Öncelikle hakkında icra takibi ve varsa davalarının her birinin dosya numaralarını temin etmelidir.
Takiplerin kesinleşip kesinleşmediği, dosyalara neler yapılıp yapılmadığı, nelere haciz konduğu ne kadar borcu olduğunu, kimlere borçlandığını dosyaların incelenmesiyle ortaya çıkar.
Borçlu numaraları ve hangi icra dairesinde olduğunu öğrendiği dosyalarını inceleyerek bunları öğrenebilir.
En kısa yoldan hakkında açılmış olan dava –icra dosyalarının bilgisine Adalet bakanlığının açmış olduğu SMS sistemiyle de öğrenebilir. Alacaklılar ile de görüşebilirseniz belki onlarda yardımcı olabilirler.
Bir borçlu nereye kadar kaçabilir ki… Hakkında icra takibi açılan dosyalarla ilgili tebligat yapılmadı dese de bunun araştırılması gerekir. Tebligat yapılamayan dosya olabileceği gibi yapılmış olanlarda bulunabilir.
Tebligat yasası 21. ve 35. maddelere göre ve hatta ilanen tebligat yapma imkânı vardır. Bu şekilde tebligatlar yapıldığında muhatabın bilgisi olmayabilir. Ancak bu maddelere göre tebliğ yapılmış ise takip kesinleşmiş haciz işlemleri başlamıştır.
Gıyabında haczedilen malların satışı öncesi madde 103 e göre bilgi verilir bunlar olumsuz gelirse ilanen satış yoluna gidilir. Tebligat yasasında son yapılan düzenleme ile 21. maddeye göre tebligat yapılmasını çok kolaylaştırmıştır. Alacaklılar takip kesinleştikten sonra araç, gayrimenkul, mevduat hesapları gibi mal varlıklarını araştırır. Hatta tespit edebildikleri takdirde borçlunun ilişkisi olduğu kimselere daha haciz ihbarnamesi gönderebilir.
Bir işe girdiğiniz zaman maaşınızın bir kısmına el konulacak bir mal edinemeyeceksiniz ailenizden bir mülk kaldığı zaman alacaklılar tarafından haciz edilecektir. Bir icra dosyası 10 yıl müddetle açık kalabilir. Hatta ve hatta varislerinize bile bu icra takibi gidebilir. Ziyaretçimiz hiç bir şekilde malı olmadığını vurgulamaktadır.
Pekâlâ, bu durumda ne yapılmalıdır. Aslında bunu belirtmeden önce borçlumuzun borçlarını ödeme konusunda iyi niyetli olmasını ve varsa küçük borçlardan başlayarak bunları ya anlaşarak ya taksitlendirerek ödeme yollarına girmesini tavsiye ederiz. Zira borçlu olduğu kadar mağdur olan alacaklıların varlığı da bir o kadar üzücüdür. Mal satmış, hizmet vermiş ve geçimini alacağı olanla sağlayan kişilerin mağduriyetleri ve hakları, onların ailevi durumlarını da gözetmek lazım. Belki de alacağını alamadığından aile düzeni bozulan, mahvolan alacaklılar da mevcuttur.
Ve dini yönden ele alırsak affedilmeyen tek günah kul hakkıdır. İnsanın elini vicdanına koyması lazımdır. Ziyaretçimiz borçlarını ödeme yönünde imkânsız bir durumda ise aciz belgesi almasını tavsiye edeceğiz. Bunu alacaklı da isteyebilir, borçlu da isteyebilir. Ancak tüm haciz işlemlerinin yapılmış olması ve hiçbir şekilde mal varlığına rastlanmaması gerekir. Bunun için dosyada hiçbir şekilde hacze kabil malın olamadığını tespit edilmesi gerekir. Borçlu ya da alacaklı haciz esnasında malı olmadığını, borcu ödeyemeyeceğini bildirdiğinde dosyalara aciz belgesi alınır.
Ancak aciz belgesi alınsa da mal varlığına sahip olduğunda bu borcu ödeme yükümlüğü başlar. Aciz vesikası alınmakla borç üzerindeki faizlerin durmasına sebep olunur, borcun kapanmasına neden olmaz. Aciz vesikasına bağlanan alacak, aciz vesikasının alındığı tarihten itibaren yirmi yıl geçtikten sonra zamanaşımına uğrar. Aciz vesikasında yazılı alacak miktarı için faiz de istenemez, yani alacak, belgenin alındığı tarih itibariyle sabit kalır. Borçlu gerek “haciz tutanağında haczi kabil hiçbir malına rastlanmadığının belirtilmesi durumunda bu haciz tutanağına dayanarak ve gerekse kendisinin / veya alacaklının satış talebinin yerine getirilerek hacizli mallarının paraya çevrilip, satış bedelinin alacaklılar arasında paylaştırılmasını isteyebilir.
Bundan sonra, icra memurunun “BORÇ ÖDEMEDEN ACİZ BELGESİ” başlıklı basılı (matbu) örnek no:65 belgesini düzenlemesini sağlayabilir. Bu da alacaklıya olan borcunun işlemekte olan faizlerini durdurabilir.
Unutulmaması gereken bir nokta da aleyhinde aciz belgesi alınmış kişi/şirket durumu düzelip de tekrar ticari hayata girdiğinde bu aciz belgesinden dolayı işlem yapamaz. Aciz belgeleri Adalet Bakanlığınca açılan özel bir sicilde kaydedilmektedir.
Eğer kötü niyetle aciz belgesi alındığı alacaklı tarafından tespit edilirse, aciz belgesi için alacaklı iptal davası açabilir.
Tasfiye edemediğiniz şirket için de İK. mad. 178’de, borçlunun ihtiyari iflâs talebi ile zorunlu iflâs talebi düzenlenmiştir.
Yani bu maddede hangi hallerde borçlunun, ticaret mahkemesine başvurarak kendisinin iflâsına karar verilmesini isteyebileceği ve hangi hallerde ticaret mahkemesine başvurarak kendisinin iflâsına karar verilmesini istemek zorunda olduğu düzenlenmiştir. İflâsa tabi (İİK. Mad. 43/I) bir borçlu -bu konuda ‘özel yetki’ye sahip vekili anonim şirketlerde; yönetim kurulu «aciz halinde bulunduğunu» bildirerek, yetkili (yani; muamele merkezinin bulunduğu yerdeki) ticaret mahkemesinden (İİK. mad. 154/III, c:2, 178/I, c:1) kendisinin iflâsına karar verilmesini isteyebilir
«Aciz hali»nden maksat; borçlunun muaccel (ödeme günü gelmiş) borçlarını ödeme imkânından yoksun bulunması ve bu durumunun süreklilik taşımasıdır. Bu yönüyle, borçlunun buradaki durumu -İİK. 177/II-2'deki; «alacaklının talebi ile borçlunun doğrudan doğruya iflâs halleri»nden biri olan- «ödemelerini tatil etmiş» borçlunun durumuna benzemektedir Bunun için de bir avukata danışmanızda fayda vardır.
Takiplerin kesinleşip kesinleşmediği, dosyalara neler yapılıp yapılmadığı, nelere haciz konduğu ne kadar borcu olduğunu, kimlere borçlandığını dosyaların incelenmesiyle ortaya çıkar.
Borçlu numaraları ve hangi icra dairesinde olduğunu öğrendiği dosyalarını inceleyerek bunları öğrenebilir.
En kısa yoldan hakkında açılmış olan dava –icra dosyalarının bilgisine Adalet bakanlığının açmış olduğu SMS sistemiyle de öğrenebilir. Alacaklılar ile de görüşebilirseniz belki onlarda yardımcı olabilirler.
Bir borçlu nereye kadar kaçabilir ki… Hakkında icra takibi açılan dosyalarla ilgili tebligat yapılmadı dese de bunun araştırılması gerekir. Tebligat yapılamayan dosya olabileceği gibi yapılmış olanlarda bulunabilir.
Tebligat yasası 21. ve 35. maddelere göre ve hatta ilanen tebligat yapma imkânı vardır. Bu şekilde tebligatlar yapıldığında muhatabın bilgisi olmayabilir. Ancak bu maddelere göre tebliğ yapılmış ise takip kesinleşmiş haciz işlemleri başlamıştır.
Gıyabında haczedilen malların satışı öncesi madde 103 e göre bilgi verilir bunlar olumsuz gelirse ilanen satış yoluna gidilir. Tebligat yasasında son yapılan düzenleme ile 21. maddeye göre tebligat yapılmasını çok kolaylaştırmıştır. Alacaklılar takip kesinleştikten sonra araç, gayrimenkul, mevduat hesapları gibi mal varlıklarını araştırır. Hatta tespit edebildikleri takdirde borçlunun ilişkisi olduğu kimselere daha haciz ihbarnamesi gönderebilir.
Bir işe girdiğiniz zaman maaşınızın bir kısmına el konulacak bir mal edinemeyeceksiniz ailenizden bir mülk kaldığı zaman alacaklılar tarafından haciz edilecektir. Bir icra dosyası 10 yıl müddetle açık kalabilir. Hatta ve hatta varislerinize bile bu icra takibi gidebilir. Ziyaretçimiz hiç bir şekilde malı olmadığını vurgulamaktadır.
Pekâlâ, bu durumda ne yapılmalıdır. Aslında bunu belirtmeden önce borçlumuzun borçlarını ödeme konusunda iyi niyetli olmasını ve varsa küçük borçlardan başlayarak bunları ya anlaşarak ya taksitlendirerek ödeme yollarına girmesini tavsiye ederiz. Zira borçlu olduğu kadar mağdur olan alacaklıların varlığı da bir o kadar üzücüdür. Mal satmış, hizmet vermiş ve geçimini alacağı olanla sağlayan kişilerin mağduriyetleri ve hakları, onların ailevi durumlarını da gözetmek lazım. Belki de alacağını alamadığından aile düzeni bozulan, mahvolan alacaklılar da mevcuttur.
Ve dini yönden ele alırsak affedilmeyen tek günah kul hakkıdır. İnsanın elini vicdanına koyması lazımdır. Ziyaretçimiz borçlarını ödeme yönünde imkânsız bir durumda ise aciz belgesi almasını tavsiye edeceğiz. Bunu alacaklı da isteyebilir, borçlu da isteyebilir. Ancak tüm haciz işlemlerinin yapılmış olması ve hiçbir şekilde mal varlığına rastlanmaması gerekir. Bunun için dosyada hiçbir şekilde hacze kabil malın olamadığını tespit edilmesi gerekir. Borçlu ya da alacaklı haciz esnasında malı olmadığını, borcu ödeyemeyeceğini bildirdiğinde dosyalara aciz belgesi alınır.
Ancak aciz belgesi alınsa da mal varlığına sahip olduğunda bu borcu ödeme yükümlüğü başlar. Aciz vesikası alınmakla borç üzerindeki faizlerin durmasına sebep olunur, borcun kapanmasına neden olmaz. Aciz vesikasına bağlanan alacak, aciz vesikasının alındığı tarihten itibaren yirmi yıl geçtikten sonra zamanaşımına uğrar. Aciz vesikasında yazılı alacak miktarı için faiz de istenemez, yani alacak, belgenin alındığı tarih itibariyle sabit kalır. Borçlu gerek “haciz tutanağında haczi kabil hiçbir malına rastlanmadığının belirtilmesi durumunda bu haciz tutanağına dayanarak ve gerekse kendisinin / veya alacaklının satış talebinin yerine getirilerek hacizli mallarının paraya çevrilip, satış bedelinin alacaklılar arasında paylaştırılmasını isteyebilir.
Bundan sonra, icra memurunun “BORÇ ÖDEMEDEN ACİZ BELGESİ” başlıklı basılı (matbu) örnek no:65 belgesini düzenlemesini sağlayabilir. Bu da alacaklıya olan borcunun işlemekte olan faizlerini durdurabilir.
Yani bu maddede hangi hallerde borçlunun, ticaret mahkemesine başvurarak kendisinin iflâsına karar verilmesini isteyebileceği ve hangi hallerde ticaret mahkemesine başvurarak kendisinin iflâsına karar verilmesini istemek zorunda olduğu düzenlenmiştir. İflâsa tabi (İİK. Mad. 43/I) bir borçlu -bu konuda ‘özel yetki’ye sahip vekili anonim şirketlerde; yönetim kurulu «aciz halinde bulunduğunu» bildirerek, yetkili (yani; muamele merkezinin bulunduğu yerdeki) ticaret mahkemesinden (İİK. mad. 154/III, c:2, 178/I, c:1) kendisinin iflâsına karar verilmesini isteyebilir
«Aciz hali»nden maksat; borçlunun muaccel (ödeme günü gelmiş) borçlarını ödeme imkânından yoksun bulunması ve bu durumunun süreklilik taşımasıdır. Bu yönüyle, borçlunun buradaki durumu -İİK. 177/II-2'deki; «alacaklının talebi ile borçlunun doğrudan doğruya iflâs halleri»nden biri olan- «ödemelerini tatil etmiş» borçlunun durumuna benzemektedir Bunun için de bir avukata danışmanızda fayda vardır.
@erolkaranet - 26.06.2017