Germeçli iki genç birbirleriyle kavga ediyorlar. Ve sonuçta biri diğerinin burnunu kürekle yarıyor. Yaralanan genç acilen hastaneye kaldırılıyor. Doktor, hastaya:
-Nerelisin? Der.
Hasta:
-Germeçliyim.
Doktor:
-Burnunu dikmem lâzım, uyuşturayım mı? yoksa uyuşturmadan mı dikeyim? Uyuşturursam acımaz, der. Hasta:
-Uyuşturmadan dik, der.
Her iğneyi batırışta hastaya sorar, acıyor mu? Hasta:
-Acımıyor, der.
Doktor dikiş işini bitirir.
Hasta yatakta yatarken babası ziyarete gelir. Oğlum, duyduğuma göre doktor burnunu uyuşturmadan dikmiş, niçin uyuşturtmadın? acımıştır, der. Oğlu:
-Acıdı, acıdı ama: Doktor, önce nerelisin? dedi, ben de Germeçliyim dedim.
YAĞ ÇALIVER
Taşköprü’den Zeytinburnu’na yerleşmiş bir ailenin çocuğu, sokakta oyun oynarken annesine bağırıyor:
-Ana, bana yağ çalıver.
Anne:
-Çalıverdimya oğlum.
Çocuk:
-Yetmedi bir daha istiyorum.
Anne ve çocuk arasında geçen bu konuşmayı sokaktan geçen bekçi işitiyor. Ana-oğulu, yağ çaldı diye karakola götürüp hırsızlıktan nezarete atıyor. Komiser geldiğinde:
-Suçları ne? diye sorar bekçiye.
Bekçi:
-Yağ çalmaktan tutukladım, efendim der.
Komiser, yağın nasıl ve nereden çalındığını araştırırken, kadın:
-Bakkaldan aldığım sana yağını ekmeğe çalıverdim, der.
Mesele anlaşılır ve sanıklar salıverilir.
GAMSIZ ARİF
Yıl 1927. Taşköprü için hatırlanması bile istenmeyen büyük yangın yılı. İşte yangının acı hatıraları yanında yıllar sonra anlatılabilecek bir hatıra.
Gamsız Ali Taşköprü’de vurdum duymazlığı ile herkesin tanıdığı bir kişi. Büyük yangın gecesi bütün Taşköprü ayağa kalkmış, herkes sağa sola koşuşturuyor. Gamsızın karısı bağıra bağıra gamsızı uyarmış.
-Kalk herif Taşköprü yanıyo. Gak, bak.
-Noolmuş Taşköprü’ye.
-Yanıyo herif yanıyo gak.
Zor bir hal yataktan kalkan gamsız pencereye kadar yürür. Ve,
-Ooo daha yangın ötede. Bizim buraya daha gelmez. Ben yatıyon deyip yatağa tekrar yatar.
(Kaynak: Kastamonu Folkloru 2)
DÜŞÜNMEDEN SÖYLENEN YALAN
Akçakese Köyü’nde korkulan ve halk tarafından da çok sayılan bir ağa vardı, Akdeloğlu. Akdeloğlu birkaç gün şehirde kaldıktan sonra atına binerek köyüne gidiyordu. Ilmanlar’a vardığında karşısından ortakçısının geldiğini gördü.
O da şehire gidiyordu. Ağa, atının üzerinden kamçıyı kaldırıp, ortakçısının başına vurmak için kaldırdı ve,
-Lan çabukcak düşünmeden bir yalan söyle. Söylemezsen seni gebertirim...
Ortakçı:
-Ağa, şimdi alayın sırası değil. Ben size haber vermeye geliyordum. Bu gece hırsızlar davarları- sığırları sürüp götürdüler...
Akdeloğlu’nun kalkan kolu hemen indi ve şehire döndüğü gibi Vali, Savcı, Jandarma Komutanı derken ilgililere duyurdu. Sonunda kalabalık bir jandarma birliği köye ulaştı. Böyle bir şeyden kimsenin haberi yoktu.
Akdeloğlu yine ortakçıya döndü.
-Ulan namussuz neden bunu uydurdun?
Ortakçı, gayet sakin karşılık verdi:
-Ağa düşünmeden söylenen yalan o kadar olur...
BİLMEM NESİNE
Taşköprü - Hoca Köyü Kıran mahallesinde yaşamış halk bilgesi, ermiş olarak tanınan Gaga lakaplı şahıs, evine gelen konuğa, su istediğinde;
"Oda yaptırdım yere
Misafirler gelsin göğsünü gere gere
Ekmek istersen Allah vere
Su istersen daha dere " der
Bu Gaga'nın köyüne bir gün bir konuk gelir. Konukseverlikten öyle hoşnut kalır ki, köyden ayrılırken odadaki gömme dolabın kapağına şu yazıyı yazar:
"Bu haneye gelen
Ekmek yesin aş yesin
Eğer namaz kılmazsa
Toprak yesin taş yesin "
Aradan zaman geçer. Konu komşu bu evde toplanır, sigara sarar, kahve içerler... Gaga da gelir. Otururken bu dörtlüğü görür. Kimin yazdığını öğrenir.
"Getirin bir kalemde bana der". Sabit kalem getirirler. Eline alır;
"Tuu" der ve yazar altına.
"Hiç vuku bulmadı
Yatsıyı kılmadan yattığım
Seni namaz üzerine memur mu yaptılar
Behey .............bilmem nesine yaptığım"
Kaynak: Kastamonu Folkloru 2
ABBAS AĞA
"Atta garın
Yiğitte burun
İllede avrasattuğum
Bu benim burun" diyerek burnun büyüklüğünü bile espiri yoluyla anlatan Karadedeoğlu köyünün özellikle kahve tiryakiliği herkes tarafından bilinen ağasıdır Abbas Ağa.
Öylesine tiryakidir kî cezvesi ve fincanı heybesinden eksik olmaz. Bir gün Boyabat'da bir bey evine konuk olur. Ev sahibi de Abbas Ağa'nın tiryakiliğini duymuştur. Abbas Ağa'yı bir sınava tabi tutmak ister. Habersizce öğütülmekte olan kahvenin içine bir tek arpa tanesi atar. Kahve hazırlanır, ikram edilir. Abbas Ağa ilk yudumunu alır almaz ev sahibine döner;
Ev sahibi sorar;
- N'oldu Abbas Ağa beğenmedin mi?
Abbas Ağa cevap verir;
- Ulan Boyvatlu! Biraz daha arpa guyaydın beygir gibi kişnedeceğidin bizi, der.
Kaynak Kişi : H. Reşit ŞİMŞEK Hazırlayan: Necati DOĞANÇ H.E.M. Müd. Yard.
KÖYLÜ MÖYLÜDÜR
Bizim köylü Ahmet ağa Almanya'ya çalışmaya gider ve orda bir iş bulur çalışmaya başlar. Aradan yıllar geçer. Çalıştığı fabrikanın sahibi Türkiye' ye gelir. Türkiye de tatilini yapar ve Almanyaya döner. Bizim Ahmet ağa sorar "ne var, ne yok türkiye'de beğendin mi?". Her şey güzel, her şey mükemmel ama tuhafıma giden bir şey var, orada her şeyin iki adı var, örneğin ekmek mekmek, kaşık maşık gibi der. Tabi bizim köylü Ahmet ağa hemen cevap verir, "yok canım onu sana söyleyenler KÖYLÜ MÖYLÜDÜR" der.