1897’te Üsküdar Süleymanağa Mahallesinde doğan, 5 Kasım 1973’te aramızdan ayrılan İsmail Hakkı Dümbüllü, orta oyununun ve tuluat sanatının en büyük ismi olarak bilinmektedir.
1973’te Boğaz Köprüsü açıldıktan sonra üzerinden geçirilen ilk cenaze onundur.
Bir trafik kazasının bir ay sonrasında 76 yaşında aramızdan ayrılan Dümbüllü, Karacaahmet Mezarlığı’nda yatar. 1945-71 yılları arasında 27 filmde oynamıştır. Oynadığı filmlerde de en çok Nasreddin Hoca ile özdeşleşmiştir.
II. Abdülhamid’in silahşörlerinden Zeynel Abidin’in oğludur. Annesi Fatma Azize hanım, iki yaşındayken eşinden ayrılır. Aynı yıl da Şirketi Hayriye memurlarından «Şişman» Hakkı lakabıyla tanınan biriyle evlenir.
İlkokul sonrası Toptaşı Askeri Rüştiyesi’ne giden usta, biraz da tiyatro merakından olsa gerek; Arapça dersinden iki yıl üstüste sınıfta kaldığı için üvey babası tarafından Şirketi Hayriye Fabrikası’na işçi olarak sokulur. Annesi duruma dayanamaz. Aile nihayetinde oyunculuğa ses çıkarmaz.

Usta; 1.59 boyundadır. Burnu, kendi deyimiyle armudi… Berberinin anlattığına göre, 40 yıldır başına ustura vurduruyor, tepesinde bir tutam saç bırakıyor. Dilinden düşürmediğine bakılırsa, en sevdiği şarkı, «Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur…»
Dümbüllü, denizden, hele lodostan çok korkarmış. Bir gün Üsküdar’a geçerken vapur batacak olmuş, 7 yıl vapura binmeye tövbe etmiş…

Bir de zamana dair bir anı anlatalım: “Çengelköy’de bir açık hava sinemasında düzenlenen oyunu beğenmeyen seyirci sahneye salatalık fırlatmış; o sırada sahnede olan İsmail Dümbüllü yere eğilip salatalığı almış ve “biri kartvizitini düşürdü, oyundan sonra gelip kulisten alsın” demiş; seyirciler arasında kopan alkış ve saygısız adamın yuhalanması seslerinden sonra kulise giden Dümbüllü öğrencisine demiş ki; “seyirci gaddardır, hani beni alkışladılar ya, eğer cevabını vermeseydim adamı alkışlayıp bizi yuhalarlardı.”
İsmail Efendi, İstanbul, (tarih yok), Türkiye Yapı ve Kredi Bankası Yayınları, 256+96 s., .