Öyle ya da böyle her kurumda, her şirkette ceza sistemi yaygındır. Ceza yaygın olarak kullanılsa da ödül olayında soğuk durulduğu da kesindir.
İnsan çalıştırmanın önemine özen gösterenlerin olmazsa olmazlarından biri muhakkak cezadır. Ceza verme zihniyetimiz aile ocağından başlar, iş hayatı ile devam eder.
Ödül vermeyi, ödüllendirmeyi pek düşünmeyiz. En tanınmış işletmeler de dahi ara sıra duyulan ödüllendirme olayı nedense topluma uygulanmaz.
Mesela Japonlar başarılı ve toplum yararına çalışmalarda bulunan en alt kadrodaki bir kişiyi üstlere çıkarttığı gibi, en üst kadroda başarısızlığı tescil edilmiş birini en alt kadroya indirebiliyor.
Ve buna itiraz da olmuyor. ( Laf aramızda, mahkemeye koşan yok)
Bilenleriniz bilir. Bir süre önce Diyanet ahlaki yozlaşmaya karşı ilginç bir 'ödüllendirme' mekanizmasını devreye soktu.
'Yılın annesi' 'Yılın Sanatçısı' gibi 'yılın ahlaklı ve dindarı' seçilecek, denilmişti. Buradaki amacın, ahlaki yozlaşmaya 'dur' demek olduğu söyleniyordu.
Bu uygulama ne aşama da bilemiyorum ama 'İyi Vatandaşlık Ödülü' 'Sosyal Yararlılık Ödülü' adı altında iyi işler yapmış, topluma faydasıolmuş kişilere böyle bir ödül verileceği söyleniyordu.
Bu uygulama yürütüldüğü takdirde pek çok kişiyi kazanmamıza neden olacaktır.
Ancak halkına inen Diyanet kendi çatısı altında emek harcayanlar için bu yaklaşıma gayet soğuk durmaktadır.
Bu toplumun genel hastalığı olsa da özünde insan olan Din/Diyanet şemsiyesi altında bir görev verilmiş olan kurumda ödüllendirmenin bulunmayışı da hayret vericidir.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNERGESİ’ne baktığımızda Disiplin ve Değerlendirme Şubesi Müdürlüğü başlığı altında Madde 60 ile gösterilen Disiplin ve Değerlendirme Şubesi Müdürlüğünün görevleri arasında c şıkkında “ Disiplin cezaları, takdirname ve ödüllendirmelerle ilgili işlemleri yürütmek” yazar.
Yazmasına yazar da disiplin cezalarının çokluğundan hepimiz muzdaripiz. Ya da Disiplin ve Değerlendirme Şubesi Müdürlüğü’ne görevli dostlarımıza somak isteriz.
Ceza verdikleriniz bir kenarda kalsın. Bugüne kadar kaç din, diyanet görevlisi Başkanlık nezdinde ödüle layık görülmüştür.
Bunlara verilen ödüller nelerdir
Kamuoyuna açıklanmış bir bilgi olmadığından ben duymamışsam, sağır sultan da duymamıştır.
İnşallah bir açıklama yaparlar da yüzlerce kişiden, verilmiş taltif, maaş, umre ve hac, yurtdışı veya yurt içi gezileri gibi bir şeyler verildiği söylenir.
Ödül - Ceza Sistemi'nin amacı; kurum personelinin motivasyonunu ve iş tatminini arttırmayı hedeflemesidir. Başarılı personeli, imkânlar ölçüsünde özendirmek, ödüllendirmek; bunlara bilgi ve görgülerini artırma konusunda fırsat vermek en başta İnsan Kaynakları Müdürlüğünün çalışmaları içerisinde yer almalıdır.
Personelin Kuruma bağlılığını artırmak, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak, görev, çalışma ve faaliyetlerini desteklemek, sosyal hizmet ve yardımlardan bütün personelin eşit ölçüde faydalanmasını sağlamak suretiyle verimi artırmak ve Kurumda çalışmayı özendirici hale getirmek yine bu bölüme düşer. Düşer ama sadece sicili tutmakla bu iş yürümeyeceği de daha üst yönetimin yönlendirmesiyle olur.
Disiplin ve Değerlendirme Şubesi Müdürlüğü bu aşamalardan sonra yani insan kaynakları müdürlüğünün raporları sonucunda bunları değerlendirerek bir sonuca ulaşır.
Geç kalınmış bir uygulamanın küçük örneklerini aslında bir çok müftülük faaliyetlerinde bölgesel olarak, dar çerçeve içerisinde yapıldığını görüyoruz.
Zaman zaman toplantılarına katıldığımızda şahit olduğumuz başarılı arkadaşlarımıza verilen ödüllerin de kendi çerçeveleri içerisinde, “ben söyledim sen duydun” tarzda yapılması pek anlam ifade etmemektedir.
Ancak hiç yoktan iyidir demek zorunda kalıyoruz.
Oysaki bilhassa Camiler ve Din Görevlileri haftası çerçevesinde belli bir yarışma yapmadan geçen bir yıl içerisinde müftülüklerden toplanacak verilerle yıl sonu değerlendirmesiyle başarılı din/diyanet görevlisi kişiler tespit edilir.
Merkeze davet edilir de.
Bunlara yapmış oldukları ve genelde toplumun yararına, dini gelişmesine, cemaatin menfaatine ses getirmiş olanlar ödüllendirilirse…
Ödüller verilir de bir de bunu yedi düvele duyurursanız
Evet, ödüllendirilirseniz ilk kırılan alışkanlığın kesinlikle “gözlerimi kaparım vazifemi yaparım, maaşımı alırım”. “Nasılsa az da yapsam çokta yapsam boyum uzamayacak” felsefelerinin tarihe gömüleceğine sebep olacaksınız
Âcizane diyerek, gerekirse bu konuda neler yapılabilir denildiğinde;
Görevinde başarılı olanlara "Takdirname" ve "Ödül" verilebilir.
Görevinde olağanüstü gayret ve çalışmasıyla başarı sağlayan personele Başkan tarafından takdirname verilebilir. Takdirname sicile işlenir.
Kurumda, olağanüstü gayret ve çalışmalar sonucunda emsallerine göre başarılı görev yaptıkları görülen Kurum personeline Başkanın uygun görmesi üzerine, bir mali yıl içerisinde bir aylık tutarını aşmamak üzere ödül verilebilir.Hacca, umreye gönderilir.Gezi ve tatillerle ödüllendirilir.
Verilmesine neden olan hizmet ve başarı, yazılı övgüde belirtilir. Yazılı övgü sicile işlenir ve yükselmelerde dikkate alınır. Bu durum halkla paylaşılır.
Başarılı personeli imkânlar ölçüsünde özendirme, ödüllendirme, görevlerinde yükselmeleri için fırsat eşitliği sağlayıcıtedbirleri alınır. Hatta bunların yükselme sınavlarına girmeden bir üst kadroya geçmeleri sağlanır.
Bugün dikkat edin, yıllarını camiada eskitip 40/50 yıllık memuriyetlerini sessizce sona erdirenler bir kenara çekilerek geçen yıllara hayıflanmaktadır. Bir jübile, bir veda toplantısı, bir kutlama ve takdir beklentisi yüreklerinde sessiz çığlıklara bürünür.
Aslında 23.07.1965 tarih ve 12056 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun “Başarı, Üstün Başarı Değerlendirmesi Ve Ödül” başlıklı 122. maddesinde Devlet Memurlarının ödüllendirme kriterleri bulunmaktadır.
Üstün başarı belgesi verilmesi içinde üç defa başarı belgesi alma kriteri getirilmiştir.
Ödül ise Üstün başarı belgesi verilenlere, ilgili bakan ve illerde valiler tarafından uygun görülmesi hâlinde en yüksek Devlet Memuru aylığının (ek gösterge dâhil) % 200'üne kadar ödül verilmektedir
Ayrıca; Devlet Memurları Kanununun “Yükselebilecek Derecenin Üstünde Bir Dereceye Yükselme” başlıklı 37. maddesine göre; öğrenim durumları,hizmet sınıfları ve görev unvanları itibariyle azami yükselebilecekleri derecelerin dördüncü kademesinden aylık almaya hak kazanan ve son sekiz yıllık süre içinde herhangi bir disiplin cezası almayanların kazanılmış hak aylıklarıkadro şartı aranmaksızın bir üst dereceye yükseltilmektedir.diye yazar.
Devlet Memurları Kanununun “Kademe Ve Kademe İlerlemesi”başlıklı 64. maddesine göre; Son sekiz yıl içinde herhangi bir disiplin cezası almayan memurlara, aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere bir kademe ilerlemesi uygulanmaktadır.
Bunlar için ilgili kanunlara ve yönetmeliklere bakmak gerekir.
Yazımı uzatmak istemediğim için daha fazla bu konulara girmiyorum.
Ceza ölçütlerini ne olduğu, uygulanmasının çok kolay olduğu bilinmektedir. Hep ceza almaktan ve vermekten dolayı kime sorsanız size yaptığınız işin cezai olup olmadığını ve sonucunu hemen söyler.
Ama başarılarınızı kimse görmez, kimse umursamaz, yaptığınızın yanınıza kar kalacağını söylemekten öte gitmediğini duyarsanız bir daha da yapmazsınız.
Ve koltuklarda örümcek bağlarsınız.
İnanıyoruz ki yakın zamanda Diyanet çatısı altında uygulanması mümkün olan bu sistemle kim varsa güneş gibi parlayacaktır.
İçimizde ne cevherler varmış diyeceğiz.
Ama böyle bir uygulamada “körler sağırlar birbirini ağırlar”adaletsizliği asla olmamalıdır.
Erol KARA - 21.07.2016
Ödül vermeyi, ödüllendirmeyi pek düşünmeyiz. En tanınmış işletmeler de dahi ara sıra duyulan ödüllendirme olayı nedense topluma uygulanmaz.
Mesela Japonlar başarılı ve toplum yararına çalışmalarda bulunan en alt kadrodaki bir kişiyi üstlere çıkarttığı gibi, en üst kadroda başarısızlığı tescil edilmiş birini en alt kadroya indirebiliyor.
Ve buna itiraz da olmuyor. ( Laf aramızda, mahkemeye koşan yok)
Bilenleriniz bilir. Bir süre önce Diyanet ahlaki yozlaşmaya karşı ilginç bir 'ödüllendirme' mekanizmasını devreye soktu.
'Yılın annesi' 'Yılın Sanatçısı' gibi 'yılın ahlaklı ve dindarı' seçilecek, denilmişti. Buradaki amacın, ahlaki yozlaşmaya 'dur' demek olduğu söyleniyordu.
Bu uygulama ne aşama da bilemiyorum ama 'İyi Vatandaşlık Ödülü' 'Sosyal Yararlılık Ödülü' adı altında iyi işler yapmış, topluma faydasıolmuş kişilere böyle bir ödül verileceği söyleniyordu.
Bu uygulama yürütüldüğü takdirde pek çok kişiyi kazanmamıza neden olacaktır.
Ancak halkına inen Diyanet kendi çatısı altında emek harcayanlar için bu yaklaşıma gayet soğuk durmaktadır.
Bu toplumun genel hastalığı olsa da özünde insan olan Din/Diyanet şemsiyesi altında bir görev verilmiş olan kurumda ödüllendirmenin bulunmayışı da hayret vericidir.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNERGESİ’ne baktığımızda Disiplin ve Değerlendirme Şubesi Müdürlüğü başlığı altında Madde 60 ile gösterilen Disiplin ve Değerlendirme Şubesi Müdürlüğünün görevleri arasında c şıkkında “ Disiplin cezaları, takdirname ve ödüllendirmelerle ilgili işlemleri yürütmek” yazar.
Yazmasına yazar da disiplin cezalarının çokluğundan hepimiz muzdaripiz. Ya da Disiplin ve Değerlendirme Şubesi Müdürlüğü’ne görevli dostlarımıza somak isteriz.
Ceza verdikleriniz bir kenarda kalsın. Bugüne kadar kaç din, diyanet görevlisi Başkanlık nezdinde ödüle layık görülmüştür.
Bunlara verilen ödüller nelerdir
Kamuoyuna açıklanmış bir bilgi olmadığından ben duymamışsam, sağır sultan da duymamıştır.
İnşallah bir açıklama yaparlar da yüzlerce kişiden, verilmiş taltif, maaş, umre ve hac, yurtdışı veya yurt içi gezileri gibi bir şeyler verildiği söylenir.
Ödül - Ceza Sistemi'nin amacı; kurum personelinin motivasyonunu ve iş tatminini arttırmayı hedeflemesidir. Başarılı personeli, imkânlar ölçüsünde özendirmek, ödüllendirmek; bunlara bilgi ve görgülerini artırma konusunda fırsat vermek en başta İnsan Kaynakları Müdürlüğünün çalışmaları içerisinde yer almalıdır.
Personelin Kuruma bağlılığını artırmak, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak, görev, çalışma ve faaliyetlerini desteklemek, sosyal hizmet ve yardımlardan bütün personelin eşit ölçüde faydalanmasını sağlamak suretiyle verimi artırmak ve Kurumda çalışmayı özendirici hale getirmek yine bu bölüme düşer. Düşer ama sadece sicili tutmakla bu iş yürümeyeceği de daha üst yönetimin yönlendirmesiyle olur.
Disiplin ve Değerlendirme Şubesi Müdürlüğü bu aşamalardan sonra yani insan kaynakları müdürlüğünün raporları sonucunda bunları değerlendirerek bir sonuca ulaşır.
Geç kalınmış bir uygulamanın küçük örneklerini aslında bir çok müftülük faaliyetlerinde bölgesel olarak, dar çerçeve içerisinde yapıldığını görüyoruz.
Zaman zaman toplantılarına katıldığımızda şahit olduğumuz başarılı arkadaşlarımıza verilen ödüllerin de kendi çerçeveleri içerisinde, “ben söyledim sen duydun” tarzda yapılması pek anlam ifade etmemektedir.
Ancak hiç yoktan iyidir demek zorunda kalıyoruz.
Oysaki bilhassa Camiler ve Din Görevlileri haftası çerçevesinde belli bir yarışma yapmadan geçen bir yıl içerisinde müftülüklerden toplanacak verilerle yıl sonu değerlendirmesiyle başarılı din/diyanet görevlisi kişiler tespit edilir.
Merkeze davet edilir de.
Bunlara yapmış oldukları ve genelde toplumun yararına, dini gelişmesine, cemaatin menfaatine ses getirmiş olanlar ödüllendirilirse…
Ödüller verilir de bir de bunu yedi düvele duyurursanız
Evet, ödüllendirilirseniz ilk kırılan alışkanlığın kesinlikle “gözlerimi kaparım vazifemi yaparım, maaşımı alırım”. “Nasılsa az da yapsam çokta yapsam boyum uzamayacak” felsefelerinin tarihe gömüleceğine sebep olacaksınız
Âcizane diyerek, gerekirse bu konuda neler yapılabilir denildiğinde;
Görevinde başarılı olanlara "Takdirname" ve "Ödül" verilebilir.
Görevinde olağanüstü gayret ve çalışmasıyla başarı sağlayan personele Başkan tarafından takdirname verilebilir. Takdirname sicile işlenir.
Kurumda, olağanüstü gayret ve çalışmalar sonucunda emsallerine göre başarılı görev yaptıkları görülen Kurum personeline Başkanın uygun görmesi üzerine, bir mali yıl içerisinde bir aylık tutarını aşmamak üzere ödül verilebilir.Hacca, umreye gönderilir.Gezi ve tatillerle ödüllendirilir.
Verilmesine neden olan hizmet ve başarı, yazılı övgüde belirtilir. Yazılı övgü sicile işlenir ve yükselmelerde dikkate alınır. Bu durum halkla paylaşılır.
Başarılı personeli imkânlar ölçüsünde özendirme, ödüllendirme, görevlerinde yükselmeleri için fırsat eşitliği sağlayıcıtedbirleri alınır. Hatta bunların yükselme sınavlarına girmeden bir üst kadroya geçmeleri sağlanır.
Bugün dikkat edin, yıllarını camiada eskitip 40/50 yıllık memuriyetlerini sessizce sona erdirenler bir kenara çekilerek geçen yıllara hayıflanmaktadır. Bir jübile, bir veda toplantısı, bir kutlama ve takdir beklentisi yüreklerinde sessiz çığlıklara bürünür.
Aslında 23.07.1965 tarih ve 12056 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun “Başarı, Üstün Başarı Değerlendirmesi Ve Ödül” başlıklı 122. maddesinde Devlet Memurlarının ödüllendirme kriterleri bulunmaktadır.
Üstün başarı belgesi verilmesi içinde üç defa başarı belgesi alma kriteri getirilmiştir.
Ödül ise Üstün başarı belgesi verilenlere, ilgili bakan ve illerde valiler tarafından uygun görülmesi hâlinde en yüksek Devlet Memuru aylığının (ek gösterge dâhil) % 200'üne kadar ödül verilmektedir
Ayrıca; Devlet Memurları Kanununun “Yükselebilecek Derecenin Üstünde Bir Dereceye Yükselme” başlıklı 37. maddesine göre; öğrenim durumları,hizmet sınıfları ve görev unvanları itibariyle azami yükselebilecekleri derecelerin dördüncü kademesinden aylık almaya hak kazanan ve son sekiz yıllık süre içinde herhangi bir disiplin cezası almayanların kazanılmış hak aylıklarıkadro şartı aranmaksızın bir üst dereceye yükseltilmektedir.diye yazar.
Devlet Memurları Kanununun “Kademe Ve Kademe İlerlemesi”başlıklı 64. maddesine göre; Son sekiz yıl içinde herhangi bir disiplin cezası almayan memurlara, aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere bir kademe ilerlemesi uygulanmaktadır.
Bunlar için ilgili kanunlara ve yönetmeliklere bakmak gerekir.
Yazımı uzatmak istemediğim için daha fazla bu konulara girmiyorum.
Ceza ölçütlerini ne olduğu, uygulanmasının çok kolay olduğu bilinmektedir. Hep ceza almaktan ve vermekten dolayı kime sorsanız size yaptığınız işin cezai olup olmadığını ve sonucunu hemen söyler.
Ama başarılarınızı kimse görmez, kimse umursamaz, yaptığınızın yanınıza kar kalacağını söylemekten öte gitmediğini duyarsanız bir daha da yapmazsınız.
Ve koltuklarda örümcek bağlarsınız.
İnanıyoruz ki yakın zamanda Diyanet çatısı altında uygulanması mümkün olan bu sistemle kim varsa güneş gibi parlayacaktır.
İçimizde ne cevherler varmış diyeceğiz.
Ama böyle bir uygulamada “körler sağırlar birbirini ağırlar”adaletsizliği asla olmamalıdır.
Erol KARA - 21.07.2016