@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

erolkarasiteleri

                                                                                                   "

Banner

Ücretle Avukat Şikayeti ve Hukuktan Mezun Olanların Durumu



Geçtiğimiz günlerde bir haber ilgimi çekti. Şehir dışında olduğumdan ve fazlaca bir vaktim bulunmadığından bir kenara not etmiştim.

Haber avukatları şikâyet etmek isteyenlerin önündeki engellerden birinden söz ediyordu. “Avukatı şikâyete zam geliyor” başlıklı haber biraz düşündürücü idi.

Malumunuz, ülkede pek çok konuda değişim oluyor. Yıllar önce değişemez gözüyle bakılan birçok kavram, yasa, kural vs artık değişime uğruyordu.

Avukatlık Yasası üzerinde de şu günlerde büyük bir çalışma var. Gerek Baro kulislerinde gerekse TBMM’de bu konuda yoğun bir öneri trafiği yer almaktadır. Avukatlık Yasası üzerinde derin düşünenler bu konuda derin fikirleri ile değişiklik yapadursun iki noktada bazı uygulamalardan vazgeçilmesi gerektiğine inanarak bu yazımı yazıyorum.

HUKUK FAKÜLTELERİ 6 YIL OLSUN – BRANŞ GETİRİLSİN

Avukat sayısında aşırı bir artış olduğu dile getirilmekte ve bunun önüne ise sınav şartı getirilmek istenmektedir. Doğru ya da yanlış tartışılması gereken bu konu en çok mezun durumuna gelmiş ya da gelecek hukuk öğrencilerini düşündürmektedir. Oysa burada yapılması gereken Hukuk Fakültesi öğrencilerinin tamamının avukat olması şartının kaldırılması gerekir.

Açıkçası, sınav şartını destekler bir ifadem çıktığından söz edilse de burada yapılması gerekenin öncelikle öğrenim süresinin 6 yıl olmasını sağlamak ve hukuk fakültesinde belli bir dönemden sonra branş eğitimi alınmasını sağlamaktır.

Bu 6 yılın 4 yılı halen yürümekte bulunan öğrenim sürecini kapsamalı son 2 yılda ise branş eğitimi verilerek hukuk fakültesi öğrencilerinin asistan hukukçu olarak eğitim süreçlerini tamamlamasını sağlamalıdır. Hukukçu olmak isteyen kimse öncelikle 4 yıl bilfiil hukuk okumalıdır. Bazı derslerinin değişmesi gerektiğine inandığım hukuk fakültesi eğitiminin ardından öğrenci hangi yolu seçeceğini okul idaresine bildirmelidir. “Ben serbest çalışacağım ya da ben Devlet hizmetinde bulunmak istiyorum” diye bir yol ayrımına girmelidir. Burada amaç, serbest çalışma hayatını seçenlere bugünkü sistemde olduğu gibi barolar nezdinde, avukat bürolarında çalıştırılarak mesleki gelişmesini okul+baro+avukat üçgeninde sağlanmasıdır.

Bu yolu seçenler barolara kayıt edilerek baroların staj yönetmeliğinde de yapılacak köklü değişikliklerle disiplinli bir staj dönemini 2 yıl süreli yapmalıdır. Bu süreçte okul gözetiminde avukatlıkta 10 yılını geride bırakanların yanında sigortalı, maaşlı stajyer öğrenci çalıştırma zorunluluğu getirilerek baro ve okul kontrolünde pratik eğitim alması, son çeyrekte ise baroların iç işleyişi, yönetimi konularında eğitilmeleri sağlanmalıdır.

İkinci seçimi yapanlar, yani hukukçuluğu devlet teşkilatı içinde yapmak isteyen memur olmak isteyen hukuk öğrencilerine ise okul+adliye+kamu nezdinde bir eğitim verilmelidir. Bu seçimi yapan hukuk öğrencilerine yine okul denetiminde öncelikle adliyelerde ve adliyelerinin her basamağında staj eğitimi verilirken bunların son çeyrekte başta Adalet Bakanlığı olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının hukuk bölümlerinde çalıştırılması ile bir çeşit branşları için gerekli zemin hazırlanarak gelişmeleri sağlanır.

6 yıl okumak istemeyen 4 yılda fakülteden mezun olarak hayata atılmak isteyenlere ise adli kurumlarda düz memur statüsünde işler verilerek düz adli memur, katip, takip elemanı, CTE görevlisi, danışman, icra memuru, noter elemanı gibi yerlerde yardımcı eleman olarak değerlendirilmesi sağlanır.

Ve sonunda branşlarında uzmanlaşmış hukukçularımız olur. Ve adalet kolunda hukuk fakültesi mezunu olmayan branş sahibi olmayacağı gibi hukuk çalışanları arasında da hukuk fakültesi olmayan hiç kimseye de yer verilmemiş olunur. Böylece mezun hukukçu sayısı kaosu oluşmaz, hukuk sektörünün her dalında mutlaka hukuk fakültesi eğitimi almışlar çalışır. Hatta devlet memuru statüsünde olma yolunda bulunanlar bilirkişi sisteminin önemli bir parçası dahi olabilirler, diye düşünmüyorum.

Avukat şikâyeti için alınan ücret kaldırılmalıdır

Diğer bir noktaya gelince yazımın başında temas ettiği avukatı şikâyet etmede istenen ücretlerin kaldırılmasıdır. Dilekçe hakkı vatandaşa tanınmış ise vatandaş zarar gördüğü avukatı para vermeden şikâyet etmek hakkına sahip olmalıdır. Resmen avukatı koruyan zırhın bir türü olarak görülecek bu tarz bir yaptırım ne yazık ki hukuk mesleğinde bulunan çürük yumurtaların afişe edilmemesini, cezalandırılmamasını sağlamaktadır.

Her avukat dörtdörtlük değildir. Bunu her fırsatta duymaktayız. Müvekkiline gereken hizmeti vermeyen, sözünde durmayan, hukuk mesleğine uymayan hal ve davranışlarda bulunan, sürekli kişileri daha fazla mağdur eden ve avukatlık mesleğinin etik kurallarına uymayan yüzlerce meslektaşımız olduğunu herkes bilmektedir.

Avukatlık mesleğinin yıpranmasına sebep olan bu kişileri haklı gerekçelerle şikâyet edenlerin yolu bu şekilde kesilmemelidir. Bu yönde şikâyet sonrası yaptırım getirilebilinir. Bu da avukatı şikâyet eden kişi yalan beyanda bulunmuş, asılsız iddialarla avukatı şikâyet etmişse tazminatla cezalandırılabilinir. Korku ise, engellemeyse bu çözüm işe yarar.

Ancak çok sayıda mağdur ortada varken avukatı şikâyet edeceksen şu kadar lira yatırman deyip daha ilk safhada dur demenin mantığı yoktur. Bugün bir hakimi, savcıyı, doktoru, mimarı, mühendisi şikayet ücretsiz ve hatta telefonlarla, epostalarla olabiliyorsa avukatı şikayet bu yollarla ve ücretsiz olarak neden olmasın.

Evet, avukatlık kanunu çağa uygun olarak derhal değişmelidir.

Erol Kara - 19.12.2010 - @erolkaranet - Son Güncelleme: 19.12.2015
#Yargı, #Magazin, #Hastalık, #Gezi, #Dini, #Kamuda