ÜRKEK MISDAFA
Bi varımış bi yoğumuş. Köyün birinde Ürkek Mısdafa diye biri varımış. Bu siñeklerden gorkarımış. Bi gün oluya tâtadan bi gama yapıya. Köyden çıkıya başga bi köye varıya, orda bi bekmez satan varımış. Bekmez satana diye ki:
-Şu ceplême bekmez guyvi, diye.
Bekmezi guyduruya ceplêne, köyden çıkıya yola goyuluya. Sona yoruluya bi ağacıñ dibine yatıya. Bunu siñekle dolayı alıya, ırahatsuz idiyele. Uyanıya siñeklere gızıya, belinden tâta gamasını çıkarıya bi vuruşda gırk siñek öldürüye. Arkasına da yazıya ki: Bi vuruşda gırk yiğidi öldüren Aslan Mısdafa.
Bu gide gide bi köye varıya. O köyde de üç tane dev gardaşı varımış. Bu devle köye gelen herkezi yirimiş. Devle gamayı görüyele, bi vuruşda gırk yiğidi öldüren Aslan Mısdafa. Biz bunu nasıl yiyeceyüz nasıl yiyeceyüz diye düşünmiye başlıyala. Biz bunu misafir idelim, âşam olup da yatınca öldürüz diyele.
Ürkek Mısdafa’yı buyur idiyele, bi oda viriyele, ganını doyuruyala. Sôna bi tarafa çekiliyele. Aşam olunca Ürkek Mısdafa yatıya. Devle şindi biz bunu nasıl öldürelim diye gonuşmuya başlıyala. Üyüyünce üsdüne bi gazan gaynar su dökelim diyele. Ürkek Mısdafa bunları duyuya, hemen fesini yorganıñ başucuna goyup dolaba saklanıya. Biraz sona devle bi gazan gaynar suyunan geliyele, fesini yorganıñ üsdünde görünce yaddı sanıyala. Gaynar suyu üsdüne döküp gaçıyala. Devle, zabahlayın ölüsünü almâ geliyele, bakıyala ki Ürkek Mısdafa ölmemiş. Devle soruyala:
-Boğöce nasıl üyüdüñ, rahat mıydıñ?
Aslan Mısdafa:
-Valâ boğöce biraz terler gibi olmuşuyun, diye.
Devle, şaşuruya. Neyise biz bunu bu aşam öldürüz diyele. Aşam oluya, gine düşünmiye başlıyala. Biz bunu, hani dömürden kendir darakları vaya işde onu ganına goruz; sôna salma tokmayınan vuraruz öldürüz diyele. Ürkek Mısdafa bunları duyuya, fesini yorganıñ başucuna goyup dolaba giriye. Devle geliyele, dömür darâ gânına goyup salma tokmayınan vurup gaçıyala. Zabah olunca bakmâ gidiyele, bakıyala ki Ürkek Mısadafa yaşıya. Boğöce nasıl üyüdüñ? diyele. Ürkek Mısdafa:
-Boğöce beni bi pire ısıru gibi geldi, diye.
Devle gine şaşuruya. Ya biz bunu nasıl öldüreceyüz? bu göründû gibi deyi diyele. En iyisi biz bunnan güleş idelim diyele. Ürkek Mısdafı’ya diyele:
-Biz yeñersek seni yiyeceyüz; sen bizi yeñersen sana bi heybe dolusu altun, bi de at virüz köyüñe gadar gidersin, diyele.
Aslan Mısdafa gabul idiye. Beline, gırk yiğidi öldüren Aslan Mısdafa yazan gamayı dakıya. Devlêñ en böyû garşusuna geçiye. Ürkek Mısdafa diye ki:
-Sağıma mı atsam? Soluma mı atsam? Kiraz Dağı’nıñ depiye mi atsam? diye.
Böyük gardaş gorkup gaçıya. Ortancısı da aynı böyük gardaş gibi oluya. En ufak gardaş hiç garşusuna çıkamıya. Soñunda Ürkek Mısdafa bi heybe dolusu altununan atı alıp köyüne gidiye.
İNCİLÜ GIZ
Bi varımış bi yoğumuş, bi fakır adam varımış. Bu fakırıñ bi gün garısı hamile galmış. Garısı bi gün hamama gitmiş, orda da bi cadu garı varımış. Neyise garı orda bi gız çocû doğurmuş. Gız çocunuñ, ağlayınca gözlerinden inci dökülüye; gülünce yanaklândan gül açıyomuş. Cadı garı da bu gızı görmüş.
Zaman geçmiş, gız böyümüş evlenme çağına gelmiş. Bi gün gız evin oğünde oturuyomuş. Padişâñ oğlu da ordan geçerken gızı görmüş, aşık olmuş. Gız da ona aşık oluya. Padişân oğlu bubasıynan gonuşuya, gızı isdiyele. Padişah, düğün sarayda olsun diye. Gızı saraya götümek isdiyele. Cadu Garı da bu haberi duyuya, gılînı deyüşdürüye. Padişâ, gızı ben götürün diye. Padişah gabul idiye.
Cadu Garı, gızı evinden alıya, köyden çıkınca gızın gözlerini çıgardıya gızı da bi yılgunluğa atıviriye. Galan o gızın yerine gendü kör gızını saraya götürüye. Padişân oğlu, benim gördûm gız bu deyilidi diye emme kimseyi inanduramıya. Sôna Cadu Garı’nın gızıynan evleniye. Cadu Garı’ynan gızı saraya iyice yerleşiyele.
Sôna, ihdiyar bi adam yılgunluğa atılan kör gızı buluya. Bakıya ki, gız ağlıya ağlıya oğü inciynen dolmuş. Onu evine götürüye, galan o gızın bubası gibi oluya. İhdiyar adam, bi gün gasabıya gidiye. Sarayıñ oğünden geçerken; sarayıñ camında gızıñ çıkarılan gözlerini görüye. Hemen eve geliye. Gıza diye ki:
-Ben boğün senin gözleriñi sarayıñ camında gördüm. Sen gasabıya git, sarayıñ oğünden geçerken: Vakıtsuz gül satıyon! bi göze bi gül, iki göze iki gül satıyon! diye bağır, diye.
Gız gasabıya gitmiş, sarayıñ öğünden geçerken:
-Vakıtsuz gül satıyon! bi göze bi gül, iki göze iki gül satıyon! diye bağırmıya başlamış.
Cadu Garı’ynan gızı da bunu duymuşla.
-Camıñ öğündeki gözle bi işe yaramıya, virelim de gül alalım, dimişle.
Gözleri gıza vimişle, gülleri de almışla.
Gız gözleri alıya evine gidiye. Evde, bubası aldû gözleri gıza dakıya, gızın gözleri açılıya. Sarayda, padişâñ oğlu Cadu Garı’nıñ elindeki güllerden birini alıp kokluya. Koklayınca, beri yanda gız hamile galıya. Cadu Garı’ynan gızı bunu duyuyala. Hemen gıza bi nusga yapıp gızı öldürüyele. Gız, ölmeden bubasına diyeki:
-Filan depiye baña bi türbe yapıvi, onuñ gapakları açılıp örtülsün, gapâna da; muradına nail olmıyan dilber yaz, diye.
İhdiyar adam, gızıñ didüklerini yapıya. Padişan oğlu bi gün ava gidiye. Avda bu türbeyi görüye. Gapakdaki yazuyu okuya. Türbeniñ içine bakıya ki, bi çocuk anasını emiye. Çocû ordan alıp saraya götürüye. Sonâ çocuk böyüye. Cadu Garı’ynan gızınıñ yapdû nusgayı buluya. Bubasıynan gine ava gidiyele, avda türbeniñ yanından geçerken çocuk hemen atından atlayıp, nusgayı türbiye goya. Godukdan sonâ türbedeki gız hemen canlanıya. Padişan oğlu gızı tanıya, hemen onnan evleniye. Çocuklayınan beraber muratlâna eriyele. Cadu Garı’ynan gızına da gırk satır mı yirsiñ? gırk gatır mı? diyip saraydan atıyala.