15 OCAK 2004
Bu sabah Mescidi nebevide son sabah namazını eda ettik. Medine’de Peygamber Efendimizi (sallallahu aleyhisselam ), Turk kafilesi olarak topluca, “Yesil Kubbe” nin karsisindan da ziyaret ettik. Sekiz gun sabah namazindan sonra kadin ve erkek cemaat, avluda sözlestigimiz bir sutunun yaninda toplanarak, kafile baskanimizin bagisladigi cok sayida hatm-i serife, gunboyu okunan salavât, kelime-i tevhid ve tesbihâta “amin” dualarimizla katildik.
Toplulugun “rahmet” oldugunu, Rasûlullah’in manevî huzurunda tekrar tekrar yasadik. Namaz sonrası alanda toplanan kafile dua ile veda etti.
Hüzünlü gözyaşlı vedamızı yaparken Arap görevliler toplu olarak bulunmamızdan rahatsız oldular Sık sık gelip dağılmamızı istediler.
Öğle namazı kaldığımız bunca zaman içinde en zor olanı idi. O sevgili habibin yanından bir kaç saat sonra gidecektik. Gitmememin imkanı yok. Bize biçilen zaman bu kadar. Kabri şerifinin yanına vardığımda önce selamladım
"Es-Selâmu aleyke yâ Rasûlallah
Es-Selâmu aleyke yâ Habîballah
Es-Selâmu aleyke yâ Nebiyyallah
Es-Selâmu aleyke yâ Hayre Halkillah
Es-Selâmu aleyke yâ Hatime’n-Nebiyyîn
Es-Selâmu aleyke yâ Seyyide’l-Mürselîn"
ardından veda
"Sana veda etmek çok zor yâ Rasûlallah
Sana veda etmek istemiyorum yâ Habîballah
Sana veda etmek ölmekten zor yâ Nebiyyallah
Sana veda etmek beni kahrediyor yâ Hayre Halkillah
Sana veda etmek istemiyorum Hatime’n-Nebiyyîn
Sana veda etmek çok zor yâ Seyyide’l-Mürselîn"
diyorum.
Üzüldüğümü o da görüyor.
Teselli ediyor gül kokan o mübarek eliyle , sırtımı sıvazlıyor.
Üzülme kendisinden başka ilah olmayan , rahmet sahibi yaratan ve bağışlayan , alemlerin rabbi Allah c.c huzuruna gidiyorsun. .Ben de geleceğim , diyor..."
Doğru ya , işte teselli olan bir başka sevinç.. Allah c.c. huzuruna gidiyorum. O da gelecek...
İkindi namazından sonra otelde ihramları giyip yola çıkacağız.
Ebû Lübâbe, Selman-ı Fârisî Hazretleri ve bazı sahabelerin hurma bahçelerini, Peygamber (s.a) Efendimiz’in su içerek başında dinlendiği kuyuyu görmediğimiz ziyaret yerleri olarak hafızalarımıza yerleştirdik.
Saat 1730 da ihramları giyerek otelden ayrıldık. Otel personeli ve esnaftan bir kısmı ile vedalaştık. Ibadetimizin Mekke bolumu icin Zulhuleyfe’de ihrâma girdik. 416 km. mesafedeki Mekke’ye dogru otobusle yola koyulduk.
O hicret yolunda hocanınn okuduğu kasideler, Efendimizin güven dolu yakınlığından ayrılmanın burukluk ve hüznünü yüreklerimize ziyadesiyle doldurdu.
Rasûlullah’in hicret esnasında “Subhanallah, Elhamdulillah, Allahuekber...” gibi tesbihâtini. 500 metre de bir, yol kenarına dizilmiş levhalardan okuyarak biz de zikrettik. Ancak gece yaptığımız yolculuk sırasında etrafta fazlaca bir ayrıntı da göremedik. Mekke’ye kuzeyden, Ayse mescidi ( Teennem mescidi ) önünden geçerek geldik.
Medine hakkındaki düşüncelerimiz
Medine, Efendimiz (s.a.s.)’i bağrına basan, trafiği düzenli ve sakin, esnafı insaflı, havası daha serin, insanı daha bir medeni. Mekke’nin kainatın merkezi hüviyetindeki hareketliliği ve tedirginliği bu beldede dinginliğe, enginliğe ulaşmış.
Kısaca Medine medeni bir şehir olduğu kadar her santimetrekaresi saadet asrından binlerce tabloyu günümüze taşıyor. Burada Allah’a, Rasûlü'ne ve İslam'a, kendini daha yakın hissediyor insan.
Medine, Mekke’ye göre hem hava şartları hem de otel ve ibadet imkanlarıyla Mekke’ye göre daha rahat... Hacıların kaldığı evler daha iyi. Genellikle odalarda daha az kişi kalıyor... Dini yerlerde de daha rahat ibadet ediyor.
Bu sabah Mescidi nebevide son sabah namazını eda ettik. Medine’de Peygamber Efendimizi (sallallahu aleyhisselam ), Turk kafilesi olarak topluca, “Yesil Kubbe” nin karsisindan da ziyaret ettik. Sekiz gun sabah namazindan sonra kadin ve erkek cemaat, avluda sözlestigimiz bir sutunun yaninda toplanarak, kafile baskanimizin bagisladigi cok sayida hatm-i serife, gunboyu okunan salavât, kelime-i tevhid ve tesbihâta “amin” dualarimizla katildik.
Toplulugun “rahmet” oldugunu, Rasûlullah’in manevî huzurunda tekrar tekrar yasadik. Namaz sonrası alanda toplanan kafile dua ile veda etti.
Hüzünlü gözyaşlı vedamızı yaparken Arap görevliler toplu olarak bulunmamızdan rahatsız oldular Sık sık gelip dağılmamızı istediler.
Öğle namazı kaldığımız bunca zaman içinde en zor olanı idi. O sevgili habibin yanından bir kaç saat sonra gidecektik. Gitmememin imkanı yok. Bize biçilen zaman bu kadar. Kabri şerifinin yanına vardığımda önce selamladım
"Es-Selâmu aleyke yâ Rasûlallah
Es-Selâmu aleyke yâ Habîballah
Es-Selâmu aleyke yâ Nebiyyallah
Es-Selâmu aleyke yâ Hayre Halkillah
Es-Selâmu aleyke yâ Hatime’n-Nebiyyîn
Es-Selâmu aleyke yâ Seyyide’l-Mürselîn"
ardından veda
"Sana veda etmek çok zor yâ Rasûlallah
Sana veda etmek istemiyorum yâ Habîballah
Sana veda etmek ölmekten zor yâ Nebiyyallah
Sana veda etmek beni kahrediyor yâ Hayre Halkillah
Sana veda etmek istemiyorum Hatime’n-Nebiyyîn
Sana veda etmek çok zor yâ Seyyide’l-Mürselîn"
diyorum.
Üzüldüğümü o da görüyor.
Teselli ediyor gül kokan o mübarek eliyle , sırtımı sıvazlıyor.
Üzülme kendisinden başka ilah olmayan , rahmet sahibi yaratan ve bağışlayan , alemlerin rabbi Allah c.c huzuruna gidiyorsun. .Ben de geleceğim , diyor..."
Doğru ya , işte teselli olan bir başka sevinç.. Allah c.c. huzuruna gidiyorum. O da gelecek...
İkindi namazından sonra otelde ihramları giyip yola çıkacağız.
Ebû Lübâbe, Selman-ı Fârisî Hazretleri ve bazı sahabelerin hurma bahçelerini, Peygamber (s.a) Efendimiz’in su içerek başında dinlendiği kuyuyu görmediğimiz ziyaret yerleri olarak hafızalarımıza yerleştirdik.
Saat 1730 da ihramları giyerek otelden ayrıldık. Otel personeli ve esnaftan bir kısmı ile vedalaştık. Ibadetimizin Mekke bolumu icin Zulhuleyfe’de ihrâma girdik. 416 km. mesafedeki Mekke’ye dogru otobusle yola koyulduk.
O hicret yolunda hocanınn okuduğu kasideler, Efendimizin güven dolu yakınlığından ayrılmanın burukluk ve hüznünü yüreklerimize ziyadesiyle doldurdu.
Rasûlullah’in hicret esnasında “Subhanallah, Elhamdulillah, Allahuekber...” gibi tesbihâtini. 500 metre de bir, yol kenarına dizilmiş levhalardan okuyarak biz de zikrettik. Ancak gece yaptığımız yolculuk sırasında etrafta fazlaca bir ayrıntı da göremedik. Mekke’ye kuzeyden, Ayse mescidi ( Teennem mescidi ) önünden geçerek geldik.
Medine hakkındaki düşüncelerimiz
Medine, Efendimiz (s.a.s.)’i bağrına basan, trafiği düzenli ve sakin, esnafı insaflı, havası daha serin, insanı daha bir medeni. Mekke’nin kainatın merkezi hüviyetindeki hareketliliği ve tedirginliği bu beldede dinginliğe, enginliğe ulaşmış.
Kısaca Medine medeni bir şehir olduğu kadar her santimetrekaresi saadet asrından binlerce tabloyu günümüze taşıyor. Burada Allah’a, Rasûlü'ne ve İslam'a, kendini daha yakın hissediyor insan.
Medine, Mekke’ye göre hem hava şartları hem de otel ve ibadet imkanlarıyla Mekke’ye göre daha rahat... Hacıların kaldığı evler daha iyi. Genellikle odalarda daha az kişi kalıyor... Dini yerlerde de daha rahat ibadet ediyor.