Taşköprü'de Evliyalar, Yatırlar ve Kabirler
Kastamonu “Evliyalar Şehri” olarak da ünlenmiştir. Başta Şeyh Şa’bân-ı Velî olmak üzere birçok alimden kalan eserler ve hatıralar Kastamonu’yu din turizminde ilgi odaklarından biri haline getirmiştir. Ve bu kutlu insanlardan da Taşköprü ilçemiz nasibi alan ilçelerden biridir.
En başta Taşköprü'de doğan Şeyh Şaban-ı Veli hazretlerinin manevi varlığı ilçede bilhassa Gökçeağaç'ta etkisini göstermektedir. Ardından Akdoğan tekkesi köyünde Yavaşça Sultan, Abdal hasan Köyü’nde Abdal hasan, Kornapa Köyü’nde bulunan Şeyh Musa
ŞEYH ŞABÂN-I VELÎ (Hazret-i Pir) (Kastamonu Merkez)
Anadolu’nun hangi köşesine giderseniz gidin mutlaka Allah dostlarının izinlerine rastlarsınız. En doğudan en batıya adeta manevi bir zırhla kuşatılmışızdır. Bu anlamda Anadolu’nun dört direği olduğu söylenir: Mevlana Celaleddin-i Rumi, Hacı Bektaş-ı Veli, Hacı Bayram-ı Veli ve Hacı Şaban-ı Veli… Kastamonu’ya gidenler bilir, şehrin en önemli ziyaret mekanlarından biri Hz. Pir’in yani Hacı Şaban-ı Veli’nin türbesidir.
Topraklarında çok sayıda Allah dostunun türbesi ve makamı bulunan Kastamonu için Şaban-ı Veli Dergahı’nın yeri apayrıdır. Öyle ki 16 yıldır Hz. Pir adına “Şeyh Şaban-ı Veli (Hazreti Pir) ve Kastamonu Evliyaları Haftası” adıyla anma programları bile yapılmaktadır. Hz. Pir denince akan sular durur. Ve onun “Gelişiniz güle güle, gidişiniz güle güle, her işiniz güle güle olsun” sözlerine şehrin her yerinde rastlayabilirsiniz.
Hisaraltı semtinde bulunan türbe ve dergah, yaz kış haftanın yedi günü ziyaretçi akınına uğrar. Gelenler, önce Hz. Pir’in makamında dua eder; öyle ya pek çoğu kilometrelerce öteden gelmiştir. Bir ziyaret namazı kılınmalı, ol mübarek’in adı vesile kılınarak dua edilmelidir Yaradan’a… Her el açanın derdi de muradı da türlü türlüdür.
Dergahın taşı toprağı Mekke’ye, suyu zemzeme benzetilir
Dergahın bahçesine girdiğinizde sağ tarafta Hz. Pir’in türbesi ve solunuzda da cami karşılar gelenleri. Türbenin hemen önündeki kalabalık şaşırtmasın sizi. Evet, türbeye giren çıkanların sayısı epeyce fazladır ama bu kalabalığın bir sebebi de türbenin hemen yanındaki çeşmelerden akan sudur. Ziyarete gelenler “Asa Suyu” denilen bu suyu içmekle kalmaz, yanlarında getirdikleri şişeler ve bidonlara doldurup evlerine de götürürler.
Kastamonu alimlerinden Mehmet Feyzi Efendi’nin anlattığına göre “Nuh Tufanı’nda Cebrail (a.s) Kabe civarından dört avuç toprak alarak dünyanın dört ayrı yerine atmıştır. Bu yerlerden birisi de Hz. Pir civarıdır. Nitekim bölgenin taşlık yapısı Mekke kayalıklarına benzediği gibi Asa Suyu’nun tad ve kokusu da zemzem ile aynıdır.” Bu yüzden de Şaban-ı Veli’yi ziyarete gelenlerden bu özel sudan içebilmek için adeta birbirleriyle yarışırlar. Ancak ne yazık ki bu yıl yaşanan kuraklık Asa Suyu’nun da azalmasına sebep olmuş.
Asa Suyu’nun hemen yanındaki merdivenlerden yukarı çıktığınızda bugün müze olarak hizmet veren Dergah evlerinin güzelliği gözlerinizi kamaştırır. Kastamonu’ya özgü ahşap konakların bütün özelliklerine sahip olan bu iki konakta Şaban-ı Veli Dergahı’na ait özel eşyalar sergileniyor. Alt katta birbirinden değerli hat levhaları ve halılar, üst katta ise el yazması Kur’an-ı Kerim’ler Dergahın ne kadar önemli bir kültürel birikime sahip olduğunu da gözler önüne seriyor.
Bu birikimin kaynağı olan Şaban-ı Veli Hazretleri, Halveti tarikatının Şabaniyye kolunun kurucusu. Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinin Gökçeağaç Bucağı’na bağlı Çakırçayı Köyü’nün Cimdar Mahallesi’nde dünyaya geldi. Hz. Pir’in doğum tarihi müze kayıtlarına göre 1497. Dünyaya yetim olarak gözlerini açan ve üç yaşlarında da annesi vefat eden Şaban-ı Veli’yi hayırsever bir hanım manevi evladı olarak büyütür ve tahsilini yapmasına destek olur.
Hz. Pir, eğitimine Taşköprü’de başlar. Kuran, hadis, tefsir ilimlerinde bilgilerini derinleştirmek için Kastamonu’ya gelir. Ancak memleketindeki tahsille yetinmeyerek ilim ve fazilet diyarı olan İstanbul’a gider ve tahsilini İstanbul Fatih Medreseleri’nde tamamlar. Öğrenim yıllarında güzel ahlakı, ağırbaşlılığı ve çalışkanlığı ile hocalarının teveccühüne mazhar olur.
“Sılaya dön, sana kurtuluş oradadır!”
Zahiri ilimlerle yetinmeyen Şaban-ı Veli irfan yolunda kendini irşat edecek bir mürşid-i kamil aramaya başlar. İstanbul’daki bazı şeyhlere halini arz etmesine rağmen nasibini bulamaz. Bu arada Fatih Medreseleri’nden icazetnamesini de alır. Hocalarının medresede müderris olarak kalma teklifine karşılık, istihareye yattığında kalbine doğan “Sılaya dön, sana kurtuluş oradadır!” emriyle Kastamonu’ya dönmek üzere yola çıkar. Memleketine giderken yol üzerinde Hayreddin Tokadi Hazretleri’ni de ziyaret eder. Orada misafir kaldığı süre içinde aradığı mürşidi bulduğunu anlar ve Hayreddin-i Tokadi Hazretleri’ne biat eder. On iki sene boyunca nefsini ve ruhunu mürşidi yoluna adar. Sonunda mürşidinin hilafetine mazhar olur. Hayreddin Tokadi Hazretleri, hilafet duasını yaptıktan sonra ona icazet vererek “Sana hilafet verildi, memleketine dön! İrşat soframızı orada kurarak aşık ve sadıkları irşat edip tarikatı neşrediniz” buyurur.
Pir Şaban-ı Veli Hazretleri, Kastamonu’ya gelişinin ilk zamanları, Seyyid Sünneti Mescidi yakınlarındaki Cemaleddin Cami avlusuna iner. Bir süre burada münzevi bir hayat geçirir. Seyyid Sünneti Mescidi’nde bulunan halvethanelerin birinde erbaine niyet eder ve erbaini tamamlar. Onun kemalatının farkına varan halk, Hz. Pir’in sohbetlerine iştirak eder. Bir süre Honsalar Camii’nde vaaz ve irşadda bulunan Hz. Pir, bu caminin yanması üzerine tekrar Hisarardı Seyyid Sünneti Mescidi’ne yakın bir eve taşınır ve irşat görevini Seyyid Sünneti Hazretleri’nin yaptırdığı dergahta devam eder. Şaban-ı Veli Hazretleri vefat edinceye kadar bu dergahta 360 halife yetiştirir.
Bir gün Kastamonu’ya yolunuz düşerse Şaban-ı Veli Hazretleri’nin dergahına mutlaka uğrayın. Asa Suyu’ndan yudumlayıp Hazretin ruhuna fatihalar yollayın.
Kaynak : http://www.semerkandaile.com/Detay.aspx?YaziID=426
Kastamonu Taşköprü ilçesi, Akdoğan Tekkesi Köyü’nde bulunan bu türbenin, Horasan erenlerinden İsa Bey Zâde’ye (Yavaşça Sultan) ait olduğu kitabesinden öğrenilmektedir. Yavaşça Sultan 1484 yılında ölmüştür. Türbenin de aynı tarihte yapıldığı sanılmaktadır.
Türbe moloz taştan yapılmış, üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Mimari yönden son derece basit bir yapıdır. Türbe içerisinde Yavaşça Sultan’ın mezarından başka bir sanduka daha bulunmakta olup, bunun kime ait olduğu bilinmemektedir.
ABDAL HASAN TÜRBESİ (Taşköprü)
Kastamonu Taşköprü' ilçesinin güneyinde Abdal hasan Köyü’nde bulunan bu türbede gömülü olan Abdal Hasan’ın kim olduğu bilinmemektedir. Eski tapu kayıtlarında bu köyün ismi Totaş olarak geçmekte, buradaki dergahın şeyhlerinden birinin Muhammed Veledi Veli Dede, diğerinin de Muzaffer bin Seydi olduğu yazılıdır. Ayrıca bu tapu kayıtlarında Sultan Beyazıt döneminde burada bir zaviye yapıldığı da belirtilmiştir. Ancak bu padişahın Yıldırım Beyazıt mı yoksa Sultan II.Beyazıt mı olduğuna açıklık getirilmemiştir. Bu tarih, 15. yy.’ın son ve 16. yy.’ın ilk yıllarında olması icap etmektedir. Çünkü, 2. Bayezıd M. 1481-1512 yılları arasında saltanat sürmüştür.
Türbe moloz taştan yapılmış duvar örgüsüne yer yer tuğla hatıllar yerleştirilmiştir. Türbe 5.00x5.00 m. ölçüsünde kare planlı olup, üzeri çatı ile örtülüdür. Basit bir girişi olan türbe kapısının solunda bir onarım kitabesi bulunmaktadır: Bugün ahşap tavanlı olanı yapının, daha önce üzerinin kubbeli olduğu sanılmaktadır. Doğudaki giriş kapısının sağındaki sanduka Abdal Hasan Hazretlerine, soldaki Dilsiz Sultan’a aittir.
“Feth-i bab et gir içeru
Kıl namazı et tazarru
Rabbine eyle niyazı”
Taşköprü Abdal Hasan Köyü içinde, cami, türbe, hamam, tekke binası ile bir külliyedir. Abdal Hasan Hazretlerinin doğum yeri ve tarihi hakkında bilgi yoktur. Horasan’dan geldiği zannedilmektedir. Yazılı belge olmamakla birlikte 2. Bayezıd zamanında yaşadığı söylenir.
M. 1582 yılında, köyün adının (Totaş) olduğu ve Şeyhlerinin Mehmet Veledi Dede ile Muzaffer Bin Seydî Efendiler oldukları, aynı zamanda Sultan Bayezıd Han’dan Zaviye olarak nişanlı olduğu kayıtlarda geçmektedir.
En başta Taşköprü'de doğan Şeyh Şaban-ı Veli hazretlerinin manevi varlığı ilçede bilhassa Gökçeağaç'ta etkisini göstermektedir. Ardından Akdoğan tekkesi köyünde Yavaşça Sultan, Abdal hasan Köyü’nde Abdal hasan, Kornapa Köyü’nde bulunan Şeyh Musa
ŞEYH ŞABÂN-I VELÎ (Hazret-i Pir) (Kastamonu Merkez)
Anadolu’nun hangi köşesine giderseniz gidin mutlaka Allah dostlarının izinlerine rastlarsınız. En doğudan en batıya adeta manevi bir zırhla kuşatılmışızdır. Bu anlamda Anadolu’nun dört direği olduğu söylenir: Mevlana Celaleddin-i Rumi, Hacı Bektaş-ı Veli, Hacı Bayram-ı Veli ve Hacı Şaban-ı Veli… Kastamonu’ya gidenler bilir, şehrin en önemli ziyaret mekanlarından biri Hz. Pir’in yani Hacı Şaban-ı Veli’nin türbesidir.
Topraklarında çok sayıda Allah dostunun türbesi ve makamı bulunan Kastamonu için Şaban-ı Veli Dergahı’nın yeri apayrıdır. Öyle ki 16 yıldır Hz. Pir adına “Şeyh Şaban-ı Veli (Hazreti Pir) ve Kastamonu Evliyaları Haftası” adıyla anma programları bile yapılmaktadır. Hz. Pir denince akan sular durur. Ve onun “Gelişiniz güle güle, gidişiniz güle güle, her işiniz güle güle olsun” sözlerine şehrin her yerinde rastlayabilirsiniz.
Hisaraltı semtinde bulunan türbe ve dergah, yaz kış haftanın yedi günü ziyaretçi akınına uğrar. Gelenler, önce Hz. Pir’in makamında dua eder; öyle ya pek çoğu kilometrelerce öteden gelmiştir. Bir ziyaret namazı kılınmalı, ol mübarek’in adı vesile kılınarak dua edilmelidir Yaradan’a… Her el açanın derdi de muradı da türlü türlüdür.
Dergahın taşı toprağı Mekke’ye, suyu zemzeme benzetilir
Dergahın bahçesine girdiğinizde sağ tarafta Hz. Pir’in türbesi ve solunuzda da cami karşılar gelenleri. Türbenin hemen önündeki kalabalık şaşırtmasın sizi. Evet, türbeye giren çıkanların sayısı epeyce fazladır ama bu kalabalığın bir sebebi de türbenin hemen yanındaki çeşmelerden akan sudur. Ziyarete gelenler “Asa Suyu” denilen bu suyu içmekle kalmaz, yanlarında getirdikleri şişeler ve bidonlara doldurup evlerine de götürürler.
Kastamonu alimlerinden Mehmet Feyzi Efendi’nin anlattığına göre “Nuh Tufanı’nda Cebrail (a.s) Kabe civarından dört avuç toprak alarak dünyanın dört ayrı yerine atmıştır. Bu yerlerden birisi de Hz. Pir civarıdır. Nitekim bölgenin taşlık yapısı Mekke kayalıklarına benzediği gibi Asa Suyu’nun tad ve kokusu da zemzem ile aynıdır.” Bu yüzden de Şaban-ı Veli’yi ziyarete gelenlerden bu özel sudan içebilmek için adeta birbirleriyle yarışırlar. Ancak ne yazık ki bu yıl yaşanan kuraklık Asa Suyu’nun da azalmasına sebep olmuş.
Asa Suyu’nun hemen yanındaki merdivenlerden yukarı çıktığınızda bugün müze olarak hizmet veren Dergah evlerinin güzelliği gözlerinizi kamaştırır. Kastamonu’ya özgü ahşap konakların bütün özelliklerine sahip olan bu iki konakta Şaban-ı Veli Dergahı’na ait özel eşyalar sergileniyor. Alt katta birbirinden değerli hat levhaları ve halılar, üst katta ise el yazması Kur’an-ı Kerim’ler Dergahın ne kadar önemli bir kültürel birikime sahip olduğunu da gözler önüne seriyor.
Bu birikimin kaynağı olan Şaban-ı Veli Hazretleri, Halveti tarikatının Şabaniyye kolunun kurucusu. Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinin Gökçeağaç Bucağı’na bağlı Çakırçayı Köyü’nün Cimdar Mahallesi’nde dünyaya geldi. Hz. Pir’in doğum tarihi müze kayıtlarına göre 1497. Dünyaya yetim olarak gözlerini açan ve üç yaşlarında da annesi vefat eden Şaban-ı Veli’yi hayırsever bir hanım manevi evladı olarak büyütür ve tahsilini yapmasına destek olur.
Hz. Pir, eğitimine Taşköprü’de başlar. Kuran, hadis, tefsir ilimlerinde bilgilerini derinleştirmek için Kastamonu’ya gelir. Ancak memleketindeki tahsille yetinmeyerek ilim ve fazilet diyarı olan İstanbul’a gider ve tahsilini İstanbul Fatih Medreseleri’nde tamamlar. Öğrenim yıllarında güzel ahlakı, ağırbaşlılığı ve çalışkanlığı ile hocalarının teveccühüne mazhar olur.
“Sılaya dön, sana kurtuluş oradadır!”
Zahiri ilimlerle yetinmeyen Şaban-ı Veli irfan yolunda kendini irşat edecek bir mürşid-i kamil aramaya başlar. İstanbul’daki bazı şeyhlere halini arz etmesine rağmen nasibini bulamaz. Bu arada Fatih Medreseleri’nden icazetnamesini de alır. Hocalarının medresede müderris olarak kalma teklifine karşılık, istihareye yattığında kalbine doğan “Sılaya dön, sana kurtuluş oradadır!” emriyle Kastamonu’ya dönmek üzere yola çıkar. Memleketine giderken yol üzerinde Hayreddin Tokadi Hazretleri’ni de ziyaret eder. Orada misafir kaldığı süre içinde aradığı mürşidi bulduğunu anlar ve Hayreddin-i Tokadi Hazretleri’ne biat eder. On iki sene boyunca nefsini ve ruhunu mürşidi yoluna adar. Sonunda mürşidinin hilafetine mazhar olur. Hayreddin Tokadi Hazretleri, hilafet duasını yaptıktan sonra ona icazet vererek “Sana hilafet verildi, memleketine dön! İrşat soframızı orada kurarak aşık ve sadıkları irşat edip tarikatı neşrediniz” buyurur.
Pir Şaban-ı Veli Hazretleri, Kastamonu’ya gelişinin ilk zamanları, Seyyid Sünneti Mescidi yakınlarındaki Cemaleddin Cami avlusuna iner. Bir süre burada münzevi bir hayat geçirir. Seyyid Sünneti Mescidi’nde bulunan halvethanelerin birinde erbaine niyet eder ve erbaini tamamlar. Onun kemalatının farkına varan halk, Hz. Pir’in sohbetlerine iştirak eder. Bir süre Honsalar Camii’nde vaaz ve irşadda bulunan Hz. Pir, bu caminin yanması üzerine tekrar Hisarardı Seyyid Sünneti Mescidi’ne yakın bir eve taşınır ve irşat görevini Seyyid Sünneti Hazretleri’nin yaptırdığı dergahta devam eder. Şaban-ı Veli Hazretleri vefat edinceye kadar bu dergahta 360 halife yetiştirir.
Bir gün Kastamonu’ya yolunuz düşerse Şaban-ı Veli Hazretleri’nin dergahına mutlaka uğrayın. Asa Suyu’ndan yudumlayıp Hazretin ruhuna fatihalar yollayın.
Kaynak : http://www.semerkandaile.com/Detay.aspx?YaziID=426
YAVAŞCA SULTAN TÜRBESİ (Taşköprü)
Kastamonu Taşköprü ilçesi, Akdoğan Tekkesi Köyü’nde bulunan bu türbenin, Horasan erenlerinden İsa Bey Zâde’ye (Yavaşça Sultan) ait olduğu kitabesinden öğrenilmektedir. Yavaşça Sultan 1484 yılında ölmüştür. Türbenin de aynı tarihte yapıldığı sanılmaktadır.
Türbe moloz taştan yapılmış, üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Mimari yönden son derece basit bir yapıdır. Türbe içerisinde Yavaşça Sultan’ın mezarından başka bir sanduka daha bulunmakta olup, bunun kime ait olduğu bilinmemektedir.
ABDAL HASAN TÜRBESİ (Taşköprü)
Kastamonu Taşköprü' ilçesinin güneyinde Abdal hasan Köyü’nde bulunan bu türbede gömülü olan Abdal Hasan’ın kim olduğu bilinmemektedir. Eski tapu kayıtlarında bu köyün ismi Totaş olarak geçmekte, buradaki dergahın şeyhlerinden birinin Muhammed Veledi Veli Dede, diğerinin de Muzaffer bin Seydi olduğu yazılıdır. Ayrıca bu tapu kayıtlarında Sultan Beyazıt döneminde burada bir zaviye yapıldığı da belirtilmiştir. Ancak bu padişahın Yıldırım Beyazıt mı yoksa Sultan II.Beyazıt mı olduğuna açıklık getirilmemiştir. Bu tarih, 15. yy.’ın son ve 16. yy.’ın ilk yıllarında olması icap etmektedir. Çünkü, 2. Bayezıd M. 1481-1512 yılları arasında saltanat sürmüştür.
Türbe moloz taştan yapılmış duvar örgüsüne yer yer tuğla hatıllar yerleştirilmiştir. Türbe 5.00x5.00 m. ölçüsünde kare planlı olup, üzeri çatı ile örtülüdür. Basit bir girişi olan türbe kapısının solunda bir onarım kitabesi bulunmaktadır: Bugün ahşap tavanlı olanı yapının, daha önce üzerinin kubbeli olduğu sanılmaktadır. Doğudaki giriş kapısının sağındaki sanduka Abdal Hasan Hazretlerine, soldaki Dilsiz Sultan’a aittir.
“Feth-i bab et gir içeru
Kıl namazı et tazarru
Rabbine eyle niyazı”
Taşköprü Abdal Hasan Köyü içinde, cami, türbe, hamam, tekke binası ile bir külliyedir. Abdal Hasan Hazretlerinin doğum yeri ve tarihi hakkında bilgi yoktur. Horasan’dan geldiği zannedilmektedir. Yazılı belge olmamakla birlikte 2. Bayezıd zamanında yaşadığı söylenir.
M. 1582 yılında, köyün adının (Totaş) olduğu ve Şeyhlerinin Mehmet Veledi Dede ile Muzaffer Bin Seydî Efendiler oldukları, aynı zamanda Sultan Bayezıd Han’dan Zaviye olarak nişanlı olduğu kayıtlarda geçmektedir.
ŞEYH MUSA TÜRBESİ (Taşköprü)
Kastamonu Taşköprü ilçesinin kuzeyinde, Kornapa Köyü’nde bulunan Şeyh Musa Türbesi’nin ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Giriş kapısının sağındaki kitabede Kuran’dan alınma bir ayet yazılıdır. Bu ayetten sonra “Şekur Oğlu Zâde Emin Ağa 1250 (1834)” yazılıdır. Ancak bu ismin ne amaçla ve türbeyle bağlantısının ne olduğu anlaşılamamıştır. Ayrıca türbe içerisindeki mihrapta bir başka kitabe daha bulunmaktadır. Bu kitabede,
”Nasrun minallahi ve fethun karib ve başşir
El-mü'minine ya Muhammed, Vakafe Haz
El-ayn Detlu Hatun ahade aşare semanimiye” yazılıdır.
Ancak bu kitabe buraya ait olmayıp, 1408 yılında yapılmış bir çeşme kitabesidir. Bu kitabe sonradan çeşmeden alınarak buraya konulmuştur.
Türbe moloz taştan yapılmış olup, üzeri harçla sıvanmıştır. Mimari yönden herhangi bir özellik taşımamaktadır.
Kastamonu Taşköprü ilçesinin kuzeyinde, Kornapa Köyü’nde bulunan Şeyh Musa Türbesi’nin ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Giriş kapısının sağındaki kitabede Kuran’dan alınma bir ayet yazılıdır. Bu ayetten sonra “Şekur Oğlu Zâde Emin Ağa 1250 (1834)” yazılıdır. Ancak bu ismin ne amaçla ve türbeyle bağlantısının ne olduğu anlaşılamamıştır. Ayrıca türbe içerisindeki mihrapta bir başka kitabe daha bulunmaktadır. Bu kitabede,
”Nasrun minallahi ve fethun karib ve başşir
El-mü'minine ya Muhammed, Vakafe Haz
El-ayn Detlu Hatun ahade aşare semanimiye” yazılıdır.
Ancak bu kitabe buraya ait olmayıp, 1408 yılında yapılmış bir çeşme kitabesidir. Bu kitabe sonradan çeşmeden alınarak buraya konulmuştur.
Türbe moloz taştan yapılmış olup, üzeri harçla sıvanmıştır. Mimari yönden herhangi bir özellik taşımamaktadır.