TARİHÇESİ :
Vefa’da Molla Şemseddin Gürani Sokağında bulunan Molla Gürani camii adının Saint Thedor olduğu söylenen bir kiliseden bozmadır. Ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Şeyhülislam Molla Gürani tarafından vakfedilmiş olan camiin minberini Mehmet Emin zade Hüseyin Ağanın oğlu Müderris Abdurrahman Efendi koydurmuştur.
MİMARİ YAPISI :
Mimari bakımdan bizi daha çok ilgilendiren bu camiin tek şerefeli minaresidir.Bursa daki Ahmet Dai ve Tuz pazarı minarelerinin daha yüksek ve daha ince örneği olan bu minare kiliseden bozma o karanlık binaya bir renk vermektedir.Birde minarenin altında görülen çatılı ve iki pencereli bir ek kısım vardır ki daha çok bir muvakkithane duygusu uyandırmaktadır.
Tahrir defterinde Molla Gürani’nin bütün vakıfları bu mescid bahsinde toplanmıştır. Buna göre vakıfları 67.000 akçeye ulaşan 100 adedi bilinen (geri kalanı mahzenler diye sayısı bildirilmemiş) mahzen,yine 34 ü bilinen (geri kalanı belirsiz) dükkan, kervansaray, hamam Gebze’de ısıca köyü,Bursa’da bir bahçe,birde Darü’l Hadis yanında müderrisin kalması bir ev tahsis edilmiştir.
Bundan medresenin bir darü’l hadis olduğu anlamı çıkar.Gelirden müderrise 15,adedi belirtilmemiş öğrenciye,5,Şeyhül-Kurra’ya 5,hafızlara 7,imama 4,müezzine 3 akçe;Molla Gürani’deki cami hatibine 8,imama 4,iki müezzine 3’erden 6,4 devirhana 8,3 kayyıma 3 muarrife1,muallime 2, sermahfile 2,vefa’daki mescidin muallim vazifesini gören imamına 5,müezzine 1,dört cüzhana 4,Galata mescidi imam ve muallime 5er,müezzine 2…akçe tahsis edilmiştir. .
DİĞER BİLGİLER :
Caminin imam lojmanı ve abdest ayma yeri bulunmaktadır.
Bugün bir İmam-Hatip kadrosu bulunmaktadır. Vakit namazlarında 20,Cuma namazlarında 300 dolayında cemaat bulunmaktadır.
Bizans tarihinde bu bölgede Aziz Theodoros’a ithaf edilmiş birkaç kilise olduğundan bunun hangisine ait olduğu konusu çok tartışmalıdır.
Todororos hıristiyan olduğu için öldürülmüş Romalı bir askerdir. Binanın ilk yapılışı mevcut parçalara ve temelinde bulunan damgalı tuğlara bakıldığında V incı yy.ın ortalarında inşa edildiği anlaşılmaktadır.
Bugünkü yapının esası ise X-XI yy. a aittir. Bu binanın bugünkü durumu ile iki ayrı devirde yapıldığı açıktır. Orta Bizans döneminde çok kullanılmış olan kapalı haç plânındadır. Orta mekanın üzerini etrafında yuvarlak kemerli pencerelerin bulunduğu yüksek kasnaklı bir kubbe örtmektedir
Haçın kolları’nın üzerleri beşik tonozdur. Doğuda dışarı taşkın olan apsis’in iki yanında postoforion hücreleri vardır. Üç bölümlü bir narteks’den esas mekâna girilir. Latin istilası sırasında burası da tahrip edilmiş olup 1261 den sonra esaslı bir onarım görmüş ve bazı eklemelerin yanında binaya bir de beş bölümlü dış narteks eklenmiştir. Bu dış narteks iki katlı olup dış taraftan merdivenle çıkılır ve bu bölümün üzeri dışarıdan köşeli ve kasnağında pencereler açılmış üç kubbe ile örtülüdür. Bu ek yapıda kullanılmış olan devşirme malzemede VI. ıncı yy. a ait parçalara çokca rastlanmaktadır. 1937 de burada yapılan restorasyon çalışmalarında dış narteks kubbelerindeki mozaikler temizlenerek ortaya çıkarılmıştır.
Bu kubbede ortada Teodokos Meryem (=Tanrı anası) kucağında çocuk İsa ile kubbenin tam ortasında bir yuvarlak içindedir. Etrafı dilimlere ayrılmış olan kubbenin diğer satıhlarında Tevrat peygamberleri tasvir edilmiştir. Bu mozaikler başkent üslubunda altın yaldızlı imiş. Buradaki altını toplamak gayesiyle kazınmış ve çok tahribata uğramıştır.
Bu kilise Fatih’in Şeyhülislamı Molla Gürani tarafından camiye çevrilmiş,bu dönemde apsis değiştirilmiş ve güneydoğu köşesine de bir minare yapılmıştır. 1833 de geçirdiği bir yangın sonrası 1848 de onarım yapılır. Bu tamirde eski paraklesion yıkılır ,giriş kapısında değişikikler yapılır,içerideki dört sütun kesilerek yerine desteği kuvvetlendirmek için payeler konur. Büyük bir ihtimalle’de binanın mozaikleri bu devirde yok olmuştur.
Todororos hıristiyan olduğu için öldürülmüş Romalı bir askerdir. Binanın ilk yapılışı mevcut parçalara ve temelinde bulunan damgalı tuğlara bakıldığında V incı yy.ın ortalarında inşa edildiği anlaşılmaktadır.
Bugünkü yapının esası ise X-XI yy. a aittir. Bu binanın bugünkü durumu ile iki ayrı devirde yapıldığı açıktır. Orta Bizans döneminde çok kullanılmış olan kapalı haç plânındadır. Orta mekanın üzerini etrafında yuvarlak kemerli pencerelerin bulunduğu yüksek kasnaklı bir kubbe örtmektedir
Haçın kolları’nın üzerleri beşik tonozdur. Doğuda dışarı taşkın olan apsis’in iki yanında postoforion hücreleri vardır. Üç bölümlü bir narteks’den esas mekâna girilir. Latin istilası sırasında burası da tahrip edilmiş olup 1261 den sonra esaslı bir onarım görmüş ve bazı eklemelerin yanında binaya bir de beş bölümlü dış narteks eklenmiştir. Bu dış narteks iki katlı olup dış taraftan merdivenle çıkılır ve bu bölümün üzeri dışarıdan köşeli ve kasnağında pencereler açılmış üç kubbe ile örtülüdür. Bu ek yapıda kullanılmış olan devşirme malzemede VI. ıncı yy. a ait parçalara çokca rastlanmaktadır. 1937 de burada yapılan restorasyon çalışmalarında dış narteks kubbelerindeki mozaikler temizlenerek ortaya çıkarılmıştır.
Bu kubbede ortada Teodokos Meryem (=Tanrı anası) kucağında çocuk İsa ile kubbenin tam ortasında bir yuvarlak içindedir. Etrafı dilimlere ayrılmış olan kubbenin diğer satıhlarında Tevrat peygamberleri tasvir edilmiştir. Bu mozaikler başkent üslubunda altın yaldızlı imiş. Buradaki altını toplamak gayesiyle kazınmış ve çok tahribata uğramıştır.
Bu kilise Fatih’in Şeyhülislamı Molla Gürani tarafından camiye çevrilmiş,bu dönemde apsis değiştirilmiş ve güneydoğu köşesine de bir minare yapılmıştır. 1833 de geçirdiği bir yangın sonrası 1848 de onarım yapılır. Bu tamirde eski paraklesion yıkılır ,giriş kapısında değişikikler yapılır,içerideki dört sütun kesilerek yerine desteği kuvvetlendirmek için payeler konur. Büyük bir ihtimalle’de binanın mozaikleri bu devirde yok olmuştur.
Editörün notu :
Vefa 'da Trandas sokak ile Molla Şemsettin Cami sokağın köşesinde bulunan bu cami benim ilk Kuran-ı Kerim eğitimi aldığım yerdir. Meşhur hattat hafız Yusuf Tavaslı bu cami şerifin imamı olup bir çok yayınlara imzasını atmış bir kişidir.
Yaşantımın 30 yılını bu caminin gölgesinde geçirdim. Caminin altında bulunan tünel yoluyla Ayasofya Camiine yol gittiği rivayet olunur. Aslında rivayet değil gerçeğin ta kendisi olan bu tünel sayesinde papazlar gizli toplantılar yapmak amacıyla burayı kullanırlardı.
Camide muhtelif ikonlar mevcuttur. Bu ikonların bir kısmı ideolojik bir örgüt olan Milli Selamet partisinin Gençlik kollarını teşkil eden Akıncılar adlı örgüt militanları tarafından tahrip edilmiş , tahrip edilemeyenler de ortada bulunan fotoğrafta görüldüğü gibi çimento ile kaplanmıştır.
Her yıl binlerce turistin ilgisi çeken cami bugün bakımsız bir halde ve içersinde kendi halinde bir ibadetgah olarak kullanılmaktadır.
Her yıl binlerce turistin ilgisi çeken cami bugün bakımsız bir halde ve içersinde kendi halinde bir ibadetgah olarak kullanılmaktadır.