T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2014/5002
KARAR NO:2015/19145
KARAR TARİHİ.26.10.2015
3. KİŞİNİN MALLARININ HACİZ EDİLMESİ 3. KİŞİ HACZEDİLMEZLİK ŞİKAYET HAKKINA SAHİP OLMAYIP, İSTİHKAK İDDİASININ DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKTİĞİ.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyiz en tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Davacı 3. kişi vekili, müvekkilinin eski eşi A.. A..'ın borcundan dolayı evinde haciz yapıldığını, müvekkilinin 2009 yılında borçlu A.. A..'dan ayrıldığını ve haczedilen malların müvekkiline ait olduğunu, aynı zamanda mahcuzların yaşam için zorunlu eşyalardan olup hacizlerinin mümkün olmadığını, haczin kaldırılmasına davalı alacaklının tazminata mahkümiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davacının 16.07.2013 tarihli haciz sırasında icra kefili olarak dosya borçlusu haline gelmesi nedeniyle talep şikayet olarak değerlendirilmiş dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda; 02.07.2013 tarihli İcra Müdürlüğü işlemine karşı, 26.08.2013 tarihinde yapılan şikayetin süresinde olmadığı, yapılan işlemin Süresiz şikayete de tabi işlemlerden olmadığı gerekçesi ile şikayetin reddine ilişkin verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK'nun 33. maddesi uyarınca, Türk Hukuku'nu re'sen uygulamakla yükümlü olan hakim tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve netice talepleri ile bağlı olup, onların hukuki nitelendirmesi ile bağlı değildir.
Bu ilke ışığında dava dilekçesi içeriğindeki anlatımdan ve talep sonucundan uyuşmazlığın, 3. kişinin İİK'nun 96. vd. maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davası ile, İİK'nun 82. maddesine dayalı şikayet talebi olduğunun kabulü gerekir.
İstihkak iddiasına konu haczin uygulandığı 02.07.2013 tarihi itibariyle davacı 3. kişinin icra takip dosyasında taraf sıfatı bulunmamaktadır. 16.07.2013 tarihinde aynı adrese haciz için gidildiğinde, borcun 10.000 TL'lik kısmı için icra kefili olmuş, 13.08.2013 tarihinde icra kefili olarak adına icra emri düzenlenmiştir. İcra emri tebliği ve kesinleşmesi sonucunda, kefil olduğu miktar itibariyle dosya borçlusu sıfatının mevcut olduğu kabul edilmelidir. 02.07.2013 tarihli haciz işlemi borçlu A.. A..'ın borcu nedeniyle tatbik edilmiş olmakla, anılan hacizde davacı 3. kişi sıfatına sahiptir. Davacı 3. kişi bu haciz yönünden mahcuzlara ilişkin haczedilmezlik şikayetinde bulunmaya yetkili değildir. 3. kişinin haczedilmezlik şikayeti yönünden aktif husumet ehliyeti bulunmadığından şikayetin reddi ile, uyuşmazlığın üçüncü kişinin mülkiyet hakkına dayanan ve İİK'nun 96. vd. maddelerinden kaynaklanan istihkak iddiası olarak ele alınıp, işin esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması varsa noksan harcın tamamlattırılmasından sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen husus dikkate alınmadan duruşma yapılmaksızın davanın hukuki nitelendirmesinde hata yapılarak yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
26.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2014/5002
KARAR NO:2015/19145
KARAR TARİHİ.26.10.2015
3. KİŞİNİN MALLARININ HACİZ EDİLMESİ 3. KİŞİ HACZEDİLMEZLİK ŞİKAYET HAKKINA SAHİP OLMAYIP, İSTİHKAK İDDİASININ DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKTİĞİ.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyiz en tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Davacı 3. kişi vekili, müvekkilinin eski eşi A.. A..'ın borcundan dolayı evinde haciz yapıldığını, müvekkilinin 2009 yılında borçlu A.. A..'dan ayrıldığını ve haczedilen malların müvekkiline ait olduğunu, aynı zamanda mahcuzların yaşam için zorunlu eşyalardan olup hacizlerinin mümkün olmadığını, haczin kaldırılmasına davalı alacaklının tazminata mahkümiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davacının 16.07.2013 tarihli haciz sırasında icra kefili olarak dosya borçlusu haline gelmesi nedeniyle talep şikayet olarak değerlendirilmiş dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda; 02.07.2013 tarihli İcra Müdürlüğü işlemine karşı, 26.08.2013 tarihinde yapılan şikayetin süresinde olmadığı, yapılan işlemin Süresiz şikayete de tabi işlemlerden olmadığı gerekçesi ile şikayetin reddine ilişkin verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK'nun 33. maddesi uyarınca, Türk Hukuku'nu re'sen uygulamakla yükümlü olan hakim tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve netice talepleri ile bağlı olup, onların hukuki nitelendirmesi ile bağlı değildir.
Bu ilke ışığında dava dilekçesi içeriğindeki anlatımdan ve talep sonucundan uyuşmazlığın, 3. kişinin İİK'nun 96. vd. maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davası ile, İİK'nun 82. maddesine dayalı şikayet talebi olduğunun kabulü gerekir.
İstihkak iddiasına konu haczin uygulandığı 02.07.2013 tarihi itibariyle davacı 3. kişinin icra takip dosyasında taraf sıfatı bulunmamaktadır. 16.07.2013 tarihinde aynı adrese haciz için gidildiğinde, borcun 10.000 TL'lik kısmı için icra kefili olmuş, 13.08.2013 tarihinde icra kefili olarak adına icra emri düzenlenmiştir. İcra emri tebliği ve kesinleşmesi sonucunda, kefil olduğu miktar itibariyle dosya borçlusu sıfatının mevcut olduğu kabul edilmelidir. 02.07.2013 tarihli haciz işlemi borçlu A.. A..'ın borcu nedeniyle tatbik edilmiş olmakla, anılan hacizde davacı 3. kişi sıfatına sahiptir. Davacı 3. kişi bu haciz yönünden mahcuzlara ilişkin haczedilmezlik şikayetinde bulunmaya yetkili değildir. 3. kişinin haczedilmezlik şikayeti yönünden aktif husumet ehliyeti bulunmadığından şikayetin reddi ile, uyuşmazlığın üçüncü kişinin mülkiyet hakkına dayanan ve İİK'nun 96. vd. maddelerinden kaynaklanan istihkak iddiası olarak ele alınıp, işin esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması varsa noksan harcın tamamlattırılmasından sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen husus dikkate alınmadan duruşma yapılmaksızın davanın hukuki nitelendirmesinde hata yapılarak yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
26.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.
@erolkaranet - 02.01.2017