@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

erolkarasiteleri

                                                                                                   "

Banner

Kur'anda nesh var diyenlere reddiye...4 ... Tefsirlerde Nahl Ayet 101




"Allah neyi indireceğini çok iyi bilir. Biz bir âyeti [nesh edip] diğer bir âyetin yerine getirdiğimiz vakit, “Sen ancak bir iftiracısın” dediler. Hayır, onların çoğu [Kur'ân'ın hakikatini ve hüküm değiştirmenin faydasını] bilmezler." [Nahl 101]

Kur'anı Kerim'de nesh vardır diyenlerin dayandığı bir diğer ayet yukarıda belirttiğimiz ayeti kerime olmaktadır. Allah-u Teala'nın "biz ayetlerimizi nesh ederiz" diye buyurdukları ayetleri kendilerine delil olarak almaktadırlar. Oysa bir önceki yazımızda Bakara süresinin 106. ayetinin kimleri muhatap aldığı net olarak ortadadır.

Şimdi yine hiç bir kelimesine dokunmadan 3 kaynaktan bu aytei kerimenin tefsirlerini inceleyelim

*******
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
Tefsir
Allah’ın, bir âyetin yerine başka bir âyeti getirmesine nesih denmektedir. Burada değiştirildiği ifade edilen “âyet”le, Kur’an âyetinin kastedildiğini kabul eden İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğu Kur’an’ın bir âyetinin hükmünün daha sonra gelen bir âyetle değiştirilebileceğini veya tamamen kaldırılabileceğini söylemişler ve bu görüşlerine konumuz olan âyetle, Bakara sûresinin 106. âyetini delil göstermişlerdir. İmam Ebü’l-Hasan el-Mâverdî’nin en-Nüket ve’l-uyûn adlı tefsirinde (III, 214) aktardığı başka bir görüşe göre konumuz olan âyette Kur’an’ın bir âyetinin başka bir âyetle değiştirilmesi değil, yüce Allah’ın eski bir dinin hükmünü (o hükmü bildiren âyeti) sonradan gelen bir dinin hükmüyle (meselâ Tevrat ve İncil’deki bir hükmü Kur’an’ın bir âyetiyle) değiştirmesi kastedilmiştir (neshin anlamı, kapsamı ve Kur’an’da nesih konusunda bk. “Tefsire Giriş” bölümü, “I. Kur’ân-ı Kerîm F) Nesih” başlığı; Bakara 2/106). Hz. Peygamber, kendisine indirilen ve eski bir hükmü ortadan kaldıran bir âyeti Mekkeliler’e tebliğ ettiğinde onu zor durumda bırakmak için bahane arayan putperestler, eğer Peygamber’in bildirdikleri Allah’tan olsaydı bunların değişmemesi gerektiğini ileri sürerek, “Bütün bunları sen uyduruyorsun, işine geldiği gibi değiştiriyorsun” şeklinde ithamlarda bulunuyorlardı. “...Onların çoğu bilmiyorlar” ifadesi, bir dönemde bir hükmün, başka bir dönemde farklı bir hükmün insanların daha çok yararına olacağı gerçeği konusunda müşriklerin cehaletini dile getirmektedir (İbn Atıyye, III, 420).

http://kuran.diyanet.gov.tr/Kuran.aspx#16:101

***************

ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR

Bir âyetin yerine diğer bir âyetin, getirilmesi nesihtir. Önceki âyet mensuh (neshedilmiş), sonraki âyet ise nasih (nesheden)dir. Kâfirler, nesih meselesini Hz. Muhammed'in peygamberliği hakkında bir şüphe gibi ileri sürmek istemişlerdi ki, zamanımızda da hâlâ bunu takip eden kâfirler çoktur. Bu âyet, onlara cevaptır. Yani bir âyeti neshedip (hükümsüz kılıp) yerine diğer bir âyeti bedel olarak getirdiğimiz vakit ki Allah, ne indirdiğini, ne indireceğini daha iyi bilir. Onun neshi ve değiştirilmesi haşa bilgisizlikten değil, ilim ve hikmetindendir. Önceki âyet de sonraki âyet de ilâhî hikmet ve kulların menfaatleri gereğince iner. Bir zaman için faydalı olan, diğer bir zaman için zararlı olabilir. Bunun tam tersi de vardır. Çünkü dünyadaki durumlar, değişiktir. Şeriatler ise dünya ve ahirette Allah'ın kullarının faydaları ile uyumludur. Halbuki yüce Allah, Hz. Muhammed'in şeriatını kıyamete kadar değişik asırların yararlarına hakim olması için indirmiştir. Yüce Allah, ne indirdiğini ve indireceğini bilip dururken bir âyeti başka bir âyetle değiştirdiği zaman sen, peygamber değil, bir iftiracısın dediler. Bu Kur'ân'ı kendin uyduruyorsun da Allah'a iftira ediyorsun. Bu Allah sözü olsaydı değiştirilir miydi? demeğe kalkıştılar. Rivayet edildiğine göre, önce şiddetli bir âyet, sonra da ondan yumuşak bir âyet indi mi, Kureyş kâfirleri şöyle derlerdi: "Muhammed ashabı ile eğleniyor. Bugün birşey emrediyor, yarın da onu yasaklıyor. Mutlaka onları, o kendiliğinden uyduruyor da Allah'a iftira ediyor" Hayır onların çoğu bilmez. İçlerinde bilen ve bildiği halde, inat ve kibir edenler bile varsa da çoğunun bu yaptıkları bilgiye yakışmaz. Kur'ân'ın hakikatini, nesih ve değiştirilmesinin fayda ve hikmetlerini bilmezler.

http://www.kuranikerim.com/telmalili/nahl.htm
********************

ÖMER NASUHİ BİLMEN
Bu mübarek âyetler, Allah tarafından mukaddes ruh vasıtasiyle son Peygamber'e inen Kur'an ayetlerinden bazılarının hikmet gereği neshedilmesini (yürürlükten kaldırılmasını) bahane ederek Hz. Muhammed'in Peygamberliğini inkâr edenleri reddetmektedir. Kur'an-ı Kerim'in yabancı dille değil, Arapça olarak nazil olduğunu bildirmektedir. Kur'an'ı Kerim'in âyetlerine inanmayanların, yalancı, iftiracı, kâfir kimseler olduğundan onların hidayetten mahrum ve elem verici bir azaba mahkûm bulunduklarını ihtar buyurmaktadır. Şöyle ki: Islâmın başlangıcında dînî hükümler, Kur'an'ı Kerim vasıtasiyle yavaş yavaş tebliğ edilmekte idi. Sonra bu hükümlerden bazılarının yerine diğer hükümler konulmuştur ki, buna "nesh = değiştirme" denilmiştir. Bu bir hikmet gereğidir. Meselâ: Başlangıçta bir İslâm mücahidinin cihad alanında on düşmana karşı koyması emir olunmuştu. Sonra müslümanların sayısı çoğalınca kendilerine kolaylık olması için bir İslâm askerinin iki düşman askerine karşı durması emir edilmiştir. Aynı şekilde: Başlangıçta Mescid'i Aksaya yönelerek namaz kılınırdı, sonra Kabe-i Muazzama kıble edinilmiştir. Ve namazlar da bilahara beş vakit olarak emredilmiştir. Bütün bunlar ilâhî vahyin inişi zamanında birer hikmet ve menfaata dayalıdır. Fakat bu husustaki hikmet ve faydayı bir takım kâfirler anlayamıyorlardı. İşte Cenab-ı Hak o kâfirlerin öyle cahilce dedikodularını gözler önüne seriyor (Ve) buyuruyor ki (biz bir âyeti bir âyetin yerine getirince) bir dînî hükmü bildiren bir Kur'an âyeti yerine o hükmü ortadan kaldıran diğer bir âyeti kerime indirince o kâfirler söylenmeğe başladılar. Halbuki, (Allah ise indirdiğini çok iyi bilir) önceden indirdiği ve sonradan indireceği âyetlerin ne gibi hikmetlere, faidelere dayalı olacağını hakkıyla bilen ancak o kerem sahibi mabuttur. Kulları hakkında en faideli olan hükümler neler ise onları tesbit etmiş ve emretmiş olur. 0 kâfirler ise bu nesh hikmetini takdir edemediler. Bilâkis (dediler ki:) Ya Muhammedi. Aleyhisselâm (sen şüphesiz bir iftiracısın) Allah adına yalan yere söz söylüyorsun, bir şey ile emrediyorsun, sonra ondan men eyliyorsun. (Hayır) o kâfirler takdir edemiyorlar, öyle bazı neshin meydana gelmesindeki hikmetleri anlayamıyorlar (onların çoğu bilmezler) onlar hatayı sevaptan ayıramazlar, neshin ne gibi faidelere, menfaatlara dayalı bulunduğunu anlayamazlar. Onların bir kısmı da bu faideleri, maslahatlar! anlayabilseler de yine sırf inatlarından dolayı öyle inkâra devam eder dururlar.

http://www.tahavi.com/tefsir/016b.html
*****************

Türkiye'de geçerli olan 3 farklı tefsir kaynağından aldığımız bilgiler ışında başta Diyanet İşleri Başkanlığının ve iki büyük alim tarafından neler düşündüğünü görmekteyiz.

Diyanet Kuranda nesh konusunda iki farklı düşünceyi alıp net bir bilgi vermezken Ömer Nasuhi Bilmenin Kuran ayetlerinin değiştirildiğini söylemesini net olarak görmekteyiz.

Bu konudaki yazı serimize devam edeceğimizden bu tefsirleri sizlerin düşüncesine bırakıyorum

Derleme :Erol KARA
#Yargı, #Magazin, #Hastalık, #Gezi, #Dini, #Kamuda