@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

Banner


erolkaranet

Danıştay'ın Emsal Olacak Kararı Belediyeleri Üzecek



D A N I Ş T A Y SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2011/9162
Karar No : 2016/659

İstemin Özeti : İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 31/05/2011 gün ve E:2010/2636, K:2011/1207 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince 2577 sayılı Yasanın 17. maddesi uyarınca davacıların duruşma istemi kabul edilmeyerek işin gereği görüşüldü:

Dava; 09.09.2009 tarihinde meydana gelen sel baskını nedeniyle Küçükçekmece, 2. Bölge tapuda 245 DRIVc pafta, 365 ada, 1 sayılı parsel üzerinde kurulu S.S. Ölçükonut Yapı Kooperatifine tahsisli arsanın M:2/182 arsa paylı 59 nolu evde bulunan eşyaların zarar gördüğünden bahisle 29.921,00 TL maddi, 25.000,00 TL manevi zararın yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince, davacının zararına yol açan ve davacı tarafından hizmet kusuru atfına sebep olan husus (dere taşması-dere ıslahı), davalı idarenin görev, yetki ve sorumluluğunda bulunmadığından ve dolayısıyla dava konusu olayda vaki olduğu ileri sürülen zarar bakımından davalı idareye atfı kabil bir fiil veya kusur söz konusu olmadığı ve tam yargı davasında re'sen hasım düzeltilmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Anayasanın 125. maddesinde, idarelerin kendi eylem işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü oldukları hükme bağlanmıştır.
2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 1. maddesinde; "İstanbul Büyükşehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletilmek üzere İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü'nün kurulduğu" belirtilmiş, aynı Kanunun 2. maddesinin (b) bendinde; "Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek" ve (d) bendinde; "Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak" İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin görev ve yetkileri arasında sayılmış, 25. maddesinde de; "Yağmur sularının uzaklaştırılması ile ilgili tesislerin yapılması veya bu tip tesislerin işletilmesi, gerekli harcamalar ilgili belediyelerce karşılanmak şartıyla İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi tarafından yerine getirilir. Bu tesislerin yapılması veya işletilmesine ilişkin harcamalar tarifelere dahil edilemez." kuralına yer verilmiştir.

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7/r maddesinde; "Su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek, bunun için gerekli baraj ve diğer tesisleri kurmak, kurdurmak ve işletmek; derelerin ıslahını yapmak, kaynak suyu veya arıtma sonunda üretilen suları pazarlamak." Büyükşehir Belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayılmıştır.

Öte yandan, 5393 sayılı Belediye Kanununun 15/e maddesinde de; müktesep haklar saklı kalmak üzere; içme, kullanma ve endüstri suyu sağlamak; atık su ve yağmur suyunun uzaklaştırılmasını sağlamak; bunlar için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek; kaynak sularını işletmek veya işlettirmek, belediyenin yetkileri ve imtiyazları arasında olduğu belirlenmiştir.

3194 sayılı İmar Kanununun 31 ve 32. maddelerinde kullanma izni alınmamış yapılar ve ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak başlanan yapılar hakkında düzenlemeler yapılmıştır. Bu kanunda ayrıca imar planlarının yapım ve denetimi sürecinde belediyeler yanında Bayındırlık ve İskan (Çevre ve Şehircilik) Bakanlığına da görevler yüklenmiştir.

2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde, idari dava türleri; iptal, tam yargı ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmış; 14. maddesinde, dava dilekçelerinin ilk inceleme sırasında "idari merci tecavüzü" ve "husumet" yönlerinden de inceleneceği ve bu hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı; 15. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde ise, davanın yanlış hasım gösterilerek açılması halinde dava dilekçesinin mahkemece tespit edilecek gerçek hasma tebliğine karar verileceği kurala bağlanmıştır.

Aktarılan Yasa kurallarının, 2577 sayılı Yasada öngörülen idari dava türlerinin tümü bakımından geçerli olduğu, başka bir anlatımla sadece iptal davalarında uygulanacak usul kuralları olmadığı gözetildiğinde, tam yargı davalarında da hasım düzeltilerek dava dilekçesinin mahkemece tespit edilecek gerçek hasma tebliğ edilmesine engel yasal düzenleme bulunmamaktadır.

Olayda; su taşkını ile ilgili olarak olayın çıkış sebebi ve varsa illiyet bağı olan kurum ve kuruluşların kusur durumlarının belirlenmesi amacıyla çeşitli mahkemelerce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarında; yaşanan yağışın şiddetli yağış karakteri gösterdiği belirtilmiş olmakla birlikte, yapılaşmaya izin verilerek suların akış kesitlerinin daraltıldığı, dere tabanı, köprü girişleri ve menfezlerde mevcut olan katı atık birikintisinin taşkınların oluşmasına neden olduğu, olayın meydana gelmesinde doğal afet faktörüyle birlikte idarelerin hizmet kusurunun ve talep sahiplerinin de ortak kusurunun bulunduğu belirtilmiştir.

Bu bağlamda, meydana gelen olay nedeniyle oluştuğu iddia edilen zararın sadece doğal afetten kaynaklanmadığı birden çok faktörün bir araya gelmesi ile oluştuğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda; oluşan zarardan, dere yatağında yerleşime müsade eden ve taşan derenin bakımı ve yağmur sularının tahliyesi konusunda İSKİ Genel Müdürlüğü ile birlikte sorumluluğu olan davalı belediyenin hizmet kusuru nedeniyle müşterek sorumlu olması karşısında, ilgili ilçe belediyesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının (Bayındırlık - İskan Bakanlığı) özellikle imar planlarıyla ilgili olarak yürüttüğü bir kamu hizmetinden kaynaklanan hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının ortaya konulmak suretiyle ve davacının gerçek zararı araştırılarak bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda anılan gerekçelerle tazminat isteminin reddine karar veren İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Nitekim, aynı olay nedeniyle meydana gelen zararların tazmini istemi ile açılan Dairemizin temyizen incelediği E:2012/6508, E:2013/6753, E:2013/4560 esas numaralarına kayden incelenen benzer davalarda olayın meydana gelmesinde anılan idarelerin hizmet kusurunun bulunduğu ortaya konulmuştur.

Açıklanan nedenlerle; İstanbul 2. İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 05/02/2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

@erolkaranet - 28.04.2017
Hukuk, Yaşam, Din, Sağlık, Magazin, Turizm

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Asılsız yorum yapmayınız. Mesajlar Yönetici tarafından denetleniyor.

Reklam

Reklam

İlginç Bilgiler

Reklam