@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

Banner


erolkaranet

Soruyoruz, Cevap Alamıyoruz





Kanaatimce bu işte bir yanlışlık var

Düşünüyorum da, konuyu nasıl gündeme getireceğimi pek bilemiyorum

Bilmememin özünde ise bu yazacaklarımın defalarca söylenmiş olması.
Derler ya, “Adın ne Hurşit, sen söyle sen işit…”

Bu kadar feryat var, bu kadar söyleyen var. Ama bizim Diyanet nedense duyarsız kalmayı tercih ediyor.

Sonra da gün gelip eleştiri yapılıp ta bu eleştiriler fincancı katırlarını rahatsız etti mi?

“Bize sordunuz mu” diye sitem ediliyor.

Sormuyorsunuz. Diyemezsiniz.

Biraz da gelen epostalara baksanız, şikâyet sitelerine sayfalarına, gazete köşelerine, haber yorumlarına, gelen mektuplara baksanız…

Göreceksiniz.

Bu bir sorumluluktur, bu bir takip işidir.

Vatandaş mektup yazmış. Diyor ki “Diyanet İşleri Başkanlığı Şikâyet Yazdığım İçin Soruma Cevap Verilmiyor!”

Bir başkası sorduğu soruya şöyle cevap almış.

“İstediğiniz bilgilerin cevapları sitemizde bulunan “İlmihal”de mevcuttur. Ayrıca bağlı bulunduğunuz il veya ilçe müftülüğüne gidip orada bulunan yetkili uzmanlarımızla şifahi görüşerek ya da 190 no’lu alo fetva hattımıza telefon ederek bu sorularınızın cevabını alabilirsiniz”

Bu ne demek. Havanda su dövmekten öte ne olabilir ki…

Vatandaş soru sormuş. Belli ki birçok yolu denemiş. Soru sorana verilen cevap “ilmihale bakınız il ilçe müftülüklerine gidip sorunuz, 190 alo fetva hattını arayınız,”

Siz ne iş yapıyorsunuz. Diye sormazlar mı adama… Sorulan bir soruya böyle mi cevap verilir.

Tabii ki bu cevabı verene “ne iştir, kardeş” denilir.

Dedim ya bu işte bir yanlışlık var.

Ben de İstanbul’un en büyük ilçelerinden birindeki müftülüğe bir soru sordum.

Sade bir vatandaş olarak..

5-6 haftadır cevap gelmedi. Halen bekliyorum

Hoş, kendimi tanıtıp “müftülüğünüze bağlı falan camide bunlar oluyor” desem..

“Hemen efendim, birkaç saatte çözüm bulup size rapor vereceğim” derler. Kimliğimi açıkça söylesem bunları ayağa kaldırım, biliyorum.

Ama sade vatandaş gibi soruyorum.

Bakalım vatandaşım müracaatta bulunduğunda ne zaman, nasıl cevap alabiliyor. Masada oturanlar hakkını veriyor mu diye..

Ara sıra bu yolu deniyorum. Yarın bir gün kaşımı gözümü boyamasınlar, diye…

Yok, yara derin.

Atalet, adam sendecilik, bana dokunma, gözlerimi kaparım anlayışı içimize işlemiş.

Belki bana gelenlere de böyle davranıyor olabiliyorum

Ama biri benden memnun değilse biliyorum ki alacağım parayı hak etmiyorum, helalden saymamam gerekir.

Şimdi çokça dillenen birkaç konuyu kısaca burada arz etmek istiyorum.

Yani soruyorum. Soruyoruz.

Derler ki,

Diyanet her sınav sonrası yazılı ve mülakat sonrası neden ikinci bir mülakat yapma gereği duyuyor.

Efendim yasa, yönetmelik böyle diyor cevabının arkasına sığınmayalım.

Açıkça buna cevap verelim.

Yasa ve yönetmelik senin benim masaya oturarak, biraz da tartışarak, pasta ve böreklerin, çay ve kahvelerin eşliğinde yapıldığından değişmesi mümkündür.

Bir yanlışlık varsa geri adım atılır.

Sahi. Neden ikinci kez mülakat yapılır.?

Sonra soruyorlar..

Yeterlik sınavları yapılırken İmam Hatip Lisesi Mezunları, Yüksek Okul Mezunları ve Üniversite (İlahiyat) mezunları neden aynı kulvarda koşturulur.?

Bunların bilgi ve deneyimleri farklı olsa gerek. Öyledir de.

Hepsine aynı soruyu sorup 70 ve üstü alanlara başarılı demek Diyanet terazisinde nereye oturtulur.

Ya bunları ikiye ayırıp Lise ve yüksek okullar bir kulvarda, üniversiteler diğer kulvarda yarıştırılır.

Ya da. Masraflı olur deniyorsa birinin taban puanın 60/65 e çekersin diğerini 70/75 e çekersin.

Olur adalet. Olur hak.

Ama 60 kg sıklete 90 kg sıkletli güreşçi çıkartırsan galip bellidir.

Ya da tek kalemde üniversite mezunu dersin.

Sahi bu neden bu şekilde uygulanır diye sormaktalar.

Ver son efendim

Murakıpların rotasyonu hakkında ne buyuyorsunuz.

Onlarda sırada mı?

Yoksa vatandaşın dediği gibi es mi geçilecek

Bekleriz.

Ve diğer soruları takip etmenizi istirham etsem..

Cevapları güncel olarak verebilseniz..

Çok mu çalıştırmış olacağım.

Çoktandır sormadım. Ankara’da havalar ne yönde esiyor.

25.11.2012
Hukuk, Yaşam, Din, Sağlık, Magazin, Turizm

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Asılsız yorum yapmayınız. Mesajlar Yönetici tarafından denetleniyor.

Reklam

Reklam

İlginç Bilgiler

Reklam