Evliyalar Şehri Kastamonu'da sayılamayacak kadar çok evliya ve ulemanın kabirlerine rastlamak mümkündür. Sadece merkezde değil Kastamonu sınırlarının içerisinde her an her yerde bir veli hazretlerine rastlamak mümkündür.
- Şeyh Şaban-I Veli Hz. (Hazreti Pir) Külliyesi
- Benli Sultan Hz.
- Hatun Sultan Hz.
- Müfessir Alaeddin Hz.
- Yılanlı Dergahı Ve Abdül Fettah-I Veli Hz.
- İsa Dede Hz.
- Aşıklı Sultan Hz.
- Atabeygazi Muzaferreddin Hz.
- Karanlık Evliya Hz.
- Hepkebirler Sahabe Hz.
- Şeyh Ahmet Siyahi Hz.
- Terzi Köyü Adil Bey Hz.
- Gölköy – Şeyh Ahmed Hz.
- Abdal Hasan Hz.
- Saçayaklı Sultan Hz.
- Adil Bey Hz.
- İsmail Bey Hz
- Ünzile Tenzile
- Menfi Hoca
- Kız Evliya
- Keşkekci Dede
- Karabaş Şeyh
- Hamza Baba
- Hakıklı Dede
- Cünuni Baba
- Abdülmecid Bin Şeyh Nasuh Tosyevi
- Tosyalı Şeyh Hacı Mehmet Efendi
- Mehmet Feyzi Efendi
- Seyyid Ahmet Sünneti
- Şeyh Hafız Mustafa Efendi
- Şeyh Abdullah Efendi
- Şeyh Mehmet Efendi
- Şeyh İbrahim Efendi
- Zileli Şeyh Abdurrahman Efendi
- Şeyh Mustafa Çelebi Efendi
- Şeyh Ömer Fuadi Efendi
- Şeyh Muhiddin Efendi
- İbni Esşeyh Kurt Dede
- Şeyh Hayreddin Efendi
- Şeyh Osman Efendi
- Şeyh Mustafa Efendi
- Seyyid Ahmed Hicabi
- Şeyh İbrahim Hakkı Efendi
- Varhaddin Dede
- Ali Senai Efendi
- Müfessir Alaeddin Efendi
- Samur Dede
- Musa Fakih
- Melik Gazi Gümüştekin Bey
- Kesikbaş
- Kazan Dede
- İbrahim Nureddin
- Hayran Efendi
- Hacı Hamza
- Abdülfettah Veli
- Abdürrezzak Efendi
- Deveci Sultan
- Ahi Şorve
- Kaysül Hamedani hazretleri
- Aşıklı Sultan
- Ahmed Keskin (Müftü)
- Hayreddin Hıdır b. Mahmud b. Ömer el-Atufî “Kastamonî”
- Taşköprülüzâdeler
- Taşköprülüzâde Kıvâmüddin Kâsım Bin Halil
- Taşköprülü Mustafa bin Halîl Efendi
- Haddâdîzâde Şeyh Seyyid Ahmed Siyahî Kastamonî
- Kastamonulu Şeyh Lâ’lî Mehmed Fenâî Efendi
- Şeyh Muhtar Efendi
- Şeyh Mahmud Efendi
- Hacı Bâbâ Et-Tosyevî
- Kadı Mûsâ Kastamonî
KASTAMONU İNANÇ TURİZMİ
Kastamonu, tarihî olaylar bakımından çok önemli gelişmelere sahne olmuş bir vatan köşesidir. Bu tarihî bölge Gas’lardan itibaren Anadolu Selçukluları, Beylikler ve Osmanlı medeniyetlerini görmüş; Atabeyler ve Candaroğulları beyliklerine merkez olmuş, Fatih Dönemi’nden sonra da altı şehzadenin sancak beyliğinde bulunduğu önemli bir vilayet olarak tarih sahnesindeki yerini almıştır.
Fetih Dönemi’nde uç merkezi olan Kastamonu, tabii güzellikleri yanında tarihî eserler ve türbelerin sıklığı bakımından nadir yörelerden birisidir.
Allah’ın ismini yüceltmek, İslâm Medeniyetini yaymak amacıyla fethedilen ve her karış toprağı şehit kanıyla yoğrulmuş olan Anadolu’nundiğer yerlerinde olduğu gibi Kastamonu’nun da hemen her sokağında, her köyünde bir türbeye rastlamak mümkündür.
Türbelerde metfun olanların çoğunun adı bilinmese de,şahsiyeti tevatür sınırlarını geçmese de Allah’ın sevdiği bir kulun makamıdır düşüncesiyle buralara herkes saygı göstermektedir. Âlim, şehit, gâzi, seyyîd, mutasavvıf ya da devlet büyüğü olsun fark etmez, halk nezdinde hepsinin ortak unvanıevliyadır.
Bilhassa türbeler açısından değerlendirildiğinde, ilk bakışta rastgele kurulmuş gibi görünen hatta “adım başı bir türbe” veya “bunların hepsi gerçekten türbe mi?” gibi imalı ifadelere maruz kalan Kastamonu coğrafyası aslında Türk-İslâm Medeniyetinin nefes alan bir panoramasıdır. Sadece hakkında belge bulunan türbelerin incelenmesi sonucunda bile Türk devlet geleneğinin unsurlarını, toprağın vatan haline getirilmesinin sırlarını, halka hizmetin Hakk’a hizmet olduğu gerçeğinin nasıl hayata geçirildiğini idrak etmek mümkündür.
Kastamonu türbelerinde yatanların şahsiyetleri göz önüne alındığında millî şairimiz Mehmet Akif’in:
“Enbiya yurdu bu toprak; şüheda burcu bu yer
Bir yıkık türbesinin üstüne Mevlâ titrer” ifadesi daha iyi anlaşılacak; Kastamonulu vatan şairimiz Orhan Şâik Gökyay’ın:
“Bu vatan, toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır;
Bir tarih boyunca, onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir...” mısraları sadece edebiyattan ibaret olmadığını haykırarak nesillerin ufkunu aydınlatacaktır.
Bağrına bastığı her devletten, her medeniyetten kalan hâtıraları mümkün olduğu ölçüde muhafaza etmiş olan Kastamonu’nun günümüze ulaşabilen tarihî eserleri ve ziyaret yerlerini Selçuklu,Atabeyler (Çobanoğulları), Candaroğulları ve Osmanlı dönemleri olmak üzere dört ana grupta değerlendirmek uygun olacaktır.
Malazgirt Zaferinden hemen sonra Selçuklu sultanının menşûru ile akınlara başlayan gâziler fethettikleri yerlere, can yoldaşları olan bilgeler, erenler ve seyyidleri geleneklere uygun olarak yerleştirmişlerdir. İslâmî hayat tarzının gayr-i müslim yerli halkı da kapsayacak şekilde uygulanması ve bunun için gerekli olan alt yapının tesisi bilge, ulema, mutasavvıf ve seyyidlerden oluşan kanaat önderlerine bırakılmıştır. Adı geçen zevat, imar, iskân ve kültürel faaliyetleri için vakıflar tesis edilerek desteklenmiştir. ( Kaynak : Kültür Bakanlığı)
ONLARI TANIYALIM
- Benli Sultan Hz.
Nakşibendi Şeyhi olan zâtın doğum yeri, tarihi bilinmemektedir. Ölümü ise, dostu olan Şeyh Şa’bân-ı Velî Hazretlerinin M. 1568 yılındaki ölümünden 3-5 yıl öncesi olması muhtemeldir. Cami, türbe, aşevi ve külliye durumundaki kompleksin hangi Osmanlı Padişahı döneminde yapıldığına dair kayıt yoktur. Şeyh Muhittin Ebu Şâm’e Benli Sultan denilmesi; yanağının birinde büyükçe bir “ben” bulunmasından gelmektedir.
Türbe moloz taştan yapılmış olup, duvar örgüsünde yer yer tuğlaya rastlanmaktadır. Türbe kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür.
Türbe moloz taştan yapılmış olup, duvar örgüsünde yer yer tuğlaya rastlanmaktadır. Türbe kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür.
- Karanlık Evliya
Kastamonu İbn-i Neccar Mahallesi’nde bulunan bu türbenin Çobanoğulları dönemi hükümdarlarından Hüsameddin Çoban’a ait olduğu sanılmaktadır. Kitabesi bulunmamaktadır.
Kastamonu’nun en eski türbelerinden olan bu türbe, kesme taştan sekizgen planlı ve iki katlı yapılmıştır. Türbe içten çift cidarlı kubbe ile, dıştan da sekizgen piramidal bir külah ile örtülmüştür.
Kastamonu, Merkez, İbn-i Neccar Mahallesinin Türbe Sokağındadır. Vakıflar idaresince şahsa satılan bahçenin içindedir. Bina, kesme taştan 8 köşeli ve iki katlı olarak yapılmış, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Sanduka alt katta bulunmaktadır. Alt kata basit kemerli bir kapıdan girilmektedir. Yanında sonradan yapılmış bir de mescit bulunmaktadır.Türbe, tamamen Selçuklu tipi bir eserdir. İnşaat tekniği, iki katlı oluşu bu fikri teyit etmektedir. Kitabesi yoktur. Yazılı eserlerde de hakkında başka bir bilgiye rastlanmamıştır. Kastamonu’nun en eski türbelerinden biridir. Çobanlar Devri Hükümdarlarından birine ait olduğu tahmin edilmektedir.
Türbe kesme taştan iki katlı bir yapıdır. Duvar örgüleri arasında yer yer tuğla dizileri bulunmaktadır. Alt katı kare planlı, üst katı dıştan yedi köşeli, içten de silindirik gövdelidir. Türbenin üzeri içten kubbe, dıştan da sivri bir külah ile örtülmüştür.
Türbede kitabe yoktur. İki katlı olarak moloz taştan harçla yapılmıştır. Alt kat dört köşe, üstü ise sekiz köşelidir. Üst kata iki yanlardan taş merdivenle çıkılmakta ve kanatlı bir kapıdan girilmektedir. Türbe Selçuklu geleneğinde yapılmıştır. Kastamonu’daki Candaroğulları Türbeleri lahitlerine benzer lahitlerin bulunması, Candaroğulları hükümdarlığına ait olduğunu göstermektedir.
Türbenin mimari yönden herhangi bir özelliği bulunmamaktadır. Dikdörtgen planlı kesme taştan yapılmış olan türbenin üzeri çatı ile örtülüdür.
Cami M. 1675 tarihinden önce yapılmıştır. Yaptıran belli değildir. Moloz taşından harçla inşa edilmiştir. Çatısı ahşap üzerine kiremitlidir. Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait caminin kuzey ve batısına bitişik türbelerden dolayı Hepkebirler diye anılır. Caminin girişinin sol tarafında bulunan 9 kabirden ortadaki sanduka (Samur Dede) diye biliniyor. Diğerleri bilinmemektedir. Batıda bulunan 4 kabirden birisi, İstanbul’daki Eba Eyyüb el-Ensarî Hazretleriyle İstanbul’un fethi için yola çıkan, her nasılsa burada kalan, Ashabdan Kaysü’l-Hemedânî Asgar Hazretleridir. Türbenin adı; burda yatan kimselerin hepsi büyük insanlar mânâsında “Hep Kebirler” olarak bize kadar gelmiştir.
Caminin kuzeybatısında bulunan türbeyi, Candaroğlu İsmail Bey kendisi ve yakınları için yaptırmıştır. Ancak, Fatih Sultan Mehmet tarafından Filibe’ye gönderildiğinden buraya gömülememiştir. Bu nedenle de kapısı üzerindeki kitabe yeri boş bırakılmıştır.
Türbe kesme taştan 9.80x9.80 m. ölçüsünde kare planlıdır. Üzeri sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Silmeler ile dikdörtgen çerçeve içerisine alınan giriş kapısının köşeleri duvara yapışık küçük sütunlarla yumuşatılmıştır. Giriş kapısı basık kemerlidir. Türbe duvarlarında birer dört köşe pencere ile kubbe kasnağında da dört küçük mazgal penceresi bulunmaktadır. Türbe içerisinde on bir mezar bulunmaktadır. Bunlardan beşi, Seyyid Alaaddin, Mevlana Safiyuddin, Emir İshak Bey, Aşre Hatun ve Azade Hatun’a aittir. Diğer mezarların kitabeleri bulunmamaktadır.
Türbe moloz taştan ve tuğladan yapılmış olup, dıştan silindirik, içten de sekizgen planlıdır. Üzerini örten ahşap kubbesi kurşunla kaplıdır. Türbe içerisinde Kastamonu Fatihi Muzafferiddin Atabey’den başka kızı ile Kırkkızlardan bir şehidin mezarı bulunmaktadır.
Bu türbe bazı araştırmacılar tarafından Eyvan Türbe olarak nitelendirilmiştir. Büyük olasılıkla da bu türbe bir medreseden günümüze gelebilen bir bölümdür.
Türbe iki katlı olup, mimari üslubundan XII.-XIII.yüzyıl Selçuklu yapısı olduğu sanılmaktadır. Kesme taştan yapılmış olan türbenin mumyalık kısmında beş kişi gömülüdür.
Müfessir Alaüddin, Belh veya Buhara’dan gelmiş bir tefsir alimi olarak tanınmaktadır. Müfessir Alaüddin’in Farsça bir tefsir kitabında doğru olmayan hadisleri incelemiş ve onları reddetmiştir.
Türbe moloz taştan yapılmış, üzeri de ahşap bir kiremitli çatı ile örtülmüştür.
Türbe, kesme ve moloz taştan kare planlı olarak yapılmış, üzeri de basık bir kubbe ile örtülmüştür.
Kesme taş ve tuğladan yapılan türbede Şeyh Mehmet Efendi ile eşi ve oğlu gömülüdür. Türbenin yanında cami ve bir de imaret olduğu sanılmaktadır.
Kastamonu Evliyaları hakkında detaylı bilgiye sitemizden , Kastamonur sitesinden ya da buraya tıklayarak Evliyalar sitesinden ulaşabilirsiniz
Kastamonu’nun en eski türbelerinden olan bu türbe, kesme taştan sekizgen planlı ve iki katlı yapılmıştır. Türbe içten çift cidarlı kubbe ile, dıştan da sekizgen piramidal bir külah ile örtülmüştür.
Kastamonu, Merkez, İbn-i Neccar Mahallesinin Türbe Sokağındadır. Vakıflar idaresince şahsa satılan bahçenin içindedir. Bina, kesme taştan 8 köşeli ve iki katlı olarak yapılmış, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Sanduka alt katta bulunmaktadır. Alt kata basit kemerli bir kapıdan girilmektedir. Yanında sonradan yapılmış bir de mescit bulunmaktadır.Türbe, tamamen Selçuklu tipi bir eserdir. İnşaat tekniği, iki katlı oluşu bu fikri teyit etmektedir. Kitabesi yoktur. Yazılı eserlerde de hakkında başka bir bilgiye rastlanmamıştır. Kastamonu’nun en eski türbelerinden biridir. Çobanlar Devri Hükümdarlarından birine ait olduğu tahmin edilmektedir.
- Saçayaklı Sultan Hz.
- Sacayaklı Sultan (Hasan Efendi)
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Topçuoğlu Mahallesi Karanlık Camii Sokakta kain hasan Efendi (Karanlık) Camii’ nin doğu bitişiğindedir. Caminin haziresi konumundaki üç adet beton lahit son tamirler sırasında betonarme olarak yapılmıştır. Üzerleri açıktır. Üç lahidden birisi; 945 – 1015 / 1538 – 1606 arasında yaşayan, caminin banisi olan ve Sacayaklı Sultan olarak bilinen Hasan Efendi’ ye aittir. Diğerleri hakkında bilgi yoktur.
- Adil Bey Türbesi
Türbe kesme taştan iki katlı bir yapıdır. Duvar örgüleri arasında yer yer tuğla dizileri bulunmaktadır. Alt katı kare planlı, üst katı dıştan yedi köşeli, içten de silindirik gövdelidir. Türbenin üzeri içten kubbe, dıştan da sivri bir külah ile örtülmüştür.
Türbede kitabe yoktur. İki katlı olarak moloz taştan harçla yapılmıştır. Alt kat dört köşe, üstü ise sekiz köşelidir. Üst kata iki yanlardan taş merdivenle çıkılmakta ve kanatlı bir kapıdan girilmektedir. Türbe Selçuklu geleneğinde yapılmıştır. Kastamonu’daki Candaroğulları Türbeleri lahitlerine benzer lahitlerin bulunması, Candaroğulları hükümdarlığına ait olduğunu göstermektedir.
- Hepkebirler Kays-ül Hemadani Asgar.
Türbenin mimari yönden herhangi bir özelliği bulunmamaktadır. Dikdörtgen planlı kesme taştan yapılmış olan türbenin üzeri çatı ile örtülüdür.
Cami M. 1675 tarihinden önce yapılmıştır. Yaptıran belli değildir. Moloz taşından harçla inşa edilmiştir. Çatısı ahşap üzerine kiremitlidir. Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait caminin kuzey ve batısına bitişik türbelerden dolayı Hepkebirler diye anılır. Caminin girişinin sol tarafında bulunan 9 kabirden ortadaki sanduka (Samur Dede) diye biliniyor. Diğerleri bilinmemektedir. Batıda bulunan 4 kabirden birisi, İstanbul’daki Eba Eyyüb el-Ensarî Hazretleriyle İstanbul’un fethi için yola çıkan, her nasılsa burada kalan, Ashabdan Kaysü’l-Hemedânî Asgar Hazretleridir. Türbenin adı; burda yatan kimselerin hepsi büyük insanlar mânâsında “Hep Kebirler” olarak bize kadar gelmiştir.
- İsmail Bey Türbesi
Caminin kuzeybatısında bulunan türbeyi, Candaroğlu İsmail Bey kendisi ve yakınları için yaptırmıştır. Ancak, Fatih Sultan Mehmet tarafından Filibe’ye gönderildiğinden buraya gömülememiştir. Bu nedenle de kapısı üzerindeki kitabe yeri boş bırakılmıştır.
Türbe kesme taştan 9.80x9.80 m. ölçüsünde kare planlıdır. Üzeri sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Silmeler ile dikdörtgen çerçeve içerisine alınan giriş kapısının köşeleri duvara yapışık küçük sütunlarla yumuşatılmıştır. Giriş kapısı basık kemerlidir. Türbe duvarlarında birer dört köşe pencere ile kubbe kasnağında da dört küçük mazgal penceresi bulunmaktadır. Türbe içerisinde on bir mezar bulunmaktadır. Bunlardan beşi, Seyyid Alaaddin, Mevlana Safiyuddin, Emir İshak Bey, Aşre Hatun ve Azade Hatun’a aittir. Diğer mezarların kitabeleri bulunmamaktadır.
- Atabey Muzaffereddin Gazi Türbesi (Merkez)
Türbe moloz taştan ve tuğladan yapılmış olup, dıştan silindirik, içten de sekizgen planlıdır. Üzerini örten ahşap kubbesi kurşunla kaplıdır. Türbe içerisinde Kastamonu Fatihi Muzafferiddin Atabey’den başka kızı ile Kırkkızlardan bir şehidin mezarı bulunmaktadır.
- Aşıklı Sultan Türbesi (Merkez)
Bu türbe bazı araştırmacılar tarafından Eyvan Türbe olarak nitelendirilmiştir. Büyük olasılıkla da bu türbe bir medreseden günümüze gelebilen bir bölümdür.
Türbe iki katlı olup, mimari üslubundan XII.-XIII.yüzyıl Selçuklu yapısı olduğu sanılmaktadır. Kesme taştan yapılmış olan türbenin mumyalık kısmında beş kişi gömülüdür.
- Müfessir Alaüddin Türbesi (Merkez)
Müfessir Alaüddin, Belh veya Buhara’dan gelmiş bir tefsir alimi olarak tanınmaktadır. Müfessir Alaüddin’in Farsça bir tefsir kitabında doğru olmayan hadisleri incelemiş ve onları reddetmiştir.
Türbe moloz taştan yapılmış, üzeri de ahşap bir kiremitli çatı ile örtülmüştür.
- Hatun Sultan Türbesi (Merkez)
Türbe, kesme ve moloz taştan kare planlı olarak yapılmış, üzeri de basık bir kubbe ile örtülmüştür.
- Şeyh Mehmet Efendi Türbesi (Merkez)
Kesme taş ve tuğladan yapılan türbede Şeyh Mehmet Efendi ile eşi ve oğlu gömülüdür. Türbenin yanında cami ve bir de imaret olduğu sanılmaktadır.
- Şeyh Mustafa Türbesi (Merkez)
Kastamonu Kırkçeşme Mahallesi’nde, Selçuk Sokak ile Kırkçeşme Caddesi’nin kesiştiği köşede bulunan türbe, 10.91x9.25 m. ölçüsünde moloz taştan yapılmış ahşap çatılıdır. Zamanla harap olmuş ve yıkılmıştır.
Türbe içerisinde Şeyh Mustafa’nın yanı sıra 14 sanduka daha bulunmaktadır.
Türbe moloz taştan yapılmış olup, orijinalliğinden oldukça uzaklaşmıştır.
Türbe taş duvarlı bir bahçe içerisinde, tuğladan çokgen planlı yapılmış, üzeri çatı ile örtülmüştür. Mimari yönden bir özelliği bulunmayan bu türbe yakın tarihlerde yeniden yapılmıştır.
Kastamonu Valiliği’ndeki bu şeyh ile ilgili bir belgede 1028 (1618) tarihi bulunmaktadır. Buna dayanılarak türbenin XVII.yüzyılın sonlarına doğru yapıldığı sanılmaktadır.
Moloz taştan yapılan türbe değişik dönemlerde onarım görmüş ve mimari yönden özelliğini yitirmiştir.
Türbe içerisinde Şeyh Mustafa’nın yanı sıra 14 sanduka daha bulunmaktadır.
- Yumacık Köyü Türbesi (Azdavay)
Türbe moloz taştan yapılmış olup, orijinalliğinden oldukça uzaklaşmıştır.
- Haracoğlu Türbesi (İhsangazi)
Türbe taş duvarlı bir bahçe içerisinde, tuğladan çokgen planlı yapılmış, üzeri çatı ile örtülmüştür. Mimari yönden bir özelliği bulunmayan bu türbe yakın tarihlerde yeniden yapılmıştır.
- Kurt Şeyh Türbesi (Devrekani)
Kastamonu Valiliği’ndeki bu şeyh ile ilgili bir belgede 1028 (1618) tarihi bulunmaktadır. Buna dayanılarak türbenin XVII.yüzyılın sonlarına doğru yapıldığı sanılmaktadır.
Moloz taştan yapılan türbe değişik dönemlerde onarım görmüş ve mimari yönden özelliğini yitirmiştir.
- Abdülfettah-I Veli Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. 13 Y.Y. eseri olduğu tahmin edilmektedir. 672/1273 yılında vefat eden Abdülfettah-ı Veli Efendi ve (iki sanduka hariç) çocukları metfundur.
- Âşıklı Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Mimari uslüp açısından Selçuklu dönemi eseridir. Türbenin içinde beş adet sanduka vardır. İskeletler sandukaların içindedir.2. Sandukada Mağripli Mehmet ağa, 3. sandukada Âşıklı Sultan metfundur. Diğer sandukalardaki zatlar bilinmemektedir. Türbeye de ismini veren Âşıklı Sultan’ ın çürümemiş bedeninin ayak tarafı camekân içersinde gösterilmektedir.
- Deveci Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Deveciler Mahallesinin aynı isimli sokağında ve aynı adla anılan caminin harimi dâhilindedir. İçinde 12 tane tahta sanduka vardır. Diğerlerine göre daha gösterişli olanı Deveci Sultan’ a ( Yusuf el-Horasani) aittir. Diğer sandukalardan birisi Kastamonu Mutasarrıfı Nakıp zade Hacı Kadem Efendi’ ye, bir diğeri Elyakut Hoca’ ya, birisi de Miralay Mehmet Ali Bey’ e aittir. Diğerlerinin kimlere ait olduğu bilinmemektedir.
- Maden Dede Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Atabey Gazi Camii’ nin karşısındadır. İsa Dede Türbesi’ nin kuzey bitişiğinde medfundur. Günümüzde sadece baş ve ayak şahideleri sayesinde fark edilebilmektedir. Bu zatın adı Ebu Salih el-Münci’ dir. Nakşibendî Şeyhi Hemedanlı Yusuf Efendi’ nin halifelerindendir.
- Şeyh Ahmet Türbesi
Banisi bilinmemektedir.1206 yılından önce inşa edilmiştir. Gölköy Orta Mahallede aynı isimle anılan caminin yanındadır. Türbede yedi adet işaret sandukası vardır. Türbede Şeyh Ahmet Efendi ile Alparslan’ ın komutanlarından ve bölgenin fatihlerinden birisinin de yattığı bilinmektedir. Diğer sandukaların kimlere ait olduğu belli değildir.
- Vehbi Gazi Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Saraçlar Mahallesi Sanat Okulu Caddesindedir. Bu gün sadece mezarın yeri bellidir. Muzaffereddin Yavlak Aslan döneminde yaşamış bir komutana ait olduğu rivayeti vardır.
- Ahi Şorve Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Beyçelebi Mahallesi Hacı dede sokaktadır. Son zamanlarda betonarme olarak yapılmıştır. İçinde üç tahta sanduka vardır. Sandukalardan birinin Ahi Şorve’ ye ait olduğu kesindir. Diğerleri hakkında bilgi bulunamamıştır. Ahi Şorve Candaroğulları döneminin başlarında yaşamıştır.
- Cemaleddin Efendi. Ve Kargaş Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Hisarardı Mahallesi Gümüşlüce Caddesi Kargaşık Sokaktadır. Burada yan yana sıralanmış üç mezar bulunmaktadır. 1. mezar, 855/1451 yılında vefat eden Kargaş Sultan isimli şeyhe aittir. 2. mezar, 851/1447 yılında vefat eden Cemalleddin Efendi’ ye ve 3. mezar da ilmiye sınıfından isimli bilinmeyen bir zata aittir.
- Harmankaşı Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. İsmail Bey Mahallesi İnebolu Caddesi batısından, Arslanlı Çeşme önünden Harmankaşı mevkiine inen sokaktadır. Türbenin ne zaman inşa edildiği ve türbede kimin yattığı bilinmemektedir.
- Musa Fakih Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Hisarardı Mahallesi Gümüşlüce caddesinde aynı isimli camiinin batı bitişiğindedir. İhata duvarı ile çevrili olan hazirede 12 – 13 kadar mezar bulunmaktadır. Kıble tarafındaki köşede bulunan ve sadece baş şahidesinin kavuk kısmı kalmış olan mezar Musa Fakih’ e aittir. Sağlam durumdaki tek mezar; 1198/1783 yılında vefat eden Hacı Ali Efendi’ ye aittir. Ayrıca türbede, Hafız Zeynelabidin Efendi isimli bir zatında medfun olduğu, bir mezar taşındaki yazıdan anlaşılmaktadır.
- Abdülcebbar Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Abdülcebbar Mahallesinde aynı isimli caminin batı bitişiğindedir. Türbeden günümüze beton bir mezar kalmıştır. Caminin banisi Abdülcebbar Efendi’ nin 1600’ lü miladi yıllarda vefat etmiş olması muhtemeldir.
- Abdürrezzak Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. İsfendiyar Mahallesi Beğen Sokağında, saat kulesi altında bulunan aynı isimli caminin batı bitişiğindedir. İçinde iki adet makbere vardır. Bunların üzerine ahşap sanduka konmuştur. Kapıdan girince sağdaki; 918/1513 yılında vefat eden Recep bin Turanî adlı zata aittir. Diğer sanduka; 918/1512 yılında vefat eden Osmanoğlu Hoca Veli’ ye aittir.
- Açıkbaş Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Honsalar Mahallesi, Gökdere Caddesi Açıkbaş Sokağındadır. Türbe ve Açıkbaş Sultan hakkında bilgi ve belge bulunamamıştır.
- Ahmet Dede Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Kırkçeşme Mahallesi sonunda kendi adıyla anılan mezarlıkta metfundur. Medfeni üzeri açık ve demir şebeke ile çevrilidir. Burada yatan zat, 1012 – 1026 H. Yıllarında sağ olduğu bilinen Ahmet Dede Sultan’ dır. Vefat tarihi bilinmemektedir.
- Ali Asgar Efendi Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Kalenin doğu eteğinde metfundur. Hz. Hüseyin (R.A.) neslindendir. 924 / 1518 yılında Kastamonu’ ya gelmiş ve 940 / 1533 yılında vefat ederek kalenin eteğinde Kırk Kızlar Türbesi olarak bilinen yere defnedilmiştir. Medfeni basit ve sade bir mezardan ibarettir.
- Bayraklı Sultan Türbesi
Kale burcunun dibinde ve batı tarafında metfundur. Adı Yunus Mürebbi’ dir. Türk askerlerinin kaleyi kuşatması esnasında sancaktarlık vazifesini alan ve burca bayrağı diken yunus Mürebbi, kale kapısının açılmasını teminle fethin gerçekleşmesinde büyük rol oynamış, vücuduna saplanan onlarca oka rağmen sancağı düşürmeden şehit olmuş ve bayrağı diktiği burcun üzerine defnedilmiştir.
- Cevkani Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Akmescit Mahallesi Çankır Sokakta Cevkani Camii’ nin batısındaki kabristanda, demir parmaklıkla çevrilmiş mezarlardan birisi Cevkani Sultan’ a aittir. Osmanlılar döneminde 1890 yılları civarında yaşadığı tahmin edilmektedir.
- Dai Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Honsalar Mahallesi Hızıroğlu Sokaktadır. 1101 / 1689 yılından önce yapılmıştır. Türbede üç adet ahşap sanduka vardır. Birinin Dai sultan’ a ait olduğu kesindir. Diğerleri hakkında bilgi yoktur.
- Dede Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. İsfendiyar Mahallesi Tabaklar Mevkiinde ve Süleyman Paşa Türbesi bölümünde zikredilen Mevlevihane bünyesinde yer alıyordu. 920 / 1514 yılında vefat eden Dede Sultan’ın adı kayıtlarda Celaleddin olarak yazılmaktadır. Günümüzde Dede Sultan Türbesi olarak bilinen türbe, aynı isimle anılan hamamın doğu bitişiğinde sığıntı bir binadan ibarettir. İçindeki lahdin altı boştur.
- Ferraş Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Saraçlar Mahallesi, Saraçlar Camii haziresinde metfundur. Mezarı demir parmaklıkla çevrilmiş olan bu zat Ferraş Sultan olarak bilinir. Ferraş; hizmetçi demektir. Hz. Pir’ e hizmet eden velilerden birisi olduğu için bu lakabı almıştır.
- Geyikli Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Akkaya nahiyesinin Geyikli Köyündedir. Ahşap türbe, 1982 yılında cami ile beraber betonarme olarak yeniden inşa edilmiştir. Türbede iki ahşap sanduka vardır. Birisi Benli Sultan Hazretlerinin halifelerinden Bayrami Şeyhi Mustafa Efendi’ ye, diğeri de oğluna aittir.
- Hacı Dede Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Beyçelebi Mahallesi Canlı Sokakta Hacı dede Camii’ nin doğu bitişiğindedir. Esas bina, 1850 M. yılında yanmıştır. Bu günkü haliyle son zamanlarda yapılmıştır. Türbenin ve caminin yapılış tarihi 1590 M. yılları civarıdır. Türbedeki üç adet sandukadan birisi Hacı dede’ ye aittir. Diğerlerinin kimlere ait olduğu bilinmemekle beraber; birisinin Benli Sultan’ ın oğluna ait olduğu türbede asılı bir levhada belirtilmektedir.
- Hacı Hamza Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Hisarardı Mah. Kerpiçlik Sokakta, yıkılmış olan aynı isimli caminin bahçesindedir. Tek bir mezardan ibarettir. Saki oğlu Derviş Ahmet Ağa isimli bir zat metfundur.
- Halife Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Topçuoğlu Mahallesi Saçaklı çeşme Sokakta aynı isimli caminin önünde ve kuzeydoğu köşesindedir. Türbe, demir parmaklıkla çevrilmiş bir mezardan ibarettir. 1994 yılında üzeri beton bir kubbe ile örtülmüştür. 1068 / 1657 yılında sağ olduğu bilinen Halife sultan hakkında malumat elde edilememiştir.
- Hayran Efendi Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Honsalar Mahallesi Gökdere Caddesi üzerinde bulunan Hacı Gevrek Camii ile aynı duvar içindedir. Türbede yedi adet mezar bulunmaktadır. Mezarların kimlere ait oldukları belli değildir. Sadece kıble tarafında dördüncü mezarın şahidesinde 1125 / 1713 tarihi okunabilmektedir.
- Hepkebirler Türbesi (Doğu)
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Aynı isimle anılan caminin doğu bitişiğindedir. İçinde dokuz adet ahşap sanduka vardır. Sandukalardan birisinin Samur Dede isimli bir zata ait olduğu söylenmektedir. Diğerlerinin kimlere ait olduğu bilinmemektedir.
- İsa Dede Türbesi
Banisi bilinmemektedir. 800 / 1400 yılında yaptırılmıştır. Atabey Camii’ nin kapısının karşısındadır. Türbenin içinde üç mezar vardır. Sandukalar lahitlerin hemen üzerine konulmuştur. Mezarlardan birisinin Maden Dede’ nin halifesi olan Veli Dede’ ye ait olduğu söylenmektedir. İsa Dede’ nin ve kendisinden sonra Bayrami Tarikatı şeyhi olan zatların çoğunluğu da aynı hazirede metfundur. İsa Dede 937 / 1530 yılından sonraki bir tarihte vefat etmiştir.
- Karabaş-İ Veli Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Aycılar Mahallesinde Aycılar Camii’ nin güneydoğu köşesinde yer almaktadır. Türbe, etrafı demir parmaklıkla çevrilmiş taş duvarlı ve aş şahidesi kavuklu bir mezardan ibarettir. Bu türbede metfun olan şahıs, Karabaş-ı Veli olarak bilinen Ali Alâeddin Etfal isimli âlim ve şeyh değildir. Bu şahıs ya1501 yılında vefat eden Müderris Alâeddin Ali Efendi, ya da caminin banisi Hacı Abdullah Efendi’dir.
- Karabaş Efendi Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Aycılar Mahallesi Yeni Yol Sokağı sonunda, etrafı demir parmaklıkla çevrilmiş olan türbe Karabaş Efendi adıyla bilinir. Bu zatın kim olduğu bilinmemektedir. Bu zatın iki kardeşinden birisi, Aycılar Camii haziresinde; diğeri de, Tosya Caddesi Dua Yolu Mevkiinde metfundur. Her üçü de ziyaretgâhtır.
- Kara Mustafa Paşa Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Topçuoğlu Mahallesi Reşit Esen Sokak Yeni Hamam mevkiinde, Kara Mustafa Paşa mescidi doğu bitişiğinde yer almaktadır. Faal olmayan mescit ile birlikte ahşap çatı ile örtülüdür. Kime ait olduğu bilinmemektedir. Fakat 1226 / 1811 yılında vefat eden, mescidin banisi Kara Mustafa paşa olduğu yolunda rivayetler vardır. Ayrıca, bu şahsın Kara Meşe lakabı ile bilinen ve Müfessir-i Alâeddin Efendi’ nin çağdaşı bir müderris olduğu da rivayet edilmektedir.
- Molla Said Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Beyçelebi Mahallesi Satı Kâhya Sokakta Molla Said Camii’ nin haziresi dâhilinde ve kıble tarafındadır. Türbe 1245 / 1829 yılında vefat eden Molla Mehmet Said Efendi’ ye aittir. Türbede altı ahşap sanduka vardır. Üçünün kime ait olduğu bilinmemektedir. Diğer üçü ise, bitişik camide irşat eden Rufai Tarikatı Şeyhi Seyyid Mehmet Efendi(Ö: 1245 / 1829), kardeşi Seyyid Ahmet Rufai Efendi ( Ö: 1277 / 1860 ) ve babaları Molla Mehmet Said Efendi ( Ö: 1245 / 1829 )’ dir.
- Nasrullah Kadı Türbesi
Bina tarihi bilinmemektedir. Caminin banisi Nasrullah Kadı vefatında şadırvanların kuzey ucuna defnedilmiştir. 1960 yıllarında yıkılan türbenin yerinde, 1995 yılında Belediyece sembolik bir alan ayrılmış ve yeşillendirilmiştir.
- Nevruz Sultan Türbesi
Banisi bilinmemektedir. 1286 / 1869 yılında yaptırılmıştır. Akkaya Nahiyesine bağlı Yunus Köyündedir. 1992 yılında tamir edilmiştir. Türbede dört adet ahşap sanduka vardır. Kimlere ait olduğu bilinmemektedir.
- Seyfi Dede Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Cebrail Mahallesi Uzun Sokakta Ferhat Paşa Camii haziresinin doğu bitişiğindedir. Bir duvarla çevrili olan iki mezardan güneydeki Seyfi dede’ ye, diğeri ise 1195 / 1780 yılında camiyi tamir ve ihya eden Hacı Kadı adlı zata aittir. Daha önce mamur bir türbe iken yıkılmıştır. Mezarlar 1978 yılında yenilenmiştir. Seyfi Dede 967 / 1559 yılına yakın bir tarihte vefat etmiştir.
- Seyyid Sünneti Efendi Türbesi
Ömer Kethüda ve halk tarafından 1020 / 1611 yılında yaptırılmıştır. Sultan Ahmed’ in şehzadesi Sultan Osman zamanında Ömer Kethüda yapımına başlamış, ancak yersiz harcama ve israf bahanesiyle Nasuh Paşa tarafından idam edilince inşaat yarım kalmıştır. İki yıl sonra ulema ve halkın katkıları ile tamamlanmıştır. Türbeye doğu tarafından açılan tali kapı, Vezir Kurşuncu zade tarafından 1028/1618 yılında yaptırılmış ve harem denen bir bölüm eklenmiştir.
- Sükuti Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Merkez Karamukmolla Köyü Tekke mahallesindedir. 1975 yılında yenilenen iki bölümlü kargir küçük binanın kıble tarafında metfundur. Sukuti Sultan olarak bilinen bu zat, aynı mahalledeki caminin banisidir. Daday’ ın Sorkun Köyünde metfun Sükuti hasan efendi’ nin oğlu veya torunudur. Adı, Hacı Davut Hilmi’ dir. Sükuti soy lakabıdır.
- Şeyh Mehmed Efendi Türbesi
Banisi bilinmemektedir. 1073 / 1662 yılında yaptırılmıştır. Kuzyaka Nahiyesinin Şeyh köyü Akçasu Mahallesindedir. Akçasu Camii’ nin önündedir. Türbe1371 / 1951 yılında Hedanizade Hacı Mehmet Kamil Efendi tarafından tamir edilmiştir. Türbede altı adet ahşap sanduka bulunmaktadır. Sağdan üçüncü ve bir şebeke ile çevrilmiş olan sanduka 1073 / 1662 yılında vefat eden Şeyh Mehmet efendi’ ye aittir. Diğerlerinin kimlere ait oldukları bilinmemektedir.
- Şeyh Mustafa Efendi (Pişküri Zade) Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Atabey Camii’ nin kuzey bitişiğindeki hazirede metfundur. Hakkında pek fazla bilgi yoktur. Kastamonulu olduğu ve Bayrami Tarikatı şeyhi olduğu bilinmektedir.
- Şeyh Mustafa Efendi ( Resul Zade ) Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Kırkçeşme Mahallesi Selçuk Sokak başındadır. Ahşap olan çatısı 1994 yılında şahsa satılarak yıkılmıştır. Üzeri açıktır. İçinde bulunan 15 adet tahta sanduka kaybolmuştur. Serçeoğlu Türbesi ve Seyyid Serçe Mustafa Efendi Türbesi diye de bilinir. Türbede metfun olanlar; 1061 / 1650 yılından sonra vefa etmiş olan Şeyh Mustafa Efendi ile onun halifeleridir. 2004 yılında Seyyit Serçe Camii ile beraber yeniden inşa edilmiştir.
- Taraklı Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. İsmail Bey Mahallesi Tenekeci sokakta Hasan Çelebi Camii’ nin harimi dâhilindedir. Türbenin kıble tarafında demir çerçeveli, cam şebeke içinde iki adet tahta sanduka vardır. Birisi, 937 / 1530 yılından sonraki bir tarihte vefa etmiş olan Tarakçı zade Abdurrahman Efendi’ ye, diğeri de oğlu Mahmut efendi’ ye aittir.
- Topçuoğlu Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Topçuoğlu Camii’ nin kuzeybatı köşesi bitişiğindedir. Batı yönünde iki adet mezar şahidesi vardır. Türbede bulunan iki adet ahşap sandukadan kıble tarafındaki, 1259 / 1843 yılında vefat eden Nakşibendî Tarikatı Şeyhi Emir Efendi zade Mehmet Hulusi Efendi’ ye, diğer sanduka ise Melek Hanım’ a aittir. 919 / 1513 yılından önce mamur vaziyette mevcut olduğu bilinen türbede daha önceleri başka mezarların da bulunduğu belgelerden anlaşılmaktadır.
- Şeyh Ahmet Siyahi Efendi Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Kırkçeşme Mahallesi Ahmet Dede Camii’ nin batı karşısında ve Seyid efendi Sokak ile Kuyulu Sokak köşesindedir. Demir parmaklıklı ihata duvarı ile çevrili bölmenin kuzeydoğu köşesindedir. Bahçede beş adet lahit vardır. Ahmet Siyahî Efendi’ nin vasiyeti üzerine üzerleri kapatılmamıştır. Sağdan birinci mezar; 100 yıl yaşayan ve 1291 / 1874 yılında vefat eden Ahmet Siyahî Efendi’ ye aittir. 2. Mezar; Ahmet Siyahî Efendi’ nin ikinci oğlu olan ve 66 yaşında 1888 yılında vefat eden Şeyh Ahmet hicabi Efendi’ ye, 3. Mezar; 41 yaşında 1300 / 1882 yılında vefat eden Ahmet Hicabi Efendi’ nin oğlu Mehmed Necmeddin efendi’ ye, 4. Mezar; Hicabi Efendi’ nin damadı Keskinzade Ahmet Rıza Efendi’ ye aittir. Babası meşhur müderris Keskin zade Ahmet Erib efendi’ dir.5. Mezarın kime ait olduğu bilinmemektedir.
Kastamonu Evliyaları hakkında detaylı bilgiye sitemizden , Kastamonur sitesinden ya da buraya tıklayarak Evliyalar sitesinden ulaşabilirsiniz