Taşköprülü bazı uyanık, şahsi menfaatlerini düşünen, vampir misali daha fazla kazanmak amacı taşıyan bazı kendini bilmez densizler üç beş kuruş daha fazla kazanacağım diye Çin’den getirdikleri tohumluk sarımsağı tarlalarına dikerek, bilerek ya da bilmeyerek Taşköprü Sarımsağı’nın altına dinamit koyuyorlar.
Şimdi diyeceksiniz ki ne var bunda. Tohum, ha Çin den gelmiş, ha Taşköprü’den ne fark eder diyeceksiniz.
Hiçte öyle değil, çok şey fark eder.
Birincisi bizim sarımsağı dünya çapında ünlü yapan özelliği nedir? Demir ve fosfor oranın diğer bölgelerde yetişen sarımsaklara göre fazla olması… Yani acı olması.
Neden çünkü bizim Sarımsağımız Şubat 15, Mart 15(Bir ayda) toprağa dikilir ve temmuz ayının
15’ine kadar toprakta kalarak demir ve fosforunu tamamlar. Buna toprağın ve suyunun yapısını da eklerseniz Taşköprü Sarımsağı’nın bugünkü var olan dünya standartlarının üzerindeki kalitesi ön plana çıkartıyor olmasıdır.
SARIMSAĞIMIZIN MELEZ OLMSINA İZİN VERMEYELİM
Böyle olunca da sarımsak dayanıklılığını ve baharatlığını(acılığını) kazanıyor.
Son yıllarda Çin den getirilen tohumluk sarımsaklar uyanık ve vampir gibi düzgün ve bu konudaki namuslu üreticilerin haklarını ellerinden alıveriyorlar. Nasıl mı? Taşköprü’deki tarlalara Çin’den getirilen tohumlukları dikerek! Çin’den genleriyle oynanmış tohumluk sarımsaklar Taşköprü’de ekiliyor(dikiliyor) ancak Mayıs 15 ila 15 Haziran arasında hasadı yapılmaya başlanıyor. Böyle olunca Sarımsak demir ve fosfor oranını tamamlayamıyor. Yani bizim sarımsağa göre 1(bir) veya 1,5(bir buçuk) ay önce hasat yapılıyor. Bütün mesele daha erken hasadının yapılıyor olması ve bizim sarımsaktan daha büyük(iri) olması.
Birde tohumluğunun ucuz elde ediliyor olması.
Kısaca tarla bizim, tohum Çin’in. Ne yani anlamadınız değil mi?
Kısaca Çinli bir oğlan ile Taşköprülü bir kızın evlenmesinden doğacak çocuk gibi bir şey ortaya çıkıyor. Yani çocuk MELEZ oluyor! İşin aslı gidiyor, sahteleri geliyor.
Durum böyle olunca bizim dünyaca ünlü sarımsağımızın genleriyle oynanmış gibi oluyor.
Burada en önemli görev tabiî ki Taşköprülü çiftçilere düşüyor, ancak bu belli bir noktaya kadar geçerli.
NAMUSLU ÜRETİCİLER KORUNMALI
Başta Taşköprü Kaymakamlığı, Taşköprü Belediyesi, Kastamonu Tarım İl Müdürlüğü, Taşköprü Tarım İlçe Müdürlüğü Sarımsağı izne bağlı olarak ektirmeli. Özellikle bu konuda önümüzdeki dikim sezonu öncesinde denetleme yapmalı ve bu tür kişilere karşı cezai işlem yapmalı. Aksi takdir de Çin sarımsağı diken Taşköprülü bazı uyanık çiftçilere pirim verilmiş ve müsamaha gösterilmiş olacak.
Burada asıl yapılmak istenen bizim dünyacı ünlü sarımsağımızı yetiştiren namuslu çiftçilerimiz korunmalıdır. Bunun yolu da denetimdir.
Bu yıl üç beş kuruş daha fazla kazanayım diye daha fazla, daha daha fazla diyerek… Taşköprü Sarımsağı’nın hem ününü yok edecek, hem de bildik özelliği kaybolacak.
2011 yılında ben ve daha sonra Kastamonu Postası yazarı Taşköprülü hemşehrim Muharrem Yıldız(Memleketimizin en önemli değerine sahip çıkma adına) bu konuyu gündeme getirdik. İki yıldır Taşköprü Sarımsak Üreticileri Birliği Başkanı Sayın Abdullah Eligüzeloğlu bas bas bağırıyor. Kanuni olarak bir yaptırımı olmayınca uyanık ve doymazlar bu kanun boşluktan faydalanarak içeri sızmaya çalışıyorlar.
İLÇENİN YÖNETİCİLERİ OTURUP KONUYA KAFA YORMALI
Bu konuda en önemli görev Taşköprü Kaymakamı’na düşüyor. İlçedeki güvenlik güçleri(Polis ve Jandarma) görev verip bunları tesbit edecek ve yaptırım uygulayacak. Biz konuyu kanun hazırlayıcı merci olan Ak Parti Kastamonu Milletvekilimiz Sayı Hakkı Köylü’ye ilettik. Sayın Hakkı Köylü en kısa zamanda bu konuyu araştırıp bir yasa hazırlığı içine girileceğini söyledi.
- Daha fazla ürün almak adına yıllar yılı toprağa daha daha fazla gübre atarak Taşköprü ovasını verimsiz hale ve değersizleştirmek adın bizler bu hale getirmedik mi?
- Bundan çok değil 10-15 yıl önce Taşköprü ovasında yetişen domatesleri ve sebzeleri bugün arar hale gelmedik mi?
- Şimdi hepimiz organik tarım diye tutturduk. Zaten bizin 15 yıl önce çiftçimizin ürettiği domates, patates ve diğer sebzeler organik değimliydi?
- Bundan çok değil birkaç yıl sonra şimdi arar hale geldiğimiz organik sebzeler gibi Taşköprü Sarımsağı’nı da arar hale gelmemek için Çin’in tohumuna HAYIR… dememiz gerekmiyor mu?
TAŞKÖPRÜLÜ DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKMALI
Sevgili Taşköprülü hemşehrilerim;
Sarımsak denilince ilk akla Taşköprü geliyor. Peki bu bizim sarımsak nasıl oldu da
dünya çapında ünleniverdi. Bunda başta üreticiler olmak üzere hepimizin kan emeği var. Önceki ve şimdiki belediye başkanlarının tanıtım tanıtım diye yıllarca düzenlediği festivaller çok çok önemli değimliydi?
Sarımsak üretimi yapan bir ailenin çocuğu olmam hasabiyle tam tamına 32 yıldır yerel ve ulusal basında Sarımsak haberleri yapıyorum. Çalıştığım ajanslara her yıl onlarca haber atarak bu ünde benimde iğnenin ucu kadarda olsa payım olduğunu düşünüyorum. Bunun için memleketimizin bu önemli değerine sahip çıkmak hepimizin boynun borcu olduğu kanısındayım.
MELEZ OLMASINA İZİN VERMEYELİM
Başta Kastamonu Tarım İl Müdürlüğü, Taşköprü Belediye Başkanı Hüseyin Arslan’a, Taşköprü esnafına, muhtarlara ve Sarımsak üreticilerine çok ama çok önemli görevler düşüyor. Bu gözü dönmüş ve vampir gibi doymaz bazı uyanık üreteciler; masum ve namusuyla yıllar yılı üreterek kazanan ve kazanmak için çırpınan namuslu üreticilerimizin geleceklerini ellerinden aldıklarını birileri bunlara anlatmanın ötesinde göstermeli. Sarımsağımızın genleriyle oynanmasına daha da önemlisi Taşköprü Sarımsağının ‘PİÇ’ yada ‘MELEZ’ olmasına izin vermeyelim…
İzzetSARI - http://www.kastamonupostasi.com/kposta3/index.asp?fuseaction=home.makale&cid=31194