
1600 yıl önce İstanbul’un siluetinde ne Ayasofya, ne Süleymaniye ne de Sultanahmet vardı. Bugün olmayan başka yapılar vardı belki ama pek azı ayakta kalabildi.
Oysa şu anda var olan yapıların neredeyse hepsinden önce bulunduğu yere dikilmiş olan Bozdoğan Kemeri sapasağlam duruyor. Birbirine kemerlerle bağlanan iri ayaklarının her biri adeta toprağın derinliklerine doğru gürbüz kökler salmış ve bu kökler toprağı güçlü bir el gibi kavrıyor.
Bu yapı, depremlere, yangınlara, savaşlara, insanların gazabına meydan okuyarak Roma’nın, sonradan Bizans’ın ve Osmanlı’nın başşehrine 1500 yıl boyunca yaşam taşıdı. Sarayları, cami ve kiliseleri, çeşmeleri ve sarnıçları suya kavuşturdu ve varlığıyla şehrin ayrılmaz bir parçası oldu.
Neler görüp geçirdi kim bilir ve görüp geçirdiklerini gövdesini meydana getiren yaşlı taşların aşınmış
Bozdoğan Kemeri'nin 1500 yıllık taşları yüzeylerinde bir yüzün çizgileri gibi sakladı.

Bozdoğan Kemeri boyunca Fatih Camii’nden İstanbul Üniversitesi Beyazıt Yerleşkesi arka bahçesine, İletişim Fakültesi’nin olduğu yere kadar yapılacak bir gezinti, bu yapının şehrin dokusu ve günlük yaşamla olan bütünlüğünü açık bir şekilde gözler önüne serecektir.
Kemerin Atatürk Bulvarı’nın Beyazıt tarafında kalan güzergâhında, Saraçhane Parkı ve İMÇ blokları arasında kalan bazı açıklıkların olasılıkla sonradan örülerek sağır kemere dönüştürüldüğü onları takip eden 4 açıklığın ise sivri kemer biçiminde olduğu görülmektedir.
Sivri kemerlerin olduğu bu kısımda işyerlerinin kemer açıklıklarının altına taşan çalışmalarını gözlenebilmektedir.
Vefa tarafına geçilip kemer boyunca yol izlendiğinde Ekmekçizade Ahmet Paşa Medresesi, bazı mescit ve mektep binaları ve Vefa Lisesi’yle karşılaşılmaktadır. Bozdoğan Kemeri’nin Şehzade Medresesi’nden sonraki bir bölümü yıkılmıştır.

1979 larda Bozdoğan Kemeri
Yapının kesintiye uğradığı bu bölümdeki Dede Efendi Sokağı’na girilip Vefa Lisesi’nden sağa doğru devam edildiğinde kemer arkaya alınarak Şehzadebaşı Caddesi’ne doğru ilerlenmektedir. Bu şekilde Dede Efendi Sokağı’nın sol tarafında Şehzade Külliyesi’nin imareti, Mehmet Efendi Sübyan Mektebi (bugün Siyasal Vakfı) ve Damat İbrahim Paşa Camii görülmektedir. Dede Efendi Sokağı ile Şehzadebaşı Caddesi’nin kesiştiği bölgede sağ kolda Mimar Sinan eseri Şehzade Camii bütün güzelliğiyle yükselmektedir. Onun avlusunda ve sokağa daha yakın konumda ise türbeler bulunmaktadır.
Kalenderhane Camii'ne Yol Veren Açıklık
Dede Efendi Sokağı’ndan bu kez Şehzadebaşı Caddesi arkaya alınarak kemere geri dönülürken Vefa Lisesi’nin karşısına denk gelen sokağın içinde bugün otopark olan alanın girişinden itibaren su kemeri yeniden görülebilmektedir.
Vefa tarafından devam edildiğinde binalarla kuşatılmış olan kemerin geçit verdiği ilk sokak Kalenderhane Camii Sokak’tır. Üst üste iki kemerli dar açıklıktan geçildiğinde tipik bir Bizans yapısı olan Kalenderhane Camii ile karşılaşılmaktadır.
Tuğla ve taş duvar örgülü yapı, Batı- Doğu ekseninde Bozdoğan Kemeri’ne yaklaşık 30 derecelik bir açı yapacak şekilde ve kemere oldukça yakın konumlanmıştır. Her iki yapı arasındaki alanda eski bir hamamın kalıntıları yer almaktadır. Bu hamamın Bozdoğan Kemeri’nden kısa bir süre sonra inşa edildiği kaynaklarda aktarılmaktadır.
Kalenderhane Camii
Buradan tekrar yola dönülüp kemer boyunca yürümeye devam edildiğinde bazısı yeni bazısı eski binalar ve sokaklar arasında ilerlenerek İstanbul Üniversitesi Beyazıt Yerleşkesi’nin arka bahçe duvarlarına ulaşılmaktadır.
Böylece Atatürk Bulvarı’ndan Beyazıt Meydanı doğrultusunda Bozdoğan Kemeri boyunca yapılan yürüyüş tamamlanmış demektir.

Bozdoğan Kemeri'nin Konumunu gösteren kroki
Atatürk Bulvarı’ndan bu kez aksi yönde ilerlenip Fatih Camii’ne doğru yapı takip edildiğinde ilk olarak kemere Haliç tarafından bitişik olan Gazanfer Ağa Medresesi dikkat çekmektedir.
Burası, bugün Karikatür ve Mizah Müzesi olarak kullanılmaktadır. Yürüyüşe devam edildiğinde kemer boyunca oto tamirhaneleri, kemer açıklıklarının altına park etmiş arabalar ve yapının Haliç’e doğru bir alt sokağında bir benzinlik görülmektedir. Benzinliğin hem günlük yaşamın yoğun olduğu ve yerleşimin bulunduğu bir şehir alanında hem de 1600 yıllık tarihi bir anıtın bu kadar yakınında yer alması ciddi bir tehlike arz etmektedir.
Bozdoğan Kemeri'nin Fatih Camii Tarafındaki Bölümü
Çarşamba Pazarı’nın kurulmasıyla Çarşamba günü kemerin bu bölümünde yapıyla günlük yaşamın bütünlüğü daha fazla hissedilmektedir. Bozdoğan Kemeri’nin Fatih Camii’ne doğru izlenebilen son bölümü tuğla taş duvar örgülü ve demir parmaklıklı bir pencere açıklığı bulunan küçük bir yapıdır. Buradan biraz daha ilerlendiğinde Fatih Camii’ne ulaşılmaktadır.
Kemerin Fatih tarafında izlenebilen son bölümüBozdoğan Kemeri’nin ara sokaklar arasında yitip giden bu bölümleri dışında en anıtsal kısmı Atatürk Bulvarı üzerindeki yüksek iki sıra kemerlerdir. Bu kısım yoğun trafikle bağlantılı egzoz gazlarından olumsuz etkilenmektedir. Yine bu kısımda son zamanlarda akşam saatlerinde yapılan ışıklandırma estetik değerlere uygun gözükmemektedir.
Yazan Üstünizade Mehmet