Benimle, Onunla, Onlarla Helalleştin Mi?
Cevabın hayır ise…
Ya da cevabın evet ise…
Neyse…
***
Hac, Müslüman olup akıl baliğ olan ve maddi imkânları yerinde olan her Müslüman’a Allah’ın emridir. Farzdır. Hem mali hem de bedenen yapılan bir ibadettir.
Müslümanlar orada adeta mahşerin provasını yaparlar. Oraya gitmek ayrı ve büyük bir heyecandır.
Günümüzde hacca gitmek isteyen insanların sayısı oldukça fazla olunca kota uygulanmaktadır ki; bu da insanların sıraya girmesi ve kuraya katılması demektir.
Uzun yıllar sıra bekleyen insanlar az değildir. Bu beklemelerde sırası gelip de hac farizasını yerine getirenlerin yanında bekleye bekleye sıra gelmeyen ve bu arada darı bekaya göç edenler de az değildir.
İnsanlar, hac sırası gelmediğinden o mübarek mekânları ziyaret etmek, Efendiler Efendisi aleyhi ekmelüttehayayı ziyaret etmek maksatlı umre ibadeti yaparak, içlerindeki hasreti geçici olarak bastırıyorlar.
Ancak, bu tabiki hac ibadetinin yerine geçmez. Anadolu’da şöyle bir tabir vardır. Kırk kediden bir aslan olmaz diye. Hâşâ, değerini küçültmek değil ama hac ibadetinin, farz ibadetin değerini beyan için de kırk umre bir hac etmez derler. Teşbihte hata olmasın.
***
Son dönemlerde hac farizası, ehemmiyetine inanılmadan yapılan, ben gideyim de ne olursa olsun kabilinden yapılan, ibadetten ziyade isminin önüne ‘Hacı’ densin diye yapılan, kültürel, folklorik bir faaliyet haline getirilmiştir. Suçlusu ise hem hacca giden hem de onları uğurlayan bizleriz.
Dün Asrısaadette Peygamber Efendimiz Aleyhisselatü vesselama Hacı Peygamber Efendimiz denmemiş, Halifelere Hacı Hazreti Ebubekir, Hazreti Hacı Ömer ve sair (Radiyallahü anhüm) denmiyordu, yani hacı sıfatı kullanılmıyordu bizdeki kullanımıyla.
Bir tanıdık hacca gidip, kibrinden, havasından vazgeçmeyip, gösteriş olsun diye, dindar pozu verenler için ‘kör tahra gibi gidip, ustura gibi gelirler’ demişti. Garibime de gitmişti ama sonrasında, hac ibadetini yapıp gelenlerin bazılarını görünce Necip Fazıl Kısakürek’in Gençliğe Hitabede ve Doğru Yolun Sapık Kollarında bahsettiği ham yobaz kaba softa tabirleri de cuk oturdu. İyice anlamış oldum o şekil için gidenleri ve onların da ne demek istediklerini.
Allah hepimizi affetsin.
Meselem bu değildi, ancak Yüce Planlayıcı, klavyeden akışı bu şekilde geliştirdi…
Gelelim sadede.
Kadim Dostum Abdullah Bey;
—Hacca gidiyorum hakkını helal et, dedi.
—Helal olsun, dua et memleketimize, Müslümanlara, insanlığa.
Hacca gidecekler için kul hakkı ile huzura çıkmamak önemlidir. Bu sebeple hacca gidecek olanlar helalleşmeyi de ihmal etmezler tanıdık eş dostlarıyla.
Ve hatta helalleşmede kendi işini kolaylaştırmak için,
—Benden yana, varsa hakkım bin yollarla helal olsun, siz de helal edin, derler.
Bu sene de farz olan hac ibadetini yapmaya gidenler, gidecek olanlar eş dost herkesle, hak hukuk helalleşmesi yapmışlardır ya da yapacaklardır mutlaka ama benim kafama şu sorular takıldı.
Ülkemizde uzun bir süredir hak hukuk birbirine karıştı…
İnsanlar birbirlerinin gıybetini,
İnsanlar cemaatlerin gıybetini,
İnsanlar toplulukların gıybetini yapar hale geldiler.
Bunu da tarafgirâne, garazkârane yaptılar, bazen bilerek isteyerek, bazen de bilmeden.
Bazen de zımnen, kalben tarafgirlikle, yapılana ses çıkarmamakla…
Bilmeden yapılanlar belki maruz görülebilir…
İnsanların gıybetinde ise, o insan bulunup özür dilenir, helalleşilir buraya kadar anlaşılabiliyor.
Demem şu ki;
Bir cemaatin, camianın, grubun gıybetini yapan, onlara iftira atan müfteri, nerede, kiminle, nasıl ve ne zaman helalleşecek?
Bunun görsel medya ve basın boyutu da var tabiî ki.
Gıybeti yapılan kişi kendi hakkını helal etse bile amme hukuku olan grup, cemaat, camia tek tek görüşülme imkânı olmayacağından ve böylece hak helalleşmesi olamayacağından, Hacı Adayı Hakk’ın huzuruna, bu haklarla nasıl çıkacak?
Rasulullah’ın (aleyhisselatü vesselam) huzuruna nasıl varacak?
Nasıl diyecek, Lebbeyk Ya Rasulullah (aleyhisselatü vesselam) Ya Rasulullah (aleyhisselatü vesselam) buyur, ben geldim diye?
O hak ve hukuk, hacca gitmekle elbette -Allahü ağlem- silinmeyecek ve helalleşilmeden de affedilmeyecek.
Eh, onu da Hacı Adayı düşünsün ne diyelim!
Allah, dilerse, kabul etsin…
Sen ne durumdasın?
Siz ne durumdasınız?
Tamam, hacca gitmiyorsun ama her an Hakk’ın huzuruna gidebilirsin insanların, daha az önce görmüştüm, ne zaman olmuş, Allah rahmet eylesin veya ne kendi etti rahat, ne âlem buldu huzur, yıkılıp gitti cihandan, dayansın ehli kubur sözleri arasında…
Tarık Yolcu Yazdı