
Yine Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere ve Kudüs-ü Şerif'in de mekân olarak diğer mekânlara üstünlüğü vardır. Bütün bu bereketlerin içinde İstanbul'un da özel bir yeri vardır. Çünkü o İlahi işaret ve Peygamber (sas) beşaretiyle fethedilmesi bizzat istenen semadaki kıymeti arzdakinden daha fazla olan bir boyuttadır.
Bazı mekânların ziyaretlerinin sahabe efendilerimizden beri İstanbul âdetlerinde önemli bir yeri vardır. Bu mekânlar ya bir türbedir, oradaki mübareğe dua edilip, bir Allah (cc) dostunun yanında yine Yüce Yaratıcı'dan sağlık, sıhhat, afiyet dilenilir. Adaklar adanır, dilekler tutulur.
Eskiden çok daha fazla önem atfedilen ve her biri için farklı ziyaret usul ve tören geleneğinin bulunduğu bu yerler, günümüzde de insanların umut içerisinde gittikleri mekânlar olma özelliklerini sürdürmektedir.
Turumuza Başlıyoruz.
Eyüp Sultan Türbesi
Asıl adı Halid b. Zeyd olan Eyüp Sultan Hazretleri'ne, Efendimiz'in hicretinde Medine'de kendisine mihmandarlık yaptığı için Mihmandar-ı Resul de denir. Dışı çinilerle süslü türbe özellikle cuma, Ramazan, kandil ve bayram günleri ziyaretçilerle dolup taşar. İşleri ters gidenler, kısmetini açtırmak isteyen kızlar, yeni evlenenler, bir derdi olanlar ve özellikle sünnet çocukları burada dua eder. Türbenin ayak ucunda bulunan suyun kalp hastalığına şifa olduğuna inanılır.
Bazı mekânların ziyaretlerinin sahabe efendilerimizden beri İstanbul âdetlerinde önemli bir yeri vardır. Bu mekânlar ya bir türbedir, oradaki mübareğe dua edilip, bir Allah (cc) dostunun yanında yine Yüce Yaratıcı'dan sağlık, sıhhat, afiyet dilenilir. Adaklar adanır, dilekler tutulur.
Eskiden çok daha fazla önem atfedilen ve her biri için farklı ziyaret usul ve tören geleneğinin bulunduğu bu yerler, günümüzde de insanların umut içerisinde gittikleri mekânlar olma özelliklerini sürdürmektedir.
Turumuza Başlıyoruz.

Eyüp Sultan Türbesi
Asıl adı Halid b. Zeyd olan Eyüp Sultan Hazretleri'ne, Efendimiz'in hicretinde Medine'de kendisine mihmandarlık yaptığı için Mihmandar-ı Resul de denir. Dışı çinilerle süslü türbe özellikle cuma, Ramazan, kandil ve bayram günleri ziyaretçilerle dolup taşar. İşleri ters gidenler, kısmetini açtırmak isteyen kızlar, yeni evlenenler, bir derdi olanlar ve özellikle sünnet çocukları burada dua eder. Türbenin ayak ucunda bulunan suyun kalp hastalığına şifa olduğuna inanılır.

Sahabe kabirleri
İstanbul'da mezarları bulunan sahabeler Bizans döneminde Emevi veya Abbasi ordularıyla birlikte şehri fethetmek için buraya gelmişlerdir. Daha sonra çeşitli nedenlerle hayatlarını kaybetmişler ve İstanbul'a gömülmüşlerdir. İstanbul Osmanlılarca fethedildikten sonra bu sahabelerin mezarları tesbit edilmiş ve üzerlerine türbe ve mescitler inşa ettirilmiştir. İstanbul'da, 28 sahabe kabri vardır. Bunların 9'u Ayvansaray'da surların dibinde, 4'ü Eyüp'te, 3'ü Karaköy Yeraltı Camii'nde, 1'i Karacaahmet Mezarlığı'nda, 12'si ise Suriçi bölgesindedir. Bu mekanların birçoğu kabir olmaktan çok "makam" niteliğindedir.
Yahya Efendi Türbesi
İsmi Yahyâ, nisbeti Beşiktâşî'dir. Aslen Amasyalı olup Şamlı Ömer Efendi'nin oğludur. Yahyâ Efendi, hem akli hem nakli ilimlerde söz sahibiydi. Kanuni'nin süt kardeşidir. Annesi Kanuni'nin sütannesidir. Pek çok kerameti zahir olmuştur. Bir gün Balaban isminde gayrimüslim bir çobanın sürüsünden iki koyun kaybolmuştu. Kaybolan koyunlar, Yahyâ Efendi'nin dergâhının bahçesine gelmişlerdi. Çoban, koyunlarını bütün aramalara rağmen bulamadı. Nihâyet orada bulunduklarını öğrenip, doğruca dergâha geldi. Yahyâ Efendi'nin, Müslümanların büyük bir âlimi ve velîsi olduğunu işitmişti. "Acaba bana nasıl alâka gösterir, benimle ilgilenir mi, ilgilenmez mi? Eğer benimle ilgilenir, aç ve yorgun olduğumu anlayıp; tâze ekmek, tereyağı ve bal ikrâm ederse, onun hakîkaten büyük bir zât olduğunu anlarım." gibi düşünceler ile Yahyâ Efendi'nin huzûruna girdi. Yahyâ Efendi onu görünce, o daha hiçbir şey söylemeden; "Bu kişi, koyunlarını ararken, dağ taş demeden dolanıp çok yorulmuş ve acıkmıştır. Buna taze ekmek, tereyağı ve bal getirin." diye hizmetçiye emretti. Emredilen yiyecekler, derhâl hazırlanıp getirildi. Ortaya konulunca, Yahyâ Efendi, Balaban'a; "İşte sana tereyağı, mumlu bal ve tâze nân (ekmek), Dilersen yağa ban, dilersen bala ban!" dedi ve tebessüm ederek, yemesi için işâret etti. Balaban bu keramet üzerine hidayetle şereflendi.
Merkez Efendi Türbesi
Zeytinburnu Mevlanakapı'dadır. Cevizlibağ otobüs ve tramvay duraklarından yürüyerek 10 dk'lık uzaklıktadır. Halveti Tarikatı şeyhlerinden Merkez Efendi'nin tekke ve türbesinin bulunduğu yerdir. İstanbul'un hanımlar ahalisi dilek tutma adına kuyudan taş alıp taş bırakma gibi bazı hurafeleri halen yaşatsa da manevi atmosferi el-ân tesirli mübarek bir mekandır. Merkez Efendi Hazretleri, meşhur Mesir Macunu'nun da mucididir.
Hırka-i Şerif
Efendimiz'in mübarek hırkalarının muhafaza edildiği ve Ramazan'larda 15 ve 27'nci gün arası ahalinin ziyaretine arz edildiği camidir. Hırka-i Şerif, 1851'de yapılan aynı isimli camide muhafaza edilmektedir.
Aziz Mahmud Hüdai Türbesi
Aziz Mahmud Hüdai, Cüneyd-i Bağdadi'nin soyundan gelmektedir ve seyyiddir. Türbesi Üsküdar'da Doğancılar semtindedir. İskeleden yürüyerek 10-15 dakikada ulaşılabilir. Hazret'in, "Sağlığımızda bizi, vefatımızdan sonra kabrimizi ziyaret edenler ve türbemizin önünden geçtiğinde Fatiha okuyanlar bizimdir. Bizi sevenler denizde boğulmasın, ahir ömürlerinde fakirlik çekmesin, imanlarını kurtarmadıkça ölmesin." duası vesilesiyle türbesi halkın sıkça ziyaret ettiği bir mekândır.
Sümbül Efendi Türbesi
Bu ziyaretgah, Kocamustafapaşa semtinin merkezindeki, Kocamustafapaşa Külliyesi'ne dahil Sümbül Efendi Türbesi'dir. Bu türbe Halveti tarikatının Sümbülilik kolunun kurucusu Sümbül Sinan Hazretleri'ne aittir. Kerbela sonrası esir edilerek Bizans'a satılan Efendimiz'in iki kız torununun, Müslüman olan bir Bizans prensesinin kabirleri vardır. Ayrıca, türbenin hemen karşısında iki adet sadaka taşı da bulunmaktadır.
Ya Vedûd Sultan Türbesi
Ayvansaray'da, Yavedud Caddesi üzerinde bulunmaktadır. Haliç Köprüsü'nün tam altındadır. Buradaki kabir Ya Vedud Sultan adıyla tanınan Şeyh Abdulvedud Efendi'dir. Bu zatın İstanbul'un fethinin kılıçla değil manevi irşatla olması gerektiği düşüncesiyle şehre atılan gülleleri kerametiyle engellediği rivayet edilir. Akşemseddin Hazretleri Cenab-ı Hakk'a iltica ederek ruhunun kabzedilmesi için dua etmişlerdir. Cenazesi Ayasofya'da terler direk altında bulunmuş, sevk-i İlahi ile bugünkü defnedildiği yere çeşitli harikulade olaylar yaşanarak getirilmiştir. Önemli ziyaret yerlerinden biridir.
Yuşa Aleyhisselamın kabri
Beykoz'da gömülü olan zatın (sağdaki resim) Yuşa Peygamber olduğuna inanılmaktadır. Türbe, her türlü sıkıntı ve dilek için ziyaret edilmektedir.
Mukaddes Emanetler
Yavuz Selim Mısır'ı fethedince Hicaz Emiri Şerîf Berekâtoğlu, Ebû Numeyr, Efendimiz'e ait mübarek eşyaları Yavuz'a gönderdi. Hilâfet işareti sayılan Mukaddes Emanetler, Osmanlı'ya devredildi. Bunlar, Topkapı Sarayı'ndaki Hırka-i Saâdet Dairesi'ne konuldu. Efendimiz'in mübarek hırkası, kılıçları, mühürü, mübarek dişi, ayak izi, Sakal-ı Şerif'i ile birlikte diğer peygamberlere ait hatıralar da bulunmaktadır. (Hz. Mûsâ'nın asâsı, Hz. Şuayb'ın asâsı, Hz. Nuh'un tenceresi, Hz. İbrahim'in tenceresi, Hz. Yusuf'un sarığı, Hz. Davud'un (aleyhimüsselâm) kılıcı).
Ziyaret edilebilecek diğer mekânlar
Oruç Baba (Topkapı/Şehremini'nde), Efendimiz'in mübarek ayak izleri (Yeni Cami civarında 1. Abdülhamid Han'ın türbesi içinde), Ayasofya, Beyazıt, Fatih, Süleymaniye camileri. Sultan Ahmet ve 4. Murad'ın kabirleri. 18 Sekbanlar Şehitliği (Şehzadebaşı Camii karşısında Evlendirme Dairesi yanında), Molla Gürani Hazretleri'nin kabri (Fındıkzade otobüs durağı arkasında, yol kenarındaki küçük hazirede bulunuyor). Cerrahi Tekkesi, Karagümrük'tedir. Fırsatı olanların en az bir teravihte ziyaret etmelerinde fayda var.
Yukarıda sayılan mekanlara ait detaylı bilgiler sitemiz içerisinde mevcuttur
@erolkaranet - 06.05.2019