Teknoloji çağında yediden yetmişe hepimiz çağın bir gereği olarak bilgi işleme sarıldık. Cep telefonları, bilgisayarlar, tablet pc’ler ve android telefonlar artık garipsenmeyecek ve vazgeçilmeyecek cihazlar olarak ellerimizde dolaşmaktadır.
Sosyal paylaşım siteleri, kısa mesajlar, epostalar günümüzün haberleşme ağının temelini oluşturmaya başladı. Artık insanlar ne ucu yanık ne gül kokulu mektuplar göndermiyorlar. Hatta bayramların simgesi olan kartpostallar bile yeni neslin yabancısı olduğu bir anı olarak tarihe gömülmeye başladı bile.
Zaman elektronikleşir de haberleşme bunun içerisinde yer almaz mı? Kandiller, bayramlar, özel günler, randevular, tebrikler artık “online - çevrimiçi” adı altında yapılmaktadır.
Bana karşımdakinin duygularını, sesini, sıcaklığını, öfkesini hissettirmediğinden soğuk ve itici gelen mesajlaşmalar artık en çok kullanılan iletişim aracı oldu.
Ve bu mesajlaşmalarda moda olan dualar, salâvat zincirleri, şuradan gelmiş buradan gelmiş, söylemezsen kısmetin kapanır, rızkın daralır, hastalanırsın ölürsün tarzı tehditvari yaklaşımlarla şu kadar adet söylenmesi zorunlu tutulan saçmalıklarla dolu istekler sizi bilmem ama beni bunaltıyor.
İşte geçenlerde gelen bir mesaj..
Başlık “hacdan gelen dua” (!) diye yazılmış. Devam ediyor “ Hz Eyyub’un sabrı, Hz Yusuf’un güzelliği, Hz Hamza’nın cesareti, Hz Ömer’in adaleti Ve 124 bin peygamberin duası seninle olsun.! (Buraya kadar güzel. Sonrası ise düşündürücü). Mesaj, “ Bu mesaj Hacdan geliyormuş
1O kişiye yolla (ne bir eksik ne bir fazla) Bu akşam bir sürprizle ile karşılaşacaksın diyor ve ALLAH rızası için denememi istiyor.
Yapma ya.. Ciddi olamazsın.
Gönderene bakıyorum. Şu ana kadar mantıksız bir söz ya da mektubuna rastlamadığım sevdiğim dostumdan geliyor. Hadi diyelim kırmayalım da paylaşalım, desem bile içimden gelmiyor. Mektuba dikkat ediyorum. Ondan ona öteki berikine “forward” ettiği yani ilettiği bir eposta türü. O da başına felaket (!) gelmesin diye büyük bir ihtimalle korkudan bana göndermiş.
Sadece bu mu? Hayır. İşte bir başka örnek.
Bismillâhirrahmânirrahîm, La havle vela kuvvete illa billahi aliyyil azim. Allahümme inni esabet ya kadümü ya daimü yasekde yeus yabudu ya semedü ya hayyümü ya kayyümü yazel celali vel ikram feinte cihan fevui hasilla hala ihake ilahu aleyni teveknül tüve hüve rabbilazim.
Yüce Allah bu duayı 1251 yılında birine nasip etmiş. O kişi bunu 7 kişiye dağıtmış ve zengin olmuş. Sonra bu dua bir fakirin eline geçmiş; fakat o inanmayınca evi yanmış. Bir kadının eline geçmiş ve o da inanmamış; onun da çocuğu ölmüş. Bu dua kimin eline geçerse 7 kişiye dağıtsın, ne isterse olur. Duayı 7 gün içinde 7 kişiye gönderirsen isteğin gerçekleşecek. Dağıtmazsan başına felaketler gelecek…’
Mektup dilek yansıtmıyor. Felaket tellalı gibi.
İkinci paragrafa bakar mısınız? Resmen tehdit. Resmen saçmalık. Resmen aptallık. Dinde reform diyenler, çağa uydurun diyenler, din bu mu diyenlere hak verecek aslı astarı olmayan gerzekçe bir düşünce yayan, bir istek.
Behey gafil. Allahu Teâlâ’nın ayetleriyle oynama hakkını sana kim verdi. Bunun dindeki kaynağı nedir. Türbelere çaput bağlayanlardan, kabirleri tavaf edenlerden, taşlardan medet umanlardan, falcıya büyücüye gidenlerden, bunlarla uğraşanlardan ne farkın var.
Sen kimsin. İki ayaklı şeytan mısın, nesin.
Bunu da geçtim. Çocuğu ya da bir başkasının küçük yaşlardaki yakınının ağır hastalığının tedavisi, tekerlekli sandalyesi, birinin evlenmesi, bir başkasının dileği için, peygamber Aleyhisselam’a salât ve selam göndermek için bilmem kaç kere salâvat okuyup eposta listemde kimler var ise hepsine göndererek bu saadet zincirinin, af edersiniz salâvat zincirinin devamına katkıda bulunmamı isteyenler. Bulunmazsam beni münafık ya da imansız olacağımın altını çizenler. Gönderilen epostaların bir yerinde aba altında sopa göstererek buna mecbur kılanlar.
Hepinize yazıklar olsun.
Bir adı “Zincir epostalar” olarak isimlendirilen ve listemizdeki herkese göndererek “herkesin haberdar olması sağlanan” bu mesajlar neyi amaçlıyor?
Bu epostaların tek amacı olarak inancımı kullanarak benim zayıf noktamla oynamaya çalışmaktan öte bir gaye gütmeyen, aklı sıra insanlarla dalga geçen küçük insanların, beyinsiz taifenin düşüncelerinden başka bir oyun değildir.
En çok rağbet görenler yardım ve dua epostaları olan bu saçma iletilerin insanlara verdiği ve panik/korku ve çaresizlik ve umut beklentisi temiz niyetli insanların bunlara araç olmasına sebep olurken birileri de yaptıkları saçma oyunun sözde kahramanları olmaktadır.
Mümin uyanıktır. Bu tür oyunlara gelmez.
Bir dileği, bir sıkıntısı varsa nasıl dua edeceğini bilir. 7, 77, 777,7777 kişiye göndermeden edeceği duasının Allahu Teâlâ ile arasına kimseyi sokmadan dileyeceğini bilir. Ettiği duasının Rabbinin katında mutlaka kabul edileceğini bilir. Buna iman etmiştir. Zira aziz ve celil olan Allah’ın duaları kabul edeceğine inanmıştır. Allahu Teâlâ duaları kabul etmeseydi “dua edin” demezdi. “Vermeseydi, istemeyi vermezdi.”
Birkaç örneğini yukarıda verdiğim bu tür gerçek dışı epostalar, kısa mesajlar yıllar önce evlerin, kapı önlerine bırakılan ‘esrarengiz’ mektuplardan ya da postacının getirdiği ama kimin gönderdiği belli olmayan ‘felaket tellalı’ mektuplardan farklı bir şey değildir. Bugün internet üzerinden gönderilen zincir e-postalar. “Bu duaya inanmayan ve 44 kişiye göndermeyen kişilerin evleri yandı, çocukları öldü, soyları kurudu” benzeri ifadelerle insanlar korkutularak kafaları karıştırılıyor. Dinî altyapısı zayıf birçok insan için bu türden yazılar panik ve paranoyaya sebep oluyor.
Bilişim yetkilileri “Ben dâhil listendeki herkese gönder” ibaresi olan mesajların amacının “gönderilen adresler” bölümündeki adresleri toplayarak ‘satışa’ hazır bir liste haline getirilmesi amacını taşıdığını belirtiyor.
Mümin bir insan dua ve salâvat zinciri yapan e-postalar konusunda uyanık olmalıdır. İnsanları korkutan, ürküten, muallâkta bırakan, ‘acaba başıma bir şey gelir mi’ diye düşündürerek bir şeyler yapmaya zorlayan bu tür epostaları ciddiye almamak gerektiğini Allaha gerçekten iman eden bir insan bilir.
İslam dininde böyle bir uygulama ve hüküm yoktur.
Epostaların esiri olmayın.
23.01.2012 - EROL KARA
Bana karşımdakinin duygularını, sesini, sıcaklığını, öfkesini hissettirmediğinden soğuk ve itici gelen mesajlaşmalar artık en çok kullanılan iletişim aracı oldu.
Ve bu mesajlaşmalarda moda olan dualar, salâvat zincirleri, şuradan gelmiş buradan gelmiş, söylemezsen kısmetin kapanır, rızkın daralır, hastalanırsın ölürsün tarzı tehditvari yaklaşımlarla şu kadar adet söylenmesi zorunlu tutulan saçmalıklarla dolu istekler sizi bilmem ama beni bunaltıyor.
İşte geçenlerde gelen bir mesaj..
Başlık “hacdan gelen dua” (!) diye yazılmış. Devam ediyor “ Hz Eyyub’un sabrı, Hz Yusuf’un güzelliği, Hz Hamza’nın cesareti, Hz Ömer’in adaleti Ve 124 bin peygamberin duası seninle olsun.! (Buraya kadar güzel. Sonrası ise düşündürücü). Mesaj, “ Bu mesaj Hacdan geliyormuş
1O kişiye yolla (ne bir eksik ne bir fazla) Bu akşam bir sürprizle ile karşılaşacaksın diyor ve ALLAH rızası için denememi istiyor.
Yapma ya.. Ciddi olamazsın.
Gönderene bakıyorum. Şu ana kadar mantıksız bir söz ya da mektubuna rastlamadığım sevdiğim dostumdan geliyor. Hadi diyelim kırmayalım da paylaşalım, desem bile içimden gelmiyor. Mektuba dikkat ediyorum. Ondan ona öteki berikine “forward” ettiği yani ilettiği bir eposta türü. O da başına felaket (!) gelmesin diye büyük bir ihtimalle korkudan bana göndermiş.
Sadece bu mu? Hayır. İşte bir başka örnek.
Bismillâhirrahmânirrahîm, La havle vela kuvvete illa billahi aliyyil azim. Allahümme inni esabet ya kadümü ya daimü yasekde yeus yabudu ya semedü ya hayyümü ya kayyümü yazel celali vel ikram feinte cihan fevui hasilla hala ihake ilahu aleyni teveknül tüve hüve rabbilazim.
Yüce Allah bu duayı 1251 yılında birine nasip etmiş. O kişi bunu 7 kişiye dağıtmış ve zengin olmuş. Sonra bu dua bir fakirin eline geçmiş; fakat o inanmayınca evi yanmış. Bir kadının eline geçmiş ve o da inanmamış; onun da çocuğu ölmüş. Bu dua kimin eline geçerse 7 kişiye dağıtsın, ne isterse olur. Duayı 7 gün içinde 7 kişiye gönderirsen isteğin gerçekleşecek. Dağıtmazsan başına felaketler gelecek…’
Mektup dilek yansıtmıyor. Felaket tellalı gibi.
İkinci paragrafa bakar mısınız? Resmen tehdit. Resmen saçmalık. Resmen aptallık. Dinde reform diyenler, çağa uydurun diyenler, din bu mu diyenlere hak verecek aslı astarı olmayan gerzekçe bir düşünce yayan, bir istek.
Behey gafil. Allahu Teâlâ’nın ayetleriyle oynama hakkını sana kim verdi. Bunun dindeki kaynağı nedir. Türbelere çaput bağlayanlardan, kabirleri tavaf edenlerden, taşlardan medet umanlardan, falcıya büyücüye gidenlerden, bunlarla uğraşanlardan ne farkın var.
Sen kimsin. İki ayaklı şeytan mısın, nesin.
Bunu da geçtim. Çocuğu ya da bir başkasının küçük yaşlardaki yakınının ağır hastalığının tedavisi, tekerlekli sandalyesi, birinin evlenmesi, bir başkasının dileği için, peygamber Aleyhisselam’a salât ve selam göndermek için bilmem kaç kere salâvat okuyup eposta listemde kimler var ise hepsine göndererek bu saadet zincirinin, af edersiniz salâvat zincirinin devamına katkıda bulunmamı isteyenler. Bulunmazsam beni münafık ya da imansız olacağımın altını çizenler. Gönderilen epostaların bir yerinde aba altında sopa göstererek buna mecbur kılanlar.
Hepinize yazıklar olsun.
Bir adı “Zincir epostalar” olarak isimlendirilen ve listemizdeki herkese göndererek “herkesin haberdar olması sağlanan” bu mesajlar neyi amaçlıyor?
Bu epostaların tek amacı olarak inancımı kullanarak benim zayıf noktamla oynamaya çalışmaktan öte bir gaye gütmeyen, aklı sıra insanlarla dalga geçen küçük insanların, beyinsiz taifenin düşüncelerinden başka bir oyun değildir.
En çok rağbet görenler yardım ve dua epostaları olan bu saçma iletilerin insanlara verdiği ve panik/korku ve çaresizlik ve umut beklentisi temiz niyetli insanların bunlara araç olmasına sebep olurken birileri de yaptıkları saçma oyunun sözde kahramanları olmaktadır.
Mümin uyanıktır. Bu tür oyunlara gelmez.
Bir dileği, bir sıkıntısı varsa nasıl dua edeceğini bilir. 7, 77, 777,7777 kişiye göndermeden edeceği duasının Allahu Teâlâ ile arasına kimseyi sokmadan dileyeceğini bilir. Ettiği duasının Rabbinin katında mutlaka kabul edileceğini bilir. Buna iman etmiştir. Zira aziz ve celil olan Allah’ın duaları kabul edeceğine inanmıştır. Allahu Teâlâ duaları kabul etmeseydi “dua edin” demezdi. “Vermeseydi, istemeyi vermezdi.”
Birkaç örneğini yukarıda verdiğim bu tür gerçek dışı epostalar, kısa mesajlar yıllar önce evlerin, kapı önlerine bırakılan ‘esrarengiz’ mektuplardan ya da postacının getirdiği ama kimin gönderdiği belli olmayan ‘felaket tellalı’ mektuplardan farklı bir şey değildir. Bugün internet üzerinden gönderilen zincir e-postalar. “Bu duaya inanmayan ve 44 kişiye göndermeyen kişilerin evleri yandı, çocukları öldü, soyları kurudu” benzeri ifadelerle insanlar korkutularak kafaları karıştırılıyor. Dinî altyapısı zayıf birçok insan için bu türden yazılar panik ve paranoyaya sebep oluyor.
Bilişim yetkilileri “Ben dâhil listendeki herkese gönder” ibaresi olan mesajların amacının “gönderilen adresler” bölümündeki adresleri toplayarak ‘satışa’ hazır bir liste haline getirilmesi amacını taşıdığını belirtiyor.
Mümin bir insan dua ve salâvat zinciri yapan e-postalar konusunda uyanık olmalıdır. İnsanları korkutan, ürküten, muallâkta bırakan, ‘acaba başıma bir şey gelir mi’ diye düşündürerek bir şeyler yapmaya zorlayan bu tür epostaları ciddiye almamak gerektiğini Allaha gerçekten iman eden bir insan bilir.
İslam dininde böyle bir uygulama ve hüküm yoktur.
Epostaların esiri olmayın.
23.01.2012 - EROL KARA