@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

Banner


erolkaranet

Taşköprülülerin Unutmadığı Afetler




Allah-u Teala c.c bu tür afetleri hiç bir topluluğa yaşatmasın

DEPREM
1943 depremi Taşköprü ve çevresinde de bütün şiddetiyle hissedilmiştir. Binaları iyi yapıldığından ilçede fazla tahribat olmamıştır. Sadece bir kısım eski bina ile iki minare hasara uğramıştır.

SEL
1939, 1972 ve1998 yıllarında Gökırmak ve kollarının kapladığı alana yağan çok şiddetli yağmur neticesi, korkunç sel suyu baskını olmuş; ırmağın iki yanındaki arazi baştanbaşa sular altında kalmış ve büyük miktarda maddi zarar olmuştur.

YANGIN

İlçe, ara sıra tabii afetlerle de karşılaşmaktadır. 1893'te kısmen yanmış olan Taşköprü, 1927’de yeni baştan yanarak bir kor yığını haline gelmiştir. Şimdiki ilçe 1927’den sonra yeni baştan kurulmuştur.

TAŞKÖPRÜ BAŞTANBAŞA NASIL YANDI?
Taşköprü Yangını: 1927 yılı Vakit Gazetesi’nin haberi: (Haber, İslamî harflerden Latin harflerine çevrilmiştir).
Kastamonu muhabirimiz yazıyor:
Anadolu’da emsaline pek ender tesadüf edilebilir denecek derecede güzel ve şirin bir kazamız olan Taşköprü, Zafer Bayramı günü dört saat kadar kısa bir müddet zarfında tamamen kül oldu.
O gün saat on üçe doğru, Taşköprü Kaymakamlığı’ndan Kastamonu Vilâyetine çekilen bir telgrafta; kasabada müthiş bir yangın zuhur ettiğinden, Kastamonu’daki otomobillerin derhal gönderilmesi selâmet-i memleket namına rica ediliyordu.
Bereket versin Kastamonu beldesi, memlekette itfaiye teşkilâtının yalnız mahalle tulumbalarına inhisârını muvaffak görmeyerek, kat’i bir itfaiye teşkili meselesini derpîş etmiş, iki adet otobüs getirilmiş ve icap eden itfaiye efrâdı da kullanılmaya başlanmıştı.
Vilâyet merkezinde bu müthiş haberin duyulması bir bomba gibi tesir etmiş, bayram münasebetiyle Kastamonu’da bulunan Taşköprülüler ve alâkadar Kastamonuluların hepsi otomobillerle Taşköprü’ye gitmişlerdi. Kastamonu beldesi bu feci akıbet üzerine, lüzumu kadar memur ve vesaiti ile kamyonlara binerek muavenete şitâb etmiştir.
Yangının dehşetini, kırk dört kilometre uzakta bulunan Kastamonu’dan bile semaya yükselen duman tabakasının keşâfeti sayesinde anlamak kabildi. Hatta telgraf ve telefon muhaberâtı dahi münkati olmuştu.
Otomobiller, Taşköprü-Kastamonu arasındaki mesafeyi bir saatte kat ediyorlar. Kastamonu’dan ayrılan kafile Taşköprü’ye vardığında yangın şiddetini artırarak üç kola ayrılmış, kudurmuş bir dalga gibi önüne gelen binaları yalayıp, küle kalb ediyordu. Kazada, mahalle tulumba teşkilâtının dahi adem-i mevcudiyeti yüzünden itfaiye arabaları yetişinceye kadar bir iş görülememiş; yangın, şiddetle esen poyrazın tesiri ile alabildiğine tahribatına devam etmiştir.


Halk, bu ani afet karşısında şaşırmış ve herkes kendi başının çaresine baktığı için, bir iş görülememiş ve yangına mani olacak hiçbir tedbir alınamamıştır. Bir evi tahliye edip, eşyasını sirayet ihtimali olmayan evlere nakil etmişler, yarım saat sonra orasının da ateş aldığını görmüşler. Hatta kurtarılan eşyanın bir kısmı yığın halinde dışarıda iken bile yanmıştır.
Yangın esnasında Taşköprü’nün bir mahşerden farkı yoktu. Çocuğunu, kardeşini arayanlar, evden çıkaramadıkları ihtiyar ve hastalarını yanıp kül olmaktan kurtarmak için başkalarından istimdat edenler, evvelâ can, sonra canan fikrince hareket edenlerin vaziyeti çok feci bir manzara teşkil ediyordu. Bereket versin başta Kastamonu Valisi Mithat Bey olmak üzere, Belediye Reisi, azaları, Hilâl-i Ahmer Reisi, Fırka Kaza Mütemedi, Tayyare Cemiyeti Reisi ve daha bir çok zevat ile Kastamonulular yetiştiler de şaşkınlıktan ne yaptıklarını bile bilmemek derecesine gelen zavallı halka azami yardımda bulundular.
Getirilen itfaiye ve tulumba takımlarının azami yardımı iledir ki, sirâyet etmekte bulunan Tabakhane Mahallesi’ni olsun kurtardılar.
Yangın nereden çıktı?
Yangın, Karasaid Mahallesi’nde emval metrukeden inen bir muhâcirin iskânına tahsis edilen evden çıkmıştır. Kaza eseri olduğu ve evin delik bacasından yükselen kığılcımların, yakınında bulunan samanlığa düşmesi yüzünden çıktığı söylenmektedir. Yanan mebâni, sekiz yüz hane ile üç yüz dükkândan ibaret zan ve tahmin edilmektedir.
Mebâni resmiyeden hangileri yandı?
Bunların içinde mebâni resmiye olarak hükümet, jandarma, belediye, telgrafhane, Kız Mektebi ve Ziraat Bankası binaları da vardır. Mebâni resmiyeden yalnız kaza harici denecek kadar uzakta bulunan Askerî Şube ile merkezî bir yerde ve pek açıkta bulunan Erkek Mektebi binaları kurtarılabilmişti. Adliye Dairesi de dahil bulunduğu halde, yanan daire-yi resmiyeden en ufak bir kâğıt olsun çıkarılamamıştır.
Adliye Dairesi evrakını bir kısmı çıkarılmış ve hükümet bahçesinin bir köşesine yığılmış ise de, bilâhare ateş oraya da sirayet ederek bu evrak ve defteri de yakmıştır. Hükümetin bu durum katında hapishane de bulunuyordu. Fakat mapuslar yangından kurtarılarak taht-ı muhâfazaya alınmıştır. Ziraat Bankası’nın yalnız evrak ve kasaları kurtarılabilmiştir.
Yangından müvelled zarar herhalde, üç milyondan fazla tahmin edilmektedir. Kurtarılan mahalle iki yüz haneye tecavüz etmiyor. Bu da on beş sene önce yine bir yangın ile baştanbaşa yanmış, yeniden yapılmağa başlanmış ve henüz ekserisi tamamlanamamış binalardan mürekkep bir mahalledir.
Yangında nüfusça zâiyat dahi vardır. İki çocuğuyla bir ihtiyar kadının yandığı söylenmektedir.

Garip bir haber:

Yangından mützarar olanların içinde elli bin lira servet sahibi ticarilerimiz de mevcuttur. Yalnız, garip olan bir şey varsa da; Taşköprü ve Kastamonu’nun ileri gelen zenginlerinden olan İstanbul’daki Meydancık Hanı sahibi, Muhammet Salih Efendinin, merkezî bir mahallede bulunan mağazası ve evine, civarındakiler kâmilen yanmasına rağmen hiçbir şey olmamıştır.
Halk, akşam saat sekize doğru hep civar bostanlara, tarlalara çıkmışlardı. Fırınların hepsinin yanması yüzünden aç kalan halka, kamyon ve otomobiller Kastamonu’dan ekmek ve erzak taşıyorlardı.
Gece yarısına doğru yangından dönen Hilâl-i Ahmer ve belediye azâları kalem reisinin nezdinde bir ictima akd ederek yapılacak işler hakkında görüşmüşler, ve esaslı tedâbir ibrâz etmişlerdir. Bu cümleden olmak üzere açıkta kalan halkın eşya ve diğer şeyleri üzerinde herhangi bir çapulculuk hadisesine meydan vermemek için; altmış kişilik bir müfrezenin otomobillerle Taşköprü’ye gitmesi kararlaştırılmıştır. Bu müfreze beraberinde lüzumu kadar çadır da getirmiştir.

Hukuk, Yaşam, Din, Sağlık, Magazin, Turizm

Reklam

Reklam

İlginç Bilgiler

Reklam