Her biri hakkında ayrı ayrı bilgi vereceğimiz bu yerleri gezerken tarihi bilgileri de öğrenmeniz çok önemlidir.
Başlıklara tıkladığınız takdirde bu konuda belli başlı bilgiler bulacaksınız. Ancak bu yerleri gezerken Mekke'de ne için bulunduğunuzu unutmayın ve sizlerin bu kutsal beldede kaldığınız her gününüzü UMRE YAPARAK GEÇİRMENİZİ özellikle tavsiye ederiz.
Mescid-ül Harem
Kabe
Haveül Esved
Makam- İbrahim
Zemzem
Safa - Merve
Sevr mağarası - Cebel-i Sevr
Nur dağı
Müzdelife
Mualla Kabristanı
Peygamber Efendimiz’in (sav) doğduğu ev
Hudeybiye anlaşmasının yapıldığı yer
Deve Çiftliği
Curane Vadisi
Mekke Müzesi
Ebul Kubeys Dağı - Cebel-i Kubeys
Mekke'deki Tarihi Mescidler
Akabe - Şeytan Taşlama Mahalleri
Küçük, orta ve büyük şeytanı simgeleyen taşların olduğu yere Akabe’de denilir. Çünkü cemreler akabe mevkiindedirler. İslam Tarihinde akabenin önemi büyüktür. Çünkü Peygamber Efendimiz (sas), İslam dinini yaymak için sık sık buraya gelirdi. Bir çok insan burada Efendimizle gizli gizli görüşerek müslüman olmuştur. Bilhassa 70 Medine’linin bir araya gelip Peygamberimiz (sas)’e biat ederek canlarını korudukları gibi kılıçlarıyla Peygamberi (sas) koruyacaklarına söz vermeleri, hicretin başlangıcını oluşturur. Akabe, Mina vadisinde bir dağın ismidir. Aslında dağlardaki uzun, sarp ve kayalıklı yokuşlara akabe denir. Bu tepeye özel isim olması, Efendimize (sas) verilen ve çetin bir manayı ihtiva eden biat ile çok yakından ilgilidir.
Arafat - Arafat meydanı
Babüsselam

Babüsselam
1. Mekke-i mükerremede bulunan Mescid-i Haram'ın doğu tarafına açılan kapı. Bâb-ı Şeybe de denir.
Peygamber efendimiz sallü aleyhi ve sellem otuz beş yaşında iken, yağan yağmur ve seller sebebiyle Kâbe-i muazzama tahrîb olmuştu. Yeniden inşâ edilmesi sırasında Hacer-ül-Esved taşının yerine konulması husûsunda kabîleler arasında anlaşmazlık ç ıktı. Nihayet Bâb-ı Şeybe kapısı tarafından ilk gelecek kimsenin hakemliğini kabûl etmek üzere anlaştılar. O kapıdan ilk olarak Muhammed aleyhisselâmın geldiğini gördüler. Peygamber efendimizin hükmüne râzı olup Hacer-ül-Esved'i yerine koydular. Anla şmazlığa son veren Muhammed aleyhisselâm bu kapıdan Kâbe-i muazzamanın yanına geldiği için Bâb-üs-Selâm adı verildi. (İbn-i Hişâm ve Abdülhak Dehlevî)
2. Peygamber efendimizin sallü aleyhi ve sellem Medîne-i münevverede yaptırdığı Mescid-i Nebî'nin batı duvarında kıbleye yakın olan kapısı. Bâb-ı Mervân diye de bilinen bu kapı, Mescid-i Nebî'nin beş kapısından en büyüğü ve en zînetlisidir (süsl üsüdür).
Peygamber efendimiz sallü aleyhi ve sellem vefâtından önce Eshâb-ı kirâmın evlerinden mescide açılan kapıların kapatılmasını emir buyurduğunda, sâdece Ebû Bekr-i Sıddîk'in (r.anh) kapısının açık kalmasını istemişti. Bâb-üs-Sıddîk adıyla bilinen bu kapı, Bâb-üs-Selâmın sol tarafından üçüncü küçük kapıdır.
Baki Mezarlığı
Cuma mescidi
Ebu Zer Mescidi - Şükür mescidiMescid-i Nebevînin 900 m. Kuzeyine düşen bu mescide Ebu Zer mescidi dendiği gibi secde mescidi de denir. Abdurrahman bin Avf diyor ki Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) bu noktada kıbleye yöneldi ve secdeye kapandı secdeyi çok uzattı. Kalkınca ya rasullellah secdenizi çok uzatınca korktum Allah ruhunuzu aldı zannettim dedim. Oda bana Cibril geldi ve şu müjdeyi verdi. “Allah c.c. sana kim salat ederse ben de ona salat ederim, kim selam verirse ben de ona selam veririm” buyuruyor deyince ben de Allaha şükür secdesi yaptım. buyurdular. Bu mescide şükür mescidi de denir. Mescidin şu andaki yeri Peygamberimizin bu uzun secdesini yaptığı yerdir.
Gamame Mescidi
Hz. Ebubekir Mescidi
Bu yer de Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) in bayram namazlarını kıldırdığı yerlerdendir. Ebu Bekir r.a. da Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem)e uymak için bayram namazlarını burada kıldırmıştır. Mescidi gamemeye 40 m. mesafededir. Bu günkü bina Sultan Mahmud zamanında inşa edilen binadır.
Bu Mescidin olduğu alan, Efendimiz (s.a.v.)’in bayram namazlarını kıldırdığı yerlerdendir.
Ebû Bekir (r.a.) de Efendimiz (s.a.v.)’e uymak için bayram namazlarını burada kılmıştır. Mescidi Gamame’ye 40 m mesafededir.
“Mescid-i Musalla'nın kuzeybatısındaki Amidiyye sokağının başındadır. Hz. Ebu Bekir halifeliği sırasında burada bayram namazı kıldırdığı için bu adı almıştır. Bu yerde Hz. Peygamber de bayram namazı kıldırmıştır. ilk defa Ömer b. Abdülaziz tarafından inşa edilen mescid, 1838'de Sultan II. Mahmud ta¬rafından yenilenmiştir. 1990'da tamirattan geçirilen ve 292 m2'lik bir alanı kaplayan mescid halen Os¬manlı mimari tarzını korumaktadır.” (Hicaz Albümü, Diyanet İşleri Başkanlığı)
Hz Ömer Mescidi
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bayram namazlarını kıldırdığı yerlerden biri de Hz. Ömer Mescidinin yeridir. Hz. Ömer (r.a.) hilafeti zamanında bayram namazlarını Efendimiz (s.a.v.)’e uymak amacıyla burada kıldırmıştır. Mescid-i Nebevi’den 455 m. uzaklıktadır. Osmanlı Sultanı II. Mahmud tarafından Hicri 1411 yılında tamir ettirilmiştir. Şu an ibadete kapalıdır
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem)in bayram namazlarını kıldırdığı yerlerden biri de Hz. Ömer mescidinin yeridir. Hz. Ömer Radıyallahu anhu hilafeti zamanında bayram namazlarını Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem)e uymak amacıyla burada kıldırmıştır. Mescid-i Nebevî den 455 m. uzaklıktadır. Mescidi gamemeye 133 m. dir.
Hz.Ali Mescidi
Yine Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem)in bayram namazlarını kıldırdığı yerlerden biridir. Ancak mescidi Ğamemenin bulunduğu yerde namaz kıldırmaya başlamadan önce burada kıldırmıştır. Mescid-i Nebevîden 290 m.uzaklıktadır. 1411 h. yılında eskisi yıkılarak yeni bina inşa edilmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bayram namazlarını kıldırdığı yerlerden biridir.
Efendimiz, Gamame Mescidinin bulunduğu yerde bayram namazlarını kıldırmadan önce, bayram namazlarını burada kıldırmıştır
Mescid-i Nebevi’den 290 m uzaklıktadır. 1662'de Medine'yi ziyaret eden Ebu Salim el-Ayyaşı, Hz. Peygamber'in muhtelif yerlerde bayram namazı kıldırdığını bunlardan üç tanesinin meşhur olduğu¬nu kaydeder. Bunlardan birisi de Mescid-i Ebu Be¬kir'in hemen kuzeyinde, Hz. Osman evinde isyancı¬lar tarafından kuşatıldığında Hz. Ali'nin Medine musallasında bayram namazını kıldırdığı yerdir. ilk defa Ömer b. Abdülaziz tarafından inşa edilen Mes¬cid-i Ali, 1990'da 882 m2'lik bir alan üzerine eski tar¬zına benzer bir şekilde yeniden inşa edilmiştir.
(Hicaz Albümü, Diyanet İşleri Başkanlığı)
Fadih Mescidi
Bu mescide beni ennadir de denir. Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) onlarla antlaşma yapmış ama her zaman oldu gibi Yahudi ahlakı bu antlaşmaya sadakat göstermediler. Daima Müslümanlara hiyanet ve hile yapıyorlar hatta Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) i öldürme teşebbüsünde bile bulundular. Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) de onarlı muhasara etti ve Medine-i Münevvere den çıkmalarına izin verdi. Bu Mescid Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) in muhasara esnasında namaz kıldırdığı yere inşa edilmiştir. Bundan dolayı buraya mescidi beni ennadir denir.
Başka bir cihetten ise bu muhasara esnasında içkiyi yasaklayan ayet burada nazil oldu. Müslümanlarda ellerinde ki içkileri burada döktüler. Döktükleri içkilere fadih denirdi. Ondan dolayı buraya fadih mescidi de denmiştir.
Beni Kurayza Mescidi
Bu mescidin Benî Kurayza diye isimlendirilmesin nedeni Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem)Benî Kurayzayı kuşatma esnasında namazları burada kıldırmasındandır. Beni Kurayza Medinede ikamet eden Yahudi kabilelerdendi. Hendek harbinde Müslümanlara ihanetlerinden dolayı efendimiz onları muhasara etti. Bu gün vatani hastanesi ile Zehra hastanesi arasında bir mevkidedir.
Şeyhayn mescidi
Seyyidüşşüheda yolundan gelirken mescidil mustarahtan 300 m. ileride sağda dır. Bu mıntıkaya şeyhayn dendiğinden bu mescide de o yerin ismi verilmiştir. Uhud savaşına giderken Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) burada gecelemiş ve burada ikindi, akşam ve yatsı namazlarını kılmıştır. Ordusunu burada gözden geçirmiş yaşı küçük sahabileri geriye göndermiştir. Münafıkların başı Abdullah bin übey bin selul Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) in kendisini Medinede kalma hususunda dinlemediği gerekçesiyle beraberindeki 300 kişi ile bu şeyhayn mescidine yakın bir yerde ordudan ayrılarak geriye dönmüştür. Bu mescide Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) in iki zırhından birini burada giydiğinden dolayı dır’ (zırh )mescidi de denir. Bu günkü bina Osmanlı yapısıdır.
Benî Harâm Mescidi
Sahabi zamanında yapılmış bir mesciddir. Ensar kabilelerinden hazrec kabilesinin benî haram kolu burada oturduğundan bu mescide benî haram mescidi denmiştir. Mescidin yerinin Cabir ibn abdillah’a ait olduğu rivayet edilir. Burada hendek savaşında meşhur yemek bereketi mucizesi meydana gelmiştir. Cabir Radıyallahu anhu Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem)i ve birkaç kişiyi hazırladığı yemeğe davet eder. Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) de hendekte bulunan herkesi bu yemeğe çağırır ve yemeği bin kişiye yakın kimse yer ve yemek artar. Halen beş vakit namaz kılınmakta olan bu mescid mahalle mescidlerinden biri olarak addedilmektedir.
Benî Dinâr Mescidi
Bu mescid de sahabe zamanından beri bulunan bir mesciddir. Hazrecin Benî Dinar kabilesi içerisinde olduğundan bu ismi almıştır. Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) bu mescidde namaz kılmıştır. Bu mescide muğaysile mahallesinde olmasından muğaysile mescidi de denmektedir. Burada da beş vakit namaz kılınmaktadır.
Benî Zafer Mescidi
Medine ehlinden benî zafer kabilesi içerisinde olduğundan Benî Zafer mescidi denmiştir. Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) zamanından beri var olan mescid maalesef bu gün yoktur. Ancak yeri bellidir. Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) bu mescide gelmiş Abdullah bin Abbas’a Kur’an okumasını emretmiş, o da Nisa Suresini okumaya başlamış (فكيف اذا جئنا من كل امة بشهيد و جئنا بك على هؤلاء شهيدا) ayeti kerimesini okurken burada yeter demiş ve Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) in gözlerinden yaşlar dökülüyordu.
Râye Mescidi
Hendek savaşında zübab dağının üzerine savaşı takip ve komuta etmesi için Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) e çadır kurdular. Cihadı ilan etmek manasına Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem)in sancağı buraya dikildi. Bu yere daha sonra mescid inşa edildi. Raye mescidi diye adlandırıldı. Raye sancak demektir. Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) hendekte çıkan kayayı bir mucize olarak parçalaması da buraya yakın bir yerde olmuştur. Bu gün burası uyun yolu başlangıcındadır.
Sebk Mescidi
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) zamanında cihada hazırlık amaçlı at yarışlarının yapıldığı yerdir. Yakın zamana kadar ayakta olan mescid hicri 9. asırda yapılmıştır. Çevre düzenlemesi nedeni ile yıkılan mescidin akıbeti henüz meçhuldür.
Mîkat Mescidi - Zülhuleyfe
Ehli Medine’nin ve Medine üzerinden gelen hacıların mikâtı olan Zülhuleyfe mikâtının mescididir. Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) Mekkeye giderken buraya uğrar buradan ihrama girerdi.
Bu mescide zülhuleyfe vadisinde bulunmasından dolayı zülhuleyfe mescidi veya ihram mescidi de denir. Bu mescide ayrıca mescidüşşecara da denir. Şecera ağaç demektir. Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) bu mikata geldiğinde bu ağacın yanına gelir orada dinlenirdi. Bazen de namazlarını bu ağaca doğru kılardı.
Bu gün eski mescidin yerinde hacıların ihtiyacını karşılayacak mükemmel, muazzam bir mescid yapılmıştır. Bu mescid ihrama girmek için banyo ve tuvaletleriyle, kara yolundan gelenlerin otobüsleri için otoparklarıyla hacılara hizmet vermek için hazırlanmış çok güzel bir kompleks konumundadır.
Kuba Mescidi
Kıbleteyn Mescidi

Meşaril Haram
Müzdelife’de bir tepe. Müzdelife vakfesinin bu tepede yapılması sünnettir.
Mescidi Nebevi
Mina
Mustarah Mescidi Beni hârise mescidi de denen bu noktada Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) uhud savaşından dönerken istirahat buyurmuşlardır. Bundan dolayı istirahat edilen yer anlamında mustarah denilmiştir. Ayrıca Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) uhud şehidlerini ziyarete giderken burada namaz kılmış ve istirahat etmiştir. Eski Mescid yıkılmış ve yerine yeni bir bina inşa edilmiştir. Ahzab savaşında kazılan hendeğinde buradan başladığı söylenmektedir.
Osmanlı Kışlası
Cennet-i Mualla kabristanından çıktıktan sonra Osmanlı kışlası olarak bilinen Süleymaniye kışlasına gitmek istedik. Dükkândakilere sorduğumuzda bilmediklerini söylediler. Biraz daha yürüdükten sonra yine bayrağımın asılı olduğu bir dükkâna girdim. Tezgâhta bulunan yaşlı bir bey 2 km ötede olduğunu ve yürüyerek gidilemeyeceğini söyledi. Çok yol yürüdüğümüz için göze alamadık. Ve geriye bir başka zaman geliriz diyerek Mescidi Harama dönmeye karar verdik.
2. Abdülhamit'in kendi parasıyla 1893'te fakir hacılar için Cervel mevkiinde misafirhane olarak yaptırdığı, daha sonra askeri kışlaya çevrilen tarihi bina 2. Abdülhamit, Hicaz'da sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi çalışmaları çerçevesinde, Eylül 1893'te Mekke'de fakir hacılara mahsus 6 bin kişilik bir misafirhane, bir hastane ve bir eczanenin inşaatıyla, bunlar için harcanması gereken tahmini 30 bin lirayı kendi şahsi hesabından karşıladı.
Misafirhanenin inşaatıyla önce Teftiş-i Askeri Komisyon azası Asaf Paşa görevlendirildi. Daha sonra inşaat onun yerine tayin edilen Miralay Münir Bey tarafından tamamlandı. Kâbe'ye yaklaşık yarım saat mesafedeki Cervel mevkiinde bulunan misafirhanenin inşaatına Ocak 1894'te başlandı. İstanbul ve Avrupa'dan getirtilen malzemelerle 1896'da birinci kat bitirildi. Haziran 1897'de ise bina tamamlandı. Altı bin kişilik misafirhanenin inşaatı 50 bin liradan fazla bir sarfiyatı gerektirdi, yıllık giderinin de 15 bin lira civarında olacağı hesaplandı. 2. Meşrutiyet'in ilanına kadar hizmet veren misafirhane bu dönemde kışlaya çevrildi.
Ancak yıllarca ayakta kalmayı başaran binanın, geçtiğimiz yıllarda Suudi Arabistan yönetimi tarafından yerle bir edildiği ortaya çıktı.
Handeme Dağı - Cebel-i Handeme
Sukya Mescidi Amberiyede bulunan tren istasyonun içerisinde üç kubbeli küçük bir mesciddir. Alanı 65 m² dir. Bu yere sukya mahallesi saadın yeri denir. Bundan dolayı da bu mescide sukya mescidi denmiştir. Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) Bedir muharebesine giderken burada orduyu denetlemiş, küçük gördüğü sahabilerin çocuklarını geri çevirmiş ve burada bulunan sukya kuyusundan abdest alıp su içmiştir. Ve yine meşhur ehli Medine için olan duasını burada yapmıştır. Bu duada ehli Medine için bereketle dua etmiş ve Medine-i Münevvere yi Mekke gibi harem ilan etmiştir. Hz Ömerin de Hz. Abbasın elini tutarak onun yüzü suyuna yağmur duasına çıkma hadisesi burada olmuştur
Medine'nin batısında Vebere harresinde bir kuyunun yanında inşa edilmiştir. Resul-i Ekrem Bedir Gazvesi için yola çıktığında bu kuyunun yanında bir süre konaklamış, yaşları küçük olduğu halde orduya katılanları Medine'ye göndermişti. Daha sonra Hz. İbrahim'e Mekke'nin bereketli kılındığı gibi Medine'nin de ashabına mübarek kılınmasını dileyerek, onlara Mekke'yi sevdirdiği gibi Medine'yi sevdirmesini Cenab-ı Hakk'tan niyaz etmişti. Hz. Ömer'in yağmur duası için bu yeri tercih etmesi de ResOlullah'ın duasıyla ilgilidir. Daha sonra buradaki kuyunun hemen kuzeyinde büyük ihtimalle Ömer b. Abdülaziz tarafından bir mescid yaptırılmıştl. Bugün Medine tren istasyonu dahilinde güneydoğu tarafında yer alan Sükya Mescidi, 13 x 5 m. ölçülerinde ve ortadaki büyük olmak üzere üç kubbeli Osmanlı tarzı küçük bir mescid olarak ayaktadır. (Hicaz Albümü, Diyanet İşleri Başkanlığı
Uhud
İcabe Mescidi Sahihi Müslimde rivayet edilen bir hadisi şerifte Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyuruyorlar: “rabbime üç duada bulundum bunlardan ikisini kabul etti birini etmedi. Rabbimden ümmetimi kıtlıkla helak etmemesini istedim kabul etti. Yine rabbimden ümmetimi tufanla helak etmemesini istedim bunu da kabul etti. Birde ümmetimi kendi içinde bölmemesini, bir birine düşürmemesini istedim bunu kabul etmedi.” Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) bu duayı bu mescidin bulunduğu yerde yapmıştır bundan dolayı bu mescide duanın kabul olması manasına icabe mescidi denmiştir. Ayrıca bu mescid beni muaviye kabilesinin içinde olduğu için Benî Muaviye mescidi de denmiştir. Ancak bu gün icabe mescidi diye anılmaktır.
Bu mescid bu gün şarii sittin denilen cadde üzerinde bulunmaktadır. Binası yenilenerek genişletilmiştir. Mesahası takriben 1000m² dir.
İcabe Mescidi Melik Faysal caddesi'nde (Şariu's-sittın) Cennetü’I-¬baki"nin yaklaşık 385 m. kuzeyinde Mescid-i Ne¬bevi'ye 580 m. uzaklıktadır. Ensardan Beni Muaviye b. Malik b. Avf toprağında bulunduğu için bu adla da anılır ResuI-i Ekrem ashabından bir grupla birlikte Beni Muaviye Mescidi'ne uğramış, iki rek'at namaz kılmış ve ardından uzunca bir süre dua ettikten sonra ora¬da bulunanlara şunları söylemiştir: "Rabbimden üçşey istedim. Bana ikisini verdi, birini vermedi. Rab¬bimden ümmetimi kıtlıkla helak etmemesini iste¬dim, onu bana verdi. Ondan ümmetimi suda boğa¬rak helak etmemesini diledim, onu da verdi. Fela¬ketlerini kendi aralarında vermemesini (tefrikaya düşmemelerini) diledim, bunu bana vermedi" (Müslim, "Fiten", 20). Resulullah'ın duasının Cenab-ı Hak tarafından kabulü dolayısıyla bu cami Mescid-i İcabe diye anılmıştır.
Hicretin 9. (631) yılında Medine'ye gelen Necran heyeti ile Hz. Peygamber arasında hristiyanlık konu¬sunda tartışma meydana gelmiş, nazil olan ayet (Ali İmran 3/61) doğrultusunda Hz. Peygamber yanına Hz. Ali. Fatıma, Hasan ve Hüseyin'i alarak Necran heyetinin yanına gitmiş ve ilgili ayetleri okuyarak kendilerini Mescid-i İcabe'nin bulunduğu yerde mübaheleye (beddua) davet etmişti. Ancak Necran¬Iılar Hz. Muhammed'in peygamber olma ihtimalini göz önüne alarak buna cesaret edememişlerdi. Bu olay sebebiyle adı geçen cami Mescid-i Mübahe¬le diye de anılır.
Hz. Peygamber zamanında mescid haline getirilen mekânlardan olan Mescid-i İcabe uzun süre üstü açık olarak hizmet vermişti. Burayı ziyaret edenler nafile namaz kıldıktan sonra Hz. Peygamber'in yap¬tığı duayı okumayı adet edinmişlerdi. II. Mahmud ve Sultan Abdülmecid zamanlarında imar gören Mescid-i İcabe 1997' de yeniden inşa edildi ve çevre¬sindeki sosyal tesislerle birlikte yaklaşık 1200 m2'lik bir alana ulaştı. (Hicaz Albümü, Diyanet İşleri Başkanlığı)
Eris Kuyusu (Bi’r-i erîs),
Medine’ye üç kilometre uzaklıkta ve Kuba Mescidi’nin batı tarafında,kıblenin sol tarafı yol kenerında kuyu üzerinde büyük taş olan bir parkın içinde bulunmaktadır. Bu kuyu Erîs adlı bir yahudiye ait bahçede bulunduğu için Eris Kuyusu diye anılmıştır. Resûl-i Ekrem Efendimiz Kuba Mescid’ine giderken Eris Kuyusu’ndan abdest alırdı.
Hz. Osman, Resûlullah ve iki dostuyla birlikte bu kuyu başında yaşadığı o erişilmez güzelim günleri yeniden yâd etmek için hicrî 30 (650) tarihinde Eris Kuyusu’nu ziyarete geldiği bir gün, parmağındaki yüzüğü kuyuya düşürdü. Kuyunun bütün suyunu boşaltarak üç gün boyunca aradıkları halde yüzüğü bulamadılar. O günden sonra bu kuyu, Yüzük Kuyusu anlamında Bi’rü’l-hâtem diye de anıldı.