Adli makamlar başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan işlemlere ilişkin evrakların tebligat tarihi, söz konusu işlemlere karşı başvuruda bulunulması, itiraz edilmesi, cevap verilmesi veya dava açılması gibi durumları etkileyebilmektedir.
Resmi makamlar tarafından yapılan tebligatların çeşitli sebeplerle ilgililerine tebliğ edilememesi durumlarıyla da karşılaşılabilmektedir.
Örneğin, tebligat yapılacak kişilerin adres kayıt sisteminde yer alan adreslerinde o anda bulunmuyor olmaları; bulunmalarına rağmen tebellüğden kaçınmaları; o adresten geçici bir süre için ayrılmış olmaları; o adreste hiç oturmamış olmaları ya da sürekli olarak ayrılmış olmaları gibi durumlarda kişiye tebligat yapılamamaktadır.
Tebligat yapılacak olanların adreslerinde bulunamadıkları için tebligatın yapılamadığı durumlarda, tebligat evrakı ilgili muhtara de teslim edilebilmektedir.
Evrakın muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden birine teslim edilmesi durumunda, bu evrakın muhatabına (tebligatın yapılması gereken kişiye) tebliğ edilmiş sayılması mağduriyetin temelini oluşturmaktadır.
Tebligatın yapılacağı kişi veya kişilerin söz konusu adreste olmalarına rağmen, tebliğ evrakını tebellüğ etmekten kaçınmaları durumunda, tebligat evrakı imza karşılığında o yerin muhtarına teslim edilmektedir.
Yasa koyucu bu durumda postacının ne yapması gerektiğini açık bir şekilde belirtiyor.
Merak eden Tebligat Kanununa Bakabilir. Konumuz bu değil.
İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, işlemin tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Tebliğ tarihinin işlem için gereken süresi bazı durumlarda değişebilir.
Bizim dile getirmek istediğimiz muhtarların bir postacı gibi sorumluluk altına sokulmalarının önlenmesidir. Zaten hiç bir muhtar kendisine teslim edilen tebligatların asıl muhataplarına dönüpte "Bana bırakılmış tebligatın var" gibi bir hizmeti olmadığı gibi, böyle bir sorumlulukları da yazılı olarak görevleri dahilinde yok.
Yani muhtarlar postacılık yapmak zorunda değil. ( Bazı muhtarların insanlık adına ve tanıdığı kimselere haber vermesi istisna kabul edilmelidir.)
İşimiz gereği görüştüğümüz muhtarlar kendilerine bırakılan tebligatları bir iki ay beklettikten sonra çöpe attıklarını ifade ettikleri de sır değil.
Muhtarlar 5490 sayılı adrese dayalı sistem çıktıktan sonra kişilerin adres kontrollerini Mernis'ten yapıyor. Bugün bir çok muhtar mahallesinde kim oturuyor, kim taşınmış eskisi gibi bilemiyor. Kayıt işlemlerini kendi yapmadıkları gibi bir sorgu yapmak zorunda kaldıklarında Mernis sistemine girerek kişi hakkında bilgiye böyle kavuşuyor.
Hal böyle olunca postacı sahibine ulaşmadığı ya da ulaştıramadığı resmi evrakı muhtara getiriyor. mernis kontrolü yapılan evrak kayıtlarda varsa alınıyor.
Postacı işini bitirmiş, muhtar şeklen görevini yapmış vatandaş mağdur olmuş kanun koyucunun umurunda değil.
Vatandaşın tebligatı kendisine ulaşmadığında; icra, tapu, trafik vs cezaların tamamı indirim, itiraz ve ve masraflardan yararlanamamaktadır.
Bunun sonucunda evini, işini hatta aile birliğini dahi kaybetmektedir.
Neden tebligat gıyabında muhtara yapılmış. Kapısına kağıt yapıştırılmış, o kağıt yerinde durmuş mu durmamış mı sorgulanmaz. Muhtar haber vermiş mi vermemiş mi sorgulanmaz. Yasa emretmiş, işlem usulüne uygun yapılmış ve tebligat tebliğ edilmiş sayılmaktadır.
Gerisi önemli değil.
Kapısına haciz ekibi geldiğinde, banka hesaplarına haciz konduğunda, aracı hacizden dolayı yakalandığında icra takibinde ya da bir resmi kurumun yasal takibinde olduğunu anlayan vatandaş deliye dönüyor. Tebliğ yapılmadan haciz nasıl olur, mahkemeden kaçmam söz konusu değil, vergi cezamı öderdim gibi yaklaşımlar da fayda etmiyor.
Vatandaş mağdur edilmiştir.
İstediği kadar muhtarla kavga etsin, sonuç değişmiyor.
Kavga etsin diyoruz ya bu gerçek, mağdur olan vatandaş bu durum karşısında belki de ilk kez gördüğü muhtarın yakasına yapışıyor. Tebligatımı neden haber vermedin. diyebiliyor. Bu durum cinayete kadar gidebilir. Zira vatandaşın mağdıuriyeti hapse yada aile birliğinin bozulmasına kadar sürebiliyor
Ah o Postacılar...
Muhtarlar ne diyor
"Vatandaşla karşı-karşıya kalmak istemiyoruz.Posta memurları işlerini daha düzenli yapsın. Vatandaşa evraklarını zamanında ulaştırsın. Bir kere gitti yok, bir kere daha, bir daha gitsin. Sonuç alamazsa çıkış mercine iade etsin. Bazı postacılar binaların üst katlarına çıkmayıp direk evrağı getirip muhtarlıklara bırakıyorlar. Bunlar evlerinde yok, buradan alacaklar deyip muhtarlıklara bırakıyorlar.. Ben muhtar mıyım postacı mı. O hizmeti yapan postacı maaş alıyor ben postacının işini bedava yapacağım. Hani vicdanımız rahatsız olur, vatandaş mağdur olmasın diye götürmeye kalksam araç masrafı, telefon etmeye kalksam telefon parası cepten çıkıyor. Bir de ona vakit ayırmam, evine bir kaç kere gidip gelmem de cabası"
Genelde muhtarlığa bırakılan resmi evraklar vatandaşa haber verilmediğinden çöpe gidiyor.
Şimdi yasa koyucu tebligatın muhtarlara bırakılmamasını sağlamalı, postacının "bir kere gittim yok al muhtar" demesinin önüne geçmeli , teslim edene kadar çabalamasını sağlamalı ya da ulaşılamaz durumda tebligatın çıkış mercine iadesi sağlanıp, gönderen kurum ya da kuruluşun tebliğ yollarını tekrar denemesini sağlatnak lazım.
Hatta elektronik tebligat uygulaması genişletilmeli. Herhangi bir kurumda iş yaptığında sistemden hakkında yasal takip yapıldığı bilgisi karşısına çıkabilmeli. E-devlet sistemi yaygınlaşıyor. Sisteme girdiğinde böyle bir uyarı alması sağlanmalıdır. Farklı uygulamalar da hayata geçirilebilir.
Hem muhtarlar hem vatandaş mağdur olmamış olur.
Erol Kara - 01.10.2015
Resmi makamlar tarafından yapılan tebligatların çeşitli sebeplerle ilgililerine tebliğ edilememesi durumlarıyla da karşılaşılabilmektedir.
Örneğin, tebligat yapılacak kişilerin adres kayıt sisteminde yer alan adreslerinde o anda bulunmuyor olmaları; bulunmalarına rağmen tebellüğden kaçınmaları; o adresten geçici bir süre için ayrılmış olmaları; o adreste hiç oturmamış olmaları ya da sürekli olarak ayrılmış olmaları gibi durumlarda kişiye tebligat yapılamamaktadır.
Tebligat yapılacak olanların adreslerinde bulunamadıkları için tebligatın yapılamadığı durumlarda, tebligat evrakı ilgili muhtara de teslim edilebilmektedir.
Evrakın muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden birine teslim edilmesi durumunda, bu evrakın muhatabına (tebligatın yapılması gereken kişiye) tebliğ edilmiş sayılması mağduriyetin temelini oluşturmaktadır.
Tebligatın yapılacağı kişi veya kişilerin söz konusu adreste olmalarına rağmen, tebliğ evrakını tebellüğ etmekten kaçınmaları durumunda, tebligat evrakı imza karşılığında o yerin muhtarına teslim edilmektedir.
Yasa koyucu bu durumda postacının ne yapması gerektiğini açık bir şekilde belirtiyor.
Merak eden Tebligat Kanununa Bakabilir. Konumuz bu değil.
İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, işlemin tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Tebliğ tarihinin işlem için gereken süresi bazı durumlarda değişebilir.
Bizim dile getirmek istediğimiz muhtarların bir postacı gibi sorumluluk altına sokulmalarının önlenmesidir. Zaten hiç bir muhtar kendisine teslim edilen tebligatların asıl muhataplarına dönüpte "Bana bırakılmış tebligatın var" gibi bir hizmeti olmadığı gibi, böyle bir sorumlulukları da yazılı olarak görevleri dahilinde yok.
Yani muhtarlar postacılık yapmak zorunda değil. ( Bazı muhtarların insanlık adına ve tanıdığı kimselere haber vermesi istisna kabul edilmelidir.)
İşimiz gereği görüştüğümüz muhtarlar kendilerine bırakılan tebligatları bir iki ay beklettikten sonra çöpe attıklarını ifade ettikleri de sır değil.
Muhtarlar 5490 sayılı adrese dayalı sistem çıktıktan sonra kişilerin adres kontrollerini Mernis'ten yapıyor. Bugün bir çok muhtar mahallesinde kim oturuyor, kim taşınmış eskisi gibi bilemiyor. Kayıt işlemlerini kendi yapmadıkları gibi bir sorgu yapmak zorunda kaldıklarında Mernis sistemine girerek kişi hakkında bilgiye böyle kavuşuyor.
Hal böyle olunca postacı sahibine ulaşmadığı ya da ulaştıramadığı resmi evrakı muhtara getiriyor. mernis kontrolü yapılan evrak kayıtlarda varsa alınıyor.
Postacı işini bitirmiş, muhtar şeklen görevini yapmış vatandaş mağdur olmuş kanun koyucunun umurunda değil.
Vatandaşın tebligatı kendisine ulaşmadığında; icra, tapu, trafik vs cezaların tamamı indirim, itiraz ve ve masraflardan yararlanamamaktadır.
Bunun sonucunda evini, işini hatta aile birliğini dahi kaybetmektedir.
Neden tebligat gıyabında muhtara yapılmış. Kapısına kağıt yapıştırılmış, o kağıt yerinde durmuş mu durmamış mı sorgulanmaz. Muhtar haber vermiş mi vermemiş mi sorgulanmaz. Yasa emretmiş, işlem usulüne uygun yapılmış ve tebligat tebliğ edilmiş sayılmaktadır.
Gerisi önemli değil.
Kapısına haciz ekibi geldiğinde, banka hesaplarına haciz konduğunda, aracı hacizden dolayı yakalandığında icra takibinde ya da bir resmi kurumun yasal takibinde olduğunu anlayan vatandaş deliye dönüyor. Tebliğ yapılmadan haciz nasıl olur, mahkemeden kaçmam söz konusu değil, vergi cezamı öderdim gibi yaklaşımlar da fayda etmiyor.
Vatandaş mağdur edilmiştir.
İstediği kadar muhtarla kavga etsin, sonuç değişmiyor.
Kavga etsin diyoruz ya bu gerçek, mağdur olan vatandaş bu durum karşısında belki de ilk kez gördüğü muhtarın yakasına yapışıyor. Tebligatımı neden haber vermedin. diyebiliyor. Bu durum cinayete kadar gidebilir. Zira vatandaşın mağdıuriyeti hapse yada aile birliğinin bozulmasına kadar sürebiliyor
Ah o Postacılar...
Muhtarlar ne diyor
"Vatandaşla karşı-karşıya kalmak istemiyoruz.Posta memurları işlerini daha düzenli yapsın. Vatandaşa evraklarını zamanında ulaştırsın. Bir kere gitti yok, bir kere daha, bir daha gitsin. Sonuç alamazsa çıkış mercine iade etsin. Bazı postacılar binaların üst katlarına çıkmayıp direk evrağı getirip muhtarlıklara bırakıyorlar. Bunlar evlerinde yok, buradan alacaklar deyip muhtarlıklara bırakıyorlar.. Ben muhtar mıyım postacı mı. O hizmeti yapan postacı maaş alıyor ben postacının işini bedava yapacağım. Hani vicdanımız rahatsız olur, vatandaş mağdur olmasın diye götürmeye kalksam araç masrafı, telefon etmeye kalksam telefon parası cepten çıkıyor. Bir de ona vakit ayırmam, evine bir kaç kere gidip gelmem de cabası"
Genelde muhtarlığa bırakılan resmi evraklar vatandaşa haber verilmediğinden çöpe gidiyor.
Şimdi yasa koyucu tebligatın muhtarlara bırakılmamasını sağlamalı, postacının "bir kere gittim yok al muhtar" demesinin önüne geçmeli , teslim edene kadar çabalamasını sağlamalı ya da ulaşılamaz durumda tebligatın çıkış mercine iadesi sağlanıp, gönderen kurum ya da kuruluşun tebliğ yollarını tekrar denemesini sağlatnak lazım.
Hatta elektronik tebligat uygulaması genişletilmeli. Herhangi bir kurumda iş yaptığında sistemden hakkında yasal takip yapıldığı bilgisi karşısına çıkabilmeli. E-devlet sistemi yaygınlaşıyor. Sisteme girdiğinde böyle bir uyarı alması sağlanmalıdır. Farklı uygulamalar da hayata geçirilebilir.
Hem muhtarlar hem vatandaş mağdur olmamış olur.
Erol Kara - 01.10.2015
Yazınızı okudum ve anlattıklarınızın çoğunluğunu yaşadım. Muhtarımızla konuşmamdan şimdi geliyorum.Tebliğ Kanunu okudum. Postacı görevini yapmış, muhtar teslim almak zorunda aldığı evrağı postacıdan almış ve muhtar postacı olmadığından (tarfik cezası) evrak tarafıma ulaşmamış. E Devletten vergi borcu sekmesinde yazılan cezayı gördüm. Peki şuan herhangi bir düzenleme var mı? Postacı da hata yok, muhtarda hata yok, tüm hata bende mi oluyor? Yazınızdan sonra herhangi bir mahkeme kararı var mı veya kanunlarda değişiklik var mı öğrenmek istiyorum.
YanıtlaSilSaygılar
Henüz bu konuda bir değişiklik yok. Muhtarların alması ve haber vermemesi yüzünden sizin gibi binlerce insan mağdur oluyor.. Yasanın yazılarımızdaki öneriler doğrultusunda değişmesi gerekir. Bu tür mağduriyetler BİMER'e iletilirse sonuç alınabilir. Geçmiş olsun.
YanıtlaSil.uhtari aradivi. Halde ecragim gelmis calisiyorum yan dukkana birakirmisiniz aksam alican diyorumm. Be i alakadar etmez gelin alin ben biyere biralamam diyor.. tanidigi halde yuzumize bakip dun evraginiz geldi demiyor... Peki bu muhtarlar baska ne yapiykrlar anlamis degilim... mahalde kim dul kim kim yeti. Haberi yok...
YanıtlaSil