Bismillahirrahmanirrahim
Depremler geliyor, gidiyor. Küçükmüş, büyüğü gelecekmiş. Son patlama zamanıymış vs.vs
Yetti ya da yetmedi mevzuunda bir tek dahi söz söylenmemeli...
“İçimizdeki asiler yüzünden bize de azap eder misin Allah’ım ” diyenlerden haşa Allah yoktur diyenlere kadar herkes Allah’ın bu dünyada rahmetine kavuşuyorsa bilmelidirler ki, Allah sabır sahibi ve her şeyi bilendir.
O halde gelen azabın ve bereketin gelen rahmetin ya da felaketin hesabını yapmaktan ve buna akıl yormaktansa bunları veren Allah'a ibadet etmenin ve buyurduklarını yapmanın yollarını aramalıyız.
Bizler değil miyiz terazide hak çalan, isteyerek ya da istemeyerek faiz yiyen, kumar oynayan, fuhuş yapan, komşu hakkı bilmeyen, zulmün her çeşidini yiyen...
Bizler değil miyiz, vitrinlere rızık çekmenin yolu olarak putları koyan, haram işleyen, işçi ve işveren hakkı yiyen, çalıp söğüşleyen, körün görende, sağırın işitende, fakirin zenginde, cahilin alimde hakkı olduğunu bilmeden hak yiyen ya da hak değirmende olur diyen....
İmamda namusu ateistte namussuzluğu arayan biz değil miyiz. Zekat kurumunu bozan biz değil miyiz. Malımızın zekatını verirken bin cambazlık yapan biz değil miyiz. Biraz daha lüks yaşayacağız diyerek malımızı fahiş fiyata satan biz değil miyiz. Kadınlarımızı kızlarımız gazete sayfalarında anadan doğma soyarak gözlerimize bayram (!) ettiren biz değil miyiz. Sudan ucuz ekmekten ucuz fuhuş yayınlarla ahlaki depremimizi genişleten ve yaygınlaştıran biz değil miyiz.
Kürsüde faiz haramdır deyip camiye toplanan paraları bankaya enflasyondan korumak için yatıran ve o parayla ibadethaneleri yapan biz değil miyiz. Süleymaniye Camiinin yapımına katkım olsun diye Acem kralından gelen sandık sandık mücevheri eşiğe döktüren padişahın soyundan gelen biz değil miyiz.
Kanla sulanmış bir karış toprağı bir hazine dolusu paraya değişmeyen ve kendisinden Kudüs civarından yer isteyen Allah’ın emriyle yurtlarından kovulan Yahudileri huzurundan kovan Osmanlı’nın soyundan değil miyiz
Şimdilerde sözde mahalle kurdukları için başımızın üstüne çıkardığımız Yahudilere her bir karışı şehit kanı ile sulanmış bu topraklarda rant sağlayan bizler değil miyiz. Hocasının atının topuğundan kaftanına sıçrayan çamuru bir asalet nişanı sayan hükümdarın soyu biz değil miyiz.
Hınca hınç dolusu giden toplu taşım aracında ayağımıza basan biri için ağız dolusu küfreden biz değil miyiz. Allah’ın haram ettiği kadınların ziynet yerlerinin teşhirini helalmiş gibi gösterenler bizler değil miyiz. Üzerlerine koca koca kayalar bırakılarak kızgın güneş altında kaldıkları halde “Allah’u Ekber” diyenlerin dininden değil miyiz.
Bizler İslamiyet’i babalarımızdan öğrendik ve çok kolay elde ettik. Düşünün bakalım asr-ı saadet döneminden önce yaşasaydınız ve İslamiyet’le müjdelenen kavimlerden olsaydınız ve bin bir türlü işkencelere, ölümlere uğrasaydınız “Ben Müslüman’ım. Allah en büyüktür. Allah’tan başka Allah yoktur. Muhammed Aleyhisselam onun kulu ve peygamberidir ” diye avazınız çıktığı kadar bağırır mıydınız, bağırmaz mıydınız.
Düşünün .
Ve yaşadıklarınıza bakın. Sonra Allah’a şükürler olsun ki ben Müslüman’ım. Ben Muhammedi’yim. Ben İslam’ım. Ben Kuran-ı Kerime bağlı bir kulum deyiverin.
Hadi canım sizde.
Ölüme ne kadar hazırlık yapıyorsanız zelzele için de o kadar hazırlık yapabilirsiniz. İster milyarlar verip çelik duvarlar yapın, ister birkaç milyona çadır alıp düz ovada barının, ister uçaklara binip gökyüzünde dolaşın. Kaderinizdeki ile karşılaşacağınıza emin olun. Tabii kaza ve kadere inanıyor, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna da....
Tedbir kuldan tevekkül Allah’tandır diyenlerinize cevabım ise tedbiriniz, verilen nimetlere şükür için namaz kılmanız, aç ve muhtaçların duygularını anlamanız için oruç tutmanız, malınızın korunması ve hayrını görmeniz için zekat vermeniz, ailenizin ve çocuklarınızın selameti için helal kazanç sağlamanız , saygı ve sevgi görmeniz için yetime ve yoksula yardım etmeniz, ahirete götürebilmeniz içinse Allah’ın verdiği nimetleri insanların hayrına harcayıp iyilikler yapmanız gerekecektir.
Unutulmamalıdır ki, Hz. Nuh’un oğlu tufan gelecek ,tövbe et diyen babasına şu en yüksek dağa çıkarım diye cevap verdiği ile kalmıştı. Ben tanrıyım diyen Mısır’ın kralı Kızıldeniz’de bulunduğu zaman Musa (a.s.)’ın Allah’ına secde etme de geç kalmıştı
Titreyin ve kendinize dönün. Yüce Allah buyuruyor ve biliyoruz ki o bağışlayıcıdır. O affedicidir. O rahmet ve rahman sahibidir. Zelzeleden korunmanın yollarını aramaktan önce Kuran-ı Kerime göre yaşantılarımızı değiştirmeliyiz.
Çok zor olsa da......
Ve Allah Zilzal suresinde buyuruyor
“Eûzü Billâhi mineş şeytânir raciym”
“Bismillâhir Rahmânir Rahıym
(1) İzâ zülziletil Ardu zilzaleha; (2) Ve ahrecetilArdu eskaleha; (3) Ve kalel İnsanu ma leha; (4) Yevmeizin tühaddisü ahbâreha; (5) Bienne Rabbeke evha leha; (6) Yevmeizin yasdurun Nasu eştaten li yürav a’malehüm; (7) Femen ya’mel miskale zerretin hayren yerah; (8) Ve men ya’ mel miskale zerretin şerren yerah.
Anlamı:
1. Arz (beden), şiddetli bir sarsıntı ile sarsıldığında;
2. Arz, ağırlıklarını dışarı çıkardığında,
3. İnsan (bilinç, bedene bakarak): “Buna ne oluyor?” diyerek (panik yaşadığında),
4. İşte o süreçte haberlerini söyler.
5. Rabbinden ona vahiy ile.
6. O gün insanlar, gruplar hâlinde çıkar ki çalışmalarının sonucunu görsünler!
7. Kim bir zerre ağırlığınca bir hayır yaparsa, onu görür.
8. Kim de bir zerre ağırlığınca bir şer yaparsa, onu görür
ZİLZAL SURESİ NEDEN İNDİRİLDİ?
Kâfirler kıyametten ve hesap gününden çokça soruyorlardı. "Kıyamet günü ne zamandır?" (Kıyame, 75/6), "Doğru söyleyenlerden iseniz, bu vaad ne zamandır?" (Mülk, 67/25) "Bu fetih ne zaman?" (Secde,32/28) Yani bu bize vaad ettiğiniz, Allah'ın kulları arasında hükmedeceği dirilme günü ne zamandır? gibi sorular soruyorlardı. Onun bilgisinin Allah katında olduğunu, hesap ve ceza günü olan vakti aktini tayinin mümkün olmadığını bilsinler diye bu sürede sadece kıyametin alâmetlerini açıklanmıştır.
.
EROL KARA