EGM Personel Daire Başkanlığının 17.02.2012 tarihli yazısı ile polise 2.şark ataması kesin...Bu günlerde bir şekilde 3. şark hatta daha fazlasının da çıkartılacağı söylentileri var.
Bunun kanıtı da 18.03.2016 cuma günü Resmi gazetede Bakanlar Kurulunun Emniyet Genel Müdürlüğü, atama ve yer değiştirme yönetmeliğindeki 24 üncü maddenin ikinci ve dördüncü fıkralarında yer alan "ikinci kez" ibareleri "birden fazla kez" şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddenin dördüncü fıkrasında yer alan "ve daha önce çalıştığı ile atanmamak kaydıyla" ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır. 3. veya daha fazla şarkın önünün açılmasını sağlayan bu yönetmelik değişikliği nedeniyle polis memurları karar kara düşünüyor.
Bu ne demek, polis memurlarının hiç bir zaman vatani aslisi olmayacak. Göçebe gibi... 3 yıl orada 5 yıl ötede ve diğerleri.
Polis memuru aile de olamayacak. Zira aile için mukim olmak, yerleşmek, kalıcılık gerekir.
Bir çok kamu kurum ve kuruluşun çalışma şartları ve maaşları iyileştirilirken Emniyet Teşkilatında Polis Memurlarının yükünün her geçen gün "çekilemez" hale getirilmesinin nedeni de belli değil.
Polis memuru "şamar oğlanı" mıdır. Neden bunca üzerine gidiliyor. Ve daha bir çok cevabı olmayan sorular..
En çok intihar eden meslek grubunun en başında gelen polislik seçim zamanlarındaki vaadin dışında umut ışığı ve çözümü olmadan yaşıyor.
Vatan müdafaasının, emniyetinin, huzurun ve barışın yegane sahipleri olan asker ve polis arasında bile uçurum var.
Ve kamu kurumları arasında ikinci şark değil şark hizmeti olmayan kurumlar var.
Bir kaç şark hizmeti tehdidi ile karşı karşıya kalan polis ne suç işliyor ki bunlar ona layık görünüyor:
Stresli ortamları, mobbing fırtınası, amir baskısı, eş dost akrabadan uzak yaşamları, hal edilmemiş katsayı sorunu, eş değer meslek sahibi diğer kurumla aralarındaki uçurumlar, herkes tatil yaparken tatilleri bile iki dudak arasında olması, fazla çalışmada fazla çalışma ücreti hak ettirilmemesi. bir anda izinlerinin iptal olma kabusu bu meslek sahiplerinin bu denli yıpratılmak istenmesi nedendir, bir vatandaş olarak çözemedim.
Oysa en küçük bir korku da "alo 155" e sarılan bizler keyfimiz gıcır olduğunda "hain polis" diyebiliyoruz.
Polisin derdi çığ gibi... Bu dert gün geçtikçe artıyor.
Oysa her çalışan gibi polislerde aile düzeni, gelecek planı ve çocuklarının eğitimini düşünmek ve bir yol haritası çizmek istiyor.
Çizemiyor..
Genç polisler şark hizmetinden sonra evlenirim düşüncesini artık hiç evlenmemeye getiriyor. Zira eşiyle, çocuklarıyla oradan oraya savrulmak korkusu bekar kalma tercihini artıyor.
Polis bir kaç kez şark hizmeti korkusu içinde gelecek hayalleri dahi kuramıyor. Polis anne babaları torun hayalinden uzak "ne olacak bu çocukların hali" demeye başladı. Hatta böyle olursa ana babalar evlat hasretiyle, evlatlar ana baba hasretiyle yanıp tutuşacaklar.
Hatta sosyal yaşam hakkı elinden alınmış olarak ve ötesi barınma sorunu yaşayacak olan, lojmanı olmayan yerlerde çalışacak olanın ne zaman, nerede, nasıl kalacağının dahi hesabı yapılmazken polisin geri dönülmeyen yolun yolcusu gibi savrulup durmayacağını kim iddia eder.
Terör belası dışında sokağa dökülmeyi seven güruhlarla uğraşmak bir yana emniyet camiasının fedakar, mazlum, suskun, savunmasız adeta ezik bırakılan memurları bunalıma düşmesin de kim düşsün.
2012 den sonra bir balyoz gibi inen ikinci şark , 2016 da çıkartılan "birden fazla şark" kararı yüzünden binlerce polis çocuklarının belli bir düzen içinde eğitim hayatlarını sürdürmeleri gerekirken okul hayatı sürekli değişecek kaygısı, gideceği yere adapte olmak zorunda kalacak olan polis eşleri, farklı mesleklerde eş durumundan sürekli yer değiştirecek olan hatta işsiz kalma tehlikesi olan eşler, sürekli tayin çıkma ihtimali içinde olan polis ve ailesinde yaşamın nelere gebe olacağını düşünmek lazım.
Boşanmalar mı artar, polise çocuğunu vermek istemeyenlerin sayısı mı artar, bir baltaya sap olamayan, dikili bir ağacı bulunmayan bir meslek çalışanları mı oluşur, bakmak gerekir.
Polis ailesinin ve çocuklarının bu durumdan etkilenmemesi mümkün değildir.
Hal böyle olunca polislerin yerleşik düzen içinde çalışma olanakları da ortadan kaldırılmış olması kimleri mutlu ediyor. Kimler bundan zevk alıyor bilinmez ama bir kaç şark şartı kesinlikle yanlıştır. Bir şark hizmeti yapar 3 yıl -5 yıl -7 yıl neyse ama bir kere yapar. Sonra aile düzenini kurar. Hele ki sayın cumhurbaşkanımız aile konusunda hassas davranırken, aile birliğini savunurken, nüfusun artması için gayret gösterirken birilerinin polisleri rüzgar gibi savurmak istemesi çok garip..
Çoluk çocuğuyla sürekli göç etmesi, çocukların eğitim sorunu, bir yerde mal sahibi olamaması, aile ve akraba kavramlarına sünger çektirilmesi, yılkı atı gibi ortada dolanması insan haklarına da, yaşam şekline de, insan olmanın özüne de aykırıdır.
Hele hele memur sınıfında başka hiç bir kurumda böyle bir uygulama olmaması Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır.
Ehli vicdan olmalı yoksa alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste denilir. Hatta gün gelir polis olacak kimse bulunmaz ya da evli olan polisten söz edilemez olur.
Bir yerde sürekli kakılan, horlanan, suçlanan, hedefe oturtulan diğer yandan vazgeçilmez unsur olan polis için bir yiğit çıkmalı bu haksız, adaletten uzak, etik olmayan kararlara DUR DEMELİDİR.
Erol KARA - 06.07.2016
Bunun kanıtı da 18.03.2016 cuma günü Resmi gazetede Bakanlar Kurulunun Emniyet Genel Müdürlüğü, atama ve yer değiştirme yönetmeliğindeki 24 üncü maddenin ikinci ve dördüncü fıkralarında yer alan "ikinci kez" ibareleri "birden fazla kez" şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddenin dördüncü fıkrasında yer alan "ve daha önce çalıştığı ile atanmamak kaydıyla" ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır. 3. veya daha fazla şarkın önünün açılmasını sağlayan bu yönetmelik değişikliği nedeniyle polis memurları karar kara düşünüyor.
Bu ne demek, polis memurlarının hiç bir zaman vatani aslisi olmayacak. Göçebe gibi... 3 yıl orada 5 yıl ötede ve diğerleri.
Polis memuru aile de olamayacak. Zira aile için mukim olmak, yerleşmek, kalıcılık gerekir.
Bir çok kamu kurum ve kuruluşun çalışma şartları ve maaşları iyileştirilirken Emniyet Teşkilatında Polis Memurlarının yükünün her geçen gün "çekilemez" hale getirilmesinin nedeni de belli değil.
Polis memuru "şamar oğlanı" mıdır. Neden bunca üzerine gidiliyor. Ve daha bir çok cevabı olmayan sorular..
En çok intihar eden meslek grubunun en başında gelen polislik seçim zamanlarındaki vaadin dışında umut ışığı ve çözümü olmadan yaşıyor.
Vatan müdafaasının, emniyetinin, huzurun ve barışın yegane sahipleri olan asker ve polis arasında bile uçurum var.
Ve kamu kurumları arasında ikinci şark değil şark hizmeti olmayan kurumlar var.
Bir kaç şark hizmeti tehdidi ile karşı karşıya kalan polis ne suç işliyor ki bunlar ona layık görünüyor:
Stresli ortamları, mobbing fırtınası, amir baskısı, eş dost akrabadan uzak yaşamları, hal edilmemiş katsayı sorunu, eş değer meslek sahibi diğer kurumla aralarındaki uçurumlar, herkes tatil yaparken tatilleri bile iki dudak arasında olması, fazla çalışmada fazla çalışma ücreti hak ettirilmemesi. bir anda izinlerinin iptal olma kabusu bu meslek sahiplerinin bu denli yıpratılmak istenmesi nedendir, bir vatandaş olarak çözemedim.
Oysa en küçük bir korku da "alo 155" e sarılan bizler keyfimiz gıcır olduğunda "hain polis" diyebiliyoruz.
Polisin derdi çığ gibi... Bu dert gün geçtikçe artıyor.
Oysa her çalışan gibi polislerde aile düzeni, gelecek planı ve çocuklarının eğitimini düşünmek ve bir yol haritası çizmek istiyor.
Çizemiyor..
Genç polisler şark hizmetinden sonra evlenirim düşüncesini artık hiç evlenmemeye getiriyor. Zira eşiyle, çocuklarıyla oradan oraya savrulmak korkusu bekar kalma tercihini artıyor.
Polis bir kaç kez şark hizmeti korkusu içinde gelecek hayalleri dahi kuramıyor. Polis anne babaları torun hayalinden uzak "ne olacak bu çocukların hali" demeye başladı. Hatta böyle olursa ana babalar evlat hasretiyle, evlatlar ana baba hasretiyle yanıp tutuşacaklar.
Hatta sosyal yaşam hakkı elinden alınmış olarak ve ötesi barınma sorunu yaşayacak olan, lojmanı olmayan yerlerde çalışacak olanın ne zaman, nerede, nasıl kalacağının dahi hesabı yapılmazken polisin geri dönülmeyen yolun yolcusu gibi savrulup durmayacağını kim iddia eder.
Terör belası dışında sokağa dökülmeyi seven güruhlarla uğraşmak bir yana emniyet camiasının fedakar, mazlum, suskun, savunmasız adeta ezik bırakılan memurları bunalıma düşmesin de kim düşsün.
2012 den sonra bir balyoz gibi inen ikinci şark , 2016 da çıkartılan "birden fazla şark" kararı yüzünden binlerce polis çocuklarının belli bir düzen içinde eğitim hayatlarını sürdürmeleri gerekirken okul hayatı sürekli değişecek kaygısı, gideceği yere adapte olmak zorunda kalacak olan polis eşleri, farklı mesleklerde eş durumundan sürekli yer değiştirecek olan hatta işsiz kalma tehlikesi olan eşler, sürekli tayin çıkma ihtimali içinde olan polis ve ailesinde yaşamın nelere gebe olacağını düşünmek lazım.
Boşanmalar mı artar, polise çocuğunu vermek istemeyenlerin sayısı mı artar, bir baltaya sap olamayan, dikili bir ağacı bulunmayan bir meslek çalışanları mı oluşur, bakmak gerekir.
Polis ailesinin ve çocuklarının bu durumdan etkilenmemesi mümkün değildir.
Hal böyle olunca polislerin yerleşik düzen içinde çalışma olanakları da ortadan kaldırılmış olması kimleri mutlu ediyor. Kimler bundan zevk alıyor bilinmez ama bir kaç şark şartı kesinlikle yanlıştır. Bir şark hizmeti yapar 3 yıl -5 yıl -7 yıl neyse ama bir kere yapar. Sonra aile düzenini kurar. Hele ki sayın cumhurbaşkanımız aile konusunda hassas davranırken, aile birliğini savunurken, nüfusun artması için gayret gösterirken birilerinin polisleri rüzgar gibi savurmak istemesi çok garip..
Çoluk çocuğuyla sürekli göç etmesi, çocukların eğitim sorunu, bir yerde mal sahibi olamaması, aile ve akraba kavramlarına sünger çektirilmesi, yılkı atı gibi ortada dolanması insan haklarına da, yaşam şekline de, insan olmanın özüne de aykırıdır.
Hele hele memur sınıfında başka hiç bir kurumda böyle bir uygulama olmaması Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır.
Ehli vicdan olmalı yoksa alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste denilir. Hatta gün gelir polis olacak kimse bulunmaz ya da evli olan polisten söz edilemez olur.
Bir yerde sürekli kakılan, horlanan, suçlanan, hedefe oturtulan diğer yandan vazgeçilmez unsur olan polis için bir yiğit çıkmalı bu haksız, adaletten uzak, etik olmayan kararlara DUR DEMELİDİR.
Erol KARA - 06.07.2016