Bu ülkeyi yıkmak isteyenlerin sesi neden çok çıkıyor.
55 yılını bu ülkede yaşamış biri olarak son yıllardaki resme baktığım zaman 1700’li yıllardan beri bu topraklar üzerinde oynanan oyunların bitmeyeceğini göstermektedir.
Birilerin inadı bu topraklar üzerinde yaşayanların kurban edildiği çok çirkin bir görüntü vermektedir.
Yaşama gözlerimi açtığımda diktatörlüğe son veren bir başbakanın asılışı, askerin ayak seslerini dinledim.
Ve yıllarca bunun bayramını yaptık.
Bu dönemden çok önce yaşanmış karne ile ekmek, milletin alyansını jandarma zoruyla söktürüp saltanat süren, camileri ahır, ilim yuvalarını anarşi yuvası yapan diktatörün yaşamlarını öğrendik.
Sonra bir hiç uğruna asılan, öldürülen binlerce kardeşimizin dramları karşısında sadece bazı ağzı sulakların memnun olduğu günleri yaşadık.
Ardından 70 cente muhtaç olduğumuz, en üst düzeyde yönetenlerin dün uşağımız olan ülke başkanlarının önlerinde diz çöküşünü yüreklerimize taş basa basa kan ağlayarak şahit olduk.
Hep ezildik. Hep kahrolduk..
Ağladık…
Birileri demokrasi adına yıllarca şahit olduğu, müdahale etme imkânı olduğu halde etmediği kardeş kavgalarının üzerini bir gecede siliverdi.
Sonra güzel günler göreceğimizi sandığımızda kitap fırlatan istikrarsız, aciz, halktan uzak halkına yabancı yöneticilerin başı çektiği dönemlerle sarsılan ekonomini hezeyanı içerisinde zor günlerin insanları olduk.
Kaymak yiyenler işkembelerini bir türlü dolduramadığı için yine kaybeden bu toprakların çocuğu olmuştu.
Bu ülke son 10 yıldır 90 yılda görmediği bir huzura, ekonomik özgürlüğe, insan haklarına doğru yol alırken ülkenin dini duyguları üzerinden rant ve mevki elde eden bir güruhla bazı gezizekalıları alet ederek yine kaos çıkartmak için içeride ekmeğini yiyip kaba tükürenlerle dışarıdan altımızı oymaya çalışanların uşağı olduğu ortaya çıktı
Manzaraya bakar mısınız?
Aynı kıbleye yöneldiğimizi sandığımız, aynı amaç için yaşadığımızı sandığımız Truva atına saklanmış çirkinliği, hainliği görmek aklıma Abdülhamit Hanın yaşadığı dönemlerin tekrarını yaşatır gibi.
Dini sembolleri dahi çıkarları için kullanmaktan çekinmeyen, filmlerinde yayınlarında över görünüp yerecek şekilde davrananların bu hal ve gayretkeşliği nasıl bir oyunun oynandığını gözlerden kaçmamaktadır.
Ve asıl acıtan bu ülkenin kaostan öte Mısıra, Suriye’ye, Libya’ya döndürmek isteyenlerin içimizden biri olduğunu sandıklarımızdan kaynaklanması.
Seslerinin çok fazla çıkması..
Rant kaymağını yiyenlerin hainliği
Yazık çok yazık…
Erol Kara -İstanbul
55 yılını bu ülkede yaşamış biri olarak son yıllardaki resme baktığım zaman 1700’li yıllardan beri bu topraklar üzerinde oynanan oyunların bitmeyeceğini göstermektedir.
Birilerin inadı bu topraklar üzerinde yaşayanların kurban edildiği çok çirkin bir görüntü vermektedir.
Yaşama gözlerimi açtığımda diktatörlüğe son veren bir başbakanın asılışı, askerin ayak seslerini dinledim.
Ve yıllarca bunun bayramını yaptık.
Bu dönemden çok önce yaşanmış karne ile ekmek, milletin alyansını jandarma zoruyla söktürüp saltanat süren, camileri ahır, ilim yuvalarını anarşi yuvası yapan diktatörün yaşamlarını öğrendik.
Sonra bir hiç uğruna asılan, öldürülen binlerce kardeşimizin dramları karşısında sadece bazı ağzı sulakların memnun olduğu günleri yaşadık.
Ardından 70 cente muhtaç olduğumuz, en üst düzeyde yönetenlerin dün uşağımız olan ülke başkanlarının önlerinde diz çöküşünü yüreklerimize taş basa basa kan ağlayarak şahit olduk.
Hep ezildik. Hep kahrolduk..
Ağladık…
Birileri demokrasi adına yıllarca şahit olduğu, müdahale etme imkânı olduğu halde etmediği kardeş kavgalarının üzerini bir gecede siliverdi.
Sonra güzel günler göreceğimizi sandığımızda kitap fırlatan istikrarsız, aciz, halktan uzak halkına yabancı yöneticilerin başı çektiği dönemlerle sarsılan ekonomini hezeyanı içerisinde zor günlerin insanları olduk.
Kaymak yiyenler işkembelerini bir türlü dolduramadığı için yine kaybeden bu toprakların çocuğu olmuştu.
Bu ülke son 10 yıldır 90 yılda görmediği bir huzura, ekonomik özgürlüğe, insan haklarına doğru yol alırken ülkenin dini duyguları üzerinden rant ve mevki elde eden bir güruhla bazı gezizekalıları alet ederek yine kaos çıkartmak için içeride ekmeğini yiyip kaba tükürenlerle dışarıdan altımızı oymaya çalışanların uşağı olduğu ortaya çıktı
Manzaraya bakar mısınız?
Aynı kıbleye yöneldiğimizi sandığımız, aynı amaç için yaşadığımızı sandığımız Truva atına saklanmış çirkinliği, hainliği görmek aklıma Abdülhamit Hanın yaşadığı dönemlerin tekrarını yaşatır gibi.
Dini sembolleri dahi çıkarları için kullanmaktan çekinmeyen, filmlerinde yayınlarında över görünüp yerecek şekilde davrananların bu hal ve gayretkeşliği nasıl bir oyunun oynandığını gözlerden kaçmamaktadır.
Ve asıl acıtan bu ülkenin kaostan öte Mısıra, Suriye’ye, Libya’ya döndürmek isteyenlerin içimizden biri olduğunu sandıklarımızdan kaynaklanması.
Seslerinin çok fazla çıkması..
Rant kaymağını yiyenlerin hainliği
Yazık çok yazık…
Erol Kara -İstanbul