Kâbe örtüsü beyaz ve sarı renklerindeydi. İpek kumaşlar Hindistan ve Çin’den getirtiliyordu. İki şeritli turuzlar altın işlemeliydi.
Memlüklüler Döneminde Kâbe örtüsü
Memlüklüler kendilerini Hadım al-Harameyn aş-Şarifeyn= İki kutsal Haramın hizmetçileri diye adlandırıyorlardı. Kâbe örtüsü siyah ipek ve ketendendi. Örtünün üzeri içi beyaz renkte işlenmiş Kelime-i şehadet‘li halkalarla süslenmişti. Beyaz renkli işlemede Kur’an’dan Hac Ayetleri (Sure 3/96, 2/127-128, 5/97) bulunan şeritler örtünün üst kısmına iliştirilmişti. Kâbe kapısı siyah ipekli kumaş üzerine altına bandırılmış gümüş ipliklerle işlenmiş örtüyle kaplıydı.
Osmanlı Döneminde Kâbe örtüsü= Kisve
1517 senesinde Sultan Selim Hadım al-Harameyn aş-Şarifeyn= İki kutsal Haramın hizmetçileri ismini üstlendi. Çok dindar bir padişah olan Sultan Ahmed tahta geçtikten sonra, Kâbe-i Mükerreme ile Ravza-ı Mutahhara’nın örtülerini İstanbul’da dokutmaya başladı. Kâbe örtüsü siyah ipektendi: Renk, dikiş ve işlemeleri Memlüklülerin dokuduğu örtüye çok benziyordu. Örtü 30 günde hazırlanıyordu. Kâbe örtüsü 1706 senesine kadar masrafları İstanbul’dan gönderilmekle birlikte Mısır’da, 1706‘dan-1860’a kadar İstanbul'da dokundu. Örtünün İstanbul'dann İskenderiyye’ye kadar götürülmesi 11 gün sürüyordu. 48000 dirhem ipek harcanarak dokunan örtü İstanbul’dan Sürre Emini nezaretinde törenle gönderiliyordu. Kâbe örtüsü kutsaldı. İstanbul’a getirilen eski örtü şehrin ileri gelenleri arasında paylaşılır ve özel sandıklarda saklanırdı. Bu örtü parçalarının tabutların üzerine örtülmesi adetti.
Kâbe örtüsünün masrafı 276 bin 216 Dirhem tutuyordu.
1.Dünya Savaşı esnasında Kâbe örtüsü Mısır’da değil, İstanbul'da dokundu. Osmanlıların gönderdiği kisve Medine’de muhafaza edildi ve 1922 yılında kullanıldı. 1923 senesinde kisve Irak’ta dokunuldu.
Suudi Arabistan Döneminde Kâbe örtüsü
1804 yılında Saud Abd el-Aziz Medine’yi, 1806’da Mekke ve Cidde’yi ele geçirdi, Osmanlı hac kervanlarının girişine izin vermedi. Osmanlıların hutbelerini yasakladı. Sultan Selim III.‘ye mektup yazarak Mısır ve Suriye mahmallarını (= Kisve taşıyan kervan) göndermemesini, bunun Vahhabilere göre bidat olduğunu açıkladı. Saud 1806’da Kâbe’yi kırmızı ipekten kisve ile, sonraki senelerde siyah ipek ve siyah ketenden kumaş ile örttü.
1927 senesinde Kral Abdul-Aziz oğluna (Kral Faysal) kisve dokunulan atölye kurmaya teşvik etti. 1927 de Mekke’de kurulan atölyeden sonra, 1974 de Mekke dışında bir atölye kuruldu ve kisve artık orada dokunuluyor.
Mahmal nedir?
Kâbe örtüsü (=Kisve) tarih boyunca çeşitli bölgelerden (Yemen, Irak, Horasan, Konstantinopel, Mısır) Mekke’ye Mahmal denilen kervanlarla gönderilmiştir. Mahmal kelimesi hamala, yani taşımak kelimesinden türemiştir. Mahmal konik çatılı mahzendir. Mahmalın içinde Kâbe örtüsü taşınıyordu. Üzerinde mahmal bulunan develer ve bu kervanlar mahmal diye adlandırılıyordu.
Kâbe örtüsü taşıyan Mahmal Kervanları kutlama törenleriyle karşılanırdı
Müslüman halifeler ve sultanlar 13. yüzyıldan itibaren yüzyıllar boyunca her sene mahmal ile yeni kisve gönderirlerdi. Osmanlı sultanları Hadım al-Harameyn aş-Şarifin lakablarıyla hem dini hem dünyevi hakimiyetin sahipleriydiler. Muhafaza edilebilinen en eski mahmal Topkapı Müzesi’ndedir, Memlüklüler dönemine aittir. Mahmal törenleri hakkında seyyahlar, tarihçiler ve tanıklar ilginç detayları aktarmışlar.
14. yüzyıl, İbn Battuta, Mısır: (…) Recep ayında düzenlenen mahmal törenine katılanlar: Devletin en yüksek memurları, kadıları, Beyt-ul Mal‘ın vekilleri, dini ve dünyevi makam sahipleri, askerler, sipahiler, Emir-al Hacc, kadınlar ve erkekler…
15.yüzyıl, Al-Kalkaşandi: (…)Törenden üç gün evvel yol üzerindeki dükkan sahiplerine haber veriliyordu ki, süslemeler yapsınlar.
17.yüzyıl, Al-Ayyaşi, Mısır, Osmanlı dönemi: (…) Mahmal altınla işlenmiş ipek ile örtülüyordu.Hükümdar kisveyi hazırlayanlara şeref elbiseleri hediye ediyordu.
1825, 1834 Lane’in Kahire ziyaretinden aktardıkları, Osmanlı dönemi: (…) Mahmalın ön tarafında gümüş ve altın ipliklerle işlenmiş Kâbe motifi bulunuyordu. Motifin üst tarafına Osmanlı Sultanının tuğra şeklinde işlenmiş ismi iliştirilmişti. Mahmal içindeki gümüş kutularda iki Kur’an bulunuyordu. Yeşil veya siyah örtülerle örtülen mahmal en güzel ve semiz deve tarafından taşınıyordu.
1901, Rıfat’ın Osmanlı döneminde gözlemlediği mahmal töreni: (…) Bütün gece ilahiler söyleniyor, Kur’an okunuyor, havaya atılan 21 kurşun ile tören sonlandırılıyordu. Medine’de karşılanan kisve Osmanlı askerleri eşliğinde ihtişamlı bir törenle kutlanıyordu.
En son ki mahmal töreni deve değil tren ile: 1952‘de Mısır’dan Suez üzerinden Kâbe’ye gönderilmiştir. Mahmal treni büyük şehirlerde duraklıyor, kisve şehir içinde dolandırılarak tören kutlanıyordu.
Kabe'nin Örtüsü
Kâbe kuşağı 47 metredir, üzerinde altın işlemeler bulunur.
Kâbe örtüsüne 670 kilo ipek harcanır.
Kâbe Örtüsü= Kisve 8 parçadan oluşur:
1- Sekiz temel parça (Ahmal al-Kaba)
2- Sekiz şerit/kordon (Turuz/Ahzima)
3- Dört Kurdaşiyat (Kâbe’nin doğusunda köşedeki motifler, kapıya yakın)
4- Kâbe kapısının perdesi (Al-Burku)
5- Kâbe’nin çatı kapısının perdesi (Sitarat Bab At-Tavba)
Kâbe’nin dış örtüsü (Kisve) 722,2 metrekare ve siyah atlas ipektendir.
Zik-zak biçimindeki motiflerin içine Kelime-i Şehadet ve Ya Allah , ve O’nun yüceliğini şereflendir cümlesi tekrar tekrar işlenmiştir.
Kâbe’nin iç örtüsü kırmızıdır.
Sekiz şerit/kordon (Turuz/Ahzima):
Siyah-yeşil atlas ipek, kaliko ( Bir nevi pamuk) ve pamuklu kumaşlardan yapılmıştır.
Şeritlerden sadece dördünün sonunda 70 santimlik daireler bulunur:
Bu dairelerin içinde Ya Hannan, Ya Mennan, Ya Subhan, Ya Dayyan ism-i şerifleri işlenmiştir. Şeritlerin üzerinde Kur’ân’dan Kâbe yapımı ve hac ile ilgili ayetler bulunur. Bu ayetler gümüş ve altın ile ve Tulut Hattı ile yazılmıştır. İşlemenin toplamı 35,162 kilodur.
1. Kordon 7,5 metredir, Bakara Suresi 125. Ayeti işlenmiştir:
Biz ta o zaman bu Beyt’i, insanlar için bir sevap kazanma ve bir güven yeri kıldık. Siz de Makam-ı İbrahim’den kendinize bir namazgah edinin. Ayrıca İbrahim ile İsmail’e şöyle ahid verdik: "Beytimi, hem tavaf edenler için, hem ibadete kapananlar için, hem de rukû ve secde edenler için tertemiz tutun!"
2. Kordon 6,8 metredir, Bakara Suresi 126. ve 127. Ayetleri işlenmiştir:
Ve o vakit İbrahim "Ey Rabbim, burasını güvenli bir belde kıl, halkından Allah’a ve ahiret gününe iman edenleri çeşitli meyvalarla rızıklandır" diye yalvardı. Allah buyurdu ki: "küfredeni dahi rızıklandırır da hayattan biraz nasip aldırırım, sonra da onu ateş azabına uğratırım ki, orası ne yaman bir duraktır!"
Ve ne vakit ki İbrahim, Beyt’in temellerini yükseltmeye başladı, İsmail ile birlikte şöyle dua ettiler: Ey Rabbimiz, bizden kabul buyur, hiç şüphesiz işiten sensin, bilen sensin.
Bu kordonda yukarıda bahsedilen ism-i şerifli daire bulunmuyor.
3. Kordon 6,4 metredir, Besmele, Hac Suresi 26. ve 27. Ayetleri işlenmiştir:
Bir zamanlar Kâbe’nin yerini İbrahim’e şu şekilde hazırlamıştık: Sakın bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavaf edenler, orada (kıyama) duranlar, ruku edenler ve secdeye varanlar için evimi tertemiz et.
İnsanları hacca çağır; yürüyerek veya incelmiş binekler üstünde (uzak yollardan) her derin vadiyi aşarak sana gelsinler.
Bu kordonun sonunda yukarıda bahsedilen ism-i şerifli daire bulunur.
4. Kordon 5,7 metredir, Hac Suresi 28., 29. ve 30. Ayetleri işlenmiştir:
Ta ki kendilerine ait birtakım menfaatlere şahid olsunlar; Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları belli günlerde kurban ederken O’nun adını ansınlar. Siz de onlardan yiyin, yoksulu, fakiri de doyurun.
Sonra kirlerini giderip temizlensinler. Adaklarını yerine getirsinler. Kâbeyi tavaf etsinler.
Emir budur, Allah’ın yasaklarına kim saygı gösterirse, bu, kendisi için Rabbinin katında şüphesiz hayırdır. Size bildirilegelenden başka bütün hayvanlar helal kılınmıştır. O halde o pis putlardan kaçının ve yalan sözden sakının.
Bu kordonda yukarıda bahsedilen ism-i şerifli daire bulunmuyor.
5. Kordon 7,5 metredir, Al-I İmran Suresi 95., 96. ve 97. Ayetleri işlenmiştir:
De ki: "Allah doğru söylemiştir. Öyle ise dosdoğru, Allah’ı birleyici olarak İbrahim’in dinine uyun. O, müşriklerden değildi".
Şüphesiz insanlar için kurulan ilk mabed, Mekke’deki çok mübarek ve bütün âlemlere hidayet kaynağı olan Beyt (Kabe)dir.
Onda apaçık deliller, İbrahim’in makamı vardır. (…)
(Bu ayetin devamı diğer kordona işlenmiştir).
Bu kordonun sonunda yukarıda bahsedilen ism-i şerifli daire bulunur.
6. Kordon 6,7 metredir, Al-i İmran Suresi 97. Ayetin devamı ve 98. Ayet işlenmiştir:
Ayetin devamı (…) Oraya giren güvene erer. Ona bir yol bulabilenlerin Beyt’i haccetmesi Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse, şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağni (kimseye muhtaç değil, her şey ona muhtaç)dır.
De ki: "Ey kitap ehli! Allah yaptıklarınızı görüp dururken niçin Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorsunuz?"
Bu kordonda yukarıda bahsedilen ism-i şerifli daire bulunmuyor.
7. Kordon 6,3 metredir, Bakara Suresi 197. Ayeti işlenmiştir:
Hac, bilinen aylardadır. Her kim o aylarda hacca başlayıp kendisine farz ederse; artık hacda kadına yaklaşmak, günah işlemek ve kavga etmek yoktur. Siz hayırdan ne işlerseniz, Allah onu bilir. Kendinize azık edinin. Şüphesiz ki azıkların en hayırlısı Allah korkusudur. Ey akıl sahipleri! Benden korkun!
Bu kordonun sonunda yukarıda bahsedilen ism-i şerifli daire bulunur.
8. Kordonun üzerinde (vakıf, Kâbe örtüsünü finanse eden) bağışcının ismi bulunur:
Mesela: Mısır Sultanı Fuad al-Avval bin İsmail Başa bin al-Hacc İbrahim Başa bin Muhammad. Ali Başa kutsal evin bu şerefli kisvesinin yapımı için emir verdi. Allah onun hükümranlığını ebedi eylesin .
Bu kordonda yukarıda bahsedilen ism-i şerifli daire bulunmuyor.
Kurdaşiyat
Kâbe’nin doğusunda köşedeki motifler, İhlas Suresi işlenmiştir: (Kâbe kapısı yakınında)
Kâbe’nin doğusunda köşedeki motifler, İhlas Suresi işlenmiştir: (Kâbe kapısı yakınında)
De ki; O Allah bir tektir. Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varlıklar O’na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir. Doğurmadı ve doğurulmadı . O ‘na bir denk de olmadı.
Tam ortasına 4 defa Ya Allah işlenmiştir. Köşelerinde çiçek desenleri bulunur.
Kurdaşiyat işlemesinde 1,895 kilo altın ve gümüş bulunur.
Kâbe kapısının perdesi
Al-Burku
Dört parça işlenir ( Al-Ataba, At-Tiraz, Al-Kaim As-Sağıyr, Al-Kaim Al-Kabiyr) ve sonradan bu parçalar birleştirilir. 3,25’e 6,00 metre büyüklüğündedir. Siyah-yeşil ve kırmızı atlas ipekten ve 22,751 kilo altın-gümüş işlemedendir.
12 tane güneş şeklinde daireden keçi derisi astarlı Şamsiyyat (Şams= Arapça= güneş) vardır.
Üst kısmına İhlas Suresi işlenmiştir.
Aralarda arabesk uslubu desenler bulunur.
Madalyonların içi yazılarla süslenmiştir.
Sırayla Fatiha Suresi:
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle. Hamd o âlemlerin Rabbi, O Rahmân ve Rahim, O, din gününün maliki Allah’ın. Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti. (Ya Rab!). Hidayet eyle bizi doğru yola, O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.
Bakara Suresi:
Doğrusu, biz, yüzünün semaya yöneldiğini, orada şekilden şekile geçerek, aranıp durduğunu görüyorduk. Artık seni hoşnud olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Haydi bakalım, yüzünü Mescid-i Haram’a doğru çevir. Siz de ey müminler, nerede olursanız olun, yüzünüzü o tarafa doğru çevirin! Kendilerine kitap verilmiş olanlar da kesinlikle bilirler ki, Rabblerinden gelen o emir haktır. Ve Allah, onların yaptıklarından ve yapmakta olduklarından gafil değildir. işlenmiştir.
İlk madalyonlarda Allah Rabbi, Allah Hasbi ism-i şerifleri 11 defa tekrarlanmıştır.
İkinci bölümde Neml Suresi 30. Ayet – "Mektup Süleyman’dandır, Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla (başlamakta)dır. " ve İsra Suresi 80. Ayet – (Ey Muhammed!) De ki: "Rabbim! Beni, takdir ettiğin yere gönül rahatlığı ve huzur içinde koy ve çıkacağım yerden de dürüstlükle ve selametle çıkmamı sağla. Bana katından yardım edici bir kuvvet ver." işlenmiştir.
Sonrasında armut şeklinde ornamentler bulunur.
Aşağı bölüme doğru Bakara Suresi 255. Ayeti: Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O daima diridir (hayydır), bütün varlığın idaresini yürüten (kayyum)dir. O’nu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? O, kullarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O’nun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp gözetmek O’na bir ağırlık vermez. O çok yücedir, çok büyüktür. ile süslenmiştir.
Yazılar yeşil astar üzerine işlenmiştir.
Onun altında ise Besmele’den sonra Fetih Suresi 27. Ayeti: Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinzi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verdi. bulunur. Devamında ise Bakara Suresi’nin 255. Ayetinin SON YARISI yer alır: Onlar ise, O’nun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp gözetmek O’na bir ağırlık vermez. O çok yücedir, çok büyüktür.
Altına iki büyük daire içinde İhlas Suresi işlenmiştir.
Bunun altında kapı yırtmacındaki üçgende ise Besmele’den sonra Kureyş Suresi bulunur: Kureyş’in ilâfı (güven ve barış andlaşmalarından faydalanmalarını sağlamak) için. Kış ve yaz seferlerinde (faydalandıkları andlaşmaların) kadrini bilmiş olmaları için. Bu Beyt (Kâbe)nin Rabbine kulluk etsinler. O, kendilerini açlıktan kurtararak beslemiştir ve her tehlikeye karşı onlara emniyet vermiştir.
Kâbe’nin çatı kapısının perdesi= Sitarat Bab At-Tavba
1,70’e 2,90 metredir, diğer parçalar gibi işlenmiştir. İşlemesine 4,794 kilo altın ve gümüş sarfedilmiştir. Üstündeki dört bölümde Besmele’den sonra Enam Suresi’nin 54. Ayeti Âyetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük işleyip de sonra arkasından tevbe eder, kendini düzeltirse, muhakkak ki O, bağışlayan, esirgeyendir" ve SadakAllahul aziym (Sözüne sadık, güvenilir, rahmetli ve kudretli Yaratıcı Allah.), (ve O’nun Rasulu), cümleleri bulunur.
Diğer yarısında ise Kâbe örtüsünü bağışlayanın ismi bulunur.
Kâbe anahtarı Torbası
60’a 30 santim büyüklüğünde yeşil ipek atlastandır.
ResulAllah Efendimiz 630 senesinde Kâbe’yi fethettiğinde, anahtarını Hz. Osman bin Talha’ya teslim ederek, yönetimini ona devretmiştir. Bu esnada ise Nisa Suresi’nden 48. Ayeti okumuştur: Doğrusu Allah, kendisine ortak koşulmasını asla affetmez. Ondan başkasını (diğer günahları) ise, dilediği kimseler için bağışlar ve mağfiret buyurur. Her kim Allah’a şirk koşarsa gerçekten pek büyük bir günah ile iftira etmiş olur. Kâbe anahtarı torbasına bu ayet işlenmiştir.
Torbaya işlenen diğer ayetler:
Neml Suresi ayet 30 "Mektup Süleyman’dandır, Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla (başlamakta)dır. "
Nisa Suresi ayet 58 Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.
Zik-zak motifleri Kâbe’nin siyah örtüsü üzerine jakar stilinde işlenmiştir:
Mısır ve Fars sanat eserlerinde zik-zak motifleri çok kullanılır. Bu motif Farslılara Babillilerden geçmiştir.
Bu yazı Abdelaziz Gouda tarafından kaleme alınmış olan Almanca Die Kiswa der Ka‘ba in Makka.isimli kitaptan kısmen tercümedir. Kitapta bahsedilen bütün detayları bir yazıya eklemek mümkün değildi.
Kitapta çok fazla bilgi vardır.Kitabı aynen yayınlamamız doğru değildir. Bu nedenlekısmen alıntı yapılmıştır. Kitaba ulaşmakisteyenler aşağıdakilinki kullanabilirler.Bu yazıya çok kısa ve öz biçimde aktarılmıştır.
Kaynak: Die Kiswa der Ka‘ba in Makka. Abdelaziz Gouda. Kairo-Ägypten. Berlin 1989. tıklayınız
Kaynak: Die Kiswa der Ka‘ba in Makka. Abdelaziz Gouda. Kairo-Ägypten. Berlin 1989. tıklayınız