ALINMAMIŞ NEFESLER, GÖRÜLMEMİŞ ZAFERLER
Yüreğimde kavrulan bir acı
Cesaretim yaprak gibi savruldu bir gece
Yalnızlığımın yanı başımda oluşuyla
Karanlık çöktü sabahıma
Bir sesle irkildim , “Haydi Gaza’ya” diyen
Nerden geldiğini bilmediğim
Nereye? Kime? Diye sorduğum
“Tüm yiğitlere” diyen dalga dalga bir ses
Dünya yerinden oynuyor sanki kıyamet
Bu sarsıntı bu gürültü korkunç bir feryat
Deli dolu koşturmaca
Türkü türkü yayıldı yanık bir ezgi
Dillerde “ Çanakkale” gönüllerde yangını
Alev oldu, sel oldu, gönüllerde kor oldu
Yıkılmıştı yıkılmaz denen dağlar yol oldu
Son secde varıp çıktım, eller öptüm, yüz sürdüm
On beş yaşında yağız, bıyıksız ama adam gibi adam
Bir uçtan bir uca vatan
Kars’tan Çanakkale’ye benim anam
Yollar ırak, geceler soğuk, çakallar inlerinde
Anamın sıcak çorbası hayal, peksimet sert
Gecenin korkutuculuğu, vız gelmiş bize
Düşman bana uzak
Ben ise düşmana nefesten yakın
Nehirler kanla çağıl çağıl dingin mi dingin
Dağlar yeşil üzerine al al, mahcup sanki
Gök karanlık, yıldızlar ak sakallı rehber
Aman ya rab bu ne hal doğa bana esir
Anam ağlamış ardım sıra, unuttum
Demiş; oğul anan kurban sana
Mevlam size yardımcı ola
Etmişsin anam duanı dökmüşsün gözyaşını
Dik ol anam kaldır başını
Ağlama sen Anam, yakışmaz gayrı
Oğlun şahadet şerbeti içecek senden ayrı
Gözyaşın şerbet, duan nurlar saçacak
Anam… Anam.
Kına yakıp cepheye gönderen anam
Yollar uzun gelmiş, kısa gelmiş neyime
Düşmanı namlu ucunda görme hevesiye
Koşturmaca başladı bedenimde Çanakkale’ye
Dizlerimdeki bağlar çözül, var git Çanakkale’ye
Vardık Çanakkale’ye,
Üzerimde toprağımın kokusu, bacımın yazması
Anamın el işlemesi, babamın takkesi
Elime cesaretimi verip , “Haydi aslanlar” dediler
Er meydanına koşturdular
Kimi yar yanından, kimi baba olduğu an
Cepheye, düşmana dar eder her yan
Sıla dersen türkü olur, yanar yürekten
Varış zamanı belli değil ne gelir elden
Açlığımızı dindirir bir parça kuru ekmek
Saka getirir bi yudum su, burada kıymet
Bölüşürüz onu son cana kadar
Dost, kandaş, can diye
Dert ortağım, tek kurşunluk kırıkkale
Gözyaşı soğuk, gece soğuk, silah soğuk
Akşam olur, sabah olur gözler hedefte
Laf aramızda, sırrımı verme kardaş
Korkarım, korkarımda ya vatan giderse
Vatana kahpe ayak basarsa
Erol Kara - 8 Mart 2010 - Son Güncelleme - 18.03.2022
Bir uçtan bir uca vatan
Kars’tan Çanakkale’ye benim anam
Yollar ırak, geceler soğuk, çakallar inlerinde
Anamın sıcak çorbası hayal, peksimet sert
Gecenin korkutuculuğu, vız gelmiş bize
Düşman bana uzak
Ben ise düşmana nefesten yakın
Nehirler kanla çağıl çağıl dingin mi dingin
Dağlar yeşil üzerine al al, mahcup sanki
Gök karanlık, yıldızlar ak sakallı rehber
Aman ya rab bu ne hal doğa bana esir
Anam ağlamış ardım sıra, unuttum
Demiş; oğul anan kurban sana
Mevlam size yardımcı ola
Etmişsin anam duanı dökmüşsün gözyaşını
Dik ol anam kaldır başını
Ağlama sen Anam, yakışmaz gayrı
Oğlun şahadet şerbeti içecek senden ayrı
Gözyaşın şerbet, duan nurlar saçacak
Anam… Anam.
Kına yakıp cepheye gönderen anam
Yollar uzun gelmiş, kısa gelmiş neyime
Düşmanı namlu ucunda görme hevesiye
Koşturmaca başladı bedenimde Çanakkale’ye
Dizlerimdeki bağlar çözül, var git Çanakkale’ye
Vardık Çanakkale’ye,
Üzerimde toprağımın kokusu, bacımın yazması
Anamın el işlemesi, babamın takkesi
Elime cesaretimi verip , “Haydi aslanlar” dediler
Er meydanına koşturdular
Kimi yar yanından, kimi baba olduğu an
Cepheye, düşmana dar eder her yan
Sıla dersen türkü olur, yanar yürekten
Varış zamanı belli değil ne gelir elden
Açlığımızı dindirir bir parça kuru ekmek
Saka getirir bi yudum su, burada kıymet
Bölüşürüz onu son cana kadar
Dost, kandaş, can diye
Dert ortağım, tek kurşunluk kırıkkale
Gözyaşı soğuk, gece soğuk, silah soğuk
Akşam olur, sabah olur gözler hedefte
Laf aramızda, sırrımı verme kardaş
Korkarım, korkarımda ya vatan giderse
Vatana kahpe ayak basarsa
Erol Kara - 8 Mart 2010 - Son Güncelleme - 18.03.2022