@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

erolkarasiteleri

                                                                                                   "

Banner

Ramazan'ı Yaşamaya Başlarken...





Aşağıdaki yazı, daha önce yazılmış olup normal şartlarda yapılan, ancak ülkemizi ve dünyayı saran Korona salgını nedeniyle cemaatle bir araya gelmelerin yasak edilmesi dolayısıyla daha dikkatli şekilde uyulması gerekenleri içermektedir. Müslümanların bir çok noktada uyanık olması arzusuyla hazırlanmıştır.

****
Ramazana hazırlanırken….
1442. yılını idrak etmeye hazırlandığımız mübarek Şehri Ramazan’a sayılı günler kaldı. Rabbimiz Hak Teâlâ hazretleri her müminin gönlünde hayırlara vesile olacak gün ve geceler nasip eylesin.
Bu mübarek ayı bekleyenlerin yanı sıra beklemeyenlerin, umurunda olmayanların hatta ve hatta farkına varamayanların olduğu gibi sayılı günler kala en çok duyulan sözlerin başında orucu nasıl tutacağımız değil, nasıl dayanacağımız üzerine olmaktadır.
Ramazan ayının konusu açıldığı yerlerde “Ya nasıl dayanacağız” , “Ooo 17/18 saat geçer mi ki,” “günler de çok uzun” gibi sözlerin duyulduğuna pek çoğumuz şahit olmuştur.
İyi ama Ramazan ayı ve bu ayda tutulan oruç, şartları oluşan her Müslüman üzerine yapılması, icap edilmesi gereken en önemli İslami farzlardan ise, neden şikâyetçi söz ve tavırlarda bulunuruz demek geliyor.
Bunun altında yatan en önemli neden iman zayıflığıdır. Aksini kimse iddia etmemelidir. Hele ki şansa ve taklide göre iman etmiş olan kolay yoldan Müslüman olanlar başka bir bahane arkasına sığınmamalıdır.
İmanımız, itikadımız güçlü olsa verilen her ilahi emri kayıtsız şartsız yerine getirmek zorunda olacağımızı bilmeli, hatta ve hatta yerine getirmeyi de canı gönülden yapmayı da zevkle ifa edenlerden olmalıyız.
Bunlar bilinen ve sürekli tekrarlanan sözler…
Amacım bunlara değinmek değil yaşantımızda ve bilhassa Ramazan ayında yapılan yanlışlıkların vurgulanmasını sağlamak ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da bu gidişe dur demesini sağlamak içindir.
Bu yazı başta Diyanet İşleri Başkanlığı ve ehli sünnet vel cemaat yolundayız diyen sapık olmayan, sapmamış, Allah-u Teâlâ korkusu ve Resullullah Hazreti Muhammed yolunda giden cemaat önderlerine ve tüm müminlere açık bir mektuptur.
Müslümanları Hak yolda gitmeleri için uyarın diyoruz.
Öncelikle orucu nefsimizle tutmalıyız.
Sırayla gitmeye çalışalım, inşallah…
Oruca başlama ve bitiş saatleri
Yıllar önce takvimlerimiz temkinli idi. Bugünkü gibi vaktin ilk ve son saatlerine göre değil öncesi ve sonrası konusunda âlimlere ve yerel güneş ve ay hareketlerine göre belirlenen bir zaman kavramı vardı. Yıllar önce takvimlerde sabitlenen namaz vakitleri, güneş ve imsak ( oruca başlama saati ) bizler için sabitlenmiş bir vakit olarak kafalarımıza sokulmuştur. Oysaki her il ve ilçenin, her mevkiinin namaz vakitleri değişkendir. Mesela imsakiyelere, Diyanetin vakit cetvellerine de baksanız namaz vakitleri her şehre göre belirlenmiştir. Oysa gerçek bu şekilde değildir. Mesela İstanbul’da yaşayanların uyması gereken vakitlerin esası İstanbul’un içi ila çevre ilçelerde olanlara göre farklıdır. İstanbul merkeze göre hazırlanan vakitlere icabet ederek oruca başlayan ve iftarını eden kişi merkezde değilse hata yapar, kaza tutması gerekir. Pendik’te oturan ile Kadıköy’deki, Beykoz’da oturan ile Avcılarda oturan, Çatalca’da oturan ila Sarıyer’de bulunanlar farklı zamanlarda orucuna, namazına başlayıp sonlandırmalıdır. Aksi halde kaza gerekir. Diğer illerde de bu böyledir. Bu konuda her müftülük sorumlu olduğu yerlerdeki güneş hareketlerini kesin öğrenmeli ve halka bunu duyurmalıdır.


Teravih namazlarındaki cemaatin durumu…
Her ne kadar salgın hastalık yüzünden camilerde teravih namazının kılınmaması tavsiye edilmişse de bu yazımız , camilerde teravih kılacaklaradır.
Teravih İslam’da yoktur diye ortaya çıkanlara asla kanmayın. Teravih sünnettir ve hadislerle sabittir. Bazı Ramazan kuklaları ekranlara ve gazete köşelerine çıkarak sapıklığını yaymaya çalışırsa da buna aldırış etmeyin. Teravih günlerinde camiler diğer günlere göre dolar taşar. Birkaç müstakil katlı camilerde namaz kılarken şu duruma muhakkak dikkat edin. Eğer namazı eda eden, ettiren imamı veya imamı gören birini göremezseniz siz o cemaate bağlı olarak namazı eda etmiş sayılmazsınız. Bugün hangi akla hizmet yapılmış ya da yapılıyorsa da bodrum katlar, alt katlar ve üst katlar olarak yapılan camilerde ya da merdivenli camilerin dış kısımlarında cemaat oluşturulurken yapılan en büyük hatalardan biri imamın görünmemesi, imamı görenin dahi görülmemesidir. Cemaatle namaz kılan biri mutlak surette imamı görmeli, imamı göreni görmeli veyahut çok zorda olursa imamın çıplak sesini duyabilmelidir. Aslında kalabalık cemaatlerde aralara müezzinler geçer, imamın tekbirlerini bunlar duyarak diğer cemaate naklederlerdi. Ne yazık ki bunlar artık unutulur oldu ve bu konuda Diyanetten çıt çıkmıyor. Bilinmeli ki, Mikrofonlara icabet olmaz. Mikrofon sever Diyanet camiasının yaptıklarını dikkate almayınız. 
Bidattir, dinde yeri yoktur. Bu vesile ile bir kısa ayet okuyarak jet namaz kıldıran imamlarda bu huylarından vazgeçmelidir, diyelim. Ayrıca Enderun usulü teravih bidattir.

Televizyondan Mukabele olmaz.
Televizyon ve Radyolardaki, cd çalarlardaki, kasetlerdeki Kuran-ı Kerim okuyuşlarını takip ederek, onları dinleyerek mukabele yapılmaz, yaptıklarınızdan hayır ve hasenat bekleyemezsiniz. Sadece zaman kaybıdır. Sadece nefsi aldatmadır. Bunları dinlemeyin demiyoruz. Bunları dinleyin, kendi okuyuşlarınızı düzeltmeye çalışın. Ancak mukabeleyi birkaç kişi bir araya gelerek, cemaatlere katılarak canlı insan sesiyle okunan gruplarda yerine getiriniz.

Kadınların Teravihe gitmeleri…
Siz söylenenlere ya da çevrenizde olan bitene göre değil emredilen din İslam’a göre hareket edin ve sabah erken saatlerinde akşam ve yatsı vakitlerinde kadınlarınızı, kızlarınızı camilere götürmeyin. Göndermeyin. Bir Müslüman kadının bu saatlerde yanlarında erkek olmadan cami ve mescitlere dahi gitmesi, sokağa çıkması fitneye sebep olacağından Resullullah tarafından zoraki şartlar oluşmamışsa yasaklanmıştır.

Türbelere koşarak oruç açmak
Türbe ve mezarlıkları ziyaret etmek ibret almak amacıyla sevaptır. Resullullah Aleyhisselam tarafından da emredilmiştir. Kısacası kabirleri ziyaret etmek hayırlıdır ve nefsin terbiye olmasına, kibrin yok olmasında iyi bir ders yeridir. Ancak kabirlere koşarak, Mesela Oruç Baba gibi itiş kakışla, kimin ne dediği belli olmayan, kimin ne yaptığı belli olmayan yerlere giderek oruç açmak bidattir. İmanın kaybolmasına sebeptir. Bakmayın siz o magazin medyasının yayınlarına… Oralara giderek “orucumu açmaya geldim. Bir yandan da kızıma koca, kendime ev, okuldan mezun olmaya, oğluma kız istemeye geldim” gibi isteklerin aptalca söylenmelerine. Allah-u Teâlâ haddi aşanları sevmez. Kendisinden başkasından istenmesinden de razı olmaz.
Türbedeki ölmüş zatlardan medet uman, kâğıtlara dileklerini yazıp mezarlıklara asanlar maalesef cehaletin zirvesinde olanlardır.
Bu şekilde davranmak Allaha sirk koşmaktır.

Şehirlerarası Cami Turları
Genelde Belediyelerin, bazı toplulukların, kurum ve kuruluşların yaptıkları şehir dışı cami ve kabir gezmelerine giderken de dikkat edilmeli. En yoğun durumda Ramazan ayında yapılan bu tür bedava turlar çok cazip gelmektedir. Bu konuda kadınları da uyarmak gerekir. Yanlarında erkek olmadan sadece kadınları toplayıp yapılan organizasyonlarda kadınların yanlış yaptıklarını söylemek zorundayız. Bir kadın yanında mahremi olmadan ( Hanefi mezhebine göre yazıyoruz) 90 kilometre öteye gidemez. Giderse günahkâr olur. Demek zorundayız. Hacca dahi gidemezsiniz.

Lokantaların, yemek satıcılarının durumu.
Bulunduğunuz yerde oruç tutanlar çoğunlukta ise oruçlu olunan saatlerde yiyecek, içecek satmanız haramdır. Bunun kazancı size hayır olarak dönmez. İftar saatinden İmsak saati bitene kadar hizmet verin. Bu saatlerin dışında asla yemek pişirip, yol kenarlarında satış yapmayın. Zaruri bir durum söz konusu ise gizlice yapın.

Fitre ve zekât vermenin durumu…
Diyanet İşleri Başkanlığı bu yılın fitre miktarını 28 TL olarak açıkladı. Diyanet bu kadar söyledi deyip fitrelerinizi bu miktarda vermeyin. Bu bir yoksulun verebileceği en az miktardır. Siz mali durumunuza göre daha çok verin. Kime verdiğinizi gizli tutun. Verdiğiniz miktarı açıkça söyleyin. Teşvik edin. Zekât da bu durumdadır. Zekâtlarınızı kime verdiğiniz söylemeyin. Ancak verdiğiniz zekât miktarlarını başka insanları da teşvik edecek şekilde açıkça gizlemeden söyleyin. Malınızı hemen hemen herkes biliyordur. Ben bu yıl şu kadar TL zekât çıkarttım. Dağıttım. Deyin.Kime derlerse bunu gizli tutun, ne kadar verdiğiniz duyurun.

Önemli bulduğum konularda hatırlatmalar yapmaya çalıştım. Daha fazlasını ilmihallerden, itikat kitaplarından araştırarak bulmaya çalışın. Oruç konusunda Allahtan korkan ehli sünnet vel cemaat yolunda olduğuna kesin inandığınız âlimlere danışın. Diyanetin daha önce çıkardığı bazı fetvalar hatalıdır. Sakız çiğnemek, denize girmek, iğne yaptırmak gibi… Ya da bana mektup yazarak birçok konuyu birlikte öğrenmeye çalışalım. Allah-u Teâlâ Hazretlerinin razı olduğu ibadetleri yapmanız dileğiyle…

EROL KARA - 30.06.2013 - Güncelleme : 11.04.2021
#Yargı, #Magazin, #Hastalık, #Gezi, #Dini, #Kamuda