
Caminin adını vermeyeceğim kimseyi zan altında bırakmak istemeyeceğim için. Ancak bir evliya zatlardan birinin adını taşıyan semtte yine bir padişah adıyla isimlendirilmiş küçük ancak 3 kattan kurulu bilhassa cuma günleri sokaklara taşan bir cemaate sahip bir cami olduğunu söyleyebilirim.
Cami, hemen yanında bulunan ve her biri 16 – 20 kattan oluşan 20 den fazla blokların bulunduğu bana göre nasipsiz bir yerleşim yeri yanında mütevazı insanların oturduğu bir yerde.
Cuma günü her kültürden ve her makamdan müminlerin omuz omuza geldiği bu cami aslında gecekondu havasında gayri nizami ve sünnete aykırı bir çok yapılanma, bunların yanı sıra dernek çalışanlarının illa müezzinliği ben yapacağım düşüncesinin öne çıkmasıyla yaşından ötürü sesi çıkmakta zorlanan kişilerle manevi hissiyatın zaman zaman kesildiğini görebilirsiniz.
Bunun yanı sıra cemaatin safa dururken üst katlarda imamın önüne geçer şekilde durması ise bir başka sakıncayı beraberinde getirmektedir.
Yine Allah mabetlerimizin eksikliğini göstermesin.
Bir süre önce Avrupa’nın bir şehrinde görevlendirilerek giden imamın yerine gelen de kurra hafız olarak tanıtımı yapılan komşu mahallenin imamının oğlu olan yeni imam efendi de o gün göreve başlamıştı.
Hutbenin genel konusu kadınların camilere gönderilmesi, camilerin kadınlarla doldurulmasının sağlanması, Peygamber Aleyhisselam’ın zamanında buna çok önem verildiği ve bunun yaşanılması gerektiği konusu idi.
Bunlar hutbede ayet ve hadislerle desteklenirken verilen örnek her ne kadar her müminin icabet etmesi gereken bir emir olarak telakki etse de bu tür bir teklifin ben dahil çok kimse de tepkiye neden olduğu da açıkça belli oluyordu.
İlk akla gelen soru yazımın başlığını da taşıyan “ erkekleri irşat ettikte sıra onlara mı geldi” oldu.
Sahi erkeleri irşat ettik onlar bitti de sıra kadınların camiye mi gelmesi, camileri mi doldurmasına mı geldi. Bazen verilen vaazların minberlerden verilecek olan konulara hiç yakışmadığını özellikle hepimiz az çok biliriz.
Sahi , siz bu vaazları hazırlayanlar kadınlarınızı, kızlarınızı, annelerinizi camilere gönderiyor musunuz. Onların hiç tanımadığınız erkeklerin karşısında dakikalarca oturmalarının, zaman zaman gözgöze gelmelerinin bir sakıncası olmadığını mı sanıyorsunuz.
Kadın ve erkeklerin bir zaruret olmadan vakit namazları dışında aynı yerlerden çıkmasının, onlarca kadının cami yollarında sabahın, akşamın, gecenin bir yarısında huzur içinde , birbirlerine bakmadan, ya da bazı rahatsızlıklara uğramadan gelip gideceklerini, cami avlularında toplanmalarının, kapıdan giriş ve çıkışlarının sakıncasız şekilde olacağını mı sanıyorsunuz.
Faiz ve zina sözcüklerinin artık adetten kabul edildiği, vaazlardan bile çok az şekilde söz edilir olduğu, faiz ve zinaya bulaşmamış insanların artık yadırgandığı günümüzde mi kadınları camilere göndereceğiz.
Bana önce şunun cevabını verin.
Siz erkekleri irşat edip, adam gibi ilim sahibi yapsaydınız, onlara camileri sevdirseydiniz, kuran aşığı, cemaat sevdalısı yapsaydınız ve her evde bir aile reisinin dini bilgilerle donatabilseydiniz buna ihtiyaç olur muydu?
Mutlaka namaz kıldıranların atanmış, memur olması gerekir miydi?
Çocuk yaşından beri ben Müslüman’ım diyen her çocuk dinini bilerek yetişseydi, ilin farz olduğu kafalara işlenseydi bugün camilere bayramda gelinir miydi?
Bakın erkekler beş vakit bir yana, cumaları da gelmez oldu. Bayramlarda da görünmeyecekler. Kandilleri de unutacaklar. Cenazelerde bir ölenden ibret almayıp cami dışında dedikodu yapıyorlar.
Siz bunda başarılı oldunuz da mı şimdi de kadınlara yöneldiniz.
Ben göndermiyorum, kardeşim.
Erkek imamların, vaizlerin, Kuran-ı Kerim öğreticilerinin kadınları toplayarak vaaz vermelerine de karşıyım.
Hac ve umre de dahi bir zamanlar kadın din görevlisi yoktu. İrşatla görevli erkek din görevlilerinin kadınları ayrı toplayıp vaaz vermelerine karşı çıkmış, eşime yapılması gerekenleri ben anlatmıştım. Ve kadın görevli verilmesi için Diyanete sesimi duyurabildiğimce mücadele vermiştim. Hamdolsun şimdi kadın irşat hocaları hacılarımızla eksikleri de yanlışları da olsa, beraber olmaya başladı.
Kadını önce para kazanması için işyerlerine çektik, gazetelere malzeme yaptık, sahnelere çıkardık, ağızlardan salyalar aka aka uğruna İstiklal Harbi çıkardığımız kadınlarımızı rahatça seyretmeye başladık.
Sokağa çıkardığımız kadına çocuk bakmayı, yetiştirmeyi unutturduk, sadakati unutturduk.
Sokağa çıkamayanları şimdi de cami yoluyla evden çıkartmaya çalışıyoruz.
Hadi oradan.
Dini diyaneti alet ederek bunu yapmayın.
EROL KARA – 20 Şubat 2013