@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

erolkarasiteleri

                                                                                                   "

Banner

Pahalı Hac ve Diyanet





Ve hac Türkiye’de pahalı denilir.
Gerçekten Türkiye’de hac pahalı mı? Diyanet neden pahalı hac hizmeti veriyor. Özeller daha mı ucuza götürüyor.
Hac kutsal yolculuğun adı. Hac İslam’ın şartı , hacı toplumun saygın kişisi.. Hac yolculuğuna çıkanlar, Hacı olarak dönenler toplumun gözünde farklı bir yerde durur. Ve Hac meşakkattir, denilir. Hac pahalıdır denilir. Hacca ülkemizde yaşlıların ibadeti gözüyle bakılır.
Ve hac Türkiye’de pahalı denilir. Gerçekten ülkemizde hac ve umre ibadeti pahalı mıdır? Bazı çevrelerin dediği gibi hac parası birden fazla hacca, umreye gideceğine okul yaptır denilecek ve buna icabet edilecek bir meblağ mıdır? Yani hac parasıyla okul yaptırılır mı?
Hac ya da umreye gidenlere neden çok zengin gözüyle bakılır? Bu kutsal yolculuğa dinen zengin sayılan orta halli biri gidemez mi? Zenginliğin boyutu nerededir.
Hac Cumhuriyet Türkiye’sinde resmi olarak 1947 yılında başlamıştır. Yasa dışı temin edilen dövizlerle serbestçe gidilen ilk hac 2000 dolar gibi bir rakamla ve o yıl 7 bin kişi ile yapılmış. (*)
Hamdolsun bugün hac ve umreye gidenler milyonlarla konuşulan rakam olmuş.
Ancak, tartışması bitmeyen konu, pahalı hac olayıdır. Gerçekten Türkiye’de hac pahalı mı? Diyanet neden pahalı hac hizmeti veriyor. Özeller daha mı ucuza götürüyor.
2011 yılı Umre fiyatlarının açıklanması ve ardından eski müftü yeni milletvekili İhsan Özkeş’in yazılı açıklama yaparak gündeme getirdiği hac ve umre fiyatları her yıl olduğu gibi gündemin ortasına oturdu.
Kimileri bu açıklamaya taraf oldu, kimileri ise bitaraf..
Diyanetin hac ve umre hizmeti ile ilgili çalışmalarına karşıt söylevler her zaman bulunmaktadır. Daha da sürecektir. Son Anayasa Mahkemesinin verdiği rekabet konusundaki karar da henüz sıcaklığını korumaktadır.
Hac ya da umre yolculuğunda insanımızın saygın, hizmete layık, insanca yolculuğu son yıllarda giderek başarı grafiği artan bir güzellikte olmaktadır. 1947 yıllarında resmi kurumlar dışı çabalarla yapılan bu kutsi seyahat 1974 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı ve birkaç kuruma tevdi edilince organizasyonsuz birkaç simsarın eline verilmiştir. 1977 yıllarına kadar hacıları oyuncak eden bu sözde şirketler götürdükleri insanlara sahip çıkma konusunda sınıfta kalmışlardır.
Diyanet 1977 de ilk mini organizasyonla bu kutsal yolculuğu yaptırınca 1979 da tek başına bu görevi üstlenen kurum oldu. Ve yaklaşık 33 yıldır bu görevi üstlenen Diyanet özel turizm firmalarının kamuoyu oluşturması ile hep hedefe oturtulan, sorgulanan, dışlanmaya çalışılan kurum olmuştur.
Diyanet pahalı hac yaptırıyor tartışması her yıl halkın gündemine sokuluyor, vatandaşın Diyanete farklı bakışına sebep olunuyor.
1980 yılından sonra hac organizasyon görevini üstlenen Diyanetin sürekli “aldığı parayı hak etmiyor” odağında olan aslında giden hacıların hak ettiği hizmeti almamasından kaynaklanmaktadır. Bir çeşit müfettiş görevi görsünler diye götürülen basın mensubu kişiler dahi “bizi Diyanet getirdi, aleyhte yazmayalım” düşüncesi ile hiçbir zaman hac yolculuğunun gerçeğini yazmamıştır. Gelen hacılar fısıltı halinde hocalardan, yattıkları yerlerden, yollarda yürümekten, sefilliklerden söz etmesine rağmen bunu Diyanete aktarmaması verilen para karşılığında hizmetin alınmamış olması pahalı haccı gündeme getirmiştir.
Hatta din görevlilerinin “burada gördüğünüz yanlışları, sıkıntıları, eksikliklerimizi sakın anlatmayın, haccınız boşa gider” safsatası hacıyı korkutmuştur. Susturmuştur.
Diyanet 2005 yılından itibaren bizzat bu işe el koymuştur. Müfettişler, ataşeliğe ulaşan bilgiler, Diyanete iletişimde kolaylıklar, Suudi Hükümetinin yönlendirmesi ile Diyanet kendisine ulaşılan şikâyetleri de dikkate alarak daha fazla bu konuyu önemsemiştir.
Bugün hac mükemmele giden organizasyonla, Diyanetin sıkı pazarlıkları ile artık pahalı olmaktan çıkmıştır. Bunun gidenlerin sayısı ortaya koymaktadır.
Burada Diyanetin avukatlığını yapmadığımı belirtmek isterim.
Birçok kereler yaptığım yolculuklarda eksilikleri, yanlışları ileten kişilerin başında geldiğimi, hatta Hac dairesinin yazdığım şikâyet mektuplarından, yazdığım yazılardan illallah dediğini hisseder gibiyim.
Yiğidi öldür hakkını ver demek lazım. Gerçekten hac ve umre yolculukları olması gereken düzeye tırmanmaya başlamıştır. Ve 2011 umresinde gördüklerimin yanında verdiğim para için helal olsun diyebilirim.
Öte yandan, özel turizm firmalarının hac ve umre zamanı hacı/umreci kapma yarışını da göz önüne aldığımızda fiyatların aslında diyanete yakın olmasına rağmen 5/10 avro kadar bir fark olduğu objektif görülebilmektedir. Ve bunların verdiği hizmet samimi konuşmam gerekirse Diyanet kadar da değil.
Özel turizm firmalarını hiç denemedim. Teklif gelse de, karşılıklı görüşmeleri acentelerde yapsam da şu kanaatim hiç değişmedi. Boğulacaksam büyük denizde boğulayım, der ve her zaman diyaneti tercih ederim, tavsiye ederim. Bunun en büyük nedeni muhakkak bir muhatap bulursunuz. Kapılar açıktır. Dinlenirsiniz. Yolda kalmazsınız. Elinizden tutan bir mutlaka vardır.



Kusurlu hizmet yapan özel firmaları gün gelince bulamazsınız. (!)
Ayrıca 8 yıldır sıkça izlediğim, yakından ilgilendiğim hac ve umre hizmetlerinde mağdur olan hacıların ortak noktası özellerden olmuştur. Aç kapa tarzı sürekli firma adı, adres ve kurucu değiştiren özel tur firmaları hacıyı yolunacak kaz gibi gördüğünde ve ticari ahlak anlayışı paranın sonrasında geldiğinde özel firmalar bir kangren gibi olmaktadır.
Geçen yıl kapatıldığı söylenen firmaların ardından hemen yenisinin gelmesi o kadar çabuk oluyor ki mağduriyette o firmaların ve ardından açılan firmaların birbirinin takipçisi olduğunu ortaya çıkartıyor.
Dürüst ve yıllardır adına leke sürmeyecek şekilde hac ve umre hizmeti yapan özel firmaları tenzih ettiğimi de ayrıca belirtmek isterim.
Müşterisini mağdur edenlerin dışında isim yapmış, ismini değiştirmemiş ve kapısından giren Hacıya gereken ilgiyi gösteren bu firmalarda ne yazık ki bir elin parmakları kadar az. İşte bu firmaların ücretleri de ne yazık ki Diyanetin ayarındadır. Haklıdırlar. Ve hatta zaman zaman ilan edilen ücretleri az bulanlar da vardır. Çünkü Diyanetin personel sorunu, müşteri sorunu yok iken bunlarda eleman sorunu dahi bir kaostur.
Son yıllarda hizmetleriyle Diyanet hak ettiğini değil hak ettiğinden az ücret alan kuruluş haline almıştır.
Rahmetli babam 1989 hac dönüşü yatacak yer olmadığını, yakacak sıkıntısını, su olayını anlatmıştı da pek inanamamıştım. Aldığımız deniz yataklarını, hasır sergileri yatak olarak kullandıklarını anlatmıştı. Otobüslerde nasıl kavrulduklarını günlerce anlatmıştı.
İlk haccımı 2004 yılında yapmıştım. Grup hocasının o sözü halen aklımdadır. Somya yatakları buldunuz, şükredin demişti. Neden soruma verdiği cevap geçen yıla kadar hacılar yerde yatıyordu. Çok zoruma gitmişti. Hacıların onca para vererek yeterli hizmeti almadığını öğrendiğimde kendimden utanmıştım.
Şimdi lüks oteller, neredeyse odasında saç kurutması bulunur hale gelmiş lüks odalar, klimalı araçlar, 2 öğün yemek, doktoru, hemşiresi, ilacı, hastanesi, görevlilerin sayısı, denetimde çalışanları, vize işlemleri, uçak biletleri, havaalanında hizmet için bekleyenleri, aktarmalar, turlar vs verdiğiniz parayı hak ettiklerini gösteriyor.
Çünkü Diyanette bir yerlere ödeme yapmak zorundadır. Uçak Firmaları, Mekke ve Medine’de otel sahipleri, yemek üreticileri, otobüs ve minibüs servis firmaları…
Bunlar fiyatını geri çekerse Diyanette çeker. Diyanet kar amacı gütmeden kutsal yolcuya hizmet etmeği arzu etmektedir.
Son 3 – 4 yıldır pahalı bir hacdan ya da umreden söz etmek havanda su dövmektir.
Bu arada Diyanet hac – umre turlarından elini çekerse kartelci zihniyet özel sektörde oluşur ve kutsal yolun yolcuları hezimete uğrar. İşte o zaman pahalı hac nasıl olunurmuş görürüz.
Bugünkü çizgisinde ve fiyatını düşünerek ayarlayan Diyanet bu hizmetinden geri adım atmamalıdır.
Geçmiş yıllarda bazı özel turizm firmalarının standart hac kontenjanımız doldu, pahalı gruptan gidebilirsiniz diye fahiş fiyat istediği unutulmamalıdır. Bunun nedeni zararı kapatabilmektir.
Bu yıl bile hac zamanı kayıt dışı hacca götüren turizm şirketleri 2500 Avroluk hizmeti 4000–5000 avroya yapmışlardı.
Kesinlikle özellere karşı değilim. Onlar rekabetin olmazsa olmazlarıdır. Var olmalıdırlar.
Artık her sınıftan insan ki bu yıl 1 milyon kişinin umreye gideceği düşünülürse kutsal yolculuk artık pahalı bir ibadet değildir.
Diyanetten vazgeçilmemelidir. Bu düşünce 4 – 5 yıldır başarılı bir şekilde hac ve umre hizmetini sürdüren ve daha iyi olmasını arzu ettiğimiz Diyanet için gündeme getirilmemelidir.
Son bir cümle daha.. “Diğer ülkeler ucuza götürüyorlarmış” sözüne de kulak asmayın. O ülkelerin hacılarının kaldıkları yerlere ve imkânlarına bakın. Anlarsınız.
Paraya göre hizmet, şikâyet yok.

(*) Dünü ve Bugünü ile Türkiye'de Hac Organizasyonu - Seyfeddin ERSOY

EROL KARA – 2 Ocak 2012


#Yargı, #Magazin, #Hastalık, #Gezi, #Dini, #Kamuda